Anma etkinliğindeki konuşmasında M.Ziya YERGÖK şunları söyledi:
“Bir görüşmemizde Oktay Abi 25 Aralık 1918’den bugüne,Türkiye’nin yerel ve ulusal anlamda aralıksız yayınını sürdüren milli mücadele gazetesi YENİ ADANA’yı sordu ve 1960’da Yassıada duruşmalarını Yeni Adana temsilcisi olarak izlediğini söyledi.Bu benim için çok güzel bir sürpriz olmuştu.Cumhuriyet döneminde de devrimlerin ve dönüşümlerin sesi olan, Adana’nın bu tarihi gazetesinde o dönemde Çetin Altan gazetenin yazarlığını,Oktay Ekşi gazetenin muhabirliğini yapmıştı. Üç yıl önce, gazetenin 100.yıl kuruluş balosuna katılan Sayın Oktay Ekşi “bir zamanlar bu gazetenin muhabirliğini yapmış olmaktan hep onur duymuşumdur” diye konuşmuştu. “
YENİ ADANA dostu ve 1960’larda gazetemizin köşe yazarlığını ve İstanbul Temsilciğini de yapan Oktay Akbal için ilk tören mezarı başında düzenlendi. Buradaki törene katılan Akbal’ın yakınları, dostları ve okurları, ardından Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Oktay Akbay Edebiyat Ödülleri Töreni ve eşi Ayla Akbal tarafından açılan Lozan Karikatürleri Sergisi’nde bir araya geldi. Etkinlikler kapsamında Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi bünyesinde kurulan Oktay Akbal Kitaplığı da ziyaret edildi.
Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde düzenlenen ödül törenine Oktay Akbal’ın eşi Ayla Akbal, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, yazarı olduğu Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, Muğla Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Özgür Akdağ, yazar ve eski kaymakam Erol Ertuğrul, Akbal’ın dostlarından Ozan Mustafa Köz, Hamdi Yücel Gürsoy’un oğlu Erdinç Gürsoy ve 22. Dönem CHP milletvekili ve siyasetçi Mehmet Ziya Yergök katıldı.
Etkinlikte konuşan Ayla Akbal, “Bu etkinlikler, yurdun birkaç yerinde yakılan umut ışıkları olmaktadır ve çoğalacaktır. Belediyelerimizin yaptıkları bu etkinlikleri Kurtuluş Savaşı’ndaki kongreler gibi görüyorum. Oktay Akbal, yılmaz bir Atatürk savunucusuydu. Bugün yaşasaydı ve ormanlarını koruyan insanları görseydi çok sevinirdi” dedi.
Gazetemiz yazarlarından Ziya Yergök anma töreninde şu konuşmayı yaptı:
“Çok değerli Oktay Akbal dostları,değerli katılımcılar.Ben bu toplantıya Oktay Akbal dostu ve okuru olarak Adana’dan katılıyorum.Oktay Abi,Cumhuriyet aşığı,Muğla sevdalısı,Akyaka tutkunu büyük bir yazar,büyük bir yurtseverdi.Sadece “Edebiyat çınarı” değil aynı zamanda bir edebiyat pınarıydı.Eserleri,yazıları,örnek yaşamı,mücadelesi ve yazma tutkusuyla bugün de genç kuşaklara ilham vermeye devam ediyor.Onunla tanışmış olmaktan,onun dostluğunu ve sevgisini kazanmış olmaktan her zaman onur duymuşumdur.
Bugün kendisini bir kez daha saygı ve özlemle anarken Oktay abiyi bağrına basan ve bugünkü etkinlikleri hazırlayan Muğla’ya,Muğla’lılara,Akyaka’ya,Büyükşehir belediye yönetimine,çalışanlarına ve başkanımız Sayın Dr.Osman Gürün’e içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Eğer,Oktay Abi,yaşıyor olsaydı tanık olmaktan çok büyük acı duyacağı büyük YANGIN felaketi nedeniyle de Muğla’ya geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
Benim Oktay abiyi tanımam,herkes gibi Cumhuriyet yazılarından, “ÖNCE EKMEKLER BOZULDU” başta olmak üzere birbirinden güzel öykülerinden,kitaplarından oldu.Oktay abinin öyküleri öyle kalıcı iz bıraktı ki,bugün bile toplumdaki bir kötüye gidişten söz edilirken “Önce Ekmekler Bozuldu” diyoruz.Yine,özellikle de her 6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atom bombası atılmasının yıldönümü anmalarında, Oktay Abinin bir kitabının adıyla “HİROŞİMALAR OLMASIN” diyoruz.Yine Oktay abinin bir başka eserinin adıyla madem ki “SUÇUMUZ İNSAN OLMAK” Hiroşimalar Olmasın demeye,barşı savunmaya savaşlara karşı çıkmaya devam edeceğiz.Büyük Atatürk’ün deyişi ile “Vatan savunması için gerekli değilse her savaş bir cinayettir.” Zafer haftasındayız,30 Ağustos‘da büyük bir zaferle taçlanan büyük savaşımız vatan savunması için yapılan bir savaştı.Zafer bayramımızı da bu vesile ile şimdiden kutluyorum.
Oktay abi ile tanışmama gelince;Bir yazarın eserlerini ve yazılarını sevdiğiniz zaman o yazarla aranızda manevi bir bağ oluşuyor,kendinizi onun bir yakını,dostu gibi hissediyorsunuz.Oktay abi ile dostluğum da böyle başladı.Genç bir avukat ve Cumhuriyet okuru olarak bir İstanbul’a gidişimde o zaman Cağaloğlu’ndaki tarihi ahşap binasında bulunan (İttihat Terakki’nin de merkezi olan tarihi bina) Cumhuriyet Gazetesi’ne ziyaretine gittim,çok iyi karşıladı, güncel konular üzerinde sohbet ettik.Sanki ilk defa karşılaşıp konuşuyor gibi değil de yılların dostluğu ve tanışıklığıyla yapılan çok sıcak ve dostça bir görüşme olmuştu.
Bu görüşmede bana,25 Aralık 1918’den bugüne,Türkiye’nin yerel ve ulusal anlamda aralıksız yayınını sürdüren milli mücadele gazetesi YENİ ADANA’yı sordu ve 1960’da Yassıada duruşmalarını Yeni Adana temsilcisi olarak izlediğini söyledi.Bu benim için çok güzel bir sürpriz olmuştu.Cumhuriyet döneminde de devrimlerin ve dönüşümlerin sesi olan, Adana’nın bu tarihi gazetesinde o dönemde Çetin Altan gazetenin yazarlığını,Oktay Ekşi gazetenin muhabirliğini yapmıştı.Üç yıl önce, gazetenin 100.yıl kuruluş balosuna katılan Sayın Oktay Ekşi “bir zamanlar bu gazetenin muhabirliğini yapmış olmaktan hep onur duymuşumdur” diye konuşmuştu.
Ayrıca 90’lı yıllarda,bölgemizdeki (ADANA/MERSİN) Sosyaldemokrat belediyelerimizin KÜLTÜR ve SANAT etkinliklerine İstanbul’dan çok sayıda yazar ve sanatçı katılırdı.Şimdi kapanmış olan,Cumhuriyet Gazetesi Güney İleri bürosu da o dönem çok önemli bir kavşaktı,etkinlikler için gelenlerin buluşma noktasıydı ve bizim de uğrak yerimizdi.Bir ara Cumhuriyet temsiciliği ile büro komşusu da oldum.Bu etkinliklerin bazısına Oktay abi de katılmıştı,ayrıca Aziz Nesin’den, İlhan Selçuk’a bir çok değerli yazarla buralarda tanışıp konuşmuşluğumuz var.
Oktay abi için “YAZMAK YAŞAMAKTI”, bir kitabının adında olduğu gibi.Ülke sorunları günlük yazılarının başlıca konuları arasındaydı,partimizin,sol,sosyaldemokrat partilerin başarılı olmasını ister bu yönde de arada uyarıcı ve eleştirel yazılar da yazardı.Parti ile ilgili bir iki yazısında olumlu anlamda benim adımı da geçirmişti.
1914 SARIKAMIŞ HAREKATINA 83.Alay Komutanı olarak katılan ve harbin sonunda yaralanıp Ruslara esir düşen,6 yıla yakın Sibirya’da esarette kaldıktan sonra yurda dönen, adını taşıdığım aile büyüğümüz Tuğgeneral Ziya Yergök’ün 2005 yılı sonunda Harp ve Esaaret anıları “Sarıkamış’tan Esarete” adıyla Remzi Kitabevi’nden yayınlanmıştı.Oktay abi kitabı okumuş ve 8 Ocak 2006 günlü köşe yazısının tamamını kitabımıza ayırarak çok güzel bir yazı yazmıştı.Bunun üzerine arayıp teşekkür ettiğimde “Ziyacığım,ben bu yazıda senden de söz edecektim ama artık yaşlandık unutmuşum” demişti,ben de,Oktay Abi, böylesi çok daha iyi oldu demiştim.Kitabın yeni baskılarında yayınevi arka kapaktaki tanıtım bölümüne,Oktay abinin bu güzel yazısından da bir paragraf koydu.Yine bu konuşmamızda, Osmanlı döneminde Dahiliye nazırlığı ve Valilik yapan,milli mücadeleye ve Mustafa Kemal Paşa’ya desteği nedeniyle de Nemrut Mustafa Paşa Divanı tarafından uyduruk gerekçelerle idama mahkum edilen anne tarafından dedesi,EBU HAZIM TEPEYRAN’ın da anıları olduğunu,onların da bir an önce yayınlanmasını istediğinden söz etmişti ve nitekim 2009’da bu anılar yayınlandı.Hemen alıp okumuştum.Okunması gereken çok değerli bir hatırat.
2014’de İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan ve Sayın Hikmet Altınkaynak’ın yayına hazırladığı “OKTAY AKBAL’A MEKTUPLAR” kitabını okuduğumda orada dikkatimi çeken bir hususa bir dönem insanlarının zarafeti,nezaketi ve saygısını yansıtması bakımından değinmek istiyorum.Oktay Abi,yeni çıkan “ŞAİR DOSTLARIM” kitabını imzalayıp gönderdiği o tarihte Çalışma Bakanı olan BÜLENT ECEVİT,20 Ağustos 1964 tarihli teşekkür yanıtında “Aziz kardeşim Oktay Akbal,Şair Dostlarım adlı güzel ve değerli eseriniz için sizi kutlar, bana da göndermek lütfunda bulunduğunuz için teşekkür ederim.Sevgi ve saygılarımla“ diye yanıtlamış.Oktay Abi,Şair Dostlarım’ı(1950-60 arası) demokrasimizin zorlu on yılında CHP Genel Sekreterliği yapan Adanalı hemşerimiz, ünlü siyasetçi KASIM GÜLEK’e de imzalayıp göndermiş.Kasım Gülek de 9 Eylül 1964 tarihli yanıtında şöyle diyor. “Sayın Akbal,Şair Dostlarım için pek çok teşekkürler.Pek beğendim ve kütüphanemde şeref mevkiine yerleştirdim. Sevgiler ve hasretle.” Bu yanıtlar çok hoşuma gitti,özellikle yılbaşında ve özel günlerde,eşe dosta kitap armağan etmeyi seven biri olarak diyorum ki,bir dosta kitap göndermek,armağan etmek güzel bir duygu,ancak onun kitabı aldığını ve okuduğunu bilmek de çok değerli.
Bu yıl Everest yayınlarından çıkan,değerli şair Hilmi Yavuz’un yayına hazırladığı ve kendisinin Londra’da BBC’de çalıştığı 1966 ve sonrasında Oktay abi ile karşılıklı mektuplardan oluşan “SANKİ HER ŞEY DAHA DÜN GİBİ” adlı kitaba da değinmek isterim.Edebiyat çınarlarının özel mektupları da birer edebi metin değerinde.Zaten Sayın Hilmi Yavuz da kitabın sunuşunda şöyle diyor, “Oktay ağabey’le ne konuşulur ki,edebiyattan başka.Gerçek bir edebiyat adamı için yaşamak budur:’Yaşasın edebiyat!’ Oktay Ağabey,uzun bir süre Cumhuriyet gazetesinde yazdı ‘ivazsız ve garazsız’ bir kemalist olarak.Gerçek bir batılıydı.”Kitaptaki Sunuş yazısının son cümlesinde ise şöyle yazmış; “Oktay Akbal:Lekesiz, saf ve aydınlık bir çocuk yüzü”
Elimdeki,Muğla Sevdalısı OKTAY AKBAL’a Armağan kitabından da söz etmek istiyorum. Kitap, 2016’da Muğla Büyükşehir Belediyesi yayını olarak çıkmış.Bu kitabı yayına hazırlayan bir başka Muğla Sevdalısı,Oktay Akbal’ın kadim dostu,çok yönlü bir kültür insanı olan akademisyen ve araştırmacı yazar ŞADAN GÖKOVALI kitabında “Türk edebiyatının anıt çınarı Oktay Akbal gerçek bir Muğla sevdalısıydı”diyor.Oktay abi de sağlığında, “Ayla,benim kitabımı yazarsa Şadan yazar”demiş.Tam da dediği gibi de olmuş,çok güzel bir tanıtım kitabı ortaya çıkmış.Bu yılın başlarında kaybettiğimiz Şadan Gökovalı’yı da Akyaka günlerinden dostları,anıt insanlar HALET ÇAMBEL ve NAİL ÇAKIRHAN’ı da saygıyla anıyorum.
Sözlerimi tamamlarken,yazılarında ve kitaplarında,”Atatürkçülük bir devrimci eylemin adıdır.Atatürk yaşadıkça,yaşatıldıkça Türkiye Cumhuriyeti de yaşayacaktır,bunu iyi bilelim,hiçbir zaman da unutmayalım”diyen Oktay abiye buradan şöyle seslenmek istiyorum;
Sevdalısı olduğun Cumhuriyet’imiz,ülkemiz insanımız,coğrafyamız bugün çok zor bir süreçten geçiyor ama bütün bu güçlükleri aşacağız,buna umudumuz ve inancımız var.Büyük önder “Umutsuz durumlar yoktur,umutsuz insanlar vardır.Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” demişti.Biz de umudumuzu kaybetmedik,Atatürk’ün bizlere emaneti olan Cumhuriyetimizi onun ilkeleri doğrultusunda,akıl ve bilimi rehber alarak sonsuza kadar yaşatacağız.Huzur içinde ol,ışıklar içinde uyu.
Son cümle olarak,Oktay abinin saygıdeğer eşi Ayla Akbal’a,Oktay abinin aramızda bulunan torunları Özgü ve Sevi’ye,tüm Muğla’lı,Akyaka’lı dostlarına esenlikler diliyor,emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyorum.Bu yıl öykü dalında ilki verilen Oktay Akbal Edebiyat ödülünü kazanan değerli yazar Sayın Adil İzci’yi de kutluyor,başarılar diliyorum.”
