1.05.2023 10:42:00 377 0

"Güvenlik endişesi karavan yaşamını alternatif olarak öne çıkardı"

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen ,"Kendi güvenlik duvarlarımızı inşa etmek için karavana yöneldik" dedi.

Önce pandemi ardından Kahramanmaraş depremleri karavanlara olan ilgiyi artırdı. Uzmanlar insanların güvenlik endişesi ile karavanlarda yaşamayı bir alternatif olarak gördüğünü söylüyor. 
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen “Karavan, kök saldığınız yerden geçici süreliğine uzaklaşabilme, hayatın yorgunluğuna bir mola verebilme lüksüydü. Bugün yaşadığımız şartlarda ise karavan hayatının anlamı çok daha farklı. Bu kez şehrin kalabalıklığından uzaklaşıp kendi konfor alanımızı kurmak değil, güvenlik duvarlarımızı inşa edebilme kaygısı bizi bu mobil yaşantıya itmiş durumda. Eşyanın, dekorasyonun anlamını yitirdiği bir düzende sadece ihtiyacımız kadar eşya ile hayatta kalmak önceliğine sahibiz.” diyerek yaşanan davranış değişimini açıklıyor.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen, depremin ardından temel ihtiyaçları karşılamada yaşanan imkânsızlıkların, insanları, bu problemlerle yüzleşmeyecekleri bir hayat kurgulamaya ve karavan hayatına yönlendirdiğini söylüyor.

Mücadele toplumsaldan bireysele dönüşüyor

Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen olağanüstü durumlar karşısında yeni normallere adapte olmaya çalıştığımızı ve hayatta kalabilmek için mücadele verdiğimizi belirterek, “Her mücadele toplu nitelikte olduğunda ve ortak bilinçle şekillendiğinde daha kalıcı etkiler bırakabilirken, burada mücadelemiz bireysele dönüşüyor. Kendini güvende hissetmeyen ve güvenliğinin korunacağına dair inancını yitiren insanın kendini koruma yolu olarak bakabiliriz bu duruma. Öte yandan herkesin kendi çözümünü üretebildiği bir yapıda toplumsallığın sürdürülmesi güçleşiyor.” dedi.

İnsanlar betonarme binaların içinde kaygıyla yaşamak istemiyor

İnsani barınma hakkının yanlış yapılanma nedeniyle gaspa uğradığına dikkat çeken Kalkandelen, “Yaşanan depremin büyüklüğü ve zihinlere kazınan acı sonuçları karşısında insanlar, kendilerine yaşam alanı kurma çabasında, bir başkasının elleriyle yapılmış betonarme binaların içinde kaygıyla yaşam sürmek yerine kendi güvenli ve dokunulmaz, yıkılmaz alanını yaratmaya tutunuyor. Bunun nedeni insani barınma hakkının yanlış yapılanma nedeniyle gaspa uğramış olması ve insanın çareyi kendi yöntemleriyle bulması. Ama bu kalıcı ve etkili bir çözüm olduğunu tartışmak gerekir.  Bundan sonra deprem tehdidi altında olan herkesin karavanda yaşaması ve karavan şehirlerin mobil insanları olma fikri oldukça düşündürücü.” dedi.

Karavan hayatın yorgunluğuna bir mola verme lüksüydü

Karavan hayatının ayırt edici özelliklerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen, “Karavan, kök saldığınız yerden geçici süreliğine uzaklaşabilme, hayatın yorgunluğuna bir mola verebilme lüksüydü. Keyfe keder konargöçer yaşamak, yaşam alanını beraberinde götürmek ve özgür hissetmek gibi bir gerçeğimiz vardı. Karavan hayatı kendi zevkimize göre vaktimizi planlayıp, doğayla buluşmak için bir aracıydı. Üstelik minimalist bir yaşam tarzı tatmin duygumuzu ya da konfor alanımızı zedelemiyordu. Bir şehirde kök salmış düzenli hayatımızı sürerken, karavan belki de kendi zamanını yönetebilme gücünü bize verdiği için cazipti.” sözleriyle devam etti.

İhtiyacımız kadar eşya ile hayatta kalmak önceliğine sahibiz

Bugün yaşadığımız şartların değiştiğini söyleyen Kalkandelen, “Karavan hayatının bu defa anlamı çok daha farklı. Bu kez şehrin kalabalıklığından uzaklaşıp kendi konfor alanımızı kurmak değil. Yıkılma riski olmayan güvenlik duvarlarımızı inşa edebilme kaygısı bizi bu mobil yaşantıya itmiş durumda. Eşyanın, dekorasyonun anlamını yitirdiği bir düzende sadece ihtiyacımız kadar eşya ile hayatta kalmak önceliğine sahibiz.” dedi.

Bireysel bir tercih değil, mecburi nitelikli bireysel bir hayat

Kalkandelen, depremin ardından yaşanan elektrik kesintileri, ısınma problemleri, temel ihtiyaçları karşılamada yaşanan imkânsızlıklar, insanları, karavan yuvalarında bu problemlerle yüzleşmeyecekleri bir hayatı kurgulamaya yönelttiğini söyleyerek “Deprem korkusunu bir nebze olsun dindiren bu durum insanları kendi köşesinde, kendini kurtarabileceği ya da kendi yaşamını garantileyebileceği bir alana itiyor. Bu durum da insanın doğayı ve çevresini rasyonel bakış açısıyla gözlemleyip değerlendirmesinin başka bir versiyonu. Doğa ve doğadan gelen afetler karşısında edilgen bir durumda kalmak yerine, sorgulayan ve bu doğrultuda deneyimler yaşamayı, girişimlerde bulunmayı tercih eden insanın etken tutumu çıkıyor karşımıza. Bu etken tutum tek başına keyfi, bireysel bir tercih değil, mecburi nitelikli bireysel hayatta kalma mücadelesi. Herkesin bu bireysel mücadelesi farklı bir toplumsal bilinç ortaya koyuyor aslında ama bu kez çıkış yolu birbirinden bağımsız, amacı ortak nitelikte. Depremle yaşama gerçeğimizi kabullenip planlı çözümleri toplum bilinciyle üretebilmiş olsaydık, böylesi plansız bireysel çözümlere ihtiyacımız olmayacaktı.” değerlendirmesini yaptı.

Birbirine bağlı ilişkilerle şekillenen toplum düzenimiz yerini mobil hayata bırakıyor

“Toplumsal yapıyı etkileyen bir dönüşüm süreciyle karşı karşıyayız ve bu dönüşüm en temel toplumsallaştırma aracısı olan aileden başlıyor. Kimi aileler evlerine hırsız girdiği için, kimileri ise kiralara gelen zamlar yüzünden karavan hayatını tercih ediyor.” diyen Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen sözlerini şöyle tamamladı: “Yerleşik hayata geçtiğimiz dönemlerdeki kalabalık geniş aileler, birbirine bağlı ilişkilerle şekillenen toplum düzenimiz yerini mobil hayata bırakıyor. Köklerimizi söküp birbirimizden ayrışmaya başlıyor gibiyiz. Fakat diğer taraftan bu durum toplumsal bir seferberlik halinin habercisi olarak değerlendirilebilir. Bağımsızlaşmaya, bireyselleşmeye başlasak da güçlü kalmayı öğreneceğimiz bu mücadele bize yeniden bir bütün olarak hareket etme kabiliyeti kazandıracak ve bu önce aileden başlayıp tüm topluma yayılan bir etki yaratacak belki de…”

(vş)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

YÜREĞİR BELEDİYESİ OKULLARI YENİ DÖNEME HAZIRLIYOR

ÇOCUĞUNUZU 8 ADIMDA OKULA HAZIRLAYIN!

Birinci Sınıfa Başlayan Çocukların Okula Uyum Sürecinde Neler Yapılmalı?

BİLGİ EVLERİNE DEVAM EDEN 266 ÖĞRENCİ ÜNİVERSİTEYE YERLEŞTİ

Sınavlara Hazırlıkta Kayıt Dışı Kurumlara Dikkat!

ÇGC'DEN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜNE ZİYARET

TEV'İN 2023-24 EĞİTİM YILI BURSLARI İÇİN BAŞVURU TARİHLERİ BELLİ OLDU!

SANKO Holding’den afete dirençli şehirler için tasarım kültürüne destek

LABEB, LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİMİ SAVUNMAK İÇİN BİR ARAYA GELİYOR

CEGEM’den büyük başarı

SANKO ÜNİVERSİTESİNDE YÜZDE 100 DOLULUK ORANI SAĞLANDI

EĞİTİM-SEN'DEN BAKAN TEKİN'E ELEŞTİRİ

Yakın Doğu Üniversitesi Yapay Zeka geliştirdi

Uzm.Eğitim Danışmanı Gülbenk: “Depremzede Çocuklarla İletişim Özveri Gerektiriyor”

Adana Gençlik Merkezi’nde Permakültür Tarım etkinliği

Prof. Dr. Arıboğan:“Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler en parlak döneminde”

BİRİZ DAYANIŞMA DERNEĞİ,DEPREMZEDELERE YÖNELİK YAZ OKULLARI VE ATÖLYE ETKİNLİKLERİ BAŞLATTI

Tercihlerini ‘son dakikaya’ bırakan üniversite adaylarına öneriler

Antakyalı çocuklara bisiklet hediye edildi

"Yeni dünya, ‘çevreye duyarlı mühendis’ler istiyor!"

Prof. Dr. Süleyman İrvan:“İletişimin popüler meslekleri etkileyicilik ve deneyimleyicilik”

  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 27.1 ° / 18.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı