DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Halkın iradesine kayyumlar atanan, siyasi parti temscilerinin gazetecilerin hapiste olduğu ülkede bugün sınıf mücadelesi ve demokrasi mücadelesi vermeye devam ediyoruz” dedi
16. DİSK Genel Kurulu'nun Haliç Kongre Merkezinde açılışında işçi hakları ve demokrasi için mücadele çağrısı yapıldı.
3 gün sürecek Kongre'nin açılışına , DİSK’e bağlı sendika yöneticilerin yanı sıra, 45 ülkeden sendika temsilcileri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekilleri, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halkevleri Eş Genel nin Nuri Günay, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Türk-İş İstanbul Bölge Başkanı Adnan Uyar katıldı.
“2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiye’si” sloganıyla yapılan genel kurul DİSK Çok Sesli Korosunun dinletisiyle başladı. Daha sonra DİSK’in tarihini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Kongrede sık sık “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.
İlk konuşmayı yapan DİSK Genel Sekreteri Cafer Konca, “İşçilerin kazanımlarının yok edildiği, açlığın arttığı, adalet mekanizmalarının tıkandığı bir süreçle karşı karşıyayız. Bu ceberut anlayışa karşı direnmemiz gerekiyor. Demokrasi, barış ve insanlık için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan Türkiye işçi sınıfı ve onun müttefikleridir” dedi.
Kapitalist sistemin tarihin en derin krizlerinden birini yaşadığını belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Emekle sermaye arasındaki çelişki her zamankinden daha belirgin. Savaşların arttığı, göçmenliğin bir insanlık krizi haline geldiği zamanda yaşıyoruz. Ekolojik felaketler yer küreyi yok etmek üzere. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, doğal gaz faturasının 350 liradan daha az gelmediği bir ülkede yaşıyoruz. Eşitsizlik, sömürü ve ayrımcılığın arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Tek adamın 80 milyonun kaderine hükmetmeye çalıştığı ülkemizde emeğimize, memleketimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için toplandık. Başka alternatif yok diyenlere karşı toplandık” dedi.
İşçi sınıfının haklarını alamadığı bir ülkede eşitlikten ve demokrasiden söz edilemeyeceğini dile getiren Çerkezoğlu, şöyle devam etti:
“Eşitlik, özgürlük, adalet gibi toplumsal koşulları yaratacak olan işçi sınıfıdır. Bugün sadece gurur duyduğumuz geçmişimizle yetinmek için değil ileri adımlar atmak için buradayız. Tüm sendikalarımız, bütün DİSK’liler olarak emeğin Türkiye’si derken ortak akıl ve iradeyle buradayız. 40 yıl önce neoliberalizm eğer haklarınızdan, iş güvencesinden vazgeçerseniz kamusal hizmetler özelleştirilirse ülke kalkınacak sizlerin yaşam koşulları büyüyecek dedi. Ama sonu hiç böyle olmadı. Devlet haklarımızı engellemek üzere devasa bir aygıt haline dönüşmüş durumda. Geçmediğimiz köprüler gitmediğimiz hastaneler için bir avuç sermayedara para ödüyoruz. Her 4 gençten biri her 3 kadından biri işsiz. İşsizlik artık geleceği tehdit eder durumda. İşsizlik Fonu işveren fonuna dönüştü. Dünyanın en adaletsiz vergi sistemi Türkiye’de. Her gün 5 arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Çalışma saatlerimiz giderek daha fazla uzuyor. Sendikalı olmak işten çıkarılmak demek. Toplu sözleşme hakkımız yüzde 7’lerle sınırlı, grev hakkımız fiilen yasaklanmış durumda. Sokakta mahkemede hak aramak imkansız hale geliyor. Bu yasakları övüne övüne anlatan bir tek adam tarafından yönetiliyoruz. Ülkeyi yönetenler kendi yarattıkları bu krizin ücretleri düşürerek, kazanılmış hakları gasbederek bizlere yüklemeye çalışıyor. Tarımı, üretimi bitireceksiniz, ülkeyi bu hale getireceksiniz, emeklilik hakkımızı gasbedip emekliyi yük EYT’liyi düşman ilan edeceksiniz. Öyle yağma yok. Bu yağma düzeninde göz konulan sadece işçinin hakkı değil, doğamız, kentlerimiz, tarihimizdir.”
“KORUNACAK DEĞİL KURULACAK BİR DEMOKRASİ”
“Halkın iradesine kayyumlar atanan, siyasi parti temscilerinin gazetecilerin hapiste olduğu ülkede bugün sınıf mücadelesi ve demokrasi mücadelesi vermeye devam ediyoruz” diyen Çerkezoğlu şöyle devam etti:
“Demokrasi olmadan emeğin hakları olmaz, emeğin hakları olmadan demokrasi olmaz. Bizler ekmek mücadelesinin bir parçası olarak demokrasi mücadelesi yürütürken korunacak bir demokrasiden değil kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz. Bu baskıları ortadan kaldıracak olan işçi sınıfıdır. Bunun için ilk görevimiz örgütlenmektir. Kadın ve genç işçileri mücadelenin ön safhasına katmak, mülteci işçileri örgütlemektir. İnsanca yaşayabilmek için, geleceğe umutla bakabilmek için yeniden kuruluşa ihtiyacımızı var. Sömürüye karşı emeğin haklarını korumak için, insan onuruna yaraşır bir ücret, kamusal sosyal güvenlik, bütün güvencesiz çalışma biçiminin ortadan kaldırmak, kadınların bulunduğu her alanda eşitsizliği ortadan kaldırmak için, Kürt sorunun çözümü için, laiklik için, yani emeğin Türkiyesi için omuz omuza yürüyeceğiz.”
10276,88%0,67
32,34% -0,07
34,74% 0,06
2390,37% -0,26
3880,65% 0,07