PROF.DR. BOZDEMİR, ?KÖY ENSTİTÜLERİNİN FİKİR BABASI ATATÜRK´TÜR?
EĞİTİM 25.04.2017 11:02:41 3188 0

PROF.DR. BOZDEMİR, ?KÖY ENSTİTÜLERİNİN FİKİR BABASI ATATÜRK´TÜR?

Prof.Dr. Süleyman Bozdemir, ?Köy Enstitüleri; Atatürk´ün ön gördüğü eğitim felsefesini uygulamaya koyan tek eğitim kurumudur? dedi.

RÖPORTAJ: VAHİT ŞAHİN

Çukurova Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi ve  (Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği) YKKED Adana Şubesi Başkan Yardımcısı Sayın Prof. Dr.Süleyman Bozdemir ile Köy Enstitülülerinin tarihi önemi ve kapatılmasının sonuçlarını konuştuk.

Üç gün sürecek bu röportajımızda; Köy Enstitülerini, kapatılan eğitim kurumları içinde onu unutulmaz kılan nedenleri, Atatürkçü eğitimin ilkeleri, Köy Enstitüleri projesi-öncüleri-uygulayıcıları ve kapatılmasının doğurduğu önemli sonuçlar ortaya konmaya çalışıldı. Günümüzdeki eğitimin bir değerlendirilmesi yapıldı.

YENİ ADANA - 17 Nisan 1940 tarihi, tarihe mal olmuş ve dünyada büyük bir etki yapmış, bize özgü bir Türk Eğitim Kurumu olan Köy Enstitüleri´nin açıldığı gündür. Yarım Kalan bir mucizenin, Köy Enstitülerinin kuruluşunun 77.ci yılı etkinlikleri, şuanda yurdumuzun tüm çağdaş eğitim kurumlarında, derneklerinde coşkuyla kutlanmaktadır. Eğitim tarihimizde hiçbir eğitim kurumuna nasip olmayan, 1954 yılında İlk Öğretmen Okullarına dönüştürülen bu okulları, unutulmaz kılan nedir?

 SÜLEYMAN BOZDEMİR- Köy Enstitüleri; Atatürk´ün ön gördüğü eğitim felsefesini uygulamaya koyan tek eğitim kurumumuz olduğu için o asla unutulmaz ve unutturulamaz da. Öncelikle Atatürkçü eğitimi ne olduğunu izah etmek isterim. Atatürkçü eğitim; insanları hayata etkin olarak katılan, kültür ve uygarlığın değerlerinden yararlanabilecek duruma getirebilen, her alanda bilime ve sanata, kendi öz değerlerine, uygarlığa katkıda bulunabilecek yaratıcı bir nitelik sağlamak amacına yöneliktir. Bu amacın gerçekleştirilmesinde en temel ilke, kişiye olumlu ve rasyonel düşünme yeteneği kazandırmak, bağnazlıktan uzak, görüş ufku geniş kişiyi yetiştirme yolunda, insanlığa mal olmuş kültür kaynaklarından yararlanmak olmalıdır. Her şeyden önce gelecek kuşaklar, Türkiye´nin bağımsızlığını koruyacak, Cumhuriyeti koruyup yükseltecek biçimde yetiştirilmelidir. Atatürkçü eğitimi; Ulusal, Laik ve Bilime Dayanan, Çağdaş Eğitim başlıkları altında kısaca toplamak olasıdır. Atatürk´ün uygulanmasını istediği bu eğitim dizgesi;akılcı, gerçekçi, deneyci, araştırıcı, eleştirici ve yaratıcı bir öze dayanır.

YENİ ADANA - Laik, demokratik ve bilimsel eğitim nedir?

SÜLEYMAN BOZDEMİR - Laik eğitim, dinden buyruk almayan eğitimdir. Laik eğitimde; öğretim programları ve ders içerikleri bilimsel ilkelere dayanır. Yönetici ve öğretmenler nesnel davranış gösterir. Çocuklar ve gençler bağnazlıktan uzak tutulur. Velinin çocuğuna istediği dinsel eğitimi verme ya da vermeme de özgür olması, kız öğrencilere örtünmeleri için hiçbir baskı yapılmaması laik eğitimin ilkelerin dendir. Laik eğitimin hedefi; Özgür düşünceli, özgür vicdanlı, özgür davranışlı, yaratıcı ve araştırıcı çağdaş kuşaklar yetiştirmektir. Emile Zola 1840-1902) şöyle diyor: ? İrtica saltanatını, bir ülkenin eğitimini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir kalır.

Okullarda beyinleri yıkanan kuşaklar, yönetimde görev aldıkları zaman ülke çıkarlarını değil, kendilerini yönetenlerin sözcüleri olacaklardır?. Zola, Dreyfus davasıyla ünlenmiş büyük bir yazardır, aynı zamanda laik eğitim konusunda da Fransa´ya büyük katkılar yapmıştır. Laik ve bilimsel eğitimin irticanın baş düşmanı olduğunu savunmuştur. Fransa bu sayede özgürlüklerin ve aydınlanmanın önderliğini yapmış bir ülke konumuna gelebilmiştir. Zola´nın öngörüleri bilimsel temellere dayandığı için her zaman geçerlidir. Bugün bizim içine düştüğümüz durum; Zola´nın görüşlerini birebir doğrulamaktadır.

Laiklik, demokratik cumhuriyetin temel harcıdır. Olmazsa olmazıdır. Laikliğin en çok bilinen önkoşulundan biri; devletin ve halkın tüm dinlere karşı hoşgörülü olmasıdır. İkincisi; devlet yaşamında, yasal kurallarda dinsel dogmaların yer almamasıdır. Atatürk Cumhuriyeti, 1923 aydınlanma devrimiyle, bu konuda çok önemli gelişmeler sağlanmıştı.

Ne yazık ki, 94 yıl sonra bugün gelinen noktada tüm kazanımlarımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. 2002´den beri ? Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından tescillenmiş bir partinin iktidarında ülke, ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmektedir. Halkımızın bir kısmı, iktidarın sözde yalanlarına kanarak, bu kötü gidişin hala farkında değildir. Halk istiyor savsatasıyla işi demokratik bir görünüme büründürülerek, bir anayasa değişikliği yapıp, 2023´de (100 yıl sonra), Laik Türkiye Cumhuriyetine son vererek, yerine diktatörlükle yönetilen, antidemokratik bir İslam Cumhuriyetinin kurulması planları adım adım gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Ona göre eğitim de; 4+4+4 sistemi ile anti laik bir duruma getirerek, tüm okulları imam hatipleştirmek istiyorlar. Uzunca bir süredir ağır aksak sürdürülmeye çalışılan ?Öğretim Birliği Yasası? da artık uygulanmamaktadır.

Demokratik eğitimin birinci amacı; eğitim ve öğretim programlarını ve yöntemlerini, demokrasinin dayandığı temel ilkelere göre saptamaktır. İkinci amacı ise; eğitim öğretim çalışmalarında, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, eğitsel etkinliklerde öğrencinin birey olarak değerine ve bütünlüğüne, birlikte çalışmaya, karşılıklı saygıya, hoşgörüye, kişiliğe değer ve önem vermesini sağlamaktır.

Bilimsel eğitim; sanat, meslek ya da öğretimle ilgili bilgilerin içerikleri konusunda bilimsel düşünce ve basamakların yaygın olarak kullanılması, öğretim teknikleri konusunda bilimsel yöntemlere uygun olarak verilerin toplanması ve bunların aktarılması olarak kabul edilebilir. Bilimsel eğitim yenilikçi, bağnazlıktan uzak ve sistematiktir. Bilgiyi kaynağına inerek öğretmeye çalışan eğitime bilimsel çağdaş eğitim denir.

YENİ ADANA - Hocam, laik ve demokratik eğitim konusundan sonra ana konumuz olan köy enstitüsüne dönecek olursak, bu projenin fikir babası kimdi, kimlere uygulamak kısmet oldu?

SÜLEYMAN BOZDEMİR - Kurtuluş savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra, Mustafa Kemal´e sorarlar: ? Vatanı düşmandan temizledin! Ne düşünüyorsunuz bundan sonrası için?? Der ki: ?Bundan sonraki asıl mücadele daha büyük ve tehlikeli bir düşmanla olacak. O halkımızın cehaletidir, batıl itikatlarıdır, yoksulluğudur?. O sıralar da, halkın okuma?yazma bilenlerinin oranı yüzde 10 bile değil. Hanımlarda bu sayı yok denecek kadar az. Özellikle köylü halkı cahil, ağa-şeyh-tarikat üçgeninde sıkışmış kalmıştır. Uygar toplumların tüm nimetlerinden yoksundurlar. Köylüyü kurtarmak için projeler üretilmeye çalışılır. Bunun için köylünün dilinden anlayan yeni bir aydın tipine gereksinim duyulur. Bu aydınlar köylünün kendi içinden çıkarsa ancak başarılı olabilirler diye düşünülür. Fikir İsmail Hakkı Tonguç´tan gelir ve Atatürk de desteklemektedir.

Atatürk Köy Enstitüsü gibi kurumlara olan gereksinimin gerekçelerini bir konuşmasında şöyle açıklar:? Efendiler! Asırlardan beri milletimizi idare eden hükümetlerin tamamı eğitim isteğini ortaya koymuşlardır. Ancak bu arzularına erişmek için doğu ve batıyı taklitten kurtulamadıklarından, sonuç, milletin cehaletten kurtulamamasına neden olmuştur. Bu acı gerçek karşısında, bizim izlemek zorunda olduğumuz eğitim siyasetimizin esas çerçevesi şu olmalıdır; demiştim ki, bu memleketin asıl sahibi ve toplumsal varlığımızın asıl nedeni köylüdür. İşte bu köylüdür ki bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır. Bu nedenle bizim izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli, önce mevcut cehaleti yok etmektir. Efendiler! Bu hedefe ulaşmak, eğitim tarihimizde kutsal bir aşama oluşturacaktır?

Atatürk´ün önerisiyle, Köy Enstitüsü uygulaması, ilk olarak askerliğini yapmış, iyi düzeyde okur- yazar çavuşların, 1936 yılında Eskişehir´in Çifteler çiftliğinde dört aylık ?Eğitmen? kursundan geçirilerek ?geçici öğretmen? olarak köylerine atanmalarıyla başlıyor. Çocukları üçüncü sınıfa kadar okutuyorlar ve mezun ediyorlar. Bu çocuklar daha sonra açılacak Köy Enstitülerinin ilk hazırlık sınıfı öğrencileri oluyorlar.

Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan ?Köy Enstitüsü? yasasıyla kuruluyor. O zaman Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Milli Eğitim Bakanı, Hasan Ali Yücel, İlköğretim müdürü, İsmail Hakkı Tonguç´tur.

Köy Enstitülerinin açılmasına gerekçe olarak zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel der ki: ´´Büyük devrimleri köylere götürecek adam yetiştirmek istedik. Çünkü ümmet devrinin böyle bir adamı vardı. Bu imamdır. İmam insan doğduğu vakit kulağına ezan okuyarak, vefat ettiği vakit mezarının başında telkin vererek, doğumundan ölümüne kadar manen hâkimidir. Bu manevi hâkimiyet maddi tarafa da intikal eder. Çünkü köylü hasta olduğu vakit de sual mercii imam olur. Biz imamın yerine devrimci düşüncenin adamını göndermek istedik, İşte Köy Enstitüleri fikri böyle doğdu."

YENİ ADANA- Köy enstitülerinde hedef ne idi? Neler oldu?

SÜLEYMAN BOZDEMİR  - Köy Enstitülerinde ulaşılmak istenen hedef, Atatürk´ün halkçılık ilkelerine uygun olarak, geniş halk kitlelerinin eğitim düzeyini yükseltmek, böylece yapılan eğitim devrimlerinin yerleşmesi için gerekli koşulları yaratmak, halkın politik, ekonomik ve kültürel yaşama aktif olarak katılmasını sağlamak ve aynı zamanda kendi hakları konusunda bilinçlendirmektir. Enstitüler, geniş bir halk kitlesine ulaşan bir eğitim ve kalkınma etkinliği olması dolayısıyla ülkenin kalkınmasında, gelişmesinde en büyük katalizör olarak görülebilir. Nitekim daha başlangıç noktasında kalan bu eğitim modelinin başarısı, 1946´ya kadar köylerdeki öğretmen açığını kapatan 16400 kadın ve erkek öğretmen ile 7300 sağlık memuru ve 8756 eğitmen yetiştirmiş olmasıdır. Mezunlar arasında ünlü bilim insanları, eğitimciler, yazarlar ve şairler çıkmıştır. İşte bunlardan bazıları: Mahmut Makal (1930-), Mehmet Başaran (1926-), Talip Apaydın (1926-2014), Fakir Baykurt (1929-1999), Mutafa Şanlı ve daha niceleri? şiir, öykü ve romanlarında, anı kitaplarında, köy sorunlarını ve halkın geri kalmışlığını işleyen bu şair- yazarlar, sosyal kültürel ve siyasal etkinlikller de göstererek köy insanının dünyası için bilinç yaratmışlardır. ´´Köy Enstitüsü sisteminin eğitimimize en büyük katkısı, o güne kadar yalnızca eğitim kitaplarında görülen, fakat geleneksel eğitimin etkisiyle, okula ve sınıflara giremeyen Atatürkçü çağdaş eğitim ilke ve yöntemlerini, doğanın içinde kendi olanaklarımızla hayata geçirmek olmuştur?. Buralardan binlerce aydın öğretmen yetiştirilmiş, bunlar yaşayarak öğrenmişler ve gittikleri okullarda da bunları öğretmişlerdir.?

(DEVAM EDECEK)


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

YÜREĞİR BELEDİYESİ OKULLARI YENİ DÖNEME HAZIRLIYOR

ÇOCUĞUNUZU 8 ADIMDA OKULA HAZIRLAYIN!

Birinci Sınıfa Başlayan Çocukların Okula Uyum Sürecinde Neler Yapılmalı?

BİLGİ EVLERİNE DEVAM EDEN 266 ÖĞRENCİ ÜNİVERSİTEYE YERLEŞTİ

Sınavlara Hazırlıkta Kayıt Dışı Kurumlara Dikkat!

ÇGC'DEN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜNE ZİYARET

TEV'İN 2023-24 EĞİTİM YILI BURSLARI İÇİN BAŞVURU TARİHLERİ BELLİ OLDU!

SANKO Holding’den afete dirençli şehirler için tasarım kültürüne destek

LABEB, LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİMİ SAVUNMAK İÇİN BİR ARAYA GELİYOR

CEGEM’den büyük başarı

SANKO ÜNİVERSİTESİNDE YÜZDE 100 DOLULUK ORANI SAĞLANDI

EĞİTİM-SEN'DEN BAKAN TEKİN'E ELEŞTİRİ

Yakın Doğu Üniversitesi Yapay Zeka geliştirdi

Uzm.Eğitim Danışmanı Gülbenk: “Depremzede Çocuklarla İletişim Özveri Gerektiriyor”

Adana Gençlik Merkezi’nde Permakültür Tarım etkinliği

Prof. Dr. Arıboğan:“Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler en parlak döneminde”

BİRİZ DAYANIŞMA DERNEĞİ,DEPREMZEDELERE YÖNELİK YAZ OKULLARI VE ATÖLYE ETKİNLİKLERİ BAŞLATTI

Tercihlerini ‘son dakikaya’ bırakan üniversite adaylarına öneriler

Antakyalı çocuklara bisiklet hediye edildi

"Yeni dünya, ‘çevreye duyarlı mühendis’ler istiyor!"

Prof. Dr. Süleyman İrvan:“İletişimin popüler meslekleri etkileyicilik ve deneyimleyicilik”

  • BIST 100

    10276,88%0,67
  • DOLAR

    32,34% -0,07
  • EURO

    34,74% 0,06
  • GRAM ALTIN

    2390,37% -0,26
  • Ç. ALTIN

    3880,65% 0,07
  • Pazar 21.7 ° / 13.4 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazartesi 24 ° / 12.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 24.4 ° / 12.1 ° Güneşli