HDP,  KAPATMA DAVASI İLE İLGİLİ ÖN SAVUNMAYI SUNDU
SİYASET 6.11.2021 21:09:00 410 0

HDP,  KAPATMA DAVASI İLE İLGİLİ ÖN SAVUNMAYI SUNDU

AYM, HDP aleyhindeki iddianameyi 21 Haziran’da kabul etmesiyle resmen açtığı dava dosyası kapsamında partiye iki aylık yasal savunma süresi ardından 60 günlük ek süre tanımıştı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 7 Haziran’da ikinci kez iddianame sunumunu kabul etmesiyle birlikte HDP’nin kapatılması yönündeki davada önümüzdeki günlerde parti tarafından verilen yazılı savunmayı değerlendirecek. AYM, HDP aleyhindeki iddianameyi 21 Haziran’da kabul etmesiyle resmen açtığı dava dosyası kapsamında partiye iki aylık yasal savunma süresi ardından 60 günlük ek süre tanımıştı. HDP ise, henüz savunma süresi sona ermemesine rağmen dün AYM’ye yazılı savunmasını sundu.

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, PM Üyesi Doğan Erbaş, Hukuk Komisyonu üyeleri Maviş Aydın ve Evin Kılıç, Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki HDP  hakkında kapatma davası için verdiği ön savunmaya ilişkin parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Dün AYM’ye sunulan  ön savunmaya ilişkin bilgi veren Maviş Aydın ve Ümit Dede şunları söyledi:  

Maviş Aydın:

“Dün AYM’nin partimize açtığı kapatma davasına ilişkin ekler hariç 173 sayfalık bir savunma verdik. Yaklaşık 4 aydır Türkiye'nin önemli hukukçuları ve akademisyenleri ile birlikte kapatma davasına karşı hangi argümanlarla savunma yapacağımız üzerinde çalıştık ve bir ön savunma hazırladık. . 

Ümit Dede: “Hiçbir uyarı yapılmadan bu davanın açılmış olması önemli ihlallerden biridir”

Yoğun ve kolektif bir emeğin ürünü olarak 4 aylık süreç sonunda ön savunmamızı hazırlalık ve dün AYM’ye sunduk. Türkiye siyasi tarihi açısından bu dava bir ilk değil, bundan önce de defaatle siyasi partilerin kapatılması hakkında kararlar verildi. Ön savunmamızda bu davanın yargıdaki yeri ve demokrasiye etkileri üzerinde durduk. AYM’nin kapatma davasını incelemeden önce öncelikle ele alması gereken hususlar olduğunu değerlendirdik ve savunmamızda da bunlara yer verdik. Örneğin Siyasi Partiler Yasasının 102. maddesinde eşbaşkanlar ve merkez organları dışındaki kişilerin siyasi partinin odak haline geldiği düşünülen eylemleri varsa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının siyasi partiye uyarı yapması gerektiği söylenir. Ancak hiçbir uyarı yapmamış olması, bu davanın açılmamış olması gerektiğinin göstergesidir.

“451 arkadaşımızın eylemleri suçlama konusu yapılıyor “

451 arkadaşımız hakkında siyasi yasak isteniyor, söylem ve eylemleri parti kapatma delili olarak gösterilmiş; 69 kişiye ise siyasi yasak istenmese de parti bunlardan sorumlu tutuluyor. Siyasi Partiler Yasasının 102. maddesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı eğer böyle bir husus tespit etmişse ilgili siyasi partiyi uyarmasının gerektiğini emredici bir hüküm olarak ortaya koymuş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının böyle bir bildirimi bugüne kadar partimize olmadı. Kısıtlı sayıda arkadaşımız için yapılan bildirimlerde de partimiz tarafından gereği yapıldı. 

“Irkçılık yapan partiler elbette yargısal denetime tabii tutulmalı”

Siyasi partilerin hangi koşullarda kapatılacağı Anayasa’da düzenlenmiştir. Diğer taraftan Siyasi Partiler Yasasında da düzenlemeler mevcut. Ancak 80 ve 81’inci maddeler Anayasaya aykırıdır. AYM'nin önce bu maddelerin Anayasaya uygunluğunu denetlemesi gerekir. 82’inci madde sorunlu bir maddedir, birçok siyasi partinin kapatılmasında dayanak olarak gösterilmiştir. 82’inci maddede ırkçılık düzenleniyor. Bizce de ırkçılık yapan bir partinin faaliyetlerinin yargısal denetime tabi tutulması gerekir. Ancak AYM’nin bunu evrensel ölçülere göre yorumlaması ve netlik kazandırması gerekir. 

“AİHM kararlarına göre öngörülemezlik niteliği taşıyan yasa maddeleri netleştirilmelidir”

Hem AYM hem de AİHM’in TCK’nın bir kısım maddelerine ilişkin öngörülemez ve yasa maddesi nitelikleri taşımadığı kararları mevcuttur. Uluslararası kurumların bu yasaların iptal edilmesi gerektiği yönünde birçok raporu yayımlanmıştır. AİHM Demirtaş/Türkiye davasında verdiği kararda buna dikkat çekilmiştir; örgüt üyeliği maddesinin öngörülemez olduğu ve ihmallere yol açacağı dolayısıyla bu maddenin kaldırılması gerektiği kararı verilmiştir. 

“TMK’nın suistimallere yol açtığına ilişkin AYM’nin kendi kararları var”

AYM tarafından TCK’nın 220/6’ıncı maddesinin öngörülemez ve uygulanmaması gerektiği kararı verilmiştir. TMK’ya ilişkin de hem AYM ve hem de AİHM'in binlerce ihlal kararı var. Uygulamada TMK’nın nasıl suistimal edildiği yargı makamları tarafından defaatle ortaya konulmuşken ve ulusal ve uluslararası kurumların raporları varken TMK’nın uygulamada sorunlara ve kişiler açısından hak mahrumiyetlerine sebep olduğu tespit edilmiş bir gerçektir. 

“Önce arkadaşlarımızın yargılandığı maddelerle ilgili karar verilmeli”

AYM, 451 arkadaşlarımızla ilgili yürütülen soruşturmaların tamamının bu maddelerle ilgili olduğunu göz önünde bulundurarak bu maddelerin Anayasaya uygun olup olmadığı ve evrensel hukuk ölçülerinde yasa tanımını taşıyıp taşımadığı hususunu ön mesele olarak ele almalıdır. Buna karar verdikten sonra iddianameye ilişkin bir karar vermesi gerekir. 

“İrfan Fidan yasaya ve Anayasaya göre bu davaya katılamaz”

İrfan Fidan en son AYM Üyesi olan kişidir. Öncesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, başsavcıvekili iken onun sorumluluğu olan pek çok savunma iddianameye konulup kapatılmaya gerekçe gösterilmiştir. Yasada düzenlenen hakimin reddi sebeplerinden biri şudur: Eğer biri hakim soruşturma sırasında soruşturma yürütmüşse sonrasında yapılan yargılamaya katılamaz. Bu emredici bir hükümdür, hakimin yasaklılık sebeplerinden biridir. İrfan Fidan'ın bu davaya katılabilmesi yasal olarak mümkün değildir. AYM'nin bu konuda öncelikli olarak karar vermesi gerekir. 

AYM, önüne gelecek bireysel başvuruları karara bağlamadan kapatma davasını sonuçlandıramaz, çünkü bu ihsas-ı rey olur

Bugüne kadar siyasi parti kapatma davalarında bireysel başvuru mevcut değildi. İlk kez AYM bireysel başvuruları almaya başladıktan sonra bir siyasi parti kapatma davası açıldı. Bu durum ciddi bir handikapa yol açıyor. AYM bu hususu da öncelikle göz önünde bulundurmalı. İddianamede belirtilen 451 arkadaşımız açısından iddiaların tamamı devam eden yargılamaya ilişkin, bir kısmı AYM önünde. AYM’nin vereceği olası kapatma ve siyasi yasak kararıyla, devam eden yargılamalar itibariyle AYM önüne gelecek bireysel başvurulara dair önceden karar verilmiş olacak. Bu hukuki olarak ihsas-ı rey demektir. Soruşturmalar milletvekilleri açısından üstelik henüz fezleke durumundadır. AYM, bireysel başvuru yolu ile yapılacak bireysel başvuruları nasıl bir arada dengeleyecek ve nasıl bir karar verecek bu sorunu ele almalıdır. 

“İddialara tek tek cevap vermeyi ikinci aşamaya bıraktık”

451 arkadaşımız hakkındaki soruşturmalar ve kovuşturmalar kapatma davasına delil olarak alınamaz. Aksi bir durum hem ihsas-ı rey hem de mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Bu hususlar AYM’nin esasa girmeden önce göz önünde bulundurup karar vermesi gereken konulardır. Bu aşamada iddianamedeki bütün iddialara cevap verme yoluna gitmedik. Soruşturmanın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mütalaa verilecek ve esas hakkındaki savunmamızı vereceğiz. İddialara tek tek cevap vermeyi ikinci aşamaya bıraktık. 

Usule ilişkin itirazlarımız ve ön mesele olarak ele alınması gereken hususlar nedeniyle bu aşamada işin esasına girilmeden ve savcının mütalaa vermesini beklemeden davanın reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Siyasi partiler AYM ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır ve demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partilerin faaliyetlerine getirilecek kısıtlamalar özgürlükle ve geniş yorumlanmalıdır. Siyasi partilerin yeri ve önemini, doktrin ve AYM ve AİHM kararları ışığında değerlendirdik. Kapatma davasının kanun, ilke ve meşru amaç niteliğini taşımadığını vurgulamaya çalıştık.

“HDP, Kürt sorununun çözümünde rol üstlenmiştir”

HDP, Anayasal ve uluslararası sözleşmelerle verilen haklara sahip olmakla birlikte Türkiye demokrasisinde önemli bir yere sahiptir. Bunu da ayrıntılı olarak savunmamızda işledik. HDP Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümünü ilke edinmiş ve çözüm için diyalog ve müzakerenin esas alınmasını her defasında vurgulamıştır. Fiziksel ve yargı eliyle yapılan saldırılara rağmen seçimlerde üstün başarılar elde etmiş ve Türkiye'nin en etkin muhalefet partilerinden olmuştur. HDP’nin üstlendiği görevlerden biri Türkiye’nin kuruluşundan itibaren çözülememiş temel bir meseleyi yani Kürt sorununu barışçıl yöntemler, diyalog ve müzakere ile çözme çabasıdır. Türkiye'de bunu yapabilecek yegane parti HDP’dir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu konudaki rolünü oynamıştır.

“Çözüm Süreci faaliyetleri yargılanamaz, 6551 sayılı yasa buna engeldir” 

HDP’nin kapatılması yönünde savcının dayandığı en temel husus Kürt sorununda barışçıl yöntemlerle çözüm konusundaki çabaları yargılama konusu yapmaktır. Çözüm Süreci zamanında ve sonrasında HDP’nin çabaları asla yargılama konusu yapılmamalıdır. Bu konuda çıkarılan 6551 sayılı yasa buna engeldir. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barış hakkı asla yargılama konusu yapılamaz. 

“HDP’nin eylem ve söylemleri suç olarak kabul edilemez”

HDP’nin bu konudaki eylem ve söylemlerinin suç olarak nitelenmesini parti olarak asla kabul etmiyoruz. Evrensel standart ve mevzuatlar da buna izin vermiyor. Siyasi partiler hakkında kapatma davası açılması meşru bir amaca dayanmalıdır. Oysa biz hazırlık sürecinin hukuki değil siyasi gerekçelerle yapıldığını çok iyi biliyoruz. İktidarın 5 yıldır vesayetindeki yargı eliyle gerçekleştirdiği operasyonlarla bu süreci nasıl gerçekleştirdiğini, kullandığını ve HDP’yi hedef haline getirdiğini çok iyi biliyoruz. Ortakları ile birlikte kapatma davasını kampanya şeklinde ilmik ilmik ördüğünü biliyoruz.

“Davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur”

Savunmamızda bu hususu da AYM’nin dikkatine sunuyoruz. Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır. Birinci iddianame adeta MHP kongresine bir armağan olarak sunulmuş, ikincisi ise 7 Haziran’da HDP’nin siyasi iktidarın iktidarı kaybetmesine sebep olduğu tarihe denk getirilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı iddianameyi bu tarihe yetiştirmek için ekleri 7 Haziran'da vermemiş, eksikleri daha sonra tamamlanmıştır. İkinci iddianame hazırlandıktan sonra sorulan sorulara "biz elimizden geleni yaptık" diye cevap vermiştir. 

“AYM, AİHM kararları ve içtihatlarını dikkate almalıdır”

İlk iddianame AYM’ye verildikten sonra AYM bunu kapsamlı gerekçelerle iade etmişti. Hukuk tarihine geçecek bir belge niteliğindedir. Bu sadece hazırlayan savcıya yönelik bir karar değil, HDP’ye yönelik yapılan saldırılara da verilen bir cevap niteliğindedir. İkinci iddianameyi değerli akademisyen, avukat ve hukukçularla incelediğimizde onun da ilkinden farkı olmadığını, iade gerekçelerinin ikinci iddianamede de karşılanmadığını tespit ettik. İade gerekçeleri davanın derhal reddi gerekçelerini oluşturmaktadır. Bunu da AYM’nin dikkatine sunduk. AYM kapatma davasını incelerken şimdiye kadar her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde AİHM kararlarını göz önünde bulundurmamış, AİHM içtihatlarını esas almamışsa da bunları bundan sonra dikkate alacağına olan inancımızı koruyoruz.

“Yargılama savcının mütalaası beklenmeden durdurulmalıdır”

Demokratik Toplum Partisine ilişkin AİHM'in verdiği kararı da AYM’nin dikkatine sunuyoruz. Türkiye demokrasisi açısından bir şansımız olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. AYM’nin hiçbir üyesi şu anda bir kapatma davasına imza atmış değil. Örgütlenme özgürlüğü ve bir çok hakkın ihlali niteliğinde olan bu kapatma davasında AYM’nin, Avrupa hukuk sistemi ile hukuk sistemimizin içtihat birliğine yol açacak ve demokrasinin önüne açacak yeni bir yol açacağına inanıyoruz. Ki bu yol AKP’ye ilişkin açılan davada başlamıştı, orada bir ret kararı verilmişti. O günden bu yana da AYM herhangi bir kapatma kararı vermedi. HDP açısından da kapatma kararının verilmeyeceğini düşünüyoruz. HDP’ye ilişkin yürütülmekte olan yargılama, savcının mütalaası beklenmeden savunmada belirttiğimiz hususlar göz önünde bulundurularak durdurulmalıdır. AYM’nin bu yönde bir karar vereceğine ilişkin inancımızı koruyoruz. “ 

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 27.1 ° / 18.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 30.1 ° / 19.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı