100. YILINDA SAMSUN´A ÇIKIŞI  MUSTAFA KEMAL´İN KALEMİNDEN OKUYALIM!
GÜNDEM 18.05.2019 14:30:26 3193 0

100. YILINDA SAMSUN´A ÇIKIŞI MUSTAFA KEMAL´İN KALEMİNDEN OKUYALIM!

Yazarımız Prof. Dr. Özer Ozankaya, "Tutsak yaşamaktansa yok olmak daha iyidir!" diyen önderlik- sözleriyle tanıttığı 100 yıllık onur ve kurtuluş öyküsünün başlangıcını Büyük Atatürk´ün kendi kaleminden şöyle aktarıyor

Atatürk, Samsun´a çıkış öncesinde İstanbul´daki 5-6 aylık hazırlık dönemini de karanlıkta bırakmamış, 1926´da Hâkimiyet-i Milliye Gazetesinde daha sonra ATATÜRK´ÜN ANILARI başlığıyla kitap olarak da basılacak olan bir dizi söyleşide yayınlatmıştır.

Samsun´a çıkışını sağlayan ?görevlendirilme?sini ve ?yetki maddesini? doğrudan kendisinin yazdırması durumunu Atatürk´ün kaleminden okuyalım:

"? bir ulus tutsaklığa düşünce o ulustan olan herkes nasıl da hiç oluyor!

Benim kanım oydu ki, ve daima o oldu ki, dünyada insan olarak yaşamak isteyenler, insan olmak niteliklerini ve gücünü kendilerinde görmelidirler. Bu uğurda her türlü özveride bulunmağa razı olmalıdırlar. Yoksa, hiçbir uygar ulus, onları kendi sırasında ve yanında görmek istemez.

"Bir gün Harbiye Nazırı Şakir Paşa beni makamına çağı-rarak, tek sözcük söylemeden bir dosya uzattı. ´Bunu okur musunuz?´ dedi. Baştan sona incelediğim dosyanın özeti şuydu: İngiliz kuvvetleri komutanının hükümete başvurusunda, Samsun ve dolaylarındaki Rum köylerine Türklerin saldırdığı bildiriliyor, "Bu saldırıları önlemek gerekir; siz yapamazsanız, biz önleyeceğiz" deniliyordu.

´Emriniz Paşam?´ diye sordum.

- ´Sadrazam Ferit Paşa ile durumun böyle olup olmadığını yerinde incelemek için sizi göndermeği uygun bulduk.´

- ´Peki´, dedim, ´yalnız izin verilirse görevime bir biçim vermeliyiz. Sizi üzmeyeyim, isterseniz Genelkurmay Başkanınızla görüşerek bunu saptayalım´ dedim. ´Hay Hay´ dedi.

2. Başkan Diyarbakır´lı Kâzım Paşa´ya giderek ´Her ne neden ya da amaçla ise, beni İstanbul´dan uzaklaştırmak için bir vesile aramış ve bu görevi bulmuşlar. Bu fırsattan elden geldiğince yararlanmalıyız.´ dedim.

Kâzım Paşa. ´Sen o yöreye Ordu Müşettişi olarak gidebilirsin´ dedi.

´Adın önemi yok´ dedim, ´Sen Harbiye Nazırı ile görüş, benden ne istediklerini öğren, üst yanını kendimiz yaparız.´

Kâzım Paşa´nın aldığı yönerge şuydu: Amaç Samsun yöresinde Rumlara saldıran Türkleri cezalandırmak ve Anadolu´da beliren bir takım ulusal örgütleri ortadan kaldırmaktır.

´Çok güzel,´dedim, ´onlar ne istiyorsa en çoğunu ekleyerek bir yönetmelik yazınız. Yalnız bir iki maddeyi ben kaleme alayım.´

BENİM ÖNEM VERDİĞİM, YETKİ KONUSUYDU. ELDEN GELDİĞİNCE ANADOLU´NUN HER YANINA DOĞRUDAN DOĞRUYA EMİR VEREBİLMELİYDİM. BİR DE İLİŞKİDE BULUNDUĞUM ASKERIİ VE MÜLKIİ YÖNETİM MAKAMLARINA DUYURULARDA BULUNABİLMELİYDİM.

Kâzım Paşa yüzüme baktı: ´Bir şey mi yapacaksın?´

´Evet, bu maddeler olsa da, olmasa da bir şey yapacağım!´ dedim. Kâzım Paşa, ´Görevimizdir, çalışacağız´ dedi.

Dediğim gibi yazdığı yönetmeliği Harbiye Bakanına göstermek üzere odadan çıktı. Geri geldiğinde yönetmeliği sadrazamın imzalamayacağını, ancak Harbiye Bakanı Şakir Paşa´nın da imza yerine yalnız mühür basmayı kabul edebileceğini söyledi. Öyleyse yönetmeliğe, ´Mustafa Kemal Paşa gerek gördükçe Sadrazam´la haberleşir´ hükmünü eklemesini istedim. Kâzım Paşa böyle bir madde de ekledi ve temize çekip mühürledi...

Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırıyordum. Kafes açılmış, önümde geniş bir âlem; kanatlarını çırparak uçmağa hazırlanan bir kuş gibiydim."

(İstanbul´dan ayrılmadan Padişah Vahdettin´i de ziyaret etmesi kendisine bildirilir.) 

"Yıldız Sarayının ufak bir salonunda Vahdettin´le nerdeyse diz dize denecek ölçüde yakın oturduk.

Boğaziçine açılan pencereden görülen manzara şu: birbirine koşut sıralar üzerinde düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayına doğrulmuş.

Vahdettin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:

´Paşa, Paşa, şimdiye dek devlete çok hizmet ettin; bunların hepsi artık tarihe girmiştir. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden önemli olabilir: Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin!´

´Bana karşı gösterdiğiniz teveccüh ve güvene teşekkür ederim. Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz!´ demekle yetindim.

Bir yandan da kafamda Vahdettin´in ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Hemen kavradım. Vahdettin demek istiyordu ki, ´hiç bir gücümüz yoktur. Tek dayanağımız, İstanbul´a egemen olanların politikasına uymaktır.´ Benim görevim de onların yakındıkları sorunu çözmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, ülkeyi ve halkı bu politikanın doğruluğuna inandırabilirsem ve bu politikaya karşı gelen Türkleri tepelersem, Vahdettin´in isteklerini yerine getirmiş olacaktım.

´Merak buyurmayınız, efendimiz,´ dedim ve izin alarak huzurundan çıktım."

(Bandırma vapuru Galata rıhtımında hazırdır. Mustafa Kemal oraya gitmek üzere Şişli´deki evinden ayrılmak üzereyken, Rauf Bey (Orbay) gelir ve aldığı bir habere göre ya yola çıkışına engel olunacağını ya da vapurun Karadenizde batırılacağını söyler.)

"Yıldırımla vurulmuşa dönmüştüm. Bir an yalnız kaldım ve düşündüm : bu dakikada düşmanların elindeydim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı? Beynimde bir şimşek çaktı: tutabilirler, sürebilirler; ama öldürmek? Bunun için beni Karadenizin coşkun dalgaları arasında yakalamak gerekirdi. Bu olasılık mantığa uygundu.

"Ancak, benim için artık yakalanmak, tutuklanmak, sürülmek, düşündüklerimi yapmaktan alıkonulmak, hepsi ölümle eşitti 

Hemen karar verdim; arabaya atlayıp Galata rıhtımına geldim. Yirmiyedi yıllık yaşlı kaptana ürkütücü olasılıkları anlattım. ´Ne ters rastlantı!´ dedi, ´bu denizi de iyi tanımam; pusulamız da biraz bozuk!´ Elverdiğince kıyıları izlemesini söyledim. Çünkü bundan sonra benim tek istediğim, Anadolu´nun bir kara parçasına ayak basmaktı.

Sinop´ta, Samsuna kolaylıkla gidebilecek yol olup olmadığını soruşturdum; yazık ki yokmuş.

Bilmem neden, Samsun´a bir an önce ayak basmak için öyle acele ediyordum ki, zaman yitirmektense, tehlikelere göğüs germeği yeğledim. Yeni baştan Bandırma vapuruna bindik. Değişmeyen düzenle gezimizi sürdürerek sonunda Samsun´a vardık!"

Bknz.: Özer Ozankaya, CUMHURİYET ÇINARI - ATATÜRK´ÜN UYGARLIK TASARIMI, Cem Yay.

 

...


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

Gaziantep'te Gezilmesi Gereken Tarihi Mekanlar

30 Ağustos coşkusu Çukurova’da yaşandı

TMMOB İKK,‘Ülkede, Bölgede, Dünyada Barış’ Her Zaman Şiarımız Olacaktır"

ÇGC,‘Bağımsızlık tutkumuz hiç bitmeyecek’

Prof. Dr. Süleyman İrvan:“Basılı gazeteciliğin bittiğini ilan etmek durumundayız”

“30 AĞUSTOS; DÜŞMAN DEVLETLERE ŞAPKA ÇIKARTTIRAN BÜYÜK ZAFER”

TGF "30 Ağustos, Türk Milleti için varlık nedenidir"

ÇGC,“Hür doğup hür yaşamak çok önemli”

30 AĞUSTOS ZAFERİNİ KAZANAN BAŞKOMUTAN DEMOKRATTIR; O'NUN CUMHURİYETİNİ YIKMAK İSTEYENLERİN DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ YOKTUR

ÇYDD Türkiye Cumhuriyeti'nin 100., Büyük Taarruz'un 101. yılını Afyonkarahisar'da Kutladı

ULUSAL VE YEREL MEDYADA ZAFER BAYRAMI SERGİSİ DÜZENLENİYOR

26-30 AĞUSTOS 1922 BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ:KUTSAL SAVAŞ

Ankara'dan Uçakla Günübirlik Ziyaret Edebileceğiniz Şehirler

KAYMAKAM ATAMALARI GERÇEKLEŞTİ

ÇYDD'DEN AFYON BULUŞMASI

Jeoloji Mühendisleri Odası'ndan deprem açıklaması

JMO’dan “17 Ağustos 1999 Depremi” Açıklaması

ÇGC’de kaynaşma yemeği

TGC: "Gazetecilik tutukluluk nedeni olmaktan çıkarılmalıdır"

ADANA BAROSU’NDAN ‘HAK İHLALİ’ İDDİASI

Enerjisa Enerji ve TEMSA’nın Oyungezer Otobüsü Deprem Bölgesinde

  • BIST 100

    10045,74%-0,37
  • DOLAR

    32,41% 0,09
  • EURO

    34,52% -0,08
  • GRAM ALTIN

    2381,04% 0,05
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00
  • Perşembe 25.8 ° / 16.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 24.1 ° / 17.8 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Cumartesi 24.1 ° / 16.4 ° Orta kuvvetli yağmurlu