CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında 2021-2022 Eğitim Öğretim yılı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık’ın açıklamaları şöyle:
“Okul öncesi eğitim ile ilkokul 1. sınıfa başlayacak öğrenciler için uyum haftası 1 Eylül’de başladı.
Türkiye, pandemi sürecinde dünya genelinde okulları kapalı tutan 4 üncü ülke oldu. Okulların kapalı olduğu süre uzadıkça öğrenciler için yeni sorun alanları ortaya çıktı. Buradaki temel sorun tedbirlerin yeterli olmaması nedeniyle okulların çok uzun süreli kapalı kalmasıdır.
Geçtiğimiz bir buçuk sene içinde çocuklarımız bilişsel, fiziksel ve duygusal kayıplar yaşadı, okulların kapalı kalmasının sonucunda da eğitime erişim açısından var olan eşitsizlik artarak devam etti.
Açık ortaokul-liseler ve özel okullar haricinde resmi okullarda eğitim gören 2 milyon 316 bin 139 öğrenci EBA’ya ulaşamadı. TV ya da bilgisayarı olan aileler dahi, evdeki birden fazla öğrencinin uzaktan eğitiminde gerekli teknolojik araca sahip olmamanın çaresizliği ile dersler hatta çocuklar arasında tercih yapmak zorunda kaldı.
Maddi imkanları iyi olan aileler uzaktan öğretim araçları ile çocuklarının nitelikli eğitime erişimini sağladı, özel derslerle çocuklarına takviye kurslar aldırdı. Ancak uzaktan eğitime erişim için gerekli bilişim araçları olmayan öğrenciler tüm eğitim ortamlarından uzak kaldı.
Öğrenciler, iyi eğitim almış bir azınlık ve iyi eğitim imkanından yararlanamamış çoğunluk olarak ikiye ayrıldı. Bu makas, yanlış politikalarla her geçen gün daha da açılıyor!
Ülkemizde 18 milyon 241 bin 881 öğrenci eğitim görüyor. Bu öğrencilerin 15 milyon 189 bin 878’i, 54 bin 715 devlet okulunda öğrenim görüyor.
Öğretmen sayımız ise 942 bin 936. Sayıştay Raporları rakamı 138 bin öğretmen açığını gösteriyor, hadi şimdi bunu kullanmayalım, 2020 rakamıdır diyelim; ancak MEB’in kendi açıklamasında verdiği öğretmen açığı zaten 107 bin. Bunu biz söylemiyoruz, MEB söylüyor.
Peki bu ihtiyacı MEB nasıl gideriyor? Özlük hakları olmayan ücretli öğretmen sistemiyle, yani 69 bin ücretli öğretmen ile eksikleri kapamaya, günü kurtarmaya çalışıyor. Ne acı.
Tabi diğer taraftan 107 bin öğretmen açığı var; ancak okul öncesi eğitimin zorunlu olması durumunda 29 bin 183 öğretmene de ayrıca ihtiyaç olacak.
Diğer taraftan derslikler yetmiyor, yeni derslikler yapılmıyor. Eğitim Yatırımları Bütçesi yetersiz. Ya bağış gelecek ya da derslik yapılamayacak, durum bu.
Defalarca söyledik. “Bize yer gösterin, CHP’li Belediyelerimizin de desteği ile okul yapalım dedik, sorun çözelim dedik; ancak “CHP yapmasın da varsın derslik olmasın” zihniyeti çok yanlış. Ortada bir sorun varsa çözümü olmalı.
Sayın Bakan temizlik ve hijyen tam sağlanacak dedi. Peki hangi malzeme ile? Hangi personel ile?
100 öğrenciye 1 temizlik personeli yeterli olur diyelim, böyle olunca 101 bin temizlik görevlisi ihtiyacı var.
MEB’in kadrolu temizlik personeli sayısı ise sadece 30 bin. Oysa, Sayın Bakan 113 bin temizlik personelini görevlendirdik dedi; ancak çoğu yerde veliler, öğretmenler, öğrenciler bir değişim olmadığını ifade ediyor.
Okullarda temizlik personelimiz yok, malzememiz yok vs. diyerek kayıt parası alınıyor. Bu nasıl bir ikilem?
MEB’in okullara “Temizlik ve Hijyen ödeneği” adı altında gönderdiği para öğrenci başına yıllık 45 tl olarak belirlendi. O da ne kadar planlı kullanılıyor, ya da net olarak veriliyor mu belli değil. Bu tutar ABD’de 1600 dolar, Hollanda’da 2500 euro.
Bu arada ülkemizde 839 bin Suriyeli çocuk da dün yüz yüze eğitime başladı.
Diğer taraftan 2019 yılı sonunda tüm okulların tam gün eğitime geçeceği belirtilmişti. Buna rağmen bugün:
İlkokulların 3028’inde,
Ortaokulların 2011’inde,
Liselerin ise 180’inde, yani toplamda 5219 okulda İKİLİ EĞİTİM yapılmaktadır.
Öğrenci bazında bakıldığında 1 milyon 447 bin 595 öğrenci ikili eğitim kapsamında.
Şimdi derslik ihtiyacı meselesine tekrar dönersek, 43 bin 627 derslik zaten mevcut ihtiyaç rakamıydı. Bir de okul öncesi eğitim zorunlu olur ise, buradan doğacak ihtiyaç 14 bin 912 derslik. İkisi birlikte 58 bin 539 derslik acil ihtiyaçtır.
Diğer taraftan, geçtiğimiz dönem 2 milyon 316 bin öğrenci EBA’ya erişememişken MEB sadece 664 bin öğrenciye tablet dağıtmıştır.
İnternet erişimi oranı (geniş bant + mobil) hanelerde yüzde 92’dir. Halen 1 milyon 459 bin 350 öğrencinin internet erişimi bulunmamaktadır.
İnternet erişimi olan öğrencilerimizin 10 milyon 388 bin 386’sı geniş bant, 6 milyon 394 bin 145’i ise mobil cihazlar üzerinden internete erişebilmektedir.
Ayrıca devlet okullarında eğitim gören 760 bin öğrencinin TV’ye ulaşımının olmadığı da görülmektedir.
AKP iktidarında, “iyi eğitimli ve her olanaktan yararlanan bir azınlık ile nitelikli eğitime erişemeyen bir çoğunluk” gerçeği her geçen gün büyümektedir.
Evini geçindirmekte, çocuklarının gıda ihtiyacını karşılamakta zorlanan aileler, çocuklarının eğitim ihtiyacını karşılayamamakta, tablet-bilgisayar alamamakta, özel ders imkanı sağlayamamakta, ek kaynak bulamamaktadır.
Bu noktada okula başlama maliyetleri ve eğitim harcamalarını da göz ardı etmemek gerekir.
Aileler bireysel olarak çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için okul kıyafeti, servis, kaynak ve yardımcı kitap, kırtasiye malzemeleri, beslenme giderleri, sınav ücretleri vb. harcamalar ile karşılaşmaktadır.
Ayrıca, 2006-2007 yılından itibaren Okul-Aile Birliği yönetmeliği ile birlikte okula bu birlikler üzerinden doğrudan ödeme de yapılmaktadır. Okul Aile Birliğine yıllık 300 TL ile 12 bin TL arasında değişen ödemeler yapılmakta, özellikle okula başlanan ilk yıllarda ( ilkokul1 – Ortaokul 1- Lise1 gibi) sınıflar için sıra- akıllı tahta-dizüstü bilgisayar-perde-örtü- su sebili- dolap vb. ihtiyaçlar için büyük miktarlar ödenmektedir. Bazı okullarda ısınma ve aydınlanma ve su için de para istendiğini biliyoruz.
Okula başlama maliyetleri de her yıl artmaktadır.
Okulöncesi eğitime başlayan bir öğrencinin okula başlangıç gideri 2020 yılında 1407 TL iken 2021’de 1673 TL’ye yükselmiştir. Ayrıca devletin resmi ana okulları için en az yıllık 1500 TL ücret alınmaktadır.
İlkokul 1’inci sınıfa başlayan bir öğrencinin başlangıç gideri 2020 yılında 2302,41 TL iken 2021 yılında 2.736,56 TL’ye,
Ortaokula başlayan öğrencinin başlangıç gideri 2020 yılında 2453,17 TL iken 2021 yılında 2.916,81 TL’ye,
Liseye başlayan öğrencinin başlangıç gideri 2020 yılında 2529,38 TL iken 2021 yılında 3007,13 TL’ye yükselmiştir.
Müfredat programlarının yetersizliği nedeniyle okullarda ek kaynak kitaplara ihtiyaç duyulmaktadır. Sadece ortaokul birinci sınıfta 5 temel ders için ( Türkçe-Matematik-Fen Bilgisi - Sosyal Bilgiler ve İngilizce) birer tane kaynak kitap ve soru bankası kitaplarının maliyeti bu yıl için 1500 TL’nin üzerindedir.
Okul servis ücretleri ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 15 artmış durumdadır.
Bir diğer önemli konu ise, öğrencilerin öğrenim kazanımları ve öğrenme kayıpları ölçülebilmiş midir? Durum nasıl, kazanım yetersiz, kayıp büyük mü? Bunu bilmiyoruz.
Aslında ölçüldüğünü duyuyoruz. Akademik camia ile bir çalışma yapılmış, bu konuda bir destek alınmış. Peki kamuoyu ile paylaşıldı mı? Hayır. Peki gerçekler iç açıcı mı, değil mi? Ya da nasıl bir çözüm düşünülüyor?
Bizim gördüğümüz, bir miktar telafi dersi ve “sponsorunu bulun, etkinlik yapın” okullara gönderilen bu talimatın ötesinde bir şey yok. Lütfen kendimizi kandırmayalım.
Diğer taraftan sadece ilk ve orta öğretim öğrencilerinin sorunları yok; yükseköğretim öğrencilerinin de büyük sorunları var.
Mesela son dönemde 1 milyon 349 bin öğrencinin uzaktan eğitime erişim için gerekli elektronik cihazının olmadığını biliyoruz.
Yine Yükseköğretim düzeyinde resmi yurtlar 703 bin kapasiteli, özel yurtlar ise 417 bin kapasiteli.
Ülkemizde 207 üniversite var. Örgün eğitimde (2020-2021) 3 milyon 801 bin 294 öğrenci eğitim öğretim gördü. Yani, resmi yurtların kapasitesi öğrencilerin sadece yüzde 18,5’ini barındırabiliyor. 5 öğrenciden birine hizmet veriyor.
Bakanlığı bu konuda eksiklerin tamamlanması için acilen göreve çağırıyorum.
Bu noktada:
Öğrencilerin öğrenme kayıplarının tespit edilmesi için çalışmalara başlanmalıdır.
Öğrenme kayıplarının en aza indirilmesi için 2021-2022 eğitim öğretim yılı için yeni bir öğretim programı hazırlanmalıdır.
Öğrenme eksiklerinden kaynaklı ekonomik ve sosyal kayıplar, öğrenme uçurumları oluşmadan telafi edilmelidir.
Acilen Milli Eğitim Şurası toplanmalıdır.
Tüm eğitim paydaşlarının katılımı ile Eğitim Bilim Kurulu oluşturulmalıdır.
MEB’e acilen ek kaynak aktarılmalıdır.
Sınıf mevcudu yüksek olan okullar tespit edilmelidir. Eğitimin aksamadan sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyulan 43.627 dersliğin yapımına derhal başlanmalıdır.
En az 107 bin öğretmen ataması yapılmalıdır.
Tüm okullara kadrolu sağlık personeli ataması yapılmalıdır.
En az 101 bin kadrolu yardımcı hizmetli ataması yapılmalıdır.
Okulların ihtiyaç duydukları temizlik malzemeleri eksiksiz karşılanmalıdır.”
(vş)
