KILIÇDAROĞLU: “SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI GİBİ BİR SÜRECİ BIRAKMAK ZORUNDAYIZ”
SİYASET 18.03.2021 14:50:00 598 0

KILIÇDAROĞLU: “SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI GİBİ BİR SÜRECİ BIRAKMAK ZORUNDAYIZ”

CHP lideri, “Demokrasiyi savunmak, milli iradeyi savunmak demektir. Demokrasiyi savunmak, 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' cümlesini savunmak demektir,” dedi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Halkın desteğini alan siyasi parti yaşar, halkın desteğini almayan siyasi partiler tarihin çöp sepetine atılırlar. Dolayısıyla biz siyasi partilerin kapatılması, siyasi partilerin sonlandırılması gibi bir süreci bırakmak zorundayız, eğer demokrasiyi savunuyorsak" ifadelerini kullandı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Tekirdağ İl Başkanlığı'nda yaptığı konuşmada, "Kurtuluş mücadelesinin önsözü" olması, "Mustafa Kemal Atatürk'ün tarih sahnesine güçlü şekilde çıkması" ve "egemen güçlere karşı ortak mücadeleyi sergilemesi" bakımından Çanakkale Zaferi'nin çok önemli olduğunu vurguladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Tekirdağ İl Başkanlığı Binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Hepinize yürekten teşekkür ederim. Öncelikle Tekirdağ’da olmaktan son derece mutluyum. Belediye Başkanlarımız ve sizlerin milletvekilleri ellerinden gelen bütün çabayı gösteriyorlar. Güzel bir binanın açılışı dolayısıyla burada olmaktan da ayrıca mutluyum.

Bugünün daha önemli bir anlamı var. 106 yıl önce Çanakkale Zaferini kazanan dedelerimizin torunlarıyız, çocuklarıyız. Çanakkale Zaferi bizim tarihimizin çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu zaferin üç temel özelliğinden söz edebiliriz. Birincisi, Milli Kurtuluş Savaşımızın önsözüdür. Yıkılan bir imparatorluk var ama o imparatorluğun küllerinden yeni bir devleti inşa etmek zorundayız. Kendisini sorumlu hisseden kadrolar önce Çanakkale Savaşında kendilerini gösterdiler. Ve Çanakkale Zaferinin ikinci önemli noktası, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çok güçlü bir şekilde çıkmış olmasıdır. Biz Çanakkale Savaşını her ulusa nasip olmayan büyük başarı kazanarak tarihe mal ettik. Bir başka önemli özelliği, egemen güçlere karşı yaşlısıyla genciyle ortak mücadele ettiğimiz ve başarı elde ettiğimiz bir savaştır. Bu açıdan; 106 yıl önce mücadele ederek hayatını veren, kolunu, bacağını, gözünü veren şehit ve gazilerimizi şükranla anmak hepimizin temel görevidir. Bu konuda toplum olarak her yıl Çanakkale’yi anmamız aslında bir anlamda onlara duyduğumuz minnetin gelecek kuşaklara devredilmesini sağlamaktır. Bir başarıyı aldık ve o başarıyı gelecek kuşaklara da aktaracağız değerli arkadaşlarım.

Sonrasında malum İstiklal Marşımız var. Der ki, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!”  Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi Çanakkale Savaşıyla belleklerimize kazınmıştır. Biz kendi bayrağımızın altında özgürce yaşamak istiyoruz. Bu savaşı verenler aynı zamanda Milli Kurtuluş Savaşını verenlerdir. Hala Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık şiarını yeterince bilmeyen kadrolar vardır.

Şu gerçeği herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Atatürkçülüğün iki temel ayağı vardır. Birincisi siyasi bağımsızlıktır. İkincisi ekonomik bağımsızlıktır. Ve Mustafa Kemal şunu söyler, onun sözleriyle ifade edeyim, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” der. Bayrağımın altında özgürce yaşamak istiyorum. Ama yine Mustafa Kemal Atatürk söyler, “Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız”. Onun içindir ki, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları kazandıkları siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla taçlandırmak için Osmanlı’nın kaybettiği sanayi devrimini yeniden yakalamak zorunda kalmışlardır ve yakalamışlardır. Her birisi savaş meydanlarından geldi ama her birisi şunu söyledi: Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını nasıl sağlayacağız? İlk yaptıkları iş İzmir’de 1923’te iktisat kongresini toplamak olmuştur.

Dolayısıyla biz çocuklarımıza, evlatlarımıza bağımsızlığın ne anlama geldiğini çok iyi anlatmak zorundayız. Eğer bugün Türkiye 83 milyon olarak Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldiysek oturup her birimizin tek tek düşünmesi lazım. Bu coğrafyada yaşayan her birimizin oturup düşünmesi lazım. Ve yine düşünmemiz gerekiyor, nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyetinde dışarıdan para gelecek mi gelmeyecek mi umuduyla yaşayan bir siyasal iktidar var. Para gelse durum iyi, para gelmezse kötü. Peki senin ülken, senin kalkınman, senin büyümen nerede? Bunları sorgulamak zorundayız. Ben ve bu ülkede yaşayan herkesin sorgulaması lazım. Bakın bu savaşı yani Milli Kurtuluş Savaşını verenler, ekonomik kalkınmayı ve büyümeyi de sağladılar. Bir şeyi daha yaptılar, Osmanlının borcunu son kuruşuna kadar ödediler. Düyûn-ı Umûmiye İdaresini kapattılar. Acaba genç kuşaklarımız şu gerçeği biliyor mu? Yabancıların elindeki Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nde yani Borçlar Genel Müdürlüğü’nde çalışan personel sayısı, Osmanlı’nın Maliye Bakanlığında çalışan personel sayısından fazlaydı. Toplanan vergilerin kaderini, yapılacak yatırımların kaderini belirleyen Düyûn-ı Umûmiye İdaresiydi, yabancıların idaresiydi.

Gençlerimize gerçek tarihi anlatmalıyız. Bu binada oluşturulacak politikalar, yani Cumhuriyet Halk Partisi il merkezlerinde, ilçe merkezlerinde oluşturulacak politikalar tarihimizin iz düşümü olmak zorundadır. Aynı iz düşümden geleceğe bakmak zorundayız. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk hedef olarak çağdaş uygarlığı yakalamak ve aşmayı göstermiştir. Ve bizler bunu yapmak zorundayız, bunu başarmak zorundayız. Tarihin bize yüklediği böyle bir sorumluluk var. Bu tarihi sorumluluk içinde hareket etmek zorundayız. Gün ayrışma günü değildir, gün kavga günü değildir, gün beraber olma ve ülkenin ekonomik bağımsızlığını yeniden sağlama günüdür. Bunu yapmak zorundayız.

Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. 83 milyona sesleniyorum; siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, kimliklerimiz farklı olabilir, inançlarımız farklı olabilir, yaşam tarzlarımız farklı olabilir ama ülkenin bağımsızlığından hepimiz sorumluyuz. Çocuklarımıza her yönüyle bağımsız, onurlu bir Türkiye’yi bırakmak zorundayız. Milli Kurtuluş Savaşının hangi koşullarda verildiğini biliyoruz. Dolayısıyla bizlerin üzerine düşen tarihi bir sorumluluk var. Cumhuriyet Halk Partililerin üzerine düşen tarihi bir sorumluluk var. Cumhuriyeti kuranlar yani başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, demokrasiyi de inşa etmek istediler, çok partili hayatı getirmek istediler, bunun da mücadelesini verdiler, girişimlerde bulundular ama olmadı. Sonra onun arkadaşı, İnönü Savaşlarının kahramanı İsmet İnönü, çok partili yaşama geçirdi bu ülkeyi. Demokraside en büyük adımı attı ama bir şey daha yaptı, dünya siyaset tarihinde ender rastlanan bir şeyi yaptı. Savaş meydanlarının kahramanı, dönemin Milli Şefi olan İnönü, seçimi kaybettiğinde rakibine buyurun gelin, devleti siz yöneteceksiniz dedi, yürüyerek evine gitti. Tarihte yoktur böyle bir şey. Demokrasiye inananlar ancak bunu yaparlar.

Dolayısıyla iktidarda kalmak için her türlü numarayı çevirip acaba nasıl olur da iktidarda kalmanın yollarını ararım diyenler bu ülkeye katkıda bulunamazlar, demokrasilerine katkıda bulunamazlar. Ne diyor Anayasamız? “Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.” Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurları ne demektir? Siyasi görüşleri, ekonomik görüşleri, toplumsal görüşleri her siyasi parti kendisine göre yorumlar ve kamuoyuyla paylaşır. Halkın desteğini alan siyasi parti yaşar, halkın desteğini almayan siyasi partiler tarihin çöp sepetine atılırlar. Dolayısıyla biz siyasi partilerin kapatılması, siyasi partilerin sonlandırılması gibi bir süreci bırakmak zorundayız demokrasiyi eğer savunuyorsak. Bizim partimiz de kapatıldı. Bizim eskiden, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, bütün illerde ve ilçelerde binalarımız vardı; mal varlıklarımıza el kondu, arşivlerimize el kondu, binalarımıza el kondu ama biz demokrasi mücadelesinden vazgeçmedik. Demokrasiyi savunmak farklı bir şeydir. Demokrasiyi savunmak, insan haklarını savunmak demektir. Demokrasiyi savunmak, özgürlüğü savunmak demektir. Demokrasiyi savunmak, can ve mal güvenliğini sağlamak demektir. Demokrasiyi savunmak, insana saygı duymak demektir. Demokrasiyi savunmak, benim gibi düşünmeyen insanın düşüncesini özgürce söyleyebileceği bir rejimi savunmaktır. Demokrasiyi savunmak, milli iradeyi savunmak demektir. Demokrasiyi savunmak, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir cümlesini savunmak demektir, hakimiyet bila kaydü şart milletindir demektir.

(kaynak: chp internet sitesi)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 27.1 ° / 18.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 30.1 ° / 19.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı