´İHTİLAL! ÇOCUKLARINI YEMEYE KOYULMUŞ İSE NE YAPMAK GEREK?

´İHTİLAL! ÇOCUKLARINI YEMEYE KOYULMUŞ İSE NE YAPMAK GEREK?

Yapılacak en doğru şey, hukukun üstünlüğü ilkesini öne çıkaracak ve 2002´den bu yana yıkılan ve yerine konulamayan tüm kamusal değerlerin analizini yapacak, en fazla da ülkenin adım adım kişisel dikta yönetimine gidişini ve bunun yarattığı tehlikeleri anl

Denetimsiz iktidar gücünün nerelere varabileceği seçimlere sayılı günler kala bir kez daha ortaya çıktı. ?Cemaat? diye bilinen ve FETÖ Terör Örgütü olarak adli soruşturmanın şüphelisi/sanığı olarak haklarında dava açılmış bir kesimin ekonomik kaynağı olduğu iddiası ile bir holdingin mal varlığına el konuldu. Yine aynı holding ait tv kanalları önce yayın platformlarından çıkarıldı, sonra da ekranları karartıldı. Holdingin gazetelerine de kayyum tayin edilerek yayınlarına müdahale ortamı yaratıldı.

Bir hukuk devletinde böylesine keyfilik, kin ve intikam dozu yüksek bir yaptırım yöntemine rastlanabilir mi? Elbette önce işin bu yönü sorgulanmalı. İşlenen suç varsa bile, peşin cezalandırma ve infaz girişimi ile hukuk ve adalet sistemi bu denli orantısız güç kullanma yetkisine sahip mi? Bu hamlelere alınan yargı kararlarının temel alındığı izlenimi yaratılıyor olsa bile bu durum gerçeklerle bağdaşıyor mu? Hele basın yayın organlarının suç isnadı karşısında kalsalar dahi tesislerine, araçlarına el konulmasına Anayasa hükümleri izin vermiyorsa, hangi kamu yetkilisi ya da görevlisi  kimin emirleri ile yayın organlarına baskın yapıp çalışanları terrorize edebilir? Bu yolda kanunsuz emirleri kim vermektedir?

Bu sorular ve yanıtları kamuoyunda, hukuk ve siyaset çevrelerinde tartışılıyor. İktidar güçlerince anayasa ve hukuk dışı yürütülen soruşturma ve cezalandırma yöntemleri şiddetli tepkilere konu oluyor. Ancak bu arada  şunu diyenler de çıkabiliyor:

?Cemaat ve bileşenleri ettiklerini buluyorlar.  Hani ne denir, ?Men dakka, dukka?? Bugün başlarına bu işler gelen  cemaat unsurları zamanında her türlü kumpas yöntemlerini seferber ederek,  hukuksuz ve keyfi soruşturmalarla, yalan deliller üreterek Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensuplarını, aydınları ve yurtseverleri Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalarla yıllarca zindanlarda çürütmedi mi? Şimdi ?ise benzer yöntemlerle karşılaşıyorlarsa, bu yolu ilk açan kendileri olmadı mı??

Bu yaklaşım aslında tartışma götürmez biçimde gerçeklere uygun. Buna kuşku yok. Ama ortada daha vahim bir başka gerçek var. Bir kere hukuksuzluğu başka bir hukuksuzluk ile telafi edemezsiniz. Hele o hukuksuzluğa siz de zamanında ortak olmuşsanız bunu bugün başka bir cepheden  örtbas edemezsiniz.  Siz de ?Ben bu soruşturmaların savcısıyım? demiş iseniz, hele siz, Türk askeri, bağımsız ve onurlu Türk hukuk adamları, aydınları ve yurtseverler kıyıma uğratılırken, Avrupalı ve Amerikalı dostlarınızın, sırf Atatürk Türkiye´sinin ulusalcı ve bağımsız yapısı ortadan kalksın diye ?Bu iş sonuna kadar götürülmeli? direktiflerine uygun davranışı benimsemişseniz?  Brüksel ve Vaşington kaynaklı yüreklendirmeler doğrultusunda o iğrenç kumpas sürecindeki hukuk cinayetine,  yıllar boyu yargı ve yürütme unsurlarının tam desteğini sağlamış,  hatta bundan nemalanmışsanız, bugün bu temelsiz gerekçelerin kamuoyundaki yansımalarından yararlanarak başka bir hukuk dışılığa kalkışamazsanız!

Erdoğan son dönemde yaptığı konuşmalardan birisinde 2002 yılındaki seçimi kazanarak iktidara gelişlerini bir tür ?demokrasi ihtilali? olarak niteledi. Türkiye´nin büyük bir dönüşümden geçiyor olduğu savlarının temeline oturttu bu olayı. Eğer ihtilali, sadece kurulu düzeni,  yerleşik düşünce ve yaşam sistemlerini yerle bir etmek olarak tanımlarsanız, bu iddiada gerçek payı bulabilirsiniz. Gerçekten Türkiye artık 20. Yüzyılın  ?O´ ülkesi değil. Çok şey yakıldı yıkıldı: Ulus devlet bölünme noktasına getirildi. Ekonomik ve siyasal bağımsızlık, babalar gibi satılan tüm stratejik sektörlerin yeni dış sahiplerine peşkeş çekildi. Ekonominin dizginlerini ellerinde tutanlar, bir de yüzmilyarlarca dolar borçları sağlayanlar, ülkenin siyasal yönelişlerine de tahakküm eder oldular. Oluşan siyasal, askeri ve diplomatik şantaj ortamında iktidar sahipleri sadece kendi bireysel çıkarlarını ve güvenliklerini koruma kaygısı ile başbaşa kaldılar. Zira sözü edilen ?ihtilal? sadece yıkmış, yerine toplumsal ve siyasal izdüşümleriyle güvenceler getirebilecek  hiç bir ciddi ekonomik ve kurumsal yapıyı koyamamıştı. Hatta ortada sağlıklı ve güvenilir devlet kurumlarını bile bırakmamıştı.

İşte bu noktada ihtilalin ezeli yasaları işlemeye başladı: İhtilal kendi çocuklarını yemeye koyuldu. 2002 İhtilalinin iki ?paralel´ kanadı vardı: Birisi oy tabanından çok örgütlü yapısıyla etkin olan Cemaat, diğeri AKP´nin sandıktaki siyasal gücü! 2010 sonrasında, o günlere kadar ortak amaçlarına uygun kadro ve erk paylaşımı, ortak hasım Cumhuriyet kurum ve işleyişlerine yöneltilen kumpaslar ve icraat bağlamında gül gibi geçinip giden kardeşlerin arasına nifak düştü.

Yolsuzluk savları, bilinen ya da bilinemeyen çıkar çatışmaları, dış kaynaklı baskılar, her neyse anlaşmazlık bugünkü boyutlarıyla kin ve intikam gösterilerine geldi dayandı. Şimdi ortada kim haklı, kim haksız hesabı yapılacak bir durum bulunmuyor.  Türkiye´nin ve ulusumuzun güvenliği bağlamında bundan sonra ne yapılmalı sorusu gündeme geliyor. 2002´den bu yana tarümar edilen devlet düzeni, iktidardakilerin kendi kişisel güvenlik ve savunma kaygıları ile siyasallaştırıp sonra da kişiselleştirdikleri yargı sisteminin sağaltılması, artık işletilemez hale gelen parlamenter sistem, yürütme erki üzerindeki denetim mekanizmaların yeniden kurulması, velhasıl denetimsiz iktidar gücünün dizginlenmesi temelinde hukuk devleti işleyişlerinin yeniden etkin kılınması? Bunlar hep o sözde Demokrasi İhtilali denilen ?yıkımlar bütününün´ sonuçları. Ve de mutlaka Türkiye´nin çağdaş  biçimde yeniden kurulması gerekiyor.

1 Kasım seçimlerine umutla bakıp  bir çözüm olasılığı yatıyor mu orada dersek,  bu biraz kuşkulu! Bugünlerde cemaat mallarına ve gazeteleriyle televizyonlarına karşı yürütülen hukuk dışı kovuşturma ve soruşturmalar merkezinde tabloyu bütünüyle görmeden sadece iktidara yüklenmekle yetinilen kampanyaların sonucu sandığa nasıl yansır, bunu da kestirmek zor. Hani en aklı başında olan insanların bile bir yanda kumpas kurucusu ve diğer yanda da kumpas savcısı olan parallel ihtilal çocuklarının hangisinden yana ağırlığını koyması gerektiğini bilmediğini dahi görmekteyiz. Olay, muhalefetteki siyaset erbabı açısından cemaat bileşenleriyle kolkola girerek bundan nemalanma kaygısına dönüşürse, bu seçmenimizin zeka düzeyini küçümsemek anlamna gelir ki, böyle bir hesabın sonu hüsrandır.

Yapılacak en doğru şey, hukukun üstünlüğü ilkesini öne çıkaracak ve 2002´den bu yana yıkılan ve yerine konulamayan tüm kamusal değerlerin analizini yapacak, en fazla da ülkenin adım adım kişisel dikta yönetimine gidişini ve bunun yarattığı tehlikeleri anlatabilecek mantık silsilesini seçmenin düşüncelerine katmaya çalışmaktır. Bunda geç mi kalındı, sonucu Pazar gecesi hep birlikte göreceğiz?

 

 


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı