Başkent Berlin'de ırkçılıkla ilgili deneyimler üzerine gerçekleştirilen bir panelde konuşan Steinmeier, “Kendi ülkemizdeki ırkçılık karşısında sessiz kalırken George Floyd'un ölümünden yakınamayız. Irkçı olmamak yetmez. Irkçılık karşıtı olmalıyız. Irçılık (ile mücadele) ona karşı taraf olmayı, konuşmayı, eylemi, eleştiriyi ve belki de en zor şey olan öz eleştiriyi ve öz değerlendirmeyi gerektirir” dedi.

Almanya’nın her zaman ve her yerde bir hoşgörü yuvası olmadığını söyleyen Steinmeier, "Burada da insanlar dışlanıyor, saldırıya uğruyor ve tehdit ediliyor. Çünkü bazı özelliklerinden dolayı azınlık olarak tanımlanıyorlar. Çünkü tenleri koyu, kipa takıyorlar, camide dua ediyorlar ya da sadece çoğunluktan farklı görünüyorlar” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Steinmeier, Alman anayasasından ‘ırk’ kelimesinin çıkarılmasına dair tartışmaları da meşru bulduğunu belirtti.

Alman anayasasının üçüncü maddesi, "Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı, dini veya siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz" ifadelerini içeriyor.

Bazı Alman milletvekilleri ve aktivistler, buradaki ırk ifadesinin, insanlığın farklı ırklardan oluştuğu düşüncesini desteklediği gerekçesiyle kaldırılmasını istiyor.

Almanya'da ayrımcılıkla mücadele amacıyla görev yapan resmi kurum, geçen hafta, 2019 yılında 1176 ırkçılık şikâyeti aldığını duyurmuştu. Bu, bir önceki yıla kıyasla yüzde 10'luk bir artışa karşılık geliyor.

(VŞ)