Akgül, 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun da bunların başında geldiğini belirterek, “ Yasa, kadınlara tanıdığı haklar açısından toplumun Aydınlık yüzü olmuş, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumsal ve kamusal yaşamda yerini almasını sağlamıştır” ifadesini kullandı.
Akgül açıklamasında şu görüşleri paylaştı:
“Medeni Kanun, eşitlik ve özgürlük yolunda atılan en önemli adımdır. Türk Medeni Kanunu ile kadınlar sadece toplumsal hayata değil, siyasi hayata da atılmışlardır. Okuma-yazma oranı hızla artmış, kadınlar eğitim, hizmet ve üretim sektöründe daha aktif roller almıştır. Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın ve erkek eşit hale getirilmiş, evliliklerde resmi nikah yapma zorunluluğu getirilmiş, tek eşle evlilik esası benimsenmiştir.Büyük Türk Milleti’yle bir hukuk ve uygarlık anıtı olan Medeni Kanunu’muzun kabulünün 96. Yılında Ulusal egemenlik temelinde kurulan Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan hukuk devriminin temel yasası aynı zamanda lâik hukukun simgesi Medeni Kanunun kazanımlarından bir adım dahi geri atmayarak daha da geliştirmek için mücadelemiz devam edecektir.
Geçen yıl medeni kanunun kabulü vesilesiyle bu içerikte bir yazı kaleme almışız. Bu yıl başkabir açıdan bakarak medeni Kanunumuzun Kabulünü kutlamak istedik. Son haliyle Medeni Kanunumuzun kabulünden günümüze çok olumlu birçok madde eklenmiş; gün şartlarına uymayanlar geliştirilmiş kadını çok daha fazla koruyan, hak veren, yaşamda erkekle eşitleyen yasalarla desteklenmiştir.Bizler medeni kanunu kutlarken Büyük Önder Atatürk’e şükranla minnet duygularımızı ifade ederiz. Bu haklı ve olması gereken bir kutlamadır. Ama biz diyoruz ki gün geçtikçe daha ileriye götürülen ve uygulanmasında azami özen gösterilen yasaların eklenmiş ve günümüz şartları göz önüne alınarak daha da işler ve iyi hale getirilmiş oluşunu da kutlamalarımızda analım.Bu düzenlemeleri de kutlamalarımızda dile getirelim ki Atatürk’ümüzü vareden kadim kültürümüzle övündüğümüz gibi Büyük Devlet Adamı Ulu Önderimizin kurduğu Laik Cumhuriyetin yetiştirdiği insanı ve bu yetişen insanımızın Atasını rehber alarak nasıl ve ne kadar ilerlediği, ileriye gittiği; sürekli geliştiği, kadının erkeğin sosyal-hukuki, kültürel hayatta eşitlediği bütün toplumda görünsün.”
Ve eminiz ki Ulu Önderimizin de istediği buydu. Geleceğin sahibi görmese “Ey Türk gençliği” demezdi. “Cumhuriyeti biz kurduk, yaşatacak olan sizlersiniz” demezdi. Bu bakış açısıyla anılan-kutlanan özel günler, kanun koyucuları, toplumu ve özellikle yetişen gençliği motive edecek, toplumun gelişimi, refahı, ekonomik işleyişi, birliği, beraberliği ve tam bağımsızlığı için fikren ve fiziken daha fazla sorumluluk hissetmesine ve almasına vesile olacaktır. 1947’lerden bugüne bağımsızlığımız ipotek altına alınmış. “Kadını özgürleştiriyoruz” diyerek emperyalizmin feminizm dayatmaları kadınla erkeği birbirine düşman edip, ikisini de karşılıklı birbirlerini meta görür hale getirilmeye çalışılmıştır. Gençlerimizi batı hayranı yapmaya yönelik bilinçli hazırlanmış eğitim sistemi ve materyalleriyle filmler, diziler, Atatürk’ün istediği “modern” insan soslarıyla bezeli söylemleriyle akılları karıştırılmaya çalışılmış ve dinci, ırkçı bölücü örgütlere verilen destekler ve her alanda engellenen üretimimizin sonucu zora düşmüş olsak da bu bakış açısıyla andığımız-kutladığımız günler üzerimizdeki ataleti atmamıza, kendimizde Atamızın miras gücünü yeniden bulmamıza, üstü örtülü verdiğimiz savaşı far edip buna göre mevzi almamıza da vesile olacağı kanaatindeyiz. Ve bu şekilde emperyalizmin dayatmalarına karşı da daha sağlam duracağımızın inancıyla Medeni Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği günlerin mücadele coşkusu ve azmi ile bugünü kutluyor, Vatan Partisi Öncü Kadınları olarak görev başında olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz”
(vş)
