Medeni Kanun'un kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve eşya hukuku bölümlerinde yer alan kurallarla, yurttaşların doğumundan başlayarak ölümünden sonrasına kadar özel yaşam ilişkilerini düzenleyen temel kanun olduğuna işaret edildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verilmiştir;

“Türkiye Cumhuriyeti’ne her alanda laik hukuk sistemini kazandırmak için 17 Şubat 1926’da Medeni Kanunumuz kabul edilmiştir.

Türk kadını, Medeni Kanunun kabulü ile ekonomik, sosyal ve hukuksal alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur.

Bu kanun neticesinde siyasi ve demokratik alanda da kadın-erkek eşitliğinin oluşması için çeşitli yasa çalışmaları gerçekleşmiştir.

Medeni Kanunun kabul edilmesi hiç kuşkusuz kadınlar için milad olmuştur.

Medeni Kanun, kadınlar için mahkemede tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın- erkek eşitliği, evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu ve tek eşle evlilik esaslarını düzenlemiştir.

Ne yazık ki kadına yönelik şiddetin, aile içi şiddetin adeta tırmanışa geçtiği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığı, kadınların “birey” olduğu gerçeğinin göz ardı edildiği bugünlerde, Medeni Kanunun yok sayılmasına yol açan söylemlerle ve yasalarda yapılmak istenen değişikliklerle karşı karşıya bulunmaktayız.

Laik ve demokratik hukuk devletinin temel taşı olan kadın erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi, evlilik yaşının ergin olma yaşı olarak belirlenen on sekiz yaş olarak düzeltilmesi , çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi sağlanmalıdır.

Kadınların birey olarak haklarının korunması yolunda kazanılmış haklarımıza sahip çıkılması, Kadın Bakanlığı'nın yeniden yaşama geçirilmesi zorunludur.

Medeni Kanunun önemine ve değerine bir kez daha dikkat çekerek, Medeni Kanunla tanınan hakların yaşama geçirilmesi ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması adına her türlü mücadeleye devam edeceğimizi sizlerle paylaşıyoruz.”