PARLAMENTER DEMOKRASİ´NİN BAĞRINA HANÇER DAYANMIŞKEN

PARLAMENTER DEMOKRASİ´NİN BAĞRINA HANÇER DAYANMIŞKEN

?Bir hükümetin meşruiyeti sadece menşeinde, yani iktidara gelişinde değil, iktidarda da kendisini bu mevkie getiren Anayasaya riayeti ve Millet efkarı, ordu, kaza ve ilim müesseseleri gibi müesseselerle işbirliği yaparak, Hukuk içinde yaşaması ile ve deva

BM Dünya İnsani Zirvesi için geldiği İstanbul´da  Erdoğan ile ikili bir görüşme gerçekleştirdikten sonra açıklamalarda bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel  "Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmede açıkça bağımsız bir yargı sistemine, bağımsız bir medyaya ve güçlü bir parlamentoya ihtiyaç olduğunu da söyledim" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elbette parlamentodaki her dört milletvekilinden birinin dokunulmazlığının kaldırılması kararı da ciddi bir endişe kaynağı. Bunu da Türkiye cumhurbaşkanına açıkça ifade ettim."

Tam da Türkiye´de parlamenter demokrasinin fiilen hiçe sayılmaya başlandığı ve pek yakında demokrasi kubbesinde hoş bir seda gibi kalmaya aday olduğu şu çalkantılı günlerde pek anlamlı bir laf bu. Hem de Sovyet rejiminin baskısı altında Batılı anlamda bir demokratik yapılanmanın var olmadığı bir ülkenin, Doğu Almanya´nın, eski yurttaşı olan bir devlet insanından işitiyor olmakla başka bir boyut kazanıyor bu sözler. Ama merak etmiyor değiliz.  Almanya´da Nazizmin ?astığı astık, kestiği kestik? günlerinde, Türkiye Cumhuriyeti´nin parlamenter demokrasiyi olgunlaştırıp örnek bir çağdaş rejim yolunda cesur adımlar atma ve deneyimler kazanma çabalarıyla övünç dolu tarihe sahip oluşu göz önüne alındığında, bu anımsatmadan öte ağır eleştiri acaba tam olarak anlaşılabildi mi muhatabınca? Yoksa önemsenmediği gibi saçma sapan bir müdahale olarak mı görüldü?

Koltuğuna yeni oturtulan başbakan için pek ciddi anlam taşımıyor olmalı bu uyarı. Zira daha önce de medyada sarf ettiği sözlerin bir benzerini bugün de yineledi partisinin grup toplantısında. Tarihimizde ilk kez doğrudan halk tarafından 21 milyon oy alarak seçilen Cumhurbaşkanının yönetsel ilişkilerinde yaşanan fiili durumu anayasal kılıfa sokuşturmak  için her şeyi göze aldıklarını ilan etti. Parlamentodaki diğer grupları tehdit etti ve şöyle konuştu:

 ?Türkiye´nin milletin beklentisi olan, sizlerin her seçimde de vaadi olan yeni anayasayı hep birlikte yapalım. Bu onura, bu şerefe siz de ortak olun. Eğer, her zamanki gibi ipe un sererseniz, biz ne yapacağımızı biliyoruz. Zihnimiz berrak, yolumuz aydınlık, gerekeni yapacağız!?

Bu durumda Merkel´in kibari uyarısı, eleştirisi bile aşılmış oluyor. Hem halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanının bugüne kadarki icraatı fiili durum, açıkça anayasa ihlali olarak, itiraf ediliyor, hem de yapılacak anayasanın eninde sonunda milli irade uzlaşmasını içermeyen tam bir ?siyasi parti? anayasası olarak hedeflendiği ilan ediliyor. Bayan Merkel herhalde bu garabeti de fark etmiş ancak dile getirmeyi sakıncalı bulmuş olmalıdır. Zira kendi ülkesinin tarihinde milli irade yetkilerini referandumla ele geçiren Hitler örneğinin nelere mal olduğunu ve bir ?parti rejiminin? ülkesinin ve dünyanın başına ne belalar sardığını unutmuş olamaz. İkinci Dünya Savaşının kurbanlarından oluşan bir halkın başbakanı bu tabloyu kibarca ?güçlü bir parlamentoya ihtiyaç olduğunu? söyleyerek anımsatmakla yetinmek istemiştir.

Durum gerçekten bu kadar vahim mi? Gerçekte göründüğünden de vahim. Türkiye Cumhuriyeti tüm olumlu kazanımlarını parlamenter demokrasinin denetleyici, halk iradesinin katılımına açık işleyişlerinde elde etmiştir. Kurtuluş Savaşımızın Gazi Meclisi, Atatürk´ün önderliğinde Zafer yolunda en güçlü irade kaynağı olmuş; devrimlerin ve ciddi kalkınma hamlelerinin dinamiklerini 1950´li yıllara kadar hedefe ulaştırmanın etkenleri arasında yer almış; temiz ve hukuka uygun yönetim sisteminin denetçiliğini yapmış; 1950´de de 14 Mayıs demokrasi devrimine kaynak oluşturmuştur.

Ne zaman ki parlamento iradesi kişisel, partizan ve zümresel çıkarlara alet edilmek istenmiş, o zaman ara rejimler dönemi yaşanmaya başlanmıştır. Bu dönemler son 65 yıldır gelip gitmektedir. Parlamento denetimini bertaraf etmek isteyen siyasiler, parlamentoyu sorumsuz icra organı gibi kullanmaya yönelen  partizan oluşumlar, hem ülkeyi hem de rejimi bugünkü acınası ve perişan duruma taşımışlardır. Artık bu yozlaşma ile de yetinilmemekte, parlamentoyu ve kuvvetler ayrılığını da yok edip, tüm iktidar gücünün tek bir elde toplanması suretiyle astığı astık, kestiği kestik bir ucube yönetim modelinin heyulası ülkenin ve ulusun üzerine salınmak istenmektedir.

Altındaki koltuğu çekilen ve bu göreve anayasal kurallar çerçevesinde getirilmiş bir başbakanın yerine bir gecede o yere oturtulan ve iktidarını borçlu olduğu anayasal düzene sahip çıkmaya yanaşmayan  bir başka başbakan? İndir parmak, kaldır parmak çoğunluğu ile her şeye kadir olduğu sanılan bir parlamento? Hukukun hiçe sayıldığı, ulusun ve ülkenin bölünmüşlüğünün tahrik edildiği bir tehlikeli gidiş? Tüm bunları o desteği alındığı sanrısı ile övünülen milyonlarca insanımızın bilinçli olarak istediği varsayılabilir mi? Böyle bir tabloyu o çok özlenen meşruiyet arayışları ila bağdaştırmak olası mı?

Geliniz on yıllar boyunca birkaç kez yinelediğimiz ve teşbihte hata olmaz özdeyişi doğrultusunda şu sözlerle bir yanıt arayalım bu soruya:

?Bir hükümetin meşruiyeti sadece menşeinde, yani iktidara gelişinde değil, iktidarda da kendisini bu mevkie getiren Anayasaya riayeti ve Millet efkarı, ordu, kaza ve ilim müesseseleri gibi müesseselerle işbirliği yaparak, Hukuk içinde yaşaması ile ve devamı ile mümkündür.?(*)

Bir taraftan Anayasaya aykırı yasalar çıkarıp bunlara dayanarak kanunsuz icraatta bulunan bir siyasal iktidarın, diğer yandan dengeleri bozarak devlet kurumlarını, politik ve sosyal müesseseleri hatta bunların içindeki insanları birbirine düşürmek suretiyle bir anarşi ortamına yol açıyor olması söz konusu ise ülke yönetimini olmazsa olmazı meşruiyetin temelleri sarsılmaz olmaz mı? İsterse ezici çoğunlukla oy alsın, bir siyasal iktidar huzur ve güvence unsurlarını ortadan kaldıran icraatını sürdürürse, alkışlarla ya da trollerin, dalkavukların gürültüsü ile meşruiyet kuşkularını zihinlerden silebilir mi?

Bu soruları sormak, yanıtlarını en ince noktasına kadar aramak zorundayız. Bayan Merkel´in siyasal olgunluğumuza yönelik eleştirilerinden rahatsız oluyorsak, parlamenter demokrasimizin başarılı geçmişine hürmeten bunu asla ihmal etmemeliyiz.

-----------------------------------------------------------------

(*) Ordinaryus Profesör Sıddık Sami Onar başkanlığında kurulan Anayasa Komisyonunun 28 Mayıs 1960 tarihli Raporundan


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00
  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu