AHMET REMZİ YÜREĞİR’İN TBMM’DE İRTİCAYA KARŞI MÜCADELESİ GÜNÜMÜZE IŞIK TUTUYOR
SİYASET 9.10.2021 10:51:00 809 0

AHMET REMZİ YÜREĞİR’İN TBMM’DE İRTİCAYA KARŞI MÜCADELESİ GÜNÜMÜZE IŞIK TUTUYOR

Gazetemizin Kurucusu Ahmet Remzi Yüreğir’in Hayatı ve 8. Yasama Dönemi Meclis Faaliyetleri araştırma konusu oldu (RESİM: 2.08.1947 Haydarpaşa Garı milletvekilleri arkadaşları ile -(Sırayla- Yüregir- Ferit C. Güven- Cihat Baban)

- CHP içerisinde zaman zaman tek başına kalarak irticaya karşı mücadelesini sürdüren Gazetemizin Kurucusu Ahmet Remzi Yüreğir’in, 1946-1950 yılları arasında 8. Dönem Seyhan Milletvekili olarak TBMM’de verdiği mücadeleyi bir makale haline getiren Batman Üniversitesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim ÜyesiTekin İdem’in araştırmasını sizlere aktarıyoruz.

-5 Ağustos 1946’da meclise katılan Ahmet Remzi Yüreğir, milletvekilliği sırasında özellikle Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı bir milletvekili görüntüsü çizmiştir. Çok partili döneme geçilmesiyle birlikte hükümet tarafından bazı devrim kanunlarının yumuşatıldığı ve bundan taviz verildiği gerekçesiyle mensubu olduğu CHP Hükümeti’ne karşı son derece sert bir tavır takınmaktan çekinmemiştir.

-CHP iktidarının son yıllarında Ahmet Remzi Yüregir grubunda adeta tek başına bir muhalefet kanadı idi. Muhalefet konusu ise 1946 seçimlerinden sonra parti yöneticilerinin, oy kaygısı ile laiklik konusunda ve Osmanlı hanedanına yaklaşımı konusunda tavizler vermeye niyetli oluşuydu.

-İrtica hortlamak üzere idi ve Ahmet Remzi Yüregir Devrim Kanunlarının o günün koşullarında yeterince titizlik uygulanmadığından şikâyetçi idi. Dört yıllık milletvekilliği sırasında hep bu konuların takipçisi oldu. Particiliği partizanlıkla ayrı tutan bir görüşle, gerekirse kendi partisinin dahi eleştirebileceği kanısını taşıyarak hareket etmiştir. Bununla birlikte seçim bölgesi olan Seyhan Vilayeti ve Çukurova bölgesi ile gelişmeleri yakından takip etmiş ve ilgili bakanlıklara birçok önerge vermiştir.

 

CHP içerisinde zaman zaman tek başına kalarak irticaya karşı mücadelesini sürdüren Gazetemizin Kurucusu Ahmet Remzi Yüreğir’in, 1946-1950 yılları arasında 8. Dönem Seyhan (Adana) Milletvekili olarak TBMM’de verdiği mücadeleyi bir makale haline getiren Batman Üniversitesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Tekin İdem’in araştırmasını sizlere aktarıyoruz.

KILIÇDAROĞLU, “BUGÜN İÇİN LAİKLİK TEHLİKEDE DİYEMEM"

20 Eylül 2010 yılında Almanya'da Türk ve Alman gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP’nin mevcut lideri Kılıçdaroğlu’nun, “Anayasa Mahkemesi’nin AKP konusunda verdiği bir karar var, laiklikle ilgili. Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum. Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem. Din alanında özgürlükleri daha da genişletmek gerektiği de görülüyor. Ancak burada sorun dinin siyasal amaçlar için kullanılması, siyasallaştırılması. Bunun da önüne geçmek gerek. Bugün için laiklik tehlikede diyemem" sözlerine bir yanıt niteliğinde olan Tekin İdem’in Tarih Okulu Dergisi (TOD)nin 2015 Haziran ayında yayınlanan  “Ahmet Remzi Yüreğir’in Hayatı Ve 8. Yasama Dönemi Meclis Faaliyetleri” makalesini sunuyoruz:

ATATÜRK DEVRİMLERİNİN YILMAZ SAVUNUCUSUYDU

5 Ağustos 1946’da meclise katılan Ahmet Remzi Yüreğir, milletvekilliği sırasında özellikle Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı bir milletvekili görüntüsü çizmiştir. Çok partili döneme geçilmesiyle birlikte hükümet tarafından bazı devrim kanunlarının yumuşatıldığı ve bundan taviz verildiği gerekçesiyle mensubu olduğu CHP Hükümeti’ne karşı son derece sert bir tavır takınmaktan çekinmemiştir.

Oy kaybetme kaygısıyla hareket etmeyen Ahmet Remzi Yüregir, CHP iktidarının son yıllarında grubunda adeta tek başına bir muhalefet kanadı idi. Muhalefet konusu ise 1946 seçimlerinden sonra parti yöneticilerinin, oy kaygısı ile laiklik konusunda ve Osmanlı hanedanına yaklaşımı konusunda tavizler vermeye niyetli oluşuydu.

İrtica hortlamak üzere idi ve Ahmet Remzi Yüregir Devrim Kanunlarının o günün koşullarında yeterince titizlik uygulanmadığından şikâyetçi idi. Dört yıllık milletvekilliği sırasında hep bu konuların takipçisi oldu. Particiliği partizanlıkla ayrı tutan bir görüşle, gerekirse kendi partisinin dahi eleştirebileceği kanısını taşıyarak hareket etmiştir. Bununla birlikte seçim bölgesi olan Seyhan (Adana) Vilayeti ve Çukurova bölgesi ile gelişmeleri yakından takip etmiş ve ilgili bakanlıklara birçok önerge vermiştir.

İşte Batman Üniversitesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Tekin İdem'in makalesi:

AHMET REMZİ YÜREĞİR’İN REJİM KARŞITI VE DEVRİM KANUNLARINA AYKIRI OLAYLAR HAKKINDAKİ FAALİYETLERİ:

Ahmet Remzi Yüregir, rejim ve inkılâplara karşı yaşanan olayları sadece bir parti meselesi olarak görmeyip, iktidar-muhalefet hepsinin beraberce üzerine gitmesi gereken bir konu olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

İnkılâp ve Rejim Aleyhinde Yapılan Neşriyat Hakkındaki Sorusuna Adalet Bakanı Şinasi Devrin, Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak ve İçişleri Bakanı Münir Hüsrev Göle'nin Sözlü Cevapları ve Konu İle İlgili Kendisinin Sözleri:

Ahmet Remzi Yüreğir, Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı ve İçişleri Bakanının sözlü olarak cevaplanması isteğiyle bir sual takriri vermiştir.

Sual takririnde, özellikle son 1 yıldır şeriatçı kesimin padişahçılık propagandasına giriştikleri, inkılâp ve rejim aleyhine yayın yaptıklarının görüldüğü, tarikatçılık faaliyetlerinin arttığı ve bunlara karşı idarenin müsamahakâr bir davranış sergilediği hatta Osmanlı hanedan üyelerine kanunda yeri olmamasına rağmen vize verilip, yurtiçinde seyahat etmesine izin verildiği konularının açıklığa kavuşturulması istenmiştir.

Sual takririnin okutulmasından sonra, takriri niçin verdiği konusunda açıklama yapma gereği hisseden Ahmet Remzi Yüreğir söz almış ve sual takririni verdiği günden, gündeme alındığı güne kadar geçen süre içerisinde meydana gelen yeni gelişmelerden de bahsetmiştir. Rejim ve inkılâplara karşı yaşanan olayları sadece bir parti meselesi olarak görmeyip, iktidar-muhalefet hepsinin beraberce üzerine gitmesi gereken bir konu olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Ahmet Remzi Yüreğir, ilk olarak 13 Mayıs 1947 tarihinde bu konunun CHP grup toplantısında gündeme alındığı, fakat aradan geçen süre içerisinde irticai faaliyetlerin azalması şöyle dursun, daha da arttığını, bugün 14 tane gazete ve dergiden rejim ve inkılaplar aleyhine bir yayın faaliyeti sürdürüldüğünü dile getirmiştir. Özellikle, dini bilgisi yetersiz cahil halktan istifade ederek kendilerini her geçen gün güçlendiren tarikatçıların faaliyetlerinin küçümsenemeyecek boyutlara ulaştığını dile getiren Ahmet Remzi Yüreğir, bu faaliyetlere karşı Türk milletinin tepkisini ortaya koyduğu için Milli Talebe Birliği’ne de teşekkür etmeyi bir borç bildiğini ifade etmiştir.

 (TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 86-88.

B.C.A. Fon No: 30.1.00 Yer No: 53.318.1; TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 205, 206.)

Ardından, M. Şerif Fırat tarafından gönderilerek 6 Kasım 1947 tarihinde Tanin Gazetesi’nde yayınlanan “İrtica Yılanı Uyanıyor” başlıklı Varto Mektubu olarak bilinen ve büyük yankı uyandıran doğu illerindeki irticai faaliyetler ile ilgili bir yazı üzerinde durmuş ve sadece irticai faaliyetlerin doğu illerinde değil ülkenin tüm bölgelerinde aynı şekilde arttığını iddia etmiştir.

Bunun yanında irticai faaliyette bulunan bazı şahıslar ile ilgili kullanılan, “muvazenesi, şuuru bozuk” gibi tanımlamalar ile olayın gayriciddi bir tutum ile alınmasına zemin hazırlanmaya çalışılırken, bunun çok da doğru olmadığı, son derece bilinçli bir şekilde rejim ve inkılaplar aleyhine propaganda yapıldığını göstermek amacıyla “Doğu” ve “Doğruyol” dergilerinden örnekler ortaya koymaya çalışmıştır.

Ahmet Remzi Yüreğir son olarak Osmanlı Hanedanı hakkında 431 sayılı kanunla yurtdışına çıkarılması ve ülkeye sokulması yasaklanmışken, son günlerde hanedana ait bazı şahısların ülkeye girmesine müsaade edildiği, bunlara hükümet temsilcilerinin de katıldığı karşılamalar yapıldığı ve kendilerine iade-i itibar edilerek devrim kanunlarının hiçe sayıldığı tespitlerinde bulunarak, bu yaşanan olaylar nasıl müsaade edildiği konusunda ilgili bakanlıklardan açıklama beklediğini belirterek konuşmasını tamamlamıştır.

(TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 206-210.

 TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 210.)

Ahmet Remzi Yüreğir’in sual takririni cevaplamak için söz alan Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak, hanedan üyelerine verilen müsaadenin şu an vatandaşı oldukları ülkelerden aldıkları pasaport nedeniyle edindikleri haktan kaynaklandığını ifade etmiştir. Kalıcı ikamet için değil, sadece transit geçişlerde 15 gün kalmasına müsaade imkanı tanıyan transit vize sebebiyle hanedanın ülkeye girmesine izin verildiğini dile getirerek sual takririni cevaplamıştır.

Sual takririnin kendisi ile ilgili kısmını cevaplamak için söz alan Adalet Bakanı Şinasi Devrin ise; dile getirilen suçların Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesi ve Matbuat Kanunu’nun 40. ve 677 Numaralı Kanunun birinci maddelerine göre haklarında işlem yapıldığını, 1947 yılında 93 davanın görüldüğü, bunlardan 89’unun 677 Sayılı Kanunun 1. maddesi, 4’ünün de Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesi kapsamına girdiğini belirtmiştir. Bu davalardan 17’si mahkûmiyet, 15’i beraat ile sonuçlandığı ve 57’si ile ilgili mahkemenin devam ettiğini belirterek sual takririni cevaplamıştır..

Son olarak söz alan İçişleri Bakanı Hüsrev Göle de, Ahmet Remzi Yüreğir’in sual takririni üç esas üzerinde incelemiş, ilk olarak kötü niyetli şeriatçıların dini alet etmek suretiyle yaptıkları tahrik ve tezahürata karşı her zaman uyanık bulunduklarını, buna karşılık daha henüz tam anlamıyla yerleşememiş olan demokratik sistemin ilk dönemlerinde ifade hürriyeti içerisinde yaşanacak bu olaylara karşı temkinli olmak gerektiğini belirtmiştir.

Hanedan mensuplarının ülkeye girmesine izin verilmesi ile ilgili Dışişleri Bakanı’nın cevabını yeterli bulduğunu belirten Hüsrev Göle son olarak, M.Reşit Fırat tarafından yazılan “Varto Mektubu” ile ilgili olarak da bu mektubu bireysel bir değerlendirme olarak görmek gerektiğini, Menemen Olaylarını bizzat yaşamış bir nesil olarak her türlü tehdit ve tehlikeye karşı rejimi savunacak kanunlara ve bunu uygulayacak bir güce sahip olduklarını belirterek sual takririni cevaplamıştır.

Bakanların sual takririni cevaplamalarından sonra söz alan Ahmet Remzi Yüreğir, Dışişleri Bakanı’nın hanedanın ülkeye sokulmasının pasaport kanununun transit vize maddesi çerçevesinde gerçekleştiğini söylemesine rağmen Pasaport Kanunu’nun ilgili maddesinin 7. Fıkrasının43 bizzat Osmanlı Hanedanının ülkeye girmesine engel olmak için hazırlanmasına rağmen ilgili maddenin bu uygulama ile ihlal edildiğini belirtmiştir.

( TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 210, 211.

TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 211, 212.)

 Yine aynı konu ile ilgili Dışişleri Bakanı’nın, Osmanlı Hanedan mensuplarının yurtdışında evlendikleri prensler sebebiyle onlara diplomatik nezaket çerçevesinde müsaade edildiğini belirtmesinin de, kanunlarımıza, içişlerimize müdahaleye neden olacak hiçbir olayın diplomatik nezaket kavramı ile değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Pasaport Kanunu’nun 7. maddesinin değiştirilmek istenmesi için yapılan çalışmaların nedeninin de 431 Sayılı Kanunun 2. maddesini hükümsüz hale getirerek Osmanlı Hanedanının ülkeye girmesine zemin hazırlandığını, mademki Osmanlı Hanedanına verilen ülkeye giriş izninde hukuksal bir sıkıntı yoktu o zaman bu maddenin değiştirilmesine niçin ihtiyaç duyulduğunu sorarak Dışişleri Bakanı’na son derece ağır eleştirilerde bulunmuştur.

Ahmet Remzi Yüreğir, Adalet Bakanı’na da, 13 Mayıs tarihli grup toplantısında irticai suç dosyasının 58 iken bugün 89 dosyaya çıkmış olmasını, ortada inkar edilemez bir vaka olduğunun göstergesi kabul etmemiz gerektiği olarak görmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bununla birlikte, Matbuat Kanunu’nun iyi uygulanamadığı basılan gazetelerin okurun eline ulaştıktan sonra gazete ile ilgili işlem yapıldığını, bunun da hiçbir işe yaramadığını belirterek kanunlardaki eksikliklerin giderilmesini istemiştir.

Ahmet Remzi Yüreğir’den sonra tekrar söz alan Adalet Bakanı Şinasi Devrin, basında sansür uygulamasının bulunmadığı, Ahmet Remzi Yüreğir’in dile getirdiği uygulamanın ise basına sansür uygulamak olduğunu ve bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.

10.06.1949 Tarih ve 5438 Numaralı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklar İle Birtakım Unvanların Men'i ve İlgasına Dair Olan 677 Sayılı Kanunun Birinci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Münasebetiyle Sözleri Tekke ve Zaviyelerin kapatılması hakkındaki kanuna ek kanunla baş mevkiindeki şahısların sürgüne gönderilmesi hakkındaki kanun teklifi görüşülürken söz alan Ahmet Remzi Yüreğir, son günlerde artan irticai faaliyetlere karşı hükümetin bu teklifte bulunmasından memnuniyet duyduğunu belirtmiştir.

Kısaca Türkiye’deki tarikatların çalışmalarından ve kendilerine nasıl mürit temin ettiklerinden bahseden Ahmet Remzi Yüreğir, kanunu olumlu görmekle birlikte iki noktadan değişikliğe ihtiyacı olduğunu ifade etmiştir.

Bunlardan birincisi, yürürlükteki kanunda tarikatlar, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik sıfatları geçiyor olmasına rağmen, kanun teklifinde şeyhlik, babalık, halifelik dışındaki sıfatlara yer verilmemesinin hâkimlerde tereddüt yaratacağını belirtmiştir. İkinci konu olarak da, sürgün için kilometrelik mesafenin az olduğu, bu gibi dini liderlerin halk üzerindeki etkisinin daha geniş alanlara sahip olduğu için en az iki vilayet öteye sürgün edilmesi gerektiğini savunmuştur.

(TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 212, 213.

TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 213.

TBMM Z.C., D.8, C. 7, s. 213, 214. )

Ahmet Remzi Yüreğir, Osmanlı Hanedanı’nın ne şart altında olurlarsa olsunlar ülke sınırlarına sokulmamaları konusunda bir teklifte bulunmuştur.

Teklifinin gerekçesini ise; 3 Mart 1924 Tarih ve 431 Sayılı kanunla halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanının yurt dışına çıkarılması kanunu kabul edilmiş ve 23 yıl boyunca da taviz verilmeden uygulanmıştır. Devrim süreci yaşamış olan Fransa gibi devletlerde bile üzerinden 150 yıllık bir zaman geçmesine rağmen hala krallık mensuplarının ülkeye girilmesine izin verilmeyip, krallık rejiminin propagandasının yapılmasına asla izin verilmezken, 23 yıllık cumhuriyet rejimimiz adına tehlikenin geçtiğinden bahsetmek için henüz çok erken olduğunu iddia etmiştir.

Son günlerde Osmanlı hanedanına mensup, yurtdışında yabancı prenslerle evli bayanların eşlerine, diplomatik nezaket çerçevesinde izin verilmesi ve Bayan Dürrüşehvar'ın ardından da bayan Neslişah’ın ülkeye girmesine izin verilmesi ülkede büyük tepkiler yaratmıştır. Hala Osmanlı rejiminden ve uygulamalarından kendisini kurtaramamış pek çok kişi tarafından Neslişah Hanım’ın gelişine özel bir anlam yüklenmesi, haklarındaki bazı yayınlarda sultan vb. kavramların kullanılması, karşılama töreninde Osmanlı hükümdarlık alametlerine göre hareket edilmesi, Ahmet Remzi Yüreğir’in vermiş olduğu teklifin gerekçelerini oluşturmuştur.

(TBMM Z.C., D.8, C. 20, s. 707-709.

TBMM Z.C., D.8, C. 18, S. Sayısı: 157)

Hilâfetin İlgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye Memaliki Dışına Çıkarılmasına Dair Olan 431 Sayılı Kanunun 8nci Maddesinin Yorumlanması Hakkındaki Başbakanlık Tezkeresinin Kabullendiğine ve Gündeme Alınmasına Dair Önergesi Ve Konu İle İlgili Kendisinin Sözleri Ahmet Remzi Yüreğir, Halifeliğin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Yurtdışına Çıkarılması Dair 3 Mart 1924 Tarih 431 Sayılı Kanunun, 8. maddesinin tefsirini isteyen ve 13.12.1946 tarihinden 1949 yılına kadar Anayasa Komisyonu’nda bekletilen Başbakanlık tezkeresinin kabul edildiğine ve gündeme alınmasına ve bu tefsirin bir sonuca bağlanması için bir önerge vermiştir.

Önergesinden sonra söz alan Ahmet Remzi Yüreğir, 1946’dan beri Anayasa Komisyonunda bekleyen 431. maddenin 8. fıkrasının yorumlanmasının geciktirilmesinin içinde mali konuların da yer aldığı birçok sıkıntıya ve yorum farklılığına neden olduğunu kısa süre önce gerçekleştirilen Pasaport Kanununa Ek Kanun görüşmeleri sırasında bu durumun açıkça yaşandığı, bu yüzden de biran önce bu konunun meclis genel kurulunda görüşülmesi gerektiğini belirterek önergesinin gerekçesini açıklamıştır.

Tokat Milletvekili Nazım Poroy, Eskişehir Milletvekili Ahmet Oğuz, Konya Milletvekili Hulki Karagülle ve Adalet Bakanı Şinasi Devrin’in de konu ile ilgili görüşlerini bildirmeleri ve önergeyi destekleyen konuşmalarından sonra oylama yapılmış ve önerge kabul edilerek bir gün sonra konunun meclis genel kurulda ele alınması kararlaştırılmıştır.

Bir gün sonra, Hilâfetin ilgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye memaliki dışına çıkarılmasına dair olan 431 sayılı Kanunun 8nci maddesinin yorumlanması hakkındaki Başbakanlık tezkeresinin kabul edildiğine ve gündeme alınmasına dair önergesi ile Hilâfetin ilgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti memaliki dışına çıkarılmasına dair olan 431 sayılı Kanunun 8nci maddesinin yorumlanması hakkında Başbakanlık tezkeresi54 gündeme getirilmiş ve yapılan tartışmalar neticesinde 431 Sayılı Kanunun 8. Maddesinin yorumu kabul edilmiştir

24.03.1950 Tarih ve 5654 Numaralı Pasaport Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair Olan Kanun İle İlgili Sözleri ve Teklifi Pasaport Kanununa bir madde eklenmesine dair olan kanun görüşmelerinde söz alan Ahmet Remzi Yüreğir; turizm faaliyetlerine katkı sağlamak için hazırlandığı iddia edilen bu kanunla, 25 Nisan 1949 Tarih ve 5370 Numaralı Pasaport Kanununa Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkındaki Kanun ile Osmanlı hanedanından olan bayanlara üç ay süre ile Türkiye’de kalma izni verildiğini göz önüne alarak değerlendirmek gerektiğini belirtmiştir.

Kanunun, Osmanlı hanedanını kapsayıp kapsamadığını soran Ahmet Remzi Yüreğir, İçişleri Bakanı Emin Erişirgil’den, yasaklı bulunmayanların kanunla girmesi mümkündür cevabını alınca, Ek maddenin sonuna (431 sayılı Kanun hükümleri saklıdır) fıkrasının ilâve edilmesi için bir teklifte bulunmuştur.

Ahmet Remzi Yüreğir’in teklifi, yapılan oylama neticesinde kabul edilmiştir.

AHMET REMZİ YÜREGİR’İN VEFATI

1950 seçimlerinde CHP tüm Türkiye’de büyük bir hezimete uğramış, Ahmet Remzi Yüreğir de milletvekili seçilememiştir.

 Ahmet Remzi Yüreğir, CHP’nin çıkarmaya çalıştığı İnkılap dergisinin hazırlıklarını sürdürürken 4 Ekim 1951 günü İstanbul’da bir trafik kazasında ağır yaralanmıştır. 7 Ekim 1951 günü vefat etmiş ve cenazesi Adana’ya defnedilmiştir.

İRTİCAYA KARŞI MÜCADELE GÜNCELLİĞİNİ KORUYOR

Ölümünün 70.yılında Ahmet Remzi Yüreğir’in irticaya karşı TBMM çatısı altında mücadelesi halen güncelliğini koruyor.

Bu araştırmanın Laik Cumhuriyet rejiminin kollanması sorumluluğunu taşıması gereken bugünkü CHP tarafından ibretle izlenmesi gerektiğine inanıyoruz.

YENİ ADANA


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı