İnsanlık, sivil şahısların harp zamanlarında himayesi için bir Sözleşme tanzim etmek üzere 21 NİSAN 1949 dan 12 AĞUSTOS 1949´a kadar Cenevre´de toplanmış ve sivillerin korunmasına yönelik olarak, savaşta sivillerin korunmasına ilişkin Dördüncü Cenevre Sözleşmesini imzalamıştır. Bu sözleşmenin ikinci maddesinde; ?Sözleşme, Yüksek Akid Taraflardan birine ait toprağın tamamen veya kısmen işgali hallerinde de? uygulanacaktır. Yani; ülkeye saldırı olduğu gerekçesiyle dahi sivillere yönelik silahlı müdahale yapılamaz!
En uzun sınır komşumuz, kültürü ile insanları ile köklü bağımızın olduğu Suriye´de 5 yıldır insanlık dramına dünya seyirci kalmayı acının merkezi Halep ile sürdürüyor..
On binlerce Haleplinin can pahasına, göç etmelerine; kadınlara, genç kızlara tecavüzlere, işkencelere, sefalete, açlığa, soğuğa, bulaşıcı hastalıklara, binlerce annesiz-babasız yetim kalmış çocuklara, bebeklere, terk edilmiş bir Halep! Ablukaya alınmış, insanlıktan tecrit edilmiş bir Halep!
Suriye´de katledilen 500 bin kişinin ve göç eden 7 milyon insan, yıkılan, yakılan bir ülke. Ümran bebek, Aylan bebek, çocuklar, bebekler, yaşlılar, kadınlar!
Savaşın bile bir hukuku vardır. İnsanlık savaş koşullarında bile uyulacak kuralları Cenevre Sözleşmeleri ile belirlemiştir. Savaştan yana değiliz. Barıştan ve insanların kişiliklerini özgürce geliştirdikleri ortamlardan yanayız. Ancak; savaş olduğunda da bu kurallara uyulması gerektiği açıktır.
Ömrü savaşlarla geçmiş bir komutan olan Mustafa Kemal Atatürk´ün dediği gibi " Savaş bir ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe cinayettir" sözü unutulmamalıdır.
Bir an önce ateşkes ve kalıcı barışın sağlanmasını diliyoruz.
Uluslararası Sözleşmelerle güvence altına alınan sivil insanların, çocukların yaşam hakkını korumak gereklidir. Yoksa, bu sözleşmeler niçin yapılıyor?
