-23. Dönem Adana Milletvekili Hulusi Güvel, “Ne olduğu anlaşılmayan bir sistemin içine düştük. Atatürk’ün meclisinde millet iradesi tecelli etmelidir. Meclisi daha güçlü kılmak için öncelikle Başkanlık sisteminden derhal vazgeçilmelidir. Her türlü olumsuzluğa karşı Atatürk’ün ve milletin meclisinde hak, hukuk, adalet mücadelesi veren milletvekillerini kutluyorum” dedi.
- Güvel, “Görevimizin sona erdiği 2011 yılından bu yana çok şey değişti. TBMM şimdiki yapısıyla tamamen bir kişinin iradesi altında adeta esaret yaşıyor. Bakanların meclis dışında olduğu bir sistemden söz ediyoruz ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan bir yönetim(sizlik) anlayışıyla karşı karşıyayız. Bakanların meclisin dışından bir kişinin iki dudağından çıkan sözlerle belirlenmesi demokrasi adına da handikaptır. Bakanların meclise karşı hiç bir sorumluluğunun olmaması milletimizin hakkına set çekmek anlamıyla eşdeğerdir” dedi.
RÖPORTAJ: VAHİT ŞAHİN
2007-2011 yılları arasında 23. Dönem Adana Milletvekili olarak mecliste kentimizi temsil eden Ekonomist Hulusi Güvel, gazetemiz Yeni Adana’ya özel açıklamalarda bulundu.4 yıllık görev süresinde ekonomiden tarıma, memuriyetten sendika ve sigorta iş kollarına, 2010 yılında Adana’nın yetiştirdiği dünyaca ünlü sinema sanatçısı Yılmaz Güney için ‘Sinema Müzesi’ dahil 18 kanun teklifi sunan, Başbakan ve Bakanların bulunmak zorunda olduğu mecliste sözlü önerge hakkını da sonuna kadar kullanan, orman yangınlarından emeklilere, tarımdan kültür merkezlerine, Çukobirlik’ten Ağyatan ve Akyatan lagünlerine, esnaf ve sanatkarlardan Türkiye’nin üretim politikalarına değin 35 de araştırma önergesi sunan Hulusi Güvel, 838 soru önergesiyle de Türkiye’nin en fazla önerge sunan milletvekili olarak tarihe geçti. Adana’nın tüm sorunlarına meclis çatısı altında çözüm aramayı şiar edinen, gerek parti gerekse arkadaş çevresinde oldukça sevilen Hulusi Güvel, geçmişten günümüze meclis izlenimlerini, siyasi ve ekonomik çözüm modellerini, Atatürk ilke ve devrimlerini gazetemiz Yeni Adana ve okurlarımız için değerlendirdi.
Sayın Güvel’ ile yaptığımız röportajı sunuyoruz:
YENİ ADANA - 23. dönem Adana Milletvekili olarak sizin dönem TBMM ile şimdiki dönem TBMM çalışmalarının bir değerlendirmesini yapar mısınız?
HULUSİ GÜVEL - Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir’ şiarıyla millete hizmet için kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında halkımıza hizmet etmekten onur duyduğumu belirtmek isterim. 2007-2011 yılları arasında 23. Dönem CHP Adana Milletvekili olarak görev yaptım. Bizim dönemimizde mecliste 550 milletvekili bölgelerini ve elbette ki ülkemizi temsil ediyordu. Bir hiyerarşiden, ağır aksak ilerlese de yasal bir zeminden söz etmek mümkündü. Çünkü Başbakan ve Bakanlar Kurulu direkt meclisin muhatabı olarak faaliyetlerde bulunmak durumundaydı. Genel Kurulda halkımızın haklı talep ve isteklerini gerek Başbakana gerekse bakanlara meclis çatısı altında iletmek mümkündü. Cumhurbaşkanı kendi yasal çerçevesi içinde görevini ifa ediyordu. Mecliste siyasi partiler Bakanlarla ilgili belli imza sayısı ile genel kurula gensoru sunma hakkına sahipti. Meclis TV bütün görüşmeleri canlı olarak anında kamuoyu ile paylaşırdı. Yazılı önergelerin yanı sıra bakanlara direkt sunmak üzere sözlü soru önergesi hakkımız vardı. Gerek Başbakan gerekse bakanlara sorduğumuz sözlü önergeler aynı gün içinde sözlü, olmazsa yazılı olarak yanıt bulurdu. Şimdi bunların hiç biri kalmadı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dedikleri ne olduğu anlaşılmayan bir sistemin içine düştük. Mecliste milletvekillerinin sorunları çözmek üzere muhatap bulmalarının imkanı kalmadı. Bakanlar direkt Cumhurbaşkanınca atandığı için milletin sorunlarının çözüldüğü meclisle bir işleri kalmadı. Bu nedenle sözlü soru önergelerini kaldırdılar. Şimdiki milletvekillerinin işi maalesef daha zor. Özellikle CHP’li milletvekillerinin cansiperane ülkesini ve vatandaşı savunması meclisin itibarını yükseltiyor. Her türlü olumsuzluğa karşı Atatürk’ün ve milletin meclisinde hak, hukuk, adalet mücadelesi veren milletvekillerini kutluyorum.
YENİ ADANA -Bugünkü meclisin yapısına bakar isek milletin iradesi tam olarak meclise yansıyor mu?
HULUSİ GÜVEL - Görevimizin sona erdiği 2011 yılından bu yana çok şey değişti. TBMM şimdiki yapısıyla tamamen bir kişinin iradesi altında adeta esaret yaşıyor. Bakanların meclis dışında olduğu bir sistemden söz ediyoruz ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan bir yönetim(sizlik) anlayışıyla karşı karşıyayız. Bakanların meclisin dışından bir kişinin iki dudağından çıkan sözlerle belirlenmesi demokrasi adına da handikaptır. Bakanların meclise karşı hiç bir sorumluluğunun olmaması milletimizin hakkına set çekmek anlamıyla eşdeğerdir. Bakanların kendi görev ve sorumluluklarıyla ilgili meclise bilgi sunmaları tamamen keyfiyet taşıyor. Dolayısıyla bir zorunluluk yok. Zorunluluk olmayınca meclisin yolunu öğrenmeye bile tenezül etmiyorlar. Bakanlar, ayrıca Cumhurbaşkanının bilgisi dışında bırakın TBMM’yi basına dahi beyanat veremiyor. Tüm bunları topladığımız zaman meclis iradesinin gazi meclise yansımasından söz edemeyiz.
YENİ ADANA -"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi TBMM'nin genel kurul salonunda yazılmaktadır. Size göre, bu ilke işlevsel olarak var mıdır, yoksa biçimsel olarak mı orada durmaktadır?
HULUSİ GÜVEL - Yukarıda da işaret ettiğim gibi Mustafa Kemal’in Anadolu aydınlanmasını, ilke ve devrimlerini gerçekten algılamak ve iyi anlamak gerekiyor. Atatürk’ün, halkı işgale karşı diri ve inançlı tutması tüm dünyaya örnek teşkil etmiştir. Atatürk, milletine inanmış, ömrünü ülkesine adamış bir vatansever olarak meclisi kurduğunda ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ derken, bir ulusun küllerinden doğuşunu adeta resmetmiştir. Ulus ve millet bilincini nakış nakış işlerken Kara Fatmaları, Şahin beyleri, Sütçü İmamları, Satı Çırpanları, Fevzi Çakmakları, Nezahat Onbaşıları, Kuvayi Milliye’nin önderlerinden, Yeni Adana Gazetesi’nin kurucusu Ahmet Remzileri, Yörük Alileri, Şeyh Cemil Nardalıları, Kubilayları ve Halime Çavuşları düşünerek meclisin salonuna tarihe geçen cümleyi işlemiştir. Meclis kurulduğunda her bölgenin tam ve eksiksiz olarak temsil edilmesi için ince elenmiş sık dokunmuştur. Öğretmeni de, doktoru da, çiftçisi, işçisi, ev kadını ve yaşlısı genci de temsil edilmiştir. Bu temsiliyet elbette ki halkın geneline yayılan bir yapıyla devam etmiştir. Şimdi mecliste bulunan milletvekillerinin tamamen liderlerin belirlediği kriterler esas alınarak seçilmesi milletin egemenliğini geri plana atmaktadır. Halbuki meclis yücedir ve milletin sorunlarının çözülebileceği, halkın direkt ve eşit dağılımla temsil edileceği bir yapıda olmalıdır. Ancak böyle hareket edersek Türkiye Cumhuriyeti’ni Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler hedefine ulaştırabiliriz.
YENİ ADANA -TBMM'yi daha güçlü kılmak için milletvekilleri nasıl seçilmelidir?
HULUSİ GÜVEL - Meclisi daha güçlü kılmak için öncelikle Başkanlık sisteminden derhal vazgeçilmelidir. Uygulamada olan ve her yönüyle ağır aksak devam eden, yönetimde halkın olmadığı, dünyada eşi benzeri olmayan Türkiye Cumhuriyeti’ne özel(!) bu sistem hem içeride hem de dış dünyada çok ama çok gerilere götürmektedir. Meclisin işlevinin artması ve devamı için siyasi partiler yasasının günümüz şartlarına uygun olarak yeniden revize edilmesi şart görünüyor. Milletvekillerinin 1980 öncesi olduğu gibi bölgelerinde gerçekleşecek ön seçimle meclise gitmeleri gerektiğini düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti her alanda atağa kalkıp dünya genelinde gerek ekonomi ve tarımda, gerekse kültür-sanat, eğitim, sanayi ve turizm kollarında rekabetçi, sürdürülebilir, güvenilir, istikrarlı bir yapıya kavuşmak istiyorsa başkanlık sisteminden vazgeçip, tam demokratik, bağımsız, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış olduğu kuvvetler ayrılığını öncelemiş bir devlet yönetim modeline geçmelidir.”
