CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi, HDP Parti Meclisi üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı görevlerini sürdürürken 26 Aralık 2016’da gözaltına alınan ve üç gün sonra tutuklanan Aysel Tuğluk’un sağlık durumu ve yargılama süreci hakkında yazılı bir basın açıklaması yaptı.

Çelebi, açıklamasında şunları kaydetti:

‘’Aysel Tuğluk cezaevinde geçirdiği dört buçuk sene sonunda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan beş kişilik uzman bir heyet tarafından ‘’Demans’’ teşhisi konulmuştu. Adli tıp, nöroloji, psikiyatri, dahiliye, kardiyoloji doktorlarından oluşan bu heyetin Temmuz ayında hazırladığı sağlık raporunda kronik seyirli bu hastalığın takibinin üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiği açıkça vurgulanmıştı. Raporda imzası olan doktorlar, Tuğluk'un cezaevinde yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığını kaydederek cezasının infazının ertelenmesi gerektiği yönünde kanaat bildirdiler. Adli Tıp 3. İhtisas kurumu bu raporları görmezden gelerek Aysel Tuğluk’un hayatını tek başına idame ettirebileceğine ve cezaevi şartlarında infazın devam edebileceğine karar verdi. Yasal mevzuata göre tedavisi olanaksız olan ve tek başına cezaevinde yaşamını idame ettiremeyecek bir mahpusun cezasının infazının ertelenmesinin zorunlu olmasına rağmen, muhalif politik tutuklular için hukuki değil siyasi kararlar alınmaktadır.

Maalesef ülkemiz hukuk devleti olmaktan çıkarak; parti devletine dönüşmeye başlamıştır. Geçtiğimiz günlerde duruşması yapılan Aysel Tuğluk SEGBİS sistemiyle duruşmaya katılmış ve konuşma zorluğu çekmesine rağmen ifade vermeye zorlanmıştır. Avukatını dahi tanımayan bir insana, cevap veremediği halde ısrarlı sorular sorarak bir çeşit işkence yapılmıştır. Bilimsel heyet raporlarını görmezden gelen, iktidara taşeron olmuş mahkemelerden zaten adalet çıkmasını beklemiyorduk. Siyasete teslim olan bu hukuk sistemini özgürleştireceğiz. Hakimler iktidara değil; hukuka ve vicdanına bakarak karar verecek. Kararı baştan verilmiş sözde yargılama oyunlarını bitireceğiz. Cesaretini, onurunu ve ilkelerini kaybeden bu aktörlere son tavsiyemiz, yüreğinizde vicdan kırıntısı kaldıysa, oynadığınız tiyatroyu insanlık onurunu zedelemeden tamamlayın. Zira perde kapanmak üzere ve kimse sizi alkışlamayacak.’’