Uzm. Psk. Özlem Adakul, "Âşık olmak, sihirli bir duyguyu yaşamaktır. Çok kolay bulunmaz, bulunduğunda ise kaybetmemek için uğraşmak gerekir. Değerini, bulduğumuz andan itibaren veremezsek eğer kaybettikten sonra nerede hata yaptığımızı düşünür dururuz ve yaşayacağımız anlarda hep bu duyguyla yüzleşmekten korkar, kaçınırız. Çünkü yüzleşmek, duygusal gelişimini tamamlayamamış bireyler için zordur" dedi.
AdaKUL şynları kaydetti:
"Olgunluk gösterememiş ruhlar özgürleşmeyi sadece zevk peşinde koşmak olarak algıladı ve buna da modernizm dediler. Bu nedenle özgür ama daha yalnız insanlar olduk. Aşk duygusunun sadece erotik duygulardan ibaret olduğunu düşünerek romantik duygularımızı da kaybettik. Son yıllarda erkek ve kadın beyni ve duygularının farklı olduğundan yola çıkarak erkeklerin daha düz düşünmelerini ve duygusuz davranışlarını normalize eden bir anlayış hâkim oldu. Kadınlar ruhsal anlamda, hisleri daha kuvvetli, daha şefkatli ve daha özverili olabilirler ama erkeklerin de daha vicdanlı daha empati sahibi olmaları için beyinlerinin farklı çalışmasına gerek yok, bu sebep de empati sahibi olmalarında engel ya da bir bahane değildir.

Unutulmamalıdır ki kadın, babayı figür alır ve figür, doğru rehberlik ederse kadın doğruyu seçer ve bu zincirleme giden bir örüntü haline gelir. Annesinden beklediği sevgiyi ve şefkati görmeyen, etrafındaki anne figürüyle, yaşadığı anne figürü örtüşmeyen, kendisinin var olmasına izin vermeyen bir erkek çocuk da büyüdüğünde kadına ruhsal ve fiziksel şiddete yatkınlık gösterir.

KADIN KONUŞMAK, ERKEK İSE SUSMAK İSTİYOR!

Olaylar karşısında kadın daha uzun cümlelerle kendini ifade ederken erkeklerin bu kadar uzun bir konuşmaya konsantre olması ne yazık ki mümkün olamıyor ve daha yüzeysel düşündüğü için de konuşmaları tehdit olarak algılıyor. Kadın güvendiğinde, anlattıkları değer gördüğünde kadınken, erkek yaptıklarının farkına varıldığında erkek olduğunu hissediyor. Kadın sinirliyken konuşmak istiyor ve dolayısıyla erkek susup başka şeylerle ilgilendiğinde kadın daha da öfkeleniyor, kendisini değersiz hissediyor. Erkek de zamana bırakıp konuşmadığında daha iyi bir çözüm olacağını düşündüğü için bunu yapıyor esasen. Bu nedenle her iki tarafın birbirlerinin iletişim dilini iyi bilmeleri gerekiyor. Burada kritik nokta şu ki; konuşmalarda hep sadece bir taraf kaybettiğini hissetmemeli.

KADIN KONUŞUYORSA ÜMİDİ VARDIR!

Özetle diyeceğim şu ki kadınların kavgalarından korkmayın! Kadının çok konuşmasının nedeni sorunları çözme, ilişkiyi yürütme, mutlu olmak çabasının göstergesidir. En önemlisi de o adamı hala seviyordur, ümidi vardır aslında, o nedenle konuşuyor, çabalıyordur… O güne kadar tartışan, kavga eden kadın eğer susmuşsa işte bundan korkun çünkü o kadın artık ruhunun bavullarını toplayıp gidiyordur. Erkeklerin anlayamadığı püf nokta da aslında budur. Kadınlar ilişkileri için savaşmayı bıraktıklarında sessizce ve susarak giderler."

(vş)