Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye'nin kuzey batısında İdlib'de artan gerilimi ve çatışmaları görüşmek üzere Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İngiltere talebi üzerine toplandı.
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ve Acil Yardım Koordinatörü Mark Lowcock, BM Güvenlik Konseyi üyelerine İdlib'de tırmanan gerginlikle ilgili bilgi verdi. Lowcock geçtiğimiz iki ayda İdlib ve çevresinde çoğunluğunu çocukların oluşturduğu 600 bin kişinin ayrılmak zorunda kaldığını söyledi ve Suriye ordusu tarafından kontrol edilmeyen bölgelerin çok kalabalıklaştığını kaydetti. Her iki yetkili de bir ateşkesin “acil gerekliliğine” dikkat çekti.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Salı günü yaptığı açıklamada, "çatışmanın doğasında son derece endişe verici bir değişiklik" olduğunu belirterek "savaşın sona ermesi" gerektiğini söylemişti.
Taoplantıda BMGK'yi video konferans yoluyla bilgilendiren BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, artan hava saldırları ve çatışmaların çok sayıda kişiyi yerinden ettiğini ve birçok sivilin hayatını kaybettiğini söyledi.
Pedersen, “İdlib için sihirli bir çözüm varmış gibi davranamam ama uluslararası işbirliği ve ciddi bir girişimle çözüm bulunabileceğine inanıyorum'' dedi.
İdlib'de ''insani bir felaketin yaşandığını'' belirterek, son iki ayda yüzlerce sivilin yaşamını yitirdiğini ve yarım milyon kişinin yerinden edildiğini kaydetti. Çatışmaların devam etmesinin Türkiye sınırında "siviller için ağır sonuçlar doğuracağı" uyarısında bulunan ve "yabancı terörist savaşçıların dağılma riskine" dikkati çeken Pedersen, askeri bir yaklaşımın uluslararası görüş ayrılıklarını daha da derinleştireceğini söyledi. Ayrıca BM üyesi iki ülke Suriye ve Türkiye'nin karşı karşıya gelmesinin ise bölge ve ötesinde bir felakete yol açabileceği uyarısında bulundu.
BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock ise Aralık ayından bu yana Suriye'de 373 sivilin ve 3 insani yardım çalışanının öldüğünü söyledi.
Lowcock, İdlib'den kaçan 144 bin sivilin ise Türkiye'nin kontrolündeki Afrin, Azez ve El Bab'a gittiğini kaydetti.
SİNİRLİOĞLU: “TÜRKİYE HİÇ BİR SALDIRGAN EYLEME TOLERANS GÖSTERMEYECEK”
TRT’nin sosyal medya üzerinden duyurduğuna göre de, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, yaptığı konuşmada, Suriye'deki krizin kimyasal silah kullanımından, ''zalim bir rejimin kendi halkına karşı işlediği suçlara'', iç savaştan ''başarısız bir devletin terör rejiminin neden olduğu insani krize'' ve uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit teşkil etmesine kadar yaklaşık 10 yıldır konseyde görüşüldüğüne ancak hiçbir şeyin değişmediğine ve tehlikenin daha da büyüdüğüne dikkati çekti.
Türk askerlerin Türkiye ve Rusya arasında Eylül 2018'de imzalanan mutabakat gereği İdlib'de istikrarı ve kentin gerginliği azaltma bölgesi olarak kalmasını sağlamak için orada olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin sonuncusu da dahil olmak üzere tüm konuşlandırmalarının Rus yetkililerle koordineli bir şekilde yapıldığını anlatan Sinirlioğlu, tüm uyarılara rağmen rejimin 3 Şubat'ta Türk pozisyonlarına ateş açtığını vurguladı.
Sinirlioğlu, rejimin saldırısı üzerine Türkiye'nin askeri gözlem noktalarını korumak ve garantör ülke olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmek, gerginliğin tırmanmasını engellemek için İdlib'e ek birlikler konuşlandırmak zorunda kaldığını söyledi.
Büyükelçi Sinirlioğlu, ''Bazı gözlem noktalarımız rejim savaşçıları tarafından kuşatılmış durumda ve bugün de rejim hava saldırılarıyla bombardımana devam etti.'' dedi ve Türkiye'nin Suriye nüfusunun beşte biri olan yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını aktararak ,''Şimdi de bu rejim Türk askerlerini hedef alarak benim ülkemi kirli savaşının içine çekmek istiyor.'' diye konuştu.
Sinirlioğlu, Türkiye'nin siyasi bir çözüme inandığını belirterek, ''Ancak Türkiye asla hiçbir saldırgan eyleme tolerans göstermeyecek. Türkiye'nin güvenliğini ve Türk askerlerini hedef alan hiçbir saldırı cezasız kalmayacak. Meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta asla tereddüt etmeyiz. Burada kırmızı çizgimizden bahsetmiyorum, bu bir uyarı.'' ifadelerini kullandı.
Suriye rejimine bu ayın sonuna kadar mevcut pozisyonlarından çekilmesi ve rejim destekçilerine de bu yönde gerekli adımları atması çağrısında bulunan Sinirlioğlu, uluslararası topluma da Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarına saygı göstermesi çağrısı yaptı.
Rusya'nın da garantör ülke olarak İdlib'e askeri operasyonlar ve saldırıların önlenmesi ve mevcut statükonun korunmasını sağlamak için gerekli tüm önlemleri alma taahhüdünde bulunduğunu ancak geçen mayıstan beri rejim güçlerinin ateşkesi en az 20 bin kez ihlal ettiğini, 1500 sivilin öldüğünü ve 800 bin kişinin yerinden edildiğini ifade eden Sinirlioğlu, 12 Ocak'ta varılan yeni ateşkesin yine rejim tarafından 6 bin 500 defa ihlal edildiğini söyledi.
Rus yetkililerle, askeri düzeyde çatışmaları önleme de dahil, her düzeyde temasları sürdürdüklerini ve bu temaslardan Soçi mutabakatına bağlılığın yenilenmesini ve İdlib’de başlangıçtaki duruma dönülmesini beklediklerini belirten Sinirlioğlu, ''Türkiye, birliklerini çekmeyecek ve gözlem noktalarını terk etmeyecek.'' dedi.
ABD TEMSİLCİSİ: TÜRKİYE’NİN SAVUNMASI MEŞRU”
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Kelly Craft, konseyde yaptığı konuşmada, İdlib'de rejim, Hizbullah ve Rusya'nın sürdürdüğü ''barbar, haksız'' askeri saldırıları şiddetle kınadı.
İdlib'deki yıkımın boyutuna bakıldığında ne ateşkes ne de siyasi çözüm konusunda Rusya ve rejime güvenilebileceğini ve Astana sürecine artık inanmadıklarını belirten Craft, BM Suriye Özel Temsilcisine acil kapsamlı ve denetlenebilir bir ateşkesin sağlanması çağrısı yaptı.
Craft, Esad rejiminin İdlib'de Türk gözlem noktasına saldırısını hatırlatarak, "NATO müttefikimiz olan Türkiye’nin, Esad rejiminin saldırılarına karşı kendini savunma amaçlı meşru cevabını ABD olarak tam destek veriyoruz." dedi.
Birleşmiş Milletlerin Alman Büyükelçisi Christoph Heusgen de, rejimin Türk gözlem noktalarına saldırılarından derin kaygı duyduklarını belirterek, "Rejimin gerilimi tırmandırması kabul edilemez" dedi.
İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Karen Pierce de İdlib'de uzun süredir ''en kötü kabus''un yaşandığını söyledi.
Pierce, ''Türkiye, İdlib'de barışçıl bir çözüm bulmak ve milyonlarca Suriyelinin mülteci konumuna düşmesini engellemek için çaba gösterdi ama Suriyeli makamların mutabakatı görmezden geldiğine şahit oluyoruz. Birçok ateşkes ilan edildikten bir iki gün sonra ihlal edildi. Artan gerginliğin halihazırda 3 buçuk milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye'ye etkisinden derin endişe duyuyoruz.'' diye konuştu.
RUSYA TEMSİLCİSİ: “KİMSE RUS-TÜRK İLİŞKİSİNE NİFAK SOKMASIN”
Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzia, Hayat Tahrir el Şam'ın Gerginliği Azaltma Bölgesi İdlib'i ele geçirdiğini ve 2019'un sonunda 1400'den fazla terör saldırısı düzenlediğini belirterek, ''Suriye hükümetinin topraklarının kontrolünü yeniden kazanmaya çalıştığını'' savundu ve Türkiye ile temasta olduklarını ve Moskova'nın kimsenin Rus-Türk ilişkilerine nifak sokmasına izin vermeyeceğini söyledi.
Sputnik ajansında yer alan habere göre BM Güvenlik Konseyi toplantısında konuşan Vasiliy Nebenzya, İdlib gerilimi azaltma bölgesindeki son gelişmeler ışığında Türkiye'yle yapılan çalışmaları değerlendirdi.
Rusya'nın İdlib'deki çatışmaların sona ermesi ve gerilimin azaltılması için Türkiye'yle işbirliğine devam edeceğini belirten Nebenzya, iki ülkenin liderleri, dışişleri bakanları, siyasi ve askeri kurumlarının sürekli iletişim halinde olduğunun altını çizdi.
Moskova'nın kimsenin Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilere nifak sokmasına izin vermeyeceğini kaydeden Nebenzya, bu hususun Türkiye ve İran'la siyasi süreci teşvik ettikleri Astana formatındaki işbirliği için de geçerli olduğunu vurguladı.
10276,90%0,67
32,24% -0,12
34,64% -0,23
2390,38% -0,12
3887,04% 0,00