Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun raporuna göre, Emine Bulut cinayetinin ardından 19 kadın öldürüldü. Geçen ay öldürülen toplam kadın sayısı ise 49. Kadın örgütleri temsilcileri kadın cinayetlerindeki hukuki boyutun caydırıcılık ve kadınları korumak açısından önemine işaret ederek, cinayetlerde iyi hal indirimi uygulanılmaması gerektiğini savunuyor.
Ağustos ayında Emine Bulut cinayetiyle sarsılan Türkiye'de, kadına yönelik şiddet ve cinayetler tekrar gündeme geldi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun, Ağustos 2019 verilerine göre, Emine Bulut cinayetinin ardından Türkiye'de 19 kadın erkekler tarafından katledildi. Geçen ay toplam 49 kadının, erkek şiddetine uğrayarak hayatını kaybettiği kayıtlara geçti.
Zanlılar tanıdık!
Ağustos ayındaki kadın cinayetlerinin yedisi şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 29'unun ise neden öldürüldüğü tespit edilemedi. Kadınların üçü ekonomik sebeplerle, 10'u boşanmak ve ayrılmak istemesi, arkadaşlık isteğini reddetmesi gibi kendi hayatına dair karar almak istediği için öldürüldü.
Ağustos'ta öldürülen 49 kadının sekizinin cinayet faili tespit edilemedi. Kadınlardan 14'ü evli oldukları erkek, sekizi tanıdık, akraba, yedisi birlikte olduğu erkek, üçü eskiden birlikte olduğu ve ayrıldığı erkek, ikisi babası, ikisi eskiden evli olduğu ve boşandığı erkek, ikisi kardeşi, ikisi oğlu ve biri de üvey oğlu tarafından öldürüldü.
Kadın cinayetlerini uzmanlar Milliyet'e şöyle değerlendirdi:
Türkiye Psikiyatri Derneği Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü Dr. Özlem Altuntaş: Kadın cinayetlerinin yalnızca yüzde 5'inde failin psikiyatrik sıkıntısının olduğunu görüyoruz. Kadınlar sadece fiziksel şiddete maruz kalmıyor. Aşağılanma, hakaret, beğenmeme, kötü davranma, düşüncesine değer vermeme gibi kadını yok sayan bir noktadan başlayan psikolojik, duygusal ve ekonomik şiddete de maruz kalıyor. Her türlü sosyo-ekonomik düzeydeki erkek yapabiliyor bunu. Toplumsal ve kültürel olarak bu o kadar normal kabul ediliyor ki, biz ancak iş, cinayete vardığında tepki gösterebiliyoruz.
Şiddet ve can güvenliği tehdidi olduğunda kadınların en yakın karakola, savcılığa, ilgili dernek ve telefon hatlarına başvurması çok önemli. Şiddet dolu bir ilişkide kalmak ya da kalmaya zorlanmak her kadının ruh sağlığını bozar. Araştırmalar gösteriyor ki evli kadınlarda depresyon, bekâr kadınlardan iki kat fazla. Erkeklerde ise, tam tersi.
'İdam istemiyoruz'
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi'nden Av. İdil Yalçıner Şimşek: Kravat taktığı zaman hâkimler iyi hal indirimi uygulayabiliyor. Kadın cinayetlerinde hiçbir indirim maddesinin kesinlikle uygulanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ceza yasalarında ağır cezalar var, fakat indirim maddelerinin uygulanmasıyla hafifletiliyor. Erkekler iyi hal indirimi alabilmek için, "beni tahrik etti, erkekliğin yok dedi" gibi nedenler söylüyorlar. Bu bahanelerle müebbet hapis 17 yıla kadar inebiliyor. Öte yandan idam asla bir çözüm olamaz. Kadın cinayetleri üzerinden bu tekrar gündeme getirilmemeli. Biz kadınlar, idam istemiyoruz. Cezaların uygulanmasını ve kadın cinayetlerinin son bulmasını istiyoruz."
'Kadına şiddetle mücadele yok'
Türk Kadınlar Birliği (TKB) Genel Başkanı Av. Sema Kendirci Uğurman: Kadın örgütleriyle birlikte hazırlanan yasalar ve uluslararası yasalar uygulanırsa kadın cinayetleri önlenebilir. Ama Türkiye'de hak olarak elde edilen yasalar uygulanmadığı gibi, bir de ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele yok. "Ortadan kaldıracağız" diyenler de samimi ve dürüst değiller. 2016'da Meclis'te "Boşanmaların Önlenmesi" adında bir araştırma komisyonu kuruldu. Bu komisyon, kadın örgütlerini davet etmeden, görüşlerine başvurmadan çalıştı.
Hazırlanan rapor da şu: Boşanmaları ortadan kaldırmak, engellemek ya da azaltmak için şu yasalar lazım. Nedir bu yasalar? 30-40 yıldır uğruna mücadele ettiğimiz medeni yasa ve ceza yasası. Bunların değişmesini istiyorlar. Bir hukukçu olarak söylüyorum; asalarımızın temel anlayışlarında kötü yanlar yok, uygulamada, kararda ve niyette kötülükler var. (Öİ)
