Yılmaz, ABD Savunma Bakanı James Mattis´in, Fırat´ın doğusunda, Türkiye sınırının güneyinde gözlem noktaları kurulacağına yönelik talihsiz bir açıklama yaptığını belirtti. Yılmaz, bunun, bir NATO müttefikine karşı olabilecek bir tehdidi önlemek amacıyla sunulsa da asıl amacın Türkiye´den o bölgeye dönük Fırat Kalkanı benzeri bir operasyonun engellenmesi amacı taşıdığını söyledi. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"ABD daha önce Irak´ta Dicle´nin doğusunda, şimdi Suriye´de Fırat´ın doğusunda bir operasyon içinde. Bu Suriye´nin toprak bütünlüğünü parçalayacak, Suriye´de yeni bir dinamik çıkaracak, bölgeye dönük müdahaleyi zorlaştıracak. ABD´nin bu stratejisi, böyle bir yapı oluşturarak Irak ve Suriye´de, hem İran´ın hem Türkiye´nin çevrelenmesi hem de Şam´ın, Bağdat´ın kontrol altına alınması amacıyla yeni bir oluşumdur." 

Yılmaz, basın toplantısında, yönetim krizinin, ekonomik krizi tetiklediğini, bundan sonraki süreçte önlem alınmazsa sosyal patlama olabileceğini de savundu. 

İş yerlerinin kapandığını, işsizliğin hızla arttığını, yaklaşık bin şirketin konkordato ilan ettiğini, üretimde daralmanın yaşandığını, enflasyonun ciddi boyutlara ulaştığını öne süren Yılmaz, "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana sözü vardır. Kuru soğanın fiyatı bile yüzde 80, patatesin fiyatı yüzde 60 artmış. 100 günlük ekonomik program tamamen hayal oldu. 400 proje olacaktı 4 proje gerçekleşti mi? Kişi başına milli gelirde ciddi düşüş var, gerçek işsizlik oranı yüzde 17´ye çıkmış durumda. Hükümet, 31 Mart öncesi 2019 bütçesini seçim bütçesi olarak harcarsa ekonomik kriz derinleşip sosyal krize dönüşecektir." diye konuştu. 

Türk toplumunun borçlu, umutsuz ve mutsuz olduğunu, gelecek kaygısı yaşadığını öne süren Yılmaz, üretime dönük, yeni bir şeyler söylemek, yeni bir üretim modeliyle toplumun karşısına geçip güven kazanmak gerektiğini kaydetti.