YÖK´ün varlığını hiçbir zaman onaylamadıklarını ve üniversitelerin özerkliklerini savunduklarını dile getirerek, "Dün 12 Eylül Darbe Anayasasının ürünü olan YÖK 35 yaşına girdi. 2002 yılında iktidara gelirken seçim bildirgelerinde "YÖK´ü kaldıracağız, rektörler, dekanlar, enstitü müdürler, seçimle iş başına gelecek" diye yola çıkan AKP, bugün yüksek öğretimdeki tahribatı YÖK´ü bir balyoz gibi kullanarak yapıyor" dedi.

ÜNİVERSİTELER TESLİM EDİLDİKLERİ CEMAATİN ADIYLA ANILMAYA BAŞLADI

Usluer, 12 Eylül Darbesi´nin en çok zarar verdiği alanın üniversiteler, en çok zarar verdiği kişilerin de aydınlar ve akademisyenler olduğunu ifade etti. Usluer, " 80 darbesinde 20 binden öğretim üyesi ya tasfiye edildi ya da kendi istekleriyle, bir anlamda "lanet olsun" diyerek üniversitelerden ayrıldılar. YÖK ile birlikte üniversitelerde ne mali ne de bilimsel özerklik kaldı. AKP iktidarı 15 yılda üniversite sistemini yok etmekle kalmadı, türlü cemaatlere teslim etti. Üniversiteler teslim edildikleri cemaatin adıyla anılmaya başladı" şeklinde konuştu.

GÜLAY BARBAROSOĞLU´NUN ATANMAMASI ÜNİVERSİTEYE DARBEDİR

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL adı verilen sivil dikta üniversiteleri yeniden vurduğunu söyleyen Usluer, "Fetullah Gülen Cemaatinden, bugün ki adıyla FETÖ´den arındırma adı altında üniversitelerde tüm muhalif sesler susturulmaya çalışılıyor. Barış bildirgesine imza atanlar, sol, sosyalist sendikalara üye olan öğretim üyeleri de ihraç- açığa alma hatta tutuklamalarla karşı karşıya. YÖK´ün yeni akademik yıl açılışını sarayda yapması, 676 sayılı KHK ile rektör seçimlerinin kaldırılıp doğrudan saraya bağlanması YÖK´ü yok hükmüne çevirmiştir. Temmuz 2016´da Boğaziçi Üniversitesi´nde oyların yüzde 86´sını alarak birinci olan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu´nun atanmaması üniversiter sisteme darbe YÖK´ün de ayıbıdır." ifadelerini kullandı.

SUSANLAR, AYNI ZAMANDA SIRALARINI BEKLEMEKTEDİR!

"Bugün binalarıyla, yöneticileriyle, çalışanlarıyla devasa bir sistem olarak YOK hükmündeki YÖK´ün tek işlevi devlete ve halka oluşturduğu YÜK´tür" şeklinde sert ifadelerle YÖK´ü ve hükümeti eleştiren Usluer, "Yeni bir kararname ile YÖK´ün saray marifeti ile kaldırılacağı günün uzak olmadığı görülebiliyor. Burada mesele YÖK´ün kaldırılması değil zira biz de YÖK´ü hiçbir zaman savunmadık. Fakat sarayın talimatları doğrultusunda evrilen bir YÖK şimdikinden ne daha iyi olur ne de ülkenin geleceğine katkısı olur. Hal böyleyken en önemli soru öğretim üyelerinin, Türkiye´nin en aydın kesiminin ne yaptığıdır! Susanlar, aynı zamanda sıralarını beklemektedir!" dedi.(HABER MERKEZİ)