?Son 7 yılda kadına şiddet yüzde bin 400 arttı?
SİYASET 6.01.2019 14:55:26 511 0

?Son 7 yılda kadına şiddet yüzde bin 400 arttı?

Bu hafta Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin´i konuk ettik. Milletvekilliği seçimleri öncesinde vatandaşın nabzını tutarken, Adana halkının en çok işsizlik konusunda şikayetlerini dile getirdiğini belirten Şevkin; kadınlarımızın da

?1 yılda bin 70 ticari işletme kapatıldı?

 

Geçmişten günümüze kadar uzanan ekonomik krizlerin zaman içerisindeki etkisi olarak,  bir çok fabrika ve kuruluşların kapılarına kilit vurmasının, yerine tüketim toplumunu özendiren AVM´lerin açılmasının kent ekonomisini daha da geriye çektiğini söyleyen Şevkin; ?yanlış teşvik politikaları bir an önce düzeltilmelidir. Adana´da tarım ve sanayi olmak üzere hizmet, turizm, sağlık ve spor alanlarına özel teşvik uygulamaları gerçekleştirilmelidir. Yeni AVM´lerin oluşmasına izin verilmemelidir. Tarım toprakları korunmalıdır. Adana Ticaret Odası´nın son verilerine göre, Adana´da sadece 1 yılda bin 71 ticari işletmenin kapısına kilit vurulmuştur? şeklinde konuştu.

 

 

?Karataş ve Yumurtalık yıllardır kaderine terk edildi?

 

Adana´nın gelişime açık iki ilçesi Karataş ve Yumurtalık´ın yıllardır kaderine terk edildiğini belirten Şevkin, bu ilçelerin yeni bir yapılanmayla ülkemizin turizmdeki tanıtım yüzü olabilecek özelliklere sahip olduğunu söyledi. Şevkin; ?Kamu-özel sektör işbirliği, doğru teşvik ve planlamalarla iki ilçemizi birbirine bağlayan sahil şeridi daha fazla geç kalınmadan dünya turizmine kazandırılmalıdır. Diğer taraftan Karataş Belediyesi´nin 2015 yılında fizibilite raporunu hazırlayıp tanıtımını gerçekleştirdiği Adana-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti feribot seferleri projesi de destek görmelidir? diye konuştu.

 

 

 /resimler/2019-1/6/1501188413189.jpg

S.B: Genel seçim öncesi bir çok yeri gezip vatandaşı dinlediniz. Adana için en çok gözünüze çarpan şikayet ne idi? Özellikle kadınlar konusunda... Meclis´te bulunan az sayıdaki kadın vekillerdensiniz. Milletvekili seçildikten sonra dinlediklerinizi Meclis´te gündeme getirdiniz mi ve neticeleri neler oldu?

 

M.Ş: Adana, maalesef işsizliğin en yoğun yaşandığı kentlerin başında geliyor. Gezdiğimiz tüm mahallelerde, tüm ilçelerde her evde en az bir veya iki kişinin işsiz olduğunu gördük. Dolayısıyla en yoğun şikayet aldığımız konu işsizlik. Hava ve gürültü kirliliği de vatandaşın gündeminde. Adana gürültü kirliliğinde Türkiye birincisi, hava kirliliğinde de maalesef 3. Sırada. Vatandaşımız haklı olarak bu iki konudan şikayet ediyor. Kadınlarımız ne yazık ki özellikle kırsal bölgelerde tarlada, bahçede çalışmanın dışında bir şey yapamıyor. Bu çalışma da ekonomik yansıması olmayan ev ihtiyaçlarının tarladan, bahçeden karşılanabildiği bir durumu teşkil ediyor. Kadınların iş yaşamında var olması çağdaş dünya düzenine erişimde birinci faktör olarak karşımızda duruyor. Mustafa Kemal Atatürk, 1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkı tanımış ama 2018 yılının sonuna geldiğimiz bu dönemde kadının çalışma yaşamındaki oranı yüzde 28´i bulmuyor. Şiddet, taciz ve tecavüz zaten bu ülkenin kanayan yarası. Son 7 yılda kadına şiddet yüzde 1400 artmış. Kadınlarımız ötelenmekten, şiddetten, tacizden büyük şikayet ediyor.

Meclis çatısı altında elbette ki bu sorunları tek tek dile getiriyorum. Kadınlar ve çocuklara şiddetin, taciz ve tecavüzün boyutlarının irdelenmesi, kadının ekonomiye katılması için bir araştırma önergesi sundum. Kadınların büyük sıkıntı çektiği meme kanserine farkındalık oluşturmak ve kanser ilaçlarını bulamayan kadınlara destek olunması için soru önergesi hazırladım. Kadınlarımızın ve gençlerimizin intihar nedenlerinin araştırılması ve intihardan uzak tutulması için yine araştırma önergesi sundum.

İktidar partisinin tarafımızca sunulan toplumsal sorunlara kulakları tıkalı. Türkiye, tek adam zihniyetiyle yönetildiği için iktidar partisine mensup milletvekillerinin meclis çatısı altında bir önerisi, bir tavrı, kendine özgü bir görüşü olmuyor. Dolayısıyla bizim sunduğumuz önergelere ya zamanında yanıt verilmiyor ya da sunduğumuz araştırma önergeleri sorgusuz-sualsiz reddediliyor. Türkiye, bu çağdışı zihniyetten kurtulmadıkça toplumun rahat bir nefes almasının imkanı görünmüyor. Biz her alanda mücadelemizi sürdüreceğiz. Bahanelere yer vermeden Türkiye´nin yeniden laik, demokratik bir Cumhuriyet değerleriyle yönetileceğine olan inancımızla çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.

 

 

S.B: Kentimizin zaman içerisinde kaybettiği ekonomik gücüne yeniden ulaşabilmesi için yapılabilecek radikal değişimler neler olmalıdır? Zamanında binlerce insana iş kapısı olan ancak kapanan fabrikalar örneğin... Bunların yerini ne ile doldurmalı? Adana´nın eski günlerine dönebilmesi için nasıl bir kamuoyu oluştururdunuz?

 

M.Ş: Geçmiş yıllarda sanayi ve tarımın başkenti olarak kabul edilen Adana, ne yazık ki bu alanlarda uygulanan yanlış ekonomi politikaları nedeniyle bugün işsizliğin başkenti olarak anılmaya başlamıştır. Adana, tarım ve sanayinin başkenti konumundan milli gelirde, tarım ve sanayi teşviklerinde, yaşanabilir kentler sıralamasında, kamu yatırımlarında, kentsel dönüşümde, kültür ve turizm yatırımlarında, daha sayabileceğimiz bir çok alanda hep geri plana itilmiştir. Mevcut haliyle Adana ilimiz işsizliğin en yoğun yaşandığı kentlerin başında gelmektedir ve hayat pahalılığında da Türkiye´de 3. sırada yer almaktadır. Elbette ki geçmişten günümüze kadar uzanan ve bu günlerde Türkiye´yi sarsan ekonomik krizle birlikte büyük sanayi kuruluşları, fabrikalar, Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) kapılarına bir bir kilit vurmuştur. Bir zamanların tarım ve sanayi devi Adana´da son 10 yılda 55 fabrikanın kapısına kilit vurulmuştur. Türkiye´nin önemli sanayi tesisleri arasındaki Paktaş, Milli Mensucat, Çukobirlik, Güney Sanayi ve TEKEL, kapanan fabrikalara en üzücü örnektir. İçinde bulunduğumuz ekonomik buhran nedeniyle de Adana´da tarım ve sanayi alanındaki üretim tesislerinin kapanmasının önüne geçilememektedir. Ne yazık ki bu olumsuzluklar binlerce insanın işsiz kalmasına neden olmuştur. Kentte kapılarına kilit vurulan fabrikaların binaları ya atıl durumda kalmakta ya da tüketim toplumunu özendiren AVM´lere dönüşmektedir.

Merkezi idare Adana´nın geniş altyapı potansiyeline güvenerek yönünü bu kente dönmelidir. Yanlış teşvik politikaları bir an önce düzeltilmelidir. Adana´da tarım ve sanayi olmak üzere hizmet, turizm, sağlık ve spor alanlarına özel teşvik uygulamaları gerçekleştirilmelidir. Yeni AVM´lerin oluşmasına izin verilmemelidir. Tarım toprakları korunmalıdır. Adana Ticaret Odası´nın son verilerine göre, Adana´da sadece 1 yılda bin 71 ticari işletmenin kapısına kilit vurulmuştur. Bunun nedenleri araştırılmalıdır. İhracatta yeterli rakamlara ulaşamayan Adana´da özellikle tarım sektörünün yeni pazarlar bulması kaçınılmazdır. Bunun yolu da pazarlama tekniklerinin geliştirilmesine bağlıdır. Çiftçinin desteklenmesi kaçınılmazdır. Tarım tüm dünyada stratejik bir öneme sahiptir ve bu önem dikkate alınarak hareket edilmelidir. Yumurtalık-Karataş sahil bandı söz verildiği üzere turizm teşvik bölgesi olmalıdır. Kağıt üzerinde kalmamalıdır. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi, bir an önce hayata geçirilmelidir. Adanalının büyük sorunu haline gelen hafif raylı sistem projesi ya bakanlığa devredilmeli ya da ikinci etap çalışması başlatılmalıdır. Borçlarından arındırılmalıdır.

Tarım ve Orman Bakanlığı´na bağlı olarak 2007 yılında kurulan ve Türkiye´nin 42 farklı ilinde koordinatörlükleri bulunan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) mali projelerinde Adana´yı göz önüne almamaktadır. TKDK, tarım kenti Adana´da da koordinatörlük kurmalı ve Adana çiftçisini desteklemelidir.

Bahsettiğim tüm bu konuları meclis çatısı altında dile getirmeye özen gösteriyorum. Yine Adana Şakirpaşa Havalimanı´nın kapatılmaması, tam aksine milyonlarca yolcu kapasitesine sahip ve dünyanın en kullanışlı havalimanı olması bakımından genişletilmesi ve modern hale gelmesi için soru önergelerinin yanı sıra mecliste konuşmalar gerçekleştiriyorum. Neredeyse her gün ölümlere neden olan Adana-Karataş yolunun bir an önce tüm sorunlardan arınması, kasis, kavşak, sinyalizasyon ve ışıklandırma sistemlerinin tamamlanması için mücadele ediyorum.

Tüm konularla ilgili soru önergesi, araştırma önergesinin yanı sıra mecliste çeşitli defalar konuşmalar gerçekleştirdim. Plan ve Bütçe komisyonlarında tüm bakanlıkların bütçe görüşmelerine katıldım. Hepsinde uzun uzun konuşmalar gerçekleştirdim ve bakanlara sorular yönelttim. Milletvekilliğinin bana verdiği tüm yetkileri kullanmaya özen gösteriyorum. Adana´nın sorunu gerçekten büyük ve merkezi idarenin kayıtsız kalması durumunda çözümü de çok mümkün görünmüyor. Yerelden başlayan dinamiklerin de hayata geçirilmesini çok önemsiyorum. Organize sanayi bölgesi, Borsa ve oda başkanlarıyla sürekli diyalog halindeyim. Sivil toplum örgütlerini sık sık ziyaret ediyorum. Mahallelerde, köylerde vatandaşları, sanayicileri, çiftçileri, emekçileri dinliyorum. Onlardan gelen sorun, eleştiri ve önerileri meclis çatısı altında dile getirmek ve ilgililerin dikkatini çekmeye çalışıyorum. CHP´nin Adana milletvekilleri ortak hareket ediyor ve çeşitli defalar diğer tüm siyasi parti milletvekillerine ?Adana´ ortak paydasında buluşma çağrımız ne yazık ki karşılık bulmadı. Ama biz yılmıyoruz. Kamuoyu oluşturma çaba ve girişimlerimiz devam edecek. Adana hepimizin. Gelecek kuşaklara sağlıklı bir Adana bırakmak zorundayız.

 

S.B: Kentiçi ulaşımda halkın büyük bir bölümüne hitap etmeyen metro sorununa çözüm için Meclis´te herhangi bir çalışmaya öncülük edecek misiniz?

 

M.Ş: Özellikle bütçe görüşmelerinde bu konuyu ben ve diğer milletvekili arkadaşlarım sık sık dile getirdik-getirmeye devam ediyoruz. Konuyla ilgili araştırma önergemiz ve birden fazla soru önergemizin yanı sıra meclis çatısı altında konuşmalarımız da kayıtlarda mevcut. Cumhurbaşkanı ve zamanında var olan Başbakan düzeyinde Adana Uğur Mumcu Meydanı´nda söz verilmesine rağmen raylı sistemin Bakanlığa devri gerçekleşmedi. Her gün zarar eden bir sistemi görmezden gelmek her fırsatta ?milli´ kelimesini ağzından düşürmeyenlerin samimiyetini ortaya koyuyor. Adana´da doğmamış çocukların bile borçlandığı Çin Seddi´ni andıran bir sistemin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için bundan sonra da elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz. Burada suçlu arama derdinde değilim. Yapılan bir yanlışın düzeltilmesinin derdindeyim. Adana Büyükşehir Belediyesi zaten borçlu bir belediye. Son aylarda çalışanlarına maaş ödemekte zorlandığını da hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu sorunun çözüme kavuşması Adana´da yaşayan her bireyin isteğidir.

/resimler/2019-1/6/1501562319804.jpg 

S.B: Bu şartlarda Adana´nın önümüzdeki çeyrek asrını nasıl öngörüyorsunuz? Size göre Yıllar Adana´yı nereye taşıyacak?

 

M.Ş: Sanayinin kan kaybetmemesi, fabrikaların kapanmaması ve üretim rakamlarında düşüş yaşanmaması adına Türkiye´nin ve dolayısıyla Adana´nın üretimde katma değerden ilham alan yeni bir rota belirlemesi gerekiyor.Türkiye´nin kalbine kan pompalayan unsur sanayi ve tarımdır. Yerli üretim şuurunun dirilmesi şarttır. Türkiye tekstil ve tarım gibi bazı sektörlerde kan kaybediyor. Ar-Ge ve inovasyonda yatırım sağanağı gerçekleştirmek şart hale geldi. Nitelikli yatırım ümidiyle kurulan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi´ne henüz çivi bile çakılmadı. 11 yılın yatırım ataletinin bir an önce telafi edilmesi gerekiyor. Bakanlar Kurulu kararıyla 2007 yılında ilan edilen ?Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi´ne 11 yıl geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmadı. Ne istimlak sorunları çözülebildi ne de bir çivi çakılabilir duruma getirildi. Hâlbuki bu bölge ihtiyaç duyulan yatırımın canlanmasını sağlayacak olan bir yapı. Bölgenin vücut bulmaması hem Adana, hem de ülke için handikaptır. 1 milyar dolar yatırım kararı alınan Yumurtalık Bölgesi´nde de aynı durum mevcut. Yenice´de yeraltı su seviyesi yüksek olan birinci sınıf tarım toprağı üzerine Çukurova Bölgesel Havalimanı yapılıyor. Ziraat mühendisleri odaları ve STK´larla birlikte karşı çıkmamıza rağmen yine orada kuruldu. Adana´daki mevcut  Şakirpaşa Havalimanının genişletilmesi sorunu çözebilirdi. Adana´da tarım ve tarıma dayalı saniyinin mutlaka geliştirilmesi gerekiyor. Bu konuda geniş bir altyapı potansiyeline sahibiz. Ayrıca; dışarıda okuyan gençlerimizi tekrar kentimize çekemiyoruz, bu anlamda tekrar cazibe kazanmamız gerekiyor. Türkiye sanayisinin üretime dönük, Ar-Ge kültürü yüksek bir sanayiye kavuşması gerekiyor, lakin maalesef sanayimiz dışa bağımlı. Know-how´da yetersiz kaldığımız doğrudur. Montaja değil de, ihtiyacımız olan Atatürk´ün dediği gibi, kalkınma hamleleriyle örülü bir barış temelli sanayidir. Bugün şeker fabrikalarının kalan tesislerinin satıldığı, Adana´daki fabrikaların kapandığı ve dışarıdan bilgi ve teknoloji ithal ettiğimiz bir süreçte daha çok Ar-Ge´ye önem verilmesi gerekiyor. Üretimi kendimizin yapabildiği bir sanayinin olmasından yanayım. Bir jeoloji mühendisi olarak, yer altı Kaynaklarının çıkarılıp hammaddelerin işlenerek ürünlere dönüştürülmesi ve buna dayalı yan sanayinin geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Adana, hoşgörünün, kültür zenginliğinin harmanlandığı özel bir kenttir. Atatürk´ün Ulusal Kurtuluş Savaşı´na ilham veren bir kenttir. Ortasından iki nehir geçen, narenciye bahçeleri, geniş tarım potansiyeli, sanayinin ülkemizdeki beşiği niteliğindeki bir şehir olma özelliğiyle geleceğe güvenle bakmak zorundadır. Türkiye´nin olduğu gibi Adana´nın üzerindeki ölü toprağının da üzerimizden atılacağına inanıyorum.

 

S.B: TBMM ile halk arasındaki en büyük köprü olan basın sektörünün son dönemlerde artan sıkıntıları ile ilgili yapılan-yapılacak olan herhangi bir çalışma söz konusu mu?

M.Ş: Döviz artışına bağlı olarak hemen her alanda yaşanan ekonomik kriz basın dünyasına da büyük bir darbe vurmuştur. Türkiye´de kâğıt üretimi yapan Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları´nın (SEKA) kapatılmasından sonra,  kâğıdın tamamen dışa bağımlı olması, yaşanan bu ekonomik krizde özellikle Anadolu medyasını derin bir buhrana sürüklemiştir. Tüm basın kuruluşlarının karşı karşıya oldukları sıkıntısı, artan maliyetler ve vergi yükü gibi maddi engeller, büyük holdinglerin aldıkları teşvikler ve silinen vergi borçları ile başka yollardan dengelenirken; bağımsız bir yayın çizgisi izlemeye çalışan ve herhangi bir sermaye grubuna tabi olmayan basın kuruluşlarını ciddi bir malî krize sokmuştur. Devlet kuruluşlarına sokulmayan ve Basın İlan Kurumu tarafından sağlanan gelirlerden nasiplenemeyen muhalif basın da şimdi de ikiye, üçe katlanan kâğıt ve baskı maliyetleri karşısında varlık yokluk savaşı vermektedir.

 

Sayın Cumhurbaşkanına soru sorma hakkımız olmadığı için sizlerin aracılığıyla meclise sunduğum soru önergesinde yer alan soruları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay´a bir kez daha buradan sormak istiyorum.

-       Özelleştirme sonrası kapatılan Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları (SEKA) bünyesindeki fabrikalar yeniden açılacak mıdır?

-       2018 yılında açılacağı belirtilen Balıkesir SEKA, neden söz verildiği üzere üretime başlamamıştır?

-       Gazetelerin kâğıt, ağır vergi yükü, artan maliyetler, matbaa, dağıtım, personel giderleri, ajans aboneliği, telif gibi artan maliyetler yanında artan tiraj kaybı ve düşen Basın-İlan Kurumu gelirlerinin düzenlenmesine yönelik ekonomik önlem paketi hazırlanması düşünülmekte midir?

-       Döviz kurundan büyük zarar gören gazeteler ve yayıncılar için kur sabitlemesinin yanı sıra kâğıt ithalatındaki yüzde 8´lik KDV´nin minimum seviyeye çekilmesi için bir çalışmanız olacak mıdır?

-       Kâğıt fiyatlarının aşırı arttığı bu dönemde Anadolu basını için büyük önem taşıyan Basın İlan Kurumu ilan ücretlerine zam yapılması düşünülmekte midir? Öte yandan Basın İlan Kurumu´nun gazetelerden yaptığı kesintinin düşürülmesi için bir çalışma yapılacak mıdır?

-       Yerel gazeteleri günlük satış zorunluluğuna tabi tutmak ve aksi halde cezai müeyyide uygulamak yerine mevzuata uygun yayın yapan Anadolu basınının satış yapabilmesi, toplumun tüm kesimlerine ulaşabilmesine yönelik yeni atılımlar yapılması, kamu spotlarıyla, bilinçlendirme ve reklam çalışmalarıyla toplumun yerel gazete okumaya teşvik edilmesi gerekmez mi?

-       Gazete, dergi, kitap ve diğer yayınların sona ermesi zaten yoğun bir işsizlik yaşayan sektörü daha çok çıkmaza sürükleyecektir. Bu bilinçle hareket edilerek kapsamlı altyapı yatırımlarının gündeme alınması planlanmakta mıdır?

Tüm bunları gerçekleştirmek çok zor değildir. Türkiye, Avrupa Birliği´nin kapısında on yıllardır bekletiliyor. Avrupa´nın tüm ülkelerinde yerel basının ayrı bir önemi ve değeri vardır. Tüm ülkelerde ilkeli, kararlı basın devlet tarafından teşvik edilir ve desteklenir. Tabi insanların gazete okuma alışkanlığının olmaması da ayrı bir handikap. Özellikle Yeni Adana Gazetesi gibi tarihe ışık tutan, Cumhuriyet´in kuruluşundan daha eski bir gazetenin bugün sıkıntı çekiyor olması açıkçası başta devleti yönetenler olmak üzere hepimizin ayıbıdır. Anadolu medyası güçlendikçe demokrasinin içselleştirilmesinin önü açılacaktır.

 

S.B: Ülke genelinde kentimiz ile turizmin birlikte anılabilmesi için herhangi bir çalışma yapılıyor mu? Düzenlenen Portakal Çiçeği Festivali amacına ulaşmış gibi gözüküyor. Bu gibi etkinliklerin üzerine neler inşaa edilebilir?

 

M.Ş: Karataş ve Yumurtalık, Adana´nın gelişime açık, turizme açılan sahil ilçeleri olmasına rağmen yıllardır kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Tarihi, kültürel ve doğal turizmin dünyadaki en güzel örneklerinin sergilenebileceği Yumurtalık ve Karataş ilçeleri yeni bir yapılanmayla ülkemizin turizmdeki tanıtım yüzü olabilecek özelliklere sahiptir. Kamu-özel sektör işbirliği, doğru teşvik ve planlamalarla iki ilçemizi birbirine bağlayan sahil şeridi daha fazla geç kalınmadan dünya turizmine kazandırılmalıdır. Diğer taraftan Karataş Belediyesi´nin 2015 yılında fizibilite raporunu hazırlayıp tanıtımını gerçekleştirdiği Adana-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti feribot seferleri projesi de destek görmelidir. Portakal Çiçeği Karnavalı, toplumun bütünleşmesi, kardeşçe bir yaşam sürülebileceğine olan inancın pekişmesi ve Adanalıların yukarıda da belirttiğim gibi misafirperver, candan, samimi ve hoşgörülü insanlar olduğunun sadece Türkiye´ye değil dünyaya haykırılması adına önemli bir karnaval. Ancak tek başına bu oluşumu turizm katkısı olarak değerlendiremeyiz. Örneğin tüm dünyada sağlık ve gastronomi turizmi büyük önem taşıyor. Adana´nın bu alanlarda da yerli ve yabancı misafirleri ağırlaması gerekiyor. Tarihi ve turistik mekanlarımızın günyüzüne çıkması şart. Bu anlamda Tepebağ Höyüğü büyük önem taşıyor. Adı değiştirilen Altın Koza Film Festivali´nin gerçek manada uluslar arası hüviyete kazanması için yeni çalışmalar yapılmasının yanı sıra toplumun tüm kesimlerinin kendisini içerisinde bulduğu bir yapıya kavuşması gerekiyor. Güzel iklimiyle öne çıkan Adana´da Türkiye´den ve dünyadan spor kulüplerini ağırlama şansımız var. Antalya, Bolu, Muğla gibi illere bakıldığında dünyanın en önemli spor kulüplerini her yıl misafir ettiğini görürsünüz. Adana´nın da bu alanda bir çalışma yapması gerekiyor. Merkezi idarenin Adana turizmi için herhangi bir çalışması olup olmadığını bilmiyorum. Bu alanda kamuoyuna yansıyan bir kayıt yok. Adanalı bir isim Kültür ve Turizm Bakanı iken Kalkınma Bakanlığı verilerinde Adana için herhangi bir yatırım kalemi olmadığını toplum unutmadı. Ayrıca Adana Valiliği´nin insanların bir araya gelerek medeni bir atmosferde eğlendiği ve yöresel lezzetler tattığı?Kebap-Şalgam Festivali´ni iptal etmesinin mantığını da anlamış değilim. Önce adını değiştirdiler sonra tamamen yasakladılar. Halbuki Türkiye´nin çeşitli illerinden hatta dünyanın farklı ülkelerinden bu festival için Adanamıza gelen insanlar vardı. Ekonomik kriz ortamında küçük esnafın da belini tam olarak kırmış oldular. Yazık ettiler. Toplumu yasaklarla, ötekileştirmeyle, ötelemeyle hiç kimsenin bir yere varamayacağı aşikar.

 

S.B: Kadınlara yönelik artan şiddet konusunda söylemek istedikleriniz... Toplumsal olarak çoğalan öfke patlamalarını ve tahammülsüzlüğü nasıl yorumluyorsunuz?

 

M.Ş: Türkiye, kadın-erkek eşitliğinde Zimbabve, Senegal, Etiyopya, İran, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin gerisinde kalmaktadır. 134 ülke arasında 126´ncı sırada kalan kadınlarımız ekonomik hayata katılım ve fırsat eşitliğinde 134 ülke arasında 131´inci sıradadır. Siyasi katılımda 99´uncu, eğitimde 109´uncu olan Türkiye´nin karşısında kabul edilemez bir tablo bulunmaktadır.  Bizzat Adalet Bakanlığı´nın verilerine göre, son 7 yılda öldürülen kadın sayısı yüzde 1400 artmıştır. Ülkemizde eşi veya eski eşi tarafından herhangi bir şekilde fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oranı da yüzde 50´ye yaklaşmaktadır. Okula gitmemiş veya ilkokulu bitirmiş kadınların yüzde 52´sinin yaşamı boyunca fiziksel şiddete maruz kaldığı ülkemizde, eğitim düzeyi yüksek her 10 kadından 3´ü de eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Bu durum kadınlarımızın içinde bulunduğu sürecin son derece vahim olduğunu apaçık ortaya koymaktadır.  Kadınların iş gücüne katılımı eğiliminde de kötüleşme yaşanmaktadır. Dünyada kadınların iş gücüne katılım ortalaması yüzde 52 iken, Türkiye´de bu oran yüzde 24 ile 28 arasında değişmektedir. Son 10 yılda 2 bin 337 kadının şiddet sonucu hayatını kaybetmiş. Kadına yönelik şiddete sessiz kalmayacağız. Vicdan, akıl ve merhamet sahibi hiçbir insanın da bu şiddete sessiz kalmayacağına inanıyorum. Yaşamın her alanında yan yana, omuz omuza olalım. Türkiye Cumhuriyeti, kadınlarla çağdaş ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefini gerçekleştirebilecektir.

Zor bir süreçte milletvekili olduk ancak vatandaşın sorunlarının çözümü için her türlü çabayı sarf ediyoruz.  Bakın; Adana´da son 18 yılda 450´isi kadın olmak üzere toplam bin 458 kişi intihar etmiş. Adana´da geride kalan son 18 yıllık zaman diliminde başta hastalık olmak üzere, işsizlikten kaynaklı geçim sıkıntısı ve aile içi geçimsizlik gibi nedenlerle bin 458 kişinin intihar etmesi oldukça düşündürücüdür.

CHP, kadın hakları raporunu açıklayan ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sözde kalmaması için mücadele veren bir partidir.  Karşımızda kabul edilemez bir tablo bulunuyor.  CHP kadın programı doğrultusunda kadının iş hayatında, siyasette, kültür ve sanatta, sporda, eğitimde eşit temsil edilmesi için her türlü çabayı sarfedeceğiz. Bu çabayı sarfederken sivil toplum örgütlerinin görüşleri, önerileri ve raporları doğrultusunda hareket edeceğiz. Gerçekçi bir yaklaşımla Türkiye´ye yakışmayan verileri ve görüntüleri el birliğiyle sileceğimize inanıyorum.

Türkiye´de siyaset, iş dünyası, yerel yönetimler, kültür-sanat ve spor dalları başta olmak üzere yaşamın her alanında kadın adının daha çok ön plana çıkması gerekiyor. Yerel yönetimlerin önemli bir bileşenini oluşturan muhtarlık makamının demokrasinin şekillendiği temel unsurlardan biridir ve bu makama Adana´da çok sayıda aday olması sevindiricidir.

İş alanında, siyasette, idari mekanizmalarda kadının daha çok var olması toplumsal barışı ve gelişmeyi arttıracaktır. Kadınlarımızın, kadın muhtarlarımızın ve öncü kadınların destekçisi olacağız. Her alanda kadının adı olmalı ve özellikle öncü kadın sayısı artmalıdır.

 

S.B: Jeoloji mühendislerinin iş olanakları konusunda yaşadığı sıkıntılar var mı?  Milletvekili sıfatınız ile meslektaşlarınıza istihdam konusunda ne mesaj vermek istersiniz? 

M.Ş: Ülkemizde işsiz jeoloji mühendislerinin sayıları giderek artmaktadır. Bu konuda bakanlığın yaptığı bir çalışmanın da olmadığını görüyoruz. Türkiye´de son yıllarda bilime ve teknolojiye önem verilmediği için diğer tüm mühendis, mimar ve şehir plancıları gibi jeoloji mühendislerinin de önemi bilinmiyor. Son 10 yılda jeoloji mühendislerinin kamu kurum ve kuruluşlarına atanmaları da yok denecek kadar azaldı. Bakanlık her nedense jeoloji mühendisleri için bir elin parmaklarını geçmeyen kısıtlı kontenjanlara yer vermektedir.

Halbuki jeoloji mühendisliği geniş bir alana hitap etmektedir. Dolayısıyla çalışma alanı da geniş tutulmalıdır. Maden Tetkik Arama, Devlet Su işleri, Tüm belediyelerin su, kanalizasyon ve altyapı çalışmalarının bulunduğu birimler, karayolları, Türkiye Petrolleri Anonim ortaklığı, Bayındırlık, iskan, yapı işleri gibi kamu kurumlarında, özel sektörde inşaat firmaları, zemin etüt ve sondaj bölümleri? Tüm bu alanlar ve daha fazlasında jeoloji mühendisleri istihdam edilmelidir. Hem ilgili bakanlık hem de özel sektörde verimin ve sürekliliğin oluşabilmesi adına jeoloji mühendislerinin istihdam edilmesi büyük önem taşımaktadır. Tabi meslektaşlarımıza önerim ilk etapta daha çok arazide yer almaları olacaktır. Arazi çalışmaları hem tecrübe hem de dünyayı okuma, yeni nesil çalışma normlarına ayak uydurma adına vazgeçilmez bir değerdedir.  Sadece jeolojik, jeoteknik etütleri yapılmadığı veya sağlıklı bir şekilde yapılmadığı için başta alınması gereken mühendislik önlemleri daha sonra afete dönüşüyor.  Veya hasar sonucu facia yaşandığı durumlar olabiliyor. Her üretimde yaklaşık yüzde 40 daha fazla maliyet artışına neden olunuyor. Oysa istihdam edilecek jeoloji mühendislerinden alınacak mühendislik hizmeti sayesinde milli servet kaybının önüne geçilecektir.

S.B: Eklemek istedikleriniz...

Türkiye, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk´ün ilke ve devrimleri ışığında yeni dünyaya ayak uydurabilecektir. Atatürk´ü sevmek; fikirlerini ve devrimlerini sahiplenmek, geliştirmek ve gelecek nesillere daha iyi bir ülke bırakmak adına daima çalışmakla eşdeğerdir. Türkiye, gerçekten çok zor bir süreçten geçiyor. Şu anda gerçekleştirdiğimiz röportaj Ulusal Kurtuluş Mücadelesi´ne kalemiyle katkı koyan bir gazetede yayınlanacak. Bu nedenle onur ve gurur duyuyorum. Kurtuluş Savaşı´nda yedi düvele karşı duran ve vatanın bir karış toprağını kimselere teslim etmeyen bir ülkenin evlatları olarak geleceğimizi de çağdaş bir ivmeyle şekillendirebileceğimize inanıyorum.

S.B: Sohbet için teşekkür ederiz.

M.Ş: Yeni Adana Gazetesi gibi Türkiye´nin ileri karakolu bir gazetede şahsıma yer ayırdığınız için ben teşekkür ederim. 1918 yılında işgale inat gazeteyi kuran Ahmet Remzi Yüregir ve arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyor, Yeni Adana´yı bugünlere taşıyan başta Çetin Remzi Yüregir olmak üzere tüm aileye ve çalışanlarına selam, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

Röportaj: Sultan B. AKBAŞ

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı