SİYASET 1.06.2022 14:39:00 628 0

"BU UCUBE SİSTEM YÜZÜNDEN BU HALDEYİZ"

Akşener, “Cumhuriyet değerlerini hiçe sayan, kurumlarımızın içini boşaltan, demokrasi kültürümüzü ayaklar altına alan,” sistemin yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getireceklerini söyledi

İYİ PARTİ Genel Başkan Meral Akşener Partisinin grupu toplantısındaki konuşmasının  bir bölümünü ülkenin ve halkın bugün çekmekte olduğu sıkıntıların nedeni olarak gördüğü Partili Cumhurbaşkanlığı Sisteminin geniş bir eleştirisine ayırdı ve şunları söyledi:

"Peki biz bu hâle nasıl geldik? KPSS’den 92 puan alanı, eleyen, yerine de, 58 puan alanın, Ak Partili dayısı olduğu için atandığı, mülakat sistemiyle geldik. Bin bir emekle okuyan, okutulan gençlerimiz işsizken, saraydaki danışmanlarına, 5-10-15 maaş birden bağlayan, vicdansız bir yönetimle geldik. Milletimiz başını sokacak evi, yiyecek ekmeği, giyinecek kıyafeti zor bulurken; milletin ödediği vergileri, yandaşına yediren, devletin kaynaklarını, peşkeş çeken, sınırsız imkânlar sunduğu, 5’li çetesini beslemekle övünen, harami bir düzenle geldik.

Ez cümle; biz bu hâle; dünyadaki gelişmeleri inatla ıskalayan, dağıtık sistemden feyz alacağına, 2017 yılında ancak Fordizmi keşfedebilen, vizyonsuz bir zihniyet yüzünden geldik. Cumhuriyetimizin değerlerini hiçe sayan, devlet yönetimi anlayışını hakir gören, kurumlarımızın içini boşaltan, demokrasi kültürümüzü ayaklar altına alan, adına da Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen, bu ucube sistem yüzünden geldik!"

“Bizim derdimiz kişiler değil sistemlerdir,” diyen Akşener şunları söyledi:

"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; 'Ben yönetirim' yerine, 'biz yöneteceğiz' diyen, 'Ben bilirim' yerine, 'makulde buluşacağız' diyen, 'Ben başaracağım' yerine 'el ele başaracağız' diyen, 'Ben kazanacağım' yerine 'milletimiz kazanacak' diyen bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; tek adam sistemini ortadan kaldırıp, zamanın ruhuna uygun bir bakış açısıyla; Cumhurbaşkanı’nı; fark gözetmeksizin, tüm insanlarımızı temsil edecek şekilde; herkesin garantörü bir Cumhurbaşkanı olarak konumlandıran bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; Cumhuriyet değerlerimizin üzerine inşa edilen, demokrasiyi içselleştiren, hukukun üstün, yargının adil, Meclisin de, hem yetkili, hem de yetkili olduğu bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; bugüne kadar, içi boşaltılan her kurumu onaracak, kurumsal devlet hafızasını yeniden canlandıracak, her alanda liyakati esas alacak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; atanmışın, seçilmiş karşısındaki üstünlüğüne son verecek, milletin evi olan Gazi Meclis'imizi, yeniden yüceltecek, millet iradesinin üzerindeki, her türlü vesayeti, ortadan kaldıracak bir sistemdir."

Partisinin haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulunan İYİ Parti lideri Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Birileri çıkıp 'aç kaldık' diyor. Vicdansızlık yapma. Aç kalan falan yok" ifadelerine tepki gösterdi. "Gerçekten ibretlik" diyen Akşener "Biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?" diye sordu. İYİ Parti lideri, AKP'nin hazırladığı 'sosyal medya yasasını' da sert bir dille eleştirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık olağan grup toplantısında Konuşmasının başında, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Birileri çıkıp 'aç kaldık' diyor. Vicdansızlık yapma. Aç kalan falan yok" sözlerini eleştirdi ve  "Yanlış duymadınız. Bu sözler, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na ait. En son, geçinemeyen insanlarımıza, 'şükürsüz' demişti, şimdi de vicdansız olunmuş. Gerçekten ibretlik. Yahu, Allah aşkına, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?" dedi.

AKP iktidarının hazırladığı sosyal medya yasasına ilişkin de konuşan Akşener, "Memlekette endişeyi, korkuyu ve paniği sizce en çok kim tetikliyor? Mesela camide içki içtiler diyerek milleti kışkırtan kimdi Sayın Erdoğan? O zaman bu yasaya göre önce kendini tutuklaman gerekiyor" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti lideri, "Sayın Erdoğan, eğer yalan haber yasaksa sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen yandaş kanallarını kapatacaksın" diye konuştu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:

"Aziz milletim; ülkemizin, uzun zamandır içinde bulunduğu, kara komedi; başroldeki Bay Kriz’in, adeta oskarlık performasıyla, geçtiğimiz hafta da, tam gaz devam etti. Saray'dan çıkamayan, çarşıyı, pazarı, marketi artık tamamen unutan, vatandaşla, iki kelam bile edemeyen Sayın Erdoğan, çıktı ve dedi ki; 'Birileri aç kaldık diyor. Ya vicdansızlık yapma, ne aç kalması. Aç kalan falan yok.'

Yanlış duymadınız. Bu sözler, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na ait. En son, geçinemeyen insanlarımıza, 'şükürsüz' demişti, şimdi de vicdansız olunmuş. Gerçekten ibretlik. Yahu, Allah aşkına, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?

Senin varlığını reddettiğin açlığı, gel ben sana anlatayım. TÜİK’in verilerine göre 'bile'; nisan ayında gıda fiyatları, bir önceki yıla göre, yüzde 89 arttı. Biliyorum. Şimdi sen ve maaş manyağı yaptığın, tapınak şövalyelerin, hep bir ağızdan, 'bütün dünyada enflasyon var.' diyeceksiniz. Ona da cevap vereyim: Mesela, OECD’nin, gıda enflasyonundaki sıralamasına bakalım. Yüzde 90’lık gıda enflasyonuyla, birincilik bizde. Peki bizi kim takip ediyor? Yüzde 62 ile, iflası çekmiş Arjantin ve yüzde 26 ile Kolombiya. Yani krizleriyle, enflasyonlarıyla ve ekonomi yönetimindeki istikrarlarıyla meşhur, Güney Amerika ekonomilerini bile, geride bırakmışız, hatta fark atmışız."

"Her fırsatta batmayı, adeta marifet sayan Yunanistan’da, gıda enflasyonu, yüzde 10. Avrupa Birliği’nin ortalaması, yüzde 8 buçuk. Hani bizi kıskanan Almanya var ya; onda ise yüzde 8. Matematik, aynı tarih ve ekonomi gibi, senin pek kuvvetli olduğun bir alan değil. O nedenle, bu sayıları daha rahat anlaman için, başka şekilde anlatayım. Geçen sene Nisan ayında, 1000 liraya aldığımız gıda ürünlerini; bu yıl Nisan ayında alabilmemiz için, 1890 lira gerekiyor.  Enflasyon canavarına esir düşen Almanya’da ise, bin Euro olan alışveriş, bin 80 Avro’ya çıkmış.

'Aç kaldık' diyene, vicdansız diyorsun ya… TÜRK-İŞ’e göre; 4 kişilik bir hanenin sağlıklı beslenmesi için, yapması gereken gıda harcaması, geçen seneye göre yüzde 108 artmış. Yani; geçen sene, 2897 lira olan açlık sınırı, bu sene, 6018 lira olmuş. Yani; açlık sınırı, toplamda 3 bin 21 lira yükselmiş. Peki övünmeye doyamadığın, asgari ücret artışı ne kadar? Bin 427 lira… Yani açlık sınırındaki artışın, yarısı bile değil. Şimdi söyle bakalım; Bu durumda, kim vicdansızmış Sayın Erdoğan?

Yine TÜRK-İŞ’in hesabına göre; 4 kişilik bir hanenin yoksul sayılmaması için, ihtiyaç duyduğu asgari aylık gelir, 19602 lira. Tek başına yaşayan bir çalışan için, açıkladıkları aylık yaşama maliyeti ise, 7 bin 837 lira.

Beceriksiz kadrolarının ve muhteşem ekonomistliğinin sonucunda, bugün Türkiye’de, asgari ücret o kadar asgari kaldı ki; 4 kişilik bir hanede, anne, baba ve iki çocuğun her biri, asgari ücretle çalışsa, yine de yoksulluk sınırının üzerine çıkamıyorlar. Asgari ücret, o kadar asgari kaldı ki; Tek başına insanca yaşaman için, eline en az, 7 bin 837 lira geçmesi gerekiyor.  Asgari ücret, o kadar asgari kaldı ki; Bir bekar çalışan, aylık yaşama maliyetini bile karşılayamıyor."

"Söyle bakalım Bay Kriz: Vicdansız kimmiş görüyor musun? Eserinle gurur duyuyor musun Memleketi sürüklediğin uçuruma bakıp, övünüyor musun? Milletimizi düşürdüğün hâle bakıp, eğleniyor musun? Gördüğün rüyadan, artık uyan! Gerçeklerle, artık yüzleş! O saraydan artık çık Sayın Erdoğan! Böyle devlet yönetilmez. Ayıptır, günahtır."

SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİNE SERT TEPKİ:

"Aziz milletim; Ak Parti iktidarının beceriksiz ellerinde Türkiye, artık bir sorunlar yumağı hâline geldi. Hayat pahalılığı sorun. Barınma sorun. Sığınmacı sorun. Adalet sorun. Yolsuzluk sorun. Bunların dışında, çözüm bekleyen, onlarca farklı sorunumuz daha var. Ama nedense, bu sorunların hiçbiri, iktidarın gündemine giremiyor. Nitekim, iktidara göre en önemli sorunumuz neymiş, biliyor musunuz? İnternette yayın yapan haber siteleri... Yanlış duymadınız. Arkadaşların öncelik sıralamasına bir bakar mısınız? Çözüm bekleyen onlarca sorunumuz varken,  hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, meclise, sosyal medya kanun teklifi getirdiler. Beğenmedikleri her şeyi, suç haline getirmeye, yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya bayılan Ak Parti iktidarı; şimdi de, sosyal medyanın, ölüm fermanı sayılabilecek, yeni bir kanun teklifiyle karşımıza çıktılar."

"Bu durumdan anlaşılıyor ki; bu arkadaşlara, artık yandaş medya kanalları yetmiyor. Televizyonlara, sipariş yayın yaptırdıkları gibi, gazetelere, sipariş manşet attırdıkları gibi, internet sitelerine de, sipariş haber yaptırmak istiyorlar."

"İktidarın, Meclis’imize getirdiği bu teklife göre; endişe, korku veya panik yaratacak haber yapanlar, 1 yıldan, 3 yıla kadar, hapisle cezalandırılacak. Bakın, burası çok önemli… 'Endişe, korku veya panik yaratanlar…' Gelin bir düşünelim… Memlekette, endişeyi, korkuyu ve paniği, sizce en çok kim tetikliyor? Mesela; 'Camide içki içtiler' diye yalan söyleyip, milleti kışkırtan kimdi? Sayın Erdoğan. O zaman bu yasaya göre, önce kendisinin tutuklaması lazım.

Mesela; Kabataş yalancılarını besleyip büyüten, onlara kol kanat geren kimdi? Yine kendisi. Bu durumda, en azından, Kabataş yalancılarını da tutuklaması lazım. Hatta hazır eli değmişken, mesela, terörist başının mektubunu çarşaf çarşaf yayınlayanları, terörist başının, kendisi gibi terörist olan kardeşiyle, Kandil’de röportaj yaptıran, TRT yöneticilerini de tutuklaması gerekir. Mesela; İstanbul seçimlerinde, 'hile var' diye, yalan haber yapanları da tutuklaması gerekir. Şayet konumuz, endişe, korku ve panik yaratmak ise;

Mesela; dizinin dibinde örgütçülük oynayan, Sadatçıları da tutuklaması gerekir. Mesela; 'Cumhurbaşkanına söz söyleyeni keserim' diyen, ruh hastalarını da tutuklaması gerekir. Mesela; '15 Temmuz’un tadı damağımızda kaldı, apartmandaki götüreceklerimizin listesi hazır' diyen, provokatörleri de tutuklaması gerekir. Neymiş; internetteki yalan haberleri durduracaklarmış. Peki, sarayın yandaş medyasında, bir tane doğru haber var mı? Yok."

"Sayın Erdoğan; Eğer yalan haber yasaksa, önce, sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen, yandaş kanallarını kapatacaksın. Bakıp, beslediğin trol çiftliklerini dağıtacaksın. Eğer yalan haber yasaksa, enflasyon tahminlerinin tamamı yanlış çıkan, emir erin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alacaksın. Açıkladığı yalan yanlış enflasyon rakamlarıyla, milleti kandıran TÜİK Başkanı’nı, hemen kapının önüne koyacaksın. Eğer yalan haber yasaksa, emeklilere ve asgari ücretlilere, 1 Mayıs’ı işaret ederek, zam umudu dağıtan, Çalışma Bakanı’nın affını isteyeceksin. Bak Sayın Erdoğan; bu aziz millet, senin demokrasiye ayar verme sevdandan da, özgürlükleri her fırsatta çiğnemenden de bıktı, usandı. Sen önce, kendi diline hakim ol. Sen önce, kendi nefretini, kendi öfkeni dizginle. Sen önce, kendi kapının önünü temizle. İllaki bir ayar vermek istiyorsan, önce kendi çevreni hizaya getir. 

Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek, 'Sen o’cusun, sen bu’cusun' diyerek, kutuplaşmadan beslenen sen değil misin? Bu kanunu, geriye doğru işletsen, senin müebbet alman gerekir. Çünkü bu ülkede vatandaşı birbirine düşürme konusunda; hiç kimse, senin eline su dökemez Sayın Erdoğan. Bu kadar basit. Değerli dava arkadaşlarım; ancak tabii ki, buradaki amaç çok başka… Bu kanunla; ülkemizde yaşanan sorunları dile getirenleri, ekonominin kötü gidişatına, dikkat çekenleri,  milletimizin, gerçeklerini konuşanları, sığınmacıdan, seçmen devşirme projesine, karşı duranları, susturmak istiyorlar. Milletin haber alma özgürlüğü yerine, yandaşlarının, yolsuzluk yapma özgürlüğünü, korumak istiyorlar."

"Ama işte orada duracaksınız! Çok şükür, biz daha buradayız. Dimdik ayaktayız. Siz yalana sığındıkça; biz de sizi, gerçeklerle yüzleştirmeye devam edeceğiz. Siz milletin sesini kıstıkça, biz, aziz milletimizin sesini duyurmaya devam edeceğiz. Siz George Orwell romanlarına öykündükçe, biz, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Siz, hürriyetin karşısında durdukça; biz de inatla, 'Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!' demeye devam edeceğiz! Sandığın gelmesine, milletin şanlı tokadının tepenize inmesine, şunun şurasında, çok az kaldı… Hadi bakalım, hodri meydan."

"CUMHURİYETİMİZİN DEMOKRASİ VİZYONU..."

"Bugün, Güney Kore’nin geldiği noktaya baktığımızda, Batı’nın Çin’le rekabet edebilmek için benimsediği, sürekli inovasyon stratejisine baktığımızda, dağıtık Sistem’in izlerini görebiliriz. Peki sizce dağıtık sistemin; Devlet yönetiminde bir yansıması var mı? Elbette var. Müştereklerimizin ön plana çıktığı, ayrıştığımız noktaların enerjiye, farklılıklarımızın da, zenginliğe dönüştüğü bir sistem. Yani: tam ve kamil bir demokrasi… İşte size, 99 yıl öncesinden, bugüne yansıyan, Atatürk’ümüzün eşsiz öngörüsünü, bir ke daha gözler önüne seren, geçen zamanda, kıymetini daha iyi anladığımız o büyük vizyon: Cumhuriyetimizin demokrasi vizyonu.

Değerli dava arkadaşlarım; hatırlayın, biz yıllarca, cumhuriyeti ve demokrasiyi; 'İşçisin sen işçi kal. Köylüsün sen, köylü kal' anlayışını ortadan kaldıran, sınıflar arası geçirgenliği sağlayan, milletimizin her bir ferdine, eşit haklar tanıyan bir sistem olarak, dinledik, öğrendik ve anlattık. Gerçekten de öyleydi. İzmit’in bir köyünde doğan Meral’i, okutup büyüterek, üniversite hocası yapan, 40 yaşında, bu ülkenin, ilk kadın İçişleri Bakanı olmasını sağlayan, bugün de, Yüce Meclis’imizin çatısı altında, bu aziz kürsüden, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener olarak, sizlere seslenebilmemi sağlayan şey; Cumhuriyetimizdi.

Cumhuriyetimizin yönetim anlayışında; bir çocuk, köyde yaşasa, okusa, büyüse bile; doktor, öğretmen, mühendis olma hayali kurabilirdi. Çünkü, bu hayali gerçekleştirmek için fırsatı vardı. Peki Cumhuriyet bunu nasıl sağladı? Kaliteli eğitimle, sunduğu fırsat eşitliğiyle, toplumsal adaletle, sınıflar arası geçirgenlikle sağladı. Çünkü Cumhuriyetimizin yönetim anlayışına göre, devlet; her bir vatandaşına, eşit şekilde yaklaşmak, eşit fırsatlar oluşturmak, ve eşit koşullar sunmak zorundaydı. Size daha net bir örnek vereyim: mesela, bir maraton düşünün. Bu maratona katılacak olan yarışmacıların; Aynı sıralarda, aynı şartlarda ve aynı ayakkabılarla koşmasını sağlamak, devletin sorumluluğundaydı. Bu yarışın sonunda, herkes parkuru bitirebilirdi ama kimin daha önce bitireceği, sadece yarışanların yeteneğiyle alakalıydı."

Bakın, alakalı-ydı diyorum. Geçmiş zaman kipini kullanıyorum. Neden? Çünkü bugün, şartlarımız aynı değil. Bugün, cumhuriyetimizin, zamanının çok ilerisindeki yönetim anlayışından, fırsat eşitliklerinden, demokrasi ve devlet kültürümüzden, oldukça uzaktayız… Bugünkü maratonda; kiminin ayağında ayakkabısı yok, kimisi de patenle yarışıyor. Kimi yarışa, parkurun başından, kimisi de ortasından başlıyor. Kimi kan ter içerisinde, koşarak mücadele ediyor, kimisi de, kılını bile kıpırdatmadan, hatta parkura bile girmeden, yarışı kazanıyor."

"Artık bırakın köyde yaşayan bir çocuğu, büyükşehirlerde okuyan çocuklarımız bile, doktor, mühendis, öğretmen olmayı hayal edemiyor. Tıp okuyor, mühendis olmak için çalışıyor, öğretmen olmak için çabalıyor, ama; ya mesleğinin hakkı verilmiyor, ya mesleğini yapamıyor, ya da atanamıyor; ve günübirlik işlerde çalışıp hayatta kalmaya çalışıyor."

"BU UCUBE SİSTEM YÜZÜNDEN BU HALDEYİZ"

"Peki biz bu hâle nasıl geldik? KPSS’den 92 puan alanı, eleyen, yerine de, 58 puan alanın, Ak Partili dayısı olduğu için atandığı, mülakat sistemiyle geldik. Bin bir emekle okuyan, okutulan gençlerimiz işsizken, saraydaki danışmanlarına, 5-10-15 maaş birden bağlayan, vicdansız bir yönetimle geldik. Milletimiz başını sokacak evi, yiyecek ekmeği, giyinecek kıyafeti zor bulurken; milletin ödediği vergileri, yandaşına yediren, devletin kaynaklarını, peşkeş çeken, sınırsız imkânlar sunduğu, 5’li çetesini beslemekle övünen, harami bir düzenle geldik.

Ez cümle; biz bu hâle; dünyadaki gelişmeleri inatla ıskalayan, dağıtık sistemden feyz alacağına, 2017 yılında ancak Fordizmi keşfedebilen, vizyonsuz bir zihniyet yüzünden geldik. Cumhuriyetimizin değerlerini hiçe sayan, devlet yönetimi anlayışını hakir gören, kurumlarımızın içini boşaltan, demokrasi kültürümüzü ayaklar altına alan, adına da Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen, bu ucube sistem yüzünden geldik!"

"Hatırlayın, bu ucube sisteme geçiş için, bahaneleri neydi? Ayaktaki prangalardan kurtulmak. Vesayeti sona erdirmek. Hızlı karar almak. Türkiye’yi şaha kaldırmak ve uçurmak. Şimdi soruyorum size; 2017 yılından bugüne baktığınızda, Türkiye’nin daha özgür olduğunu düşünen var mı? Kendisini daha hür hisseden var mı? Kendisini daha mutlu hisseden var mı? Kendisini daha huzurlu hisseden var mı? Milletten bihaber, saray talimatlarıyla yönetilen Türkiye’de; vesayetin sona erdiğine şahit olan var mı? Ekonomiden sağlığa, dış politikadan eğitime kadar, tek bir kişinin keyfine göre alınan kararların, en küçük faydasını gören var mı? Kurumlarımızın, paramızın, hatta vatandaşlığımızın bile, değer kaybettiği bu sistemde, her geçen gün, yeni bir krize uyanan Türkiye’nin, hangi alanda şaha kalktığını, nereye doğru uçtuğunu bilen var mı? Maalesef yok. Olamaz da."

"BİZİM DERDİMİZ KİŞİLER DEĞİL, SİSTEMLERDİR"

"Çünkü; zamanın ruhunu yakalamak yerine, 18’inci yüzyılın normlarına hapsolan bir sistemin; 21’inci yüzyıl dünyasında, Türkiye’yi hiçbir yere götürmesi mümkün değildir. Bu kadar basit. Şimdi ben böyle söyleyince; Bay Kriz yine alınacak. Kızacak, köpürecek, kürsülerden bağıracak. Varsın olsun. Elinden geleni ardına koymasın. Daha önce de defalarca söyledim, şimdi tekrar söylüyorum. Bizim öznemiz; kişiler değil, sistemlerdir. Bizim meselemiz; şahıslarla değil, zihniyetlerledir. Bizim derdimiz; kavga çıkartmak değil, milletimizin ve memleketimizin çıkarları için makulde buluşmaktır.

Bu yüzden; ilk günden beri, arkadaşlarımızla birlikte, bu ucube sistemin karşısında duruyoruz. Parlamenter sistemin eksikleri, hataları, engelleri yok muydu? Elbette vardı. Ama çözüm, 150 yıllık bir birikimi hiçe saymak, çöpe atmak değildi. Çözüm; Parlamenter Sistemi, günümüz şartlarına göre ıslah etmekti. 21’inci yüzyılın yönetim anlayışlarına, ayak uydurarak güncellemekti. Darbelerin, vesayetlerin, muhtıraların olmadığı bir parlamenter sistem inşa etmekti. Ancak onlar; kurumsal hafızamızı yok etmeyi, Cumhuriyet değerlerimizi hiçe saymayı, devlet geleneğimizi yıpratmayı seçtiler. Hürriyeti değil, istibdatı seçtiler. Koltuk sevdası uğruna, bilerek ve isteyerek, Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdiler."

PARLAMENTER SİSTEM

"Aziz milletim; güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; 'Ben yönetirim' yerine, 'biz yöneteceğiz' diyen, 'Ben bilirim' yerine, 'makulde buluşacağız' diyen, 'Ben başaracağım' yerine 'el ele başaracağız' diyen, 'Ben kazanacağım' yerine 'milletimiz kazanacak' diyen bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; tek adam sistemini ortadan kaldırıp, zamanın ruhuna uygun bir bakış açısıyla; Cumhurbaşkanı’nı; fark gözetmeksizin, tüm insanlarımızı temsil edecek şekilde; herkesin garantörü bir Cumhurbaşkanı olarak konumlandıran bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; Cumhuriyet değerlerimizin üzerine inşa edilen, demokrasiyi içselleştiren, hukukun üstün, yargının adil, Meclisin de, hem yetkili, hem de yetkili olduğu bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; bugüne kadar, içi boşaltılan her kurumu onaracak, kurumsal devlet hafızasını yeniden canlandıracak, her alanda liyakati esas alacak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; atanmışın, seçilmiş karşısındaki üstünlüğüne son verecek, milletin evi olan Gazi Meclis'imizi, yeniden yüceltecek, millet iradesinin üzerindeki, her türlü vesayeti, ortadan kaldıracak bir sistemdir."

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; hukukun üstünlüğünü esas alacak, yargının bağımsızlığını koruyacak, cübbelere dikilen düğmeleri kopartıp atacak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; dış politikamızı, bir kişinin sevgisine, nefretine ve egosuna indirgeyen, sığ bakış açısından kurtaracak, Ülkemizi; 23 trilyon dolarlık, ekonomik coğrafyamızla buluşturacak, sığınmacı sorununu da, tarihin tozlu raflarına kaldıracak bir sistemdir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; yandaş üretmeyen, kaynak tüketmeyen, Merkez Bankası’na karışmayan, işinin ehli kişiler tarafından yönetilen, ekonomimize ihtiyacı olan güveni veren bir sistemdir. Ez cümle; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; Türkiye’ye yakışacak, büyük Türk Milleti’ne yaraşacak, milletçe hak ettiğimiz, güçlü, zengin ve mutlu Türkiye’nin, kapısını açacak yegâne sistemdir. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı!

"Değerli dava arkadaşlarım; Tarih özgürleşme yönünde akar. Tarihin akışına ters gidenler, akıntıda boğulmaya mahkûmdur. Nitekim, Ak Parti ve liyakatsiz kadroları, yapılacak ilk seçimle birlikte gidiyor. Bu artık bir tarih meselesi. Cümle alem biliyor ki; İYİ Parti her gün, güçlü adımlarla iktidara yürüyor. Allah’ın izni, milletimizin de teveccühüyle, bayrağı biz devralacağız. Ama rehavete kapılmak yok. Alacağımız büyük sorumluluğun bilinciyle, durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Ve evelallah, ülkemizi, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen, bu ucube sistemden, bu istibdat rejiminden, çekip kurtaracağız."

"İYİ PARTİ İKTİDARINDAN ÖNCEKİ, SON DÜZLÜKTEYİZ"

"Haksızlık yapmamak için adaleti, Haksızlıkları engellemek için eşitliği, Haksızlıkları dile getirmek için hürriyeti, haksızlıkları gidermek için de, hakkaniyeti getireceğiz! Milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı kimliğimizle; Türkiye’yi, hak ettiği gibi, 21’inci yüzyılın ruhuna taşıyacağız! Milletimizle el ele, kol kola verip; liyakatle eşitlenen, adaletle özgürleşen, sevgiyle güçlenen ve mutlulukla konuşan Türkiye’yi, hep beraber inşa edeceğiz! Hazır olun, çok az kaldı!

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı