Halk TV´de Semra Topçu tarafından sunulan programa katılan Onur Öymen Kıbrıs ve İncirlik üssü konusundaki mülakatında KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı´ya özellikle Kıbrıs müzkaralari konusundaki kaygılarını, ?Sonuçlandırılmak istenilen süreçte üzerinde mutabakat sağlanmasına çalışılan metin başından beri Türk toplumu için çok ciddi sakıncalar taşıyan Kofi Annan Planının bile birçok noktada gerisine giden bir belgedir.? Sözleriyle aktardı.
Öymen , TV programı sonrası yaptığı açıklamada yaptığı müşakatın içeriğini şöyle anlattı:
?Sayın KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı´yı uzun yıllardan beri tanırım. Kendisi değerli bir siyasetçidir. Ancak son zamanlarda Kıbrıs konusunda yürütülen müzakerelerle ilgili iyimser görüşlerine ve özellikle Cenevre görüşmelerinin ?kaçırılmaması gereken tarihi bir fırsat? olduğu yolundaki düşüncelerine katılmıyorum. Bence tam tersine içinde bulunduğumuz süreç tarihi bir tehlikenin işaretini veriyor.
Sonuçlandırılmak istenilen süreçte üzerinde mutabakat sağlanmasına çalışılan metin başından beri Türk toplumu için çok ciddi sakıncalar taşıyan Kofi Annan Planının bile birçok noktada gerisine giden bir belgedir. Kıbrıslı Türkler hiç kimsenin okuma fırsatı bile bulamadığı 9000 sayfalık Kofi Annan Planını kabul zorlanmıştı.Mecliste bize verilen metin bile onun 250 sayfalık bir özetinden ibaretti. Kısa bir süre önce Kıbrıs´ta görüştüğümüz üst düzeydeki siyasi şahsiyetler ve uzmanlar müzakerelerin ulaştığı aşamayı toprak, güvenlik, Türkiye´nin garantörlüğü, dönüşümlü başkanlık, Türk kesiminde bile Türklerin azınlıkta kalma tehlikesi dolayısıyla iki kesimliliğin fiilen ortadan kalkması, vakıf arazilerinin durumu gibi alanlarda ortaya çıkan olumsuzluklar nedeniyle kaygıyla karşıladıklarını bize söylediler.
Özellikle Türk askerlerinin geri çekilmesi Türkler ve Türkiye için ciddi güvenlik riskleri yaratacaktır. Sayın Deniz Baykal´ın Kıbrıs´ta bir Türk askeri üssü kurulması yolunda birkaç gün önce yaptığı öneri dikkatle değerlendirilmelidir.
Son haftalarda Amerika ve İngiltere´nin üst düzeydeki ziyaretler sırasında yaptıkları siyasi baskılar ve Almanya gibi AB ülkelerinin daha şimdiden yapılacak referandumda olumlu oy verilmesi için Türk kesiminde başlattıkları kampanyalar kaygılarımızı arttırmıştır.
Kıbrıs gibi bir milli meselenin en kritik aşamasında Meclisin ve siyasi partilerin sessiz ve adeta ilgisiz kalmaları düşündürücüdür.
Sayın Numan Kurtulmuş´un "Başından beri Suriye politikamız yanlıştı" yolundaki sözlerinin Kıbrıs konusunda da söyleyip yapılan hataları kabul edeceğini ümid etmek istiyoruz. Denktaş´ın her zaman söylediği gibi, Kıbrıs´ın Girit gibi elden gitmemesi için dikkatli ve kararlı bir tutum içinde olmalıyız.
?İNCİRLİK´TE KURALLARI ESAS İTİBARİYLE TÜRKİYE KOYMALI?
İncirlik üssüne gelince, bu Amerikalılara ve zaman zaman başka NATO müttefiklerine kullanma imkanı tanıdığımız bir Türk üssüdür. Orada kuralları esas itibariyle Türkiye koyar. Çekiç güç uygulaması sırasında bazı kurallarımıza Amerikan uçaklarının uymaması üzerine onların uçuşlarını askıya aldığımız dönemler de olmuştur.
İşin esası şudur: Irak´ta ve Suriye´de Türkiye´nin ve Amerika´nın menfaatleri ve hedefleri çoğu zaman örtüşmemektedir. Orada sadece Suriye Hükümetiyle ona muhalefet eden Suriye´li guruplar arasında bir çatışmadan söz edilemez. O bölgede İsrail´le İran´ın, Amerika´yla Rusya´nın ve daha birçok ülkenin menfaatlerinin çatıştığı görülüyor. Kuzey İrak´ta kurulması istenilen Kürt devleti ile bu devleti ileride Akdeniz´e bağlayacağı düşünülen Kürt koridorunun oluşturulması yalnız Kürtlerin değil, bazı büyük devletlerin de hedefleri arasındadır. O nedenle DAEŞ´le mücadele´de Amerika´nın, Suriye´de bulunan müttefik Türkiye´nin el Bab´da mücadele eden askerlerine destek vermek yerine, PKK´yla birlik içinde olan PYD´yle işbirliğini tercih etmesi şaşırtıcı sayılmamalıdır. İncirlik konusundaki son tartışmaların da özünde bence bu yatmaktadır. Bazı Hükümet yetkililerinin beyanlarından anlaşıldığına göre, Türkiye gecikerek de olsa artık bu gerçekleri görmeye başlamıştır.?
