HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Libya geçici hükümetinin, tüm yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesini istemesine karşılık Türkiye'nin, Libya'ya asker göndermede verilen izin süresini uzatan tezkereyi onayladığını belirtti.

AK Parti hükümetinin, Libya'nın çağrılarını dikkate almadığını ileri süren Beştaş, tezkerenin TBMM'de görüşüldüğü günde bile barışa yönelik hiçbir politikanın gündeme gelmediğini iddia etti.

Beştaş, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya üyelik konusunun da gündemdeki yerini koruduğunu, Türkiye'nin uluslararası değerlere uymak yerine terör algısını dış dünyaya kabul ettirmeye çalıştığını savundu.

Türkiye'nin dayatmasını, herhangi bir Avrupa ülkesinin kabul etmesinin mümkün olmadığını öne süren Beştaş, "Türkiye'nin bu yaklaşımı, ülkenin NATO içinde yalnızlaşmasını sürdürüyor." dedi.

Beştaş, Türkiye'nin çok ciddi bir ekonomik sarsıntı halinde olduğunu, zamların sağanak şeklinde geldiğini, enflasyonun yüzde 200 seviyelerinde bulunduğunu ileri sürdü. Beştaş, zamlar karşısında eriyen asgari ücretin, temmuzda yeniden belirleneceğine ilişkin bir açıklamanın hala yapılmadığını söyledi.

Açlık sınırının 6 bin lira seviyesinde, yoksulluk sınırının ise 20 bin lira olduğunu vurgulayan Beştaş, "Asgari ücret mutlaka temmuzda yeniden belirlenmek zorundadır. 4 bin 253 lira ile milyonlarca emekçinin geçinmesini sağlamasını beklemek aslında büyük bir ekonomik suçtur. İnsanları açlıkla baş başa bırakmak suçların en büyüğüdür. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Her şeyin farkındayım' demesi ve hiçbir adım atmaması kandırmacanın bir başka boyutudur. Zaman kazanmaya çalışıyorlar, hayal ve beklenti satmaya çalışıyorlar. Büyüme değil, çökertme modeli adım adım yürürlüğünü koruyor." diye konuştu.

Beştaş, 2021 istatistiklerine göre mukavemet suçundan 52 bin 325 kişiye, buna karşılık işkence ve eziyet suçlarına yönelik ise 866 dava açıldığını savunarak, şöyle devam etti:

"Makas çok büyük. İşkence yapana soruşturma yok. Ama milletvekilimiz Salihe Aydeniz gibi, elini refleks olarak kaldırmak, polise yumruk atmak oluyor. Bu hak ihlalleri öyle bir aşamaya geldi ki artık mızrak çuvala sığmıyor, parlamentonun üstünde vesayet kuran bir yargı ve kolluk var. Savcılar fezleke yarışına girmiş. Kolluk, milletvekilleri hakkında tutanak tutma yarışına girmiş. Salihe Aydeniz'e ilişkin soruşturma dosyasının fezlekeye dönüşmesi sonrasında kim tutar polisleri. Bir emniyet müdür yardımcısı vekilimize, 'Seni duvara çivilerim' dedi. Aradan bir ayı aşkın zaman geçti o polis müdürü hala görevde. Niye polis müdürü yargılanmıyor da o vekil hakkında fezleke geliyor? İste bu da siyasete darbenin adım adım yürürlükte olduğunu gösteriyor."

(vş)