CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan bugün yaptığı basın açıklamasında, ?AKP iktidarı bugün Türkiye´de tarımı gözden çıkarmış, pancar üreticisini gözden çıkarmış, tütün üreticisini gözden çıkarmış, buğday üreticisini gözden çıkarmış, kendi çiftçisini gözden çıkarmış Türkiye´de Trakya´nın iki katı büyüklüğünde arazi ekilemez duruma düşmüş , ama Sudan´dan 780 bin dönüm arazi kiraladık diyor hükümet. Sudan´dan 780 bin dönüm arazi kiralandığı haberi düşüyor. Türkiye´de toprak boş, orada pamuk Kanola yağı ve yağlı tohum üreteceklermiş. Ege´nin çiftçisi, Trakya´nın çiftçisi, Orta Anadolu´nun çiftçisi, Doğu Anadolu´nun çiftçisi taş yesin Türkiye gitsin Sudan´da arazi kiralasın. Akılla izah edilebilir bir şey değil. Bu kiralama işleminin arkasındaki güçler kimler açıklamaya davet ediyoruz.? diye konuştu.

Tezcan´ın basın açıklaması şöyle:

?Değerli basın mensupları, bugün bir şehit haberimiz var, acı bir haber aldık Erzincan Kemaliye´de bir şehidimiz var, yüreğimiz yanıyor. Şehidimize Allah´tan rahmet diliyorum. Bütün ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum, milletimizin de başı sağ olsun. Bu acı haberlerin yaşanmadığı günleri özlemle bekliyoruz.   

?ENİS BERBEROĞLU  300 GÜNDÜR REHİN TUTULMAKTADIR?

Değerli arkadaşlar, bugün İstanbul milletvekilimiz Enis Berberoğlu´nun rehinde 300. gününü doldurduğu gündür. Enis Berberoğlu rehin alındıktan sonra 300. gününü doldurdu. 300 gündür rehin. Hukukun çalışmadığı, yargının siyasetin emri altında, tahakkümü altında olduğu Türkiye´de bir milletvekili 300 gündür rehin tutulmaktadır ve Anayasa Mahkemesi hala bu konuda bir karar vermemiştir. Çok açık hak ihlali olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi hala ihlalle ilgili olumlu veya olumsuz bir karar vermemiştir. Biran önce Anayasa Mahkemesini görevini yapmaya davet ediyoruz. Madem yerel mahkemeler tahliye konusunda karar verme noktasında kendilerini baskı altında hissediyorlar Anayasa Mahkemesi hak ihlallerini inceleyecek olan mahkemedir, göreve davet ediyoruz.

POLİS GÜNÜ

Değerli arkadaşlar, bugün 9 Nisan, yarın 10 Nisan polis günü. Bugünden peşin olarak emniyet mensuplarımızın polis gününü kutluyorum. Emniyet mensupları hem güvenliğimizi sağlamak için, hem de teröre karşı mücadelede kararlı duruş göstererek ülkenin huzurunu tesis etmekte önemli bir görev ifa ediyorlar. Görevleri zor, işleri zor, yükleri ağır, çalışma şartları ağır, o çalışma şartları karşılığında aldıkları maaş yetersiz. Bu sorunların hepsini biliyoruz, kendi haklarını arayabilme konusunda yeterli güvenceye sahip değiller, örgütlenme imkanlarının önü kesiliyor. Emniyet mensuplarının bu sorunlarının çözülmesini bekliyoruz, kendilerinin zor koşullarda verdikleri emek ve hizmet nedeniyle onlara şükran borçluyuz, kendilerine teşekkür ediyoruz. Ama teşekkür yetmez. Bunun yanında emniyet mensuplarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekir. Birde eşitlik adına en masum ve temel talepleri olan 3600 ek göstergenin polislere verilmesi lazım. Benzer işi yapan, asayiş görevini yapan başka mesleklere tanınan emeklilikte 3600 ek gösterge nedense bugüne kadar emniyet mensuplarından, polis memurlarından ısrarla esirgenmiştir. Biz hem hükümete bu konuda çağrı yapıyoruz gelin 3600 ek göstergeyi birlikte polis memurlarına verelim onlarda huzur içerisinde çalışsınlar.

Ayrıca son dönemde özellikle göçle ilgili yapılan yeni düzenlemelerde göç idaresine devredilen yetkiler özellikle emniyet müdürlüklerinde, emniyetteki yetkilerin önemli bir bölümünün göç idaresine devredilmesinden sonra arada koordinasyonda kurulmadığı için terörle mücadele sürecinde önemli zafiyetlerin ortaya çıktığı görülüyor, şikayetler ortaya çıktığı görülüyor. Bu hususlarında giderilmesi emniyetin göçle ilgili, Türkiye´deki yabancılarla ilgili yetkilerinin bir kere daha gözden geçirilmesi ve terörle etkin mücadelede bu noktada yeni düzenlemeler yapılması ihtiyacı ortada duruyor. Bu noktada da hep beraber hükümetin önlem alması gerektiğini söylüyoruz.

?ŞEKER FABRİKALARININ SATIŞINA KARŞI MÜCADELEMİZ ARTARAK DEVAM EDECEK?

Değerli arkadaşlar, şeker fabrikalarının satışı özelleştirilmesi sorunu devam ediyor. Hafta sonu Türkiye´de iki büyük miting yapıldı. 1,5 aydır vatandaş, çiftçi, işçi, emekçi, siyasi parti ayrımı yapmaksızın ?Şeker vatandır, vatan satılmaz´ diye meydanlara indi ve şeker ittifakında bir milli ittifak gerçekleştirdi. Hafta sonu Çorum´da ve Alpullu´da iki önemli büyük miting yapıldı, orada da şeker fabrikalarının satışına karşı ortak bir ses yükseldi, yükselmeye devam ediyor.

Bakın Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök açıklama yapıyor diyor ki, bu fabrikaların satışında şuanda 102 milyon dolar kayıp var. Hükümete sesleniyoruz, bunu dikkate alın. Bu Şeker-İş Genel Başkanının bu sözü incelemeye, dikkate değer bir itiraz. Şeker fabrikaları bu milletin varlığı, milletin varlığını milletin elinden alıp zarar edecek şekilde değerinin altına bu şekliyle satılması kabul edilebilir değil. Şeker fabrikaları milletin elinde kalmalıdır. Bu nedenle şeker fabrikalarının satışına karşı mücadelemiz artarak devam edecek.

Bakın, AKP iktidarı bugün Türkiye´de tarımı gözden çıkarmış, pancar üreticisini gözden çıkarmış, tütün üreticisini gözden çıkarmış, buğday üreticisini gözden çıkarmış, kendi çiftçisini gözden çıkarmış Türkiye´de Trakya´nın iki katı büyüklüğünde arazi ekilemez duruma düşmüş , ama Sudan´dan 780 bin dönüm arazi kiraladık diyor hükümet. Sudan´dan 780 bin dönüm arazi kiralandığı haberi düşüyor. Türkiye´de toprak boş, orada pamuk Kanola yağı ve yağlı tohum üreteceklermiş. Ege´nin çiftçisi, Trakya´nın çiftçisi, Orta Anadolu´nun çiftçisi, Doğu Anadolu´nun çiftçisi taş yesin Türkiye gitsin Sudan´da arazi kiralasın. Akılla izah edilebilir bir şey değil. Bu kiralama işleminin arkasındaki güçler kimler açıklamaya davet ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, çiftçinin durumu böyle, işçinin durumu böyle, satılan fabrikalardaki işçinin durumu böyle, vatandaşın durumu böyle. Emeklinin durumu farklı değil. DİSK Başkanı açıklama yaptı 8 milyon emeklinin 4 milyonu çalışmak zorunda yüzde 50´si. Emeklilik huzur içerisinde çalıştığı günlerden sonra bir dinlenme dönemi diye tarif edilir ama çoluğunun, çocuğunun, evinin geçimini sağlayacak gelire sahip olmadığı için emeklilerimiz 8 milyon emeklinin 4 milyonu çalışmak zorunda. Geri kalanı da çalışacak ama iş bulamıyor. İş bulsa belki geri kalanı da çalışacak.

?SARAYIN BİR DAKİKASI BİR EMEKLİ MAAŞI?

Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin emekliye dönük vaatleri hala güncelliğini aynı şekilde koruyor. Bizim iktidarımızda emekliye senede iki maaş ikramiyeyi vereceğiz, emekliyi yoksulluktan ve sıkıntıdan kurtaracağız. Yetmez, büyümeden emekliye pay vereceğiz. Bakın, 7.4 büyüdük dediler en düşük emekli maaşı Bağ-Kur ve SGK´da 1509 lira. Sosyal Güvenlik Kurumunda en düşük emekli maaşı 1509 lira. Büyümeden pay verdiğinde 2400 liraya çıkarmak lazım en düşük emekli maaşını. Ama bu iktidar emekliye büyümeden pay vermeyen bir iktidar. Bunun yerine emeklinin maaşını sarayda bir dakikada harcayan bir iktidar. Sarayın bir dakikalık masrafı 1600 liranın üzerinde. Bir dakikalık masrafı 1630 lira, sarayın bir dakikası bir emekli maaşı. Yani taksimetreyi açtığı zaman saray her dakikada bir emekli maaşı harcıyor. Yazık değil mi, kendi emeklisine düşman bir anlayış ve hükümet olur mu?

?HARAMDAN SERVET BİRİKTİRMEYE ALIŞMIŞ OLANLAR GENEL BAŞKANIMIZIN DEVLETTEN ALDIĞI HELAL GELİRLE YAŞAMASINI ANLAYAMAZLAR?

Şimdi emeklisine, çiftçisine böyle bakan bir iktidarın başındaki kişi Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden Erdoğan çıkıp Genel Başkanımızın namusuyla, alın teriyle helal kazandığı memuriyet maaşına laf söylemiş. Çıkıp konuşmasında devletten aldığı maaştan başka kazancı olmayana ana muhalefet partisi temsil edilmez demiş. Tabi biz gelirinin her kuruşunun içerisinde haram karışmış olanların alın teriyle helal kazanılmış emekli maaşıyla nasıl yaşanacağını, helal kazanılmış gelirle nasıl yaşanacağını anlamalarını beklemiyoruz. Harama alışmış olanlar, haramdan gelir elde etmeye ve haramdan servet biriktirmeye alışmış olanlar Genel Başkanımızın devletten aldığı helal gelirle yaşamasını anlayamazlar, anlamalarını da zaten beklemiyoruz. Ama başka bir şey bekliyoruz. Haramla servet biriktirenlerin yakın ve çevresindekilerin Man adasındaki haram ticareti hala açıklayamadılar, açıklamalarını bekliyoruz. Sayın Erdoğan Man adasındaki haram ticaretin izahını bekliyoruz. Yakınların, akrabaların bir poundluk şirketle 15 milyon dolarlık ticareti nasıl yaptı? Yani bir tarafta 6 lira sermayesi olan bir şirket, bir tarafta 60 milyonluk ticaret. Bu haram ticaretin izahını millet bekliyor. Ne sattınız? Yakınların hangi şirketleri sattı Erdoğan? Bu şirketin bilançosu neydi, geliri neydi, ne kadar vergi ödedi, 8 milyon emeklinin 4 milyonunu çalışmaya mahkum eden Erdoğan senin etrafındakilerin 15 milyon dolarlık serveti biriktirirken bu devlete hangi vergiyi verdi, o şirketi nereden aldılar, nasıl aldılar, malvarlığı neydi? Bunları açıklamak zorundasın. Sen pazar yerinde domates satan pazarcı esnafı değilsin. Sen Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ediyorsun. Kazancının her kuruşunu bu milletin bilmeye hakkı var. Genel Başkanımızın kazancının her kuruşunu bildiği gibi. Genel Başkanımız bundan gocunmuyor. Onun için kazancı helal olanların helal kazancıyla alay etmek yerine kazancındaki şüpheyi, servetindeki şüpheyi millete açıklamakla yükümlüsün. Hala paraları sıfırlayın sözünün hesabını vermedin. Bu sözün hesabı unutulacak sanıyorsanız kudretli sandığınız dönemlerde belki konuşulmasını unutturabilirsiniz ama hesap vermeyi unutturamazsınız, vereceksiniz bunun hesabını. O sıfırlanan paraların nasıl istiflendiğini ve nasıl sıfırlandığını millete anlatacaksınız, yargıya anlatacaksınız, hukuka anlatacaksınız.

Değerli arkadaşlar, tabi emeklilerle ilgili bunu söylüyoruz yeni emekli olanların durumu daha kötü olacak. Emeklilikte maaş bağlamayla ilgili yaptıkları düzenlemelerden sonra yeni emeklilerin durumu daha kötü olacak. Şimdi işçi düşmanı, çiftçi düşmanı, emekli düşmanı bu iktidar taşeronları kadroya geçirirken de aynı düşmanlığına devam ediyor. Kanun hükmünde kararname çıktığında dedik ki, ya devlete müsteşar mı alıyorsunuz ne demek güvenlik soruşturması? Yaptığı işi yapacak, temizlik kadrosundaysa o işi yapacak. Daha önce büro elemanıysa o işi yapacak. Ne demek güvenlik soruşturması? Şimdi güvenlik soruşturmasıyla bir yeni fişleme dönemi başlattılar. Bunu bahane ederek kadroya geçirilirken güvenlik soruşturmaları bozuk diye kadroya geçmesini taşeron işçilerin engelliyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarımıza genelge gönderdik. Bu konuda işçiyi mağdur etmeyeceksiniz, güvenlik soruşturması ya da arşiv araştırması gerekçesiyle çalışan işçileri kadroya geçirmekten imtina etmeyeceksiniz diye.

Şimdi hükümete bir çağrımız var bir, belediye başkanlarını sıkboğaz etmeyin. Belediye başkanlarını bunu gerekçe göstererek tehdit etmeyin, bu işin çözümünü bulun. Bu işin çözümünü bulun vatandaşı mağdur etmeyin.

?TÜRKİYE İKİ SİYASETÇİ TABLOSUYLA KARŞI KARŞIYA?

Değerli arkadaşlar bakın, Türkiye iki siyasetçi tablosuyla karşı karşıya. Geçen hafta bunu çok açık gördük. Bir tarafta bir siyasetçi çıkıp üniversite öğrencilerine hitap ederken soğuk savaş döneminin öfkeli diliyle konuşuyor. Ne diyor? Vatan haini bunlar diyor, komünistsiniz siz diyor. Kendi ülkesinin en kaliteli üniversitelerinde okuyan öğrencilerini böyle hakir gören, horlayan, hedef gösteren bir zat var AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden. Boğaziçi üniversitesi öğrencilerini hedef gösterdi, yargıya talimat verdi o çocuklar tutuklandılar şimdi. Tutuklandılar, yeri üniversite olması gereken çocuğu hapse atın diye Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zat talimat veriyor, savcılar, hakimlerde hukukçu olduklarını unutup siyasetin talimatıyla harekete geçiyorlar.

Şimdi bir lider görüntüsü bu üniversite öğrencilerine böyle bakan. Bir başka fotoğrafı geçen hafta gördük. Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencileri okula giderken yolda karşılaşıp, onları arabasına alıp okuluna kadar bırakan bir başka lider. O kim? Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu. Öğrencilerin yüzü gülüyor, öğrencilerin yüzü aydınlık, huzur içerisindeler. İşte iki lider arasındaki fark. Birisi öğrencilerin yüzünü aydınlatan, onlara umut veren, onlara gelecekle ilgili ben bu ülkenin genciyim, öğrencisiyim diye umut veren, mutluluk veren bir lider arabasıyla üniversiteye bırakan. Öteki fotoğraftaki ise öğrencilere eli kamçılı, ceberut, üzerinde bir üniforması eksik. Eminim o öğrenciler hayal ederken o bildik üniformayla hayal ediyorlar. Ama Türk Silahlı Kuvvetlerinin üniforması değil. Tarihe geçen o diktatörlerin üniformasıyla, tarihin çöplüğündeki diktatörlerin üniformasıyla öğrencilerin hafızalarına kazınan bir başka lider. İki lider tipi evet. Terörle mücadele konusunda da aynı fotoğrafı görüyoruz, iki ayrı lider fotoğrafı.

Birincisi, terör örgütü PKK´ya ilişmeyin, dokunmayın diye valilere talimat veren lider. O kim? Erdoğan, AKP Genel Başkanı. PKK´ya ilişmeyin diye valilere talimat veren bir lider Erdoğan. Öbür tarafta PKK´nın pusu kurduğu bir lider, suikast düzenlediği bir lider. O kim? O da Kemal Kılıçdaroğlu. Türkiye´nin tablosu budur. İki liderin tablosu budur. Birisi tek adam koalisyonunu, tek adam rejimini ve diktatörlüğü temsil eder, öbürü ise Türkiye´nin aydınlık yüzünü, demokrasi buluşmasını, özgürlükleri, ekmeği, işi, aşı büyüyen ve sosyal adaletin yerleşip adaletle paylaşıldığı bir Türkiye´yi temsil eden lider. İnşallah önümüzdeki ilk seçimlerde iktidarda milletin aydınlık yüzünü temsil eden bu anlayışı göreceğiz. Tarihin çöplüğüne gidecek olan diktatörlerin yeri şimdiden hazırlandı, tarihin onur locasındaki yeri de adalet yürüyüşünü yapan Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu´nun şimdiden hazırlandı. İlk seçimler bunun sandıkta hesabının görüleceği seçimler olacaktır.

Hepinize teşekkür ediyorum, sorularınız varsa alabilirim.

Soru- Ömer Topsakal, Habertürk televizyonundan. İlk olarak şunu sormak istiyorum efendim. Sayın Genel Başkanın bazı görüşmeleri oldu milletvekilleriyle, Parti Meclisi de toplandı. Liderlerle görüşmenin takvimi hazırlandı mı bu hafta içerisinde. Yarın ANAP Genel Başkanı gelecek ama, Perşembe günü bir ziyaret olacak mı ya da bir görüşme? Birde bilindiği gibi sınır ziyareti tartışması var. Sayın Genel Başkanın Hatay programına ilişkin detaylar belli oldu mu?

Bülent TEZCAN- Perşembe günü Saat 10.30´da İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener´i ziyaret edeceğiz bir heyetle birlikte, Sayın Genel Başkanımız ziyaret edecekler. Perşembe günü saat 10.30´da İYİ Partiyi ziyaret edeceğiz, ziyaret tarihi ve saati kesinleşti. Hatay programıyla ilgilide çok daha önceden planlanmış bir programdı. Hafta sonu Cumartesi günü Hatay´da Genel Başkanımız Hatay´ı ziyaret edecek, Reyhanlı, Kırıkhan ve Hatay çevresinde çalışmalarını sürdürecek.

Soru- Efendim az önceki iki lider karşılaştırmanızın ardından ilk seçimlerde Türkiye´nin aydınlık yüzünü temsil edecek bir isimden bahsettiniz. Kemal Kılıçdaroğlu´nun adaylığına bir vurgu mudur bu? CHP´nin adayı Sayın Genel Başkan mı olacak bunu sormak isterim.

Bülent TEZCAN- Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu büyük demokrasi buluşmasının, özgürlükleri temsil eden o büyük buluşmanın en önemli siyasi lideri ve aktörüdür. Ona vurgudur. Adaylık bu aktörlük ve bu siyasi tablo içerisinden birçok seçenek değerlendirilir ve ona göre hareket edilir. Ama bu davanın en önemli liderlerinden birisi başta geleni Sayın Genel Başkandır.

Teşekkür ederim arkadaşlar.