Değerli okurlar, CHP´nin son kurultayı ve sonucundaki ?KURULTAY BİLDİRİSİ? ve AKP ile ?ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA? masasına oturması, Başyazarımız Sayın Çetin Remzi Yüreğir´in uzun yıllardır yaptığı kötü gidişatla ilgili uyarılarının bir bir gerçekleştiği bir nok
Bundan ötürü siyaset deneyimleri nedeniyle CHP´nin içinde önemli görevlerde bulunan Sayın Alev COŞKUN, Sayın Prof. Dr. Yakup KEPENEK, Sayın Kemal ANADOL´dan görüşlerini açıklamalarını istedik. Şimdi sizlere bu değerli siyasetçilerimizin görüşlerini sırasıyla sunuyoruz.
SAYIN DR. ALEV COŞKUN´UN KURULTAY DEĞERLENDİRMELERİ:
16-17 Ocak günlerinde yapılan CHP´nin 35. Kurultayını iki noktadan:?Parti İçi Demokrasi? ve ? CHP nin Kuruluş Felsefesi ? açılarından değerlendirmek istiyorum.
35. Kurultay Parti içi demokrasinin uygulanması açısından olumlu bir sınav vermiştir. Diğer partiler Kurultay toplanmasını mahkeme kararlarına öteliyorlar, kurultay da lidere karşı hiçbir düşünce yada parti Maclisine liderden ayrı yeni bir liste çıkarılması gibi uygulamalar görülmüyor. Bu noktalardan baktığımızda CHP kurultayı parti içi demokrasi açısından başarılıdır.
Kurultay da genel başkanlık seçimi tek adayla gerçekleştiği için,tüm kurultay parti meclisi seçimine odaklandı.Kurultaya katılan 1275 delegenin 1228´i parti meclisi için oy kullandı ki,önemli ve yüksek bir orandır.
Parti Meclisi seçimlerinde 13 ayrı anahtar liste çıktı. Genel Başkanın listesi önemli ölçüde delindi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu´na çok yakın isimlerden Sencer Ayata, Faik Öztrak ve Mehmet Bekaroğlu aday bile olamadılar. Kılıçdaroğlu´nun siyaset sahnesine çıktığı günden beri adeta ?olmazsa olmazı? olan Gürsel Tekin çizildi ve seçilemedi. Aynı biçimde genel başkan yardımcısı Nihat Matkap da seçilemedi, Kılıçdaroğlu´nun yakını Tekin Bingöl ise orta derecede bir oy alarak Parti Meclisine girebildi.
Parti içi demokrasi işledi ama bu işleyiş parti felsefesi yada ideolojik bir düzlemden ziyade,?gurupçuluk? şeklinde ortaya çıktı. Kurultay delegelerinin yarısına yakın,460 kişinin Parti Meclisi üyeliğine aday olması, zaten konunun ideolojik, yada felsefi temelden koptuğunu, tamamen bir unvan kapma yarışına girdiğini de gösteriyor.
Tüm bu göstergeler, Kılıçdaroğlu´nun Genel Başkanlığının sonuna geldiğinin işaretleridir. Kanımızca, bu kurultay, Kılıçdaroğlu´nun genel başkanlığa seçildiği son kurultay olacaktır.
Partinin Kurucu Felsefesi
Her partini bir kuruluş felsefesi, kuruluşunun toplumsal ve siyasal bir kaynağı vardır. CHP, anti-emperyalist bağımsızlık savaşımızın temel kaynaklarına dayanır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu, modern ulus devletimizin ve çağdaş bir toplumun oluşması için gerçekleştirilen aydınlanma devrimlerinin uygulamaya konulması savaşımın dan gelmektedir. CHP, Türkiye Cumhuriyetini kurmak, ona temel olan Atatürk ilkelerini ve aydınlanma devrimlerini korumak ve yaşatmak için kurulmuş bir partidir. Bu nedenle, tarihi bir partidir, bu nedenle dünyada eşi ender olmayan bir siyasal partidir. Ayrıca, CHP, kendi kararıyla tek parti sistemini bırakıp, 1950 yılında çok partili sistemi başlatan bir partidir.
Kurultay da ne yazık ki bu çok önemli tarihsel dayanaklar görmezden gelindi. Türkiye, 1980 den sonra ve özellikle AKP döneminde giderek ufkunu geriye döndürdü. Muhafazakarlık en önemli ideoloji oldu. Atatürk´ün yolunda yürümesi gereken CHP, tersine muhafazakarlaşırsak ancak iktidara yürüyebiliriz düşüncesine kapıldı. Daha doğrusu, özellikle Kılıçdaroğlu dönemi, CHP nin Atatürk ilkelerinden adım başına ödün verdiği bir yönetim anlayışına sahip oldu. Sağcı, muhafazakar kimi siyasetçiler Genel Başkan yardımcısı yapılırsa, muhafazakar kesimden oy alınabileceği zannedildi. Bu düşünce sakattır. Tamamen yanlıştır. Zaten son dört seçim de bu görüşün yanlış olduğunu kanıtlamıştır. Düşünün ki, Türk toplumunun en büyük atılım ve sıçramalarının yapıldığı, CHP nin övünç kaynağı olması gereken 1930´lu yıllar bizzat Genel Başkan tarafında itibarsızlaştırılıyor. Genel Başkan, ?biz 1930´ ların CHP si değiliz? diyebiliyor. Oysa 1930´lar olmasaydı bugün Kılıçdaroğlu, kendi köyünde ihtiyar bir çoban olabilirdi.
Salı Konuşması
Kurultay da yaptığı konuşma, Kılıçdaroğlu´nun adeta her Salı günü Meclis Grubunda yaptığı konuşmanın bir benzeriydi. Bu konuşma içerikten yoksundu. Erdoğan´a ?sahte diktatör? benzetmesi dışında Kılıçdaroğlu´nun ezberleyip, her vesile ile tekrarladığı bir konuşmaydı.
Oysa, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk toplumu 93 yıllık tarihinin en sıkıntılı, en zor, en bunalımlı bir dönemini geçiriyor. Orta doğu kaynıyor. Son 50 yıldır görülmeyen bir karmaşa yaşanıyor. Orta doğu coğrafyasında ABD, Rusya ve Çin fiilen ve aktif bir biçimde kendi milli çıkarları doğrultusunda strateji uyguluyorlar. Irak bölünmüştür. Suriye fiilen bölünme sancıları yaşamaktadır ve bu coğrafyada savaş uluslar arası düzeyde devam etmektedir. İran, anti-emperyalist bir dış politika uygulaması sonunda, Orta Doğu´nun en önemli devleti durumuna gelmiştir. Kılıçdaroğlu, sanki uzayda yaşıyor ve bu önemli gelişmelere konuşmasında yer vermiyor. Kısaca değinse bile, temelde ciddi bir şey söylemiyor. Özellikle emperyal güçleri gücendirmek istemiyor. Oysa özellikle dış politika da, CHP Genel Başkanı olarak dünya medyasında yer alabilecek, yankılar uyandırabilecek çözümler ortaya koyması gerekir.
Konuşmasında 2019 seçimlerinin temel hedeflerini ortaya koyan bir düşünce ve strateji kırıntısı bile görünmüyor.
Anayasa konusunda çok yüzeysel noktalara dokunuluyor. Bugün, Güneydoğu da ciddi bir savaş sürmektedir. Türk toplumu, Kılıçdaroğlu´nun bu konuda ne düşündüğünü açık ve net olarak biliyor mu? HDP li belediyeler eliyle hendekler kazılmış, açıkça vatanın bir parçası bölünmek isteniyor, Savaş sürerken HDP ayrılmayı öngören bir özyönetim bildirisi yayınlıyor, bu konularda CHP nin ne düşündüğü açıkça ortaya konuluyor mu? Bir genel başkan yardımcısı A derken, bir başka genel başkan yardımcısı aynı konuda B diyor. Kılıçdaoğlu´nun tüm bunlara Kurultay konuşmasında açıklık getirmesi gerekmez mi? Hayır, konuşma bir analiz içermiyor. Bir çözüm getirmiyor. Eski deyimle ?muğlak? yani ?anlaşılmaz-çapraşık? söylemlerle geçiştiriliyor? Bu konuda söylenen şudur: ?Güneydoğu sorununu biz çözeriz?. Pekiyi nasıl diye sorulduğunda, ?Meclis içinde bir komisyon kuracağız? yanıtı veriliyor.
Kurultay, hazırlanan bir bildiriyi alkışlarla kabul etti. Bütün kurultay delegeleri, parti meclisi seçimlerine konsantre oldukları için, bildirinin içeriğine dikkat etmediler. Sonunda, Kurultay ?Avrupa Özerlik Şartı? antlaşmasına konulan çekinceleri kaldırmayı kabul etti. Bunun ne anlama geldiği tam olarak anlatılmadı. Zaten HDP bunu istiyor. Bu bildirinin kabul edilmesinden sonra KCK nın Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat çok memnun olmuş ki, yaptığı açıklamada ?CHP nin ulusalcı kesimden? daha çok kurtulmasını istedi ve CHP içindeki ?açılımcı kesimleri destekleyen? bir tavır aldı.
CHP Kurultay´ında Atatürk´ün resmini odasındaki duvardan indiren yeni CHP milletvekili hakkında bir duruş sergilendiğini duymadık. Genel Başkan, bu konuda yazılıp çizilmesine rağmen bu milletvekilinin kim olduğunu açıklamıyor. Böylece, bu milletvekilini koruma altına alıyor. Bir AKP milletvekili duvardan Atatürk resmi indirse, isim yapmak için basın toplantısı yapabilecek birçok CHP milletvekili varken, CHP nin grubu, bu konuda ne yazık ki, bir ikisi hariç sus-pus olmuş durumdalar.
Ne yazık ki, CHP Kurultay´ı, özellikle kabul edilen Kurultay Bildirisi ile, ülke bütünlüğüne ve Cumhuriyetimizin kurucu temel felsefesine karşıt bir durum içine girmiştir. AKP nin iç politika da laiklik ilkesinden giderek uzaklaşan tutumuna ve dış politika da, giderek tehlike yaratan dış politika uygulamalarına tam anlamı ile karşı çıkamayan bir CHP ile karşı karşıyayız?
Türkiye´nin ?Yeni CHP ye değil, temel felsefesini unutmayan gerçek CHP´ye ? gereksinmesi var?
DR.ALEV COŞKUN KİMDİR
16.03.1936´da Ödemiş´te doğdu. İzmir Atatürk Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi´ni bitirdi. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi üzerine New York Üniversitesi´nde master ve doktora dereceleri aldı. Hacettepe, Boğaziçi, Kocaeli Üniversitelerinde "Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi", "İstanbul Üniversitesi Atatürk İnkılapları ve İlkeleri Enstitüsünde" "Türk Demokrasisi Gelişim Tarihi" dersleri verdi.
Alev COŞKUN, 1955 yılında CHP İstanbul Gençlik Kolları´na girdi. 1958 yılında CHP İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanı oldu. 1961 Anayasası´nı hazırlayan Kurucu Meclis´e CHP Gençlik Kolları´ndan seçildi. O sırada 25 yaşında olan Alev COŞKUN, Kurucu Meclis´in seçimle gelen en genç üyesiydi. 1973 seçimlerinden önce Hacettepe Üniversitesi´ndeki Öğretim Üyeliği görevinden ayrılan Alev COŞKUN, CHP İzmir il Başkanı oldu. Ve 1973-1980 arası iki dönem CHP İzmir İl Milletvekilliği yaptı. 1978-1980 arasında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı yaptı. 1989-1991 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevinde bulundu. 1992 yılından itibaren Cumhuriyet Gazetesinde Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. 2004 yılından itibaren de Cumhuriyet Gazetesini yayımlayan Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü.
Alev COŞKUN´un yayımlanmış 14 kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır.
10267,1%-0,1
32,28% 0,14
34,78% 0,09
2412,09% 0,13
3895,03% 0,00