CHP´li Bilgehan düzenlediği basın toplantısında Atatürk ve Cumhuriyetin kurucuları ile ilgili bilgilerin azaltıldığını, önemsizleştirildiğini söyledi ve bu gibi çabaların siyasi tarihimizde daha önceleri de denenmiş ve sonuç vermemiş olduğunu anımsattı
CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, "Milli Eğitim Bakanlığı yeni müfredat taslağında, Atatürk ve Cumhuriyetin kurucuları ile ilgili bilgilerin azaltıldığı, önemsizleştirildiği, tarihin bazı bölümlerinin adeta silinmeye çalışıldığı gözlendi. Bu gibi çabalar siyasi tarihimizde daha önceleri de denenmiş ve sonuç vermemişti. Gerçekler, eninde sonunda ortaya çıkıyorlar ve bu milletin gönlünden Atatürk sevgisini yok etmek mümkün değildir. Dünyada en çok ziyaret edilen anıt Anıtkabir´dir." dedi.
CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, Milli Eğitim Bakanlığı Müfredat Taslağı üzerine TBMM´de düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu:
"Sataşmadan söz alsam, saatlerce konuşmam gerekir.
Burada, Türkiye´de, cumhuriyetin kazanımlarının değerini bilen ve kendisini Atatürk´ün, İnönü´nün torunları olarak görenlerin rahatsızlıklarını dile getirmek istiyorum. Ülkemizde, değişik siyasi görüşleri olan milyonlarca vatandaş son zamanlarda artan kurucularımıza yönelik saldırı ve hakaretler karşısında tepkilidirler.
Son olarak, Milli Eğitim Bakanlığı yeni müfredat taslağında, Atatürk ve Cumhuriyetin kurucuları ile ilgili bilgilerin azaltıldığı, önemsizleştirildiği, tarihin bazı bölümlerinin adeta silinmeye çalışıldığı gözlendi. Bu gibi çabalar siyasi tarihimizde daha önceleri de denenmiş ve sonuç vermemişti. Gerçekler, eninde sonunda ortaya çıkıyorlar ve bu milletin gönlünden Atatürk sevgisini yok etmek mümkün değildir. Dünyada en çok ziyaret edilen anıt Anıtkabir´dir.
Atatürk´e ilişemeyenlerin, onun en yakın dava arkadaşı İsmet İnönü´yü hedef almaları da yeni değildir. Ancak, benim şu anda bulunduğum Meclis´in bu basın kürsüsünden, siyasi nezaket ve ahlaka uymayan benzetmelerin, hem de milletvekilleri tarafından yapılması kabul edilemez. Bu benzetmeleri yapanların tarih bilgilerini ciddi olarak sorgulamak gerekiyor.
Hatırlatmak isterim ki, İkinci Dünya Savaşı felaketini başlatarak dünyada 60 milyon insanın ölümüne neden olan Hitler sonunda yakınlarını ve kendisini zehirleyerek hayatına son vermiştir. Dönemin diğer diktatörü Mussolini ise ayağından asılarak idam edilmiştir.
Türkiye´yi onların hışmından koruyarak savaş dışında tutabilen ve sadece bu başarısıyla bile dünyada takdirle tanınan İsmet İnönü 89 yaşında, sade bir Meclis üyesi olarak vefat ettiğinde bu Meclis´in şeref salonunda binlerce vatandaş tarafından, dondurucu bir gecede, sabaha kadar tazimle anılmıştır.
Sık sık Milli Şef dönemi gündeme getiriliyor ama o döneme son veren kişinin de İsmet İnönü olduğu söylenmiyor. Kendi koltuğunu bırakarak muhalefete geçen ve bunu siyasi hayatının en önemli başarısı olarak gören başka bir lider yoktur. Tek partiden çok partiye geçmek cesur bir rejim değişikliğidir.
Ben demokrasiye içtenlikle inanılan bir evde yetiştim ve geçmişten alınan derslerin geleceğimizi yönlendirmesi gerektiğine inanıyorum. Şu anda görev aldığım kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi İnsan Hakları sözleşmesinin ifade özgürlüğü bölümünü de iyi biliyor ve uyuyorum. Siyasetçilerin her türlü eleştiriye daha hoşgörülü olmaları gerekir.
Ama görüyoruz ki bugün sosyal medyada da hayatta olmayan kurucularımıza karşı bir nefret kampanyası sürdürülüyor. Açıkçası, cumhuriyeti kuranlara hakaret serbestken, günün yöneticilerine eleştiri büyük bir suç olarak görülüyor. OHAL döneminde 62 bin sosyal medya kullanıcısı takip altında, 3500 kişi mesajları nedeniyle gözaltına alınmış, büyük bölümü devlet büyüklerine hakaretten tutuklular. Daha önce sayın İç İşleri Bakanına bir soru önergesinde söz konusu olan devlet büyüklerini sormuştum, tabii cevap alamadım. Atatürk´e, İnönü´ye, milli mücadele kahramanlarına eleştiri yapılmıyor, hakaret bile değil zaman zaman beddua ediliyor ama takipsiz kalıyor.
Evet, namusluların da namussuzlar kadar cesur olmaları gerekiyor ama haklarını aramak için bir hukuk devletinde de yaşamaları gerekiyor.
Birinci tur anayasa görüşmelerinde de Atatürk, İnönü dönemleri gündeme getirildi, bazen iyi, bazen kötü örnek olarak. O ikili, Kurtuluş Savaşı ile memleketi işgalden kurtarmış, Lozan´la yeni bir devlet kurmuş, devrimlerle Türk mucizesini yaratmışlardı. Birbirlerine güveniyorlardı.
Şu andaki Cumhurbaşkanının büyük sorunu, kendisini hep aldatılmış hissetmesidir. Kendisinden başka kimseye güvenmiyor. Doğrusu, ülkeyi getirdiği çıkmaza bakarsak, Emine Hanım dışında isabetli seçimi pek olmamış. Bu yüzden tepede yapayalnız olmak istiyor. 21. Yüzyılda, Türkiye buna izin vermeyecektir."
10276,88%0,67
32,34% -0,07
34,74% 0,06
2390,37% -0,26
3880,65% 0,07