Sakıncaları ayrıntılarda gizli olan rejim değişikliği girişimi söz konusu. Öyle ki bunu ?mini ya da sınırlı´ tanımları ile geçiştirmek olası değil.... Asıl büyük tehlikenin Türkiye´de Cumhuriyet rejiminin ortadan kaldırılmasında kullanılan yöntemd
Şu satırların yazıldığı sırada AKP ile MHP arasında devam eden Anayasa Değişikliği görüşmelerinde mutabakata varıldığı ve kimine göre 13+ 2 kimine göre de 20 maddeden oluştuğu belirtilen teklifin, 316 AKP milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığı´na sunulacağı haberleri dolaşıyordu. .
İki parti arasında, ´Cumhurbaşkanlığı Sistemi´ adını verdikleri düzenlemenin bazı maddelerinde görüş ayrılığı yaşanıyordu. Yapılan ortak çalışma sonucu sorunun aşıldığı bildiriliyor
Verilen bilgiye göre, bugün Meclis Başkanlığına sunulacak Anayasa Değişikliği Teklifi´ne göre, yürütmenin başı Cumhurbaşkanı olacak. Anayasa´dan Cumhurbaskanı´nın varsa partisi ile bağı kesilir hükmü çıkarılacak.
Başbakanlık Kurumu kaldırılacak. Bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak.
Cumhurbaşkanı kararname çıkarabilecek, bütçe teklifini Meclis´e sunacak. Kanun tekliflerini ise milletvekilleri verecek.
Cumhurbaşkanı´nın kararname çıkarma yetkisinin kimi sınırları bulunuyor. Cumhurbaşkanı, özgürlükler konusunda kararname çıkaramayacak. Ayrıca Anayasa´da ´münhasıran kanunla düzenlenir´ denilen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak. Kararnamelerin denetimini Meclis değil, Anayasa Mahkemesi yapacak. Meclis çıkarılan kararnameyle ilgili kanun çıkardığında, kararname geçersiz olacak.
Cumhurbaşkanı Meclis´i feshetme, Meclisin de Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açma yetkisi olacak. Bir söylentiye göre Saray meclisi feshederse bunu karşılığında ?başkanın´ ve de Meclisin seçimlerinin birlikte yenileceği bir münfesih olma durumu ortaya çıkacak. Ama bunun ötesinde yedek milletvekilliği uygulamasının yapılacağı ve hükümete güven oyu verme yetkileri bulunmayacak haliyle ve kısıtlı biçimde kanun çıkarma pozisyonu ile parlamentonun adeta 12 Eylül Danışma Meclisi statüsüne indirildiği bir rejim tablosu ile karşılaşılacak. Bunların hepsi söylenti daha doğrusu spekülasyon. Zira teklif Komisyon´a gittikten sonra açıklanırsa, kapalı kapılar ardında AKP-MHP Anayasa koalisyonunun neleri kotardığı ancak o zaman anlaşılacak.
Bu sütunlarda geçmişte hep gündeme getirme yarışınmeye çalıştığımız gibi yaşanmakta olan yeni Anayasa Darbesi´nde ayrıntılar önemli görünse de asıl büyük tehlike Türkiye´nin Cumhuriyet rejimini ortadan kaldırma girişiminin yöntemi. Geçen dönemde ?toptan anayasa değişikliği´ yapma niyeti ile kurulan o devrilen Uzlaştırma Komisyonu deneyiminde de dikkat çekilmek istenmişti: Mevcut parlamento´nun bu girişimde bulunma yetkisi yoktu. Kurucu Meclis yetkilerini taşıyamazdı, dönemsel sayılması gereken yapısı ile dört partinin ittifakı varsayılsa bile Türkye´nin anayasal düzenini konjonktürel siyasal hesaplara göre alabora edemezdi. ?Kaldır parmak indir parmak? tablosu ile ?ulusal çapta´ ve yürürlükteki anayasal kurumların ve kuralların ortaya çıkış zorunluluk ve hedefleri dikkate alınmadan böyle bir girişime kalkışmak, bizzat yürürlükteki Anayasa´ya aykırılık oluştururdu. Bu sakınca ve olmazlık o dönemde ulusun uzun vadeli çıkarlarına kendilerini adamış kesimlerince çokça ileri sürülmüş olsa da dinleyen olmadı. Başta CHP adeta ?demokratikleşme? yarışında önde görünmek hevesi ile bu macerada yerini aldı. Cumhuriyet rejiminin kurucusu olma müktesebatını rafa kaldırarak Uzlaşma Komisyonunun kapalı kapılar ardındaki nafile çabalarına katıldı. Hatta üzerinde uzlaşılmış 60 küsur maddenin esas alındığı bir anayasa arayışına son seçimlerden sonra da denenen yeni bir girişimle gündeme getirilmesine yeşil ışık yakarak bu heveskarlığını sürdürdü.
Anımsanacağı üzere Anayasa Uzlaştırma Komisyonu geçen dönemde iktidar partisinin araya ?başkanlık sistemini´ sokuşturmaya kalkışmasıyla dağılmıştı. Ancak geçmişteki o her iki atılımı dikkate alan AKP böylece ?anayasanın temel yapısına parmaklar ve sandıklar üzerinden müdahale etme´ yönteminin meşrulaştırılmış olduğunu kabul ederek şimdiki başkanlık sistemi arayışına daha da biperva girişti. Geniş tabanlı uzlaşma maskesini bile çıkarıp atarak bu kez sadece MHP- daha doğrusu Bahçeli ? ittifakını kullanmayı yeğledi. AKP içinde de üst tepelere kadar ifadesini bulduğu üzre, ki buna Bahçeli de katıldı, ?zaten her türlü yetkiyi kullanan ama bunların mevcut Anayasa ile çeliştiği için fiili durum yaratmış görünen bir makama´ meşruiyet bahşedecek Anayasa revizyonuna yöneldi.
Binali Yıldırım, kabul edildiği ve yürürlüğe girdiği takdirde kendi başbakanlık makamının bile zamanı geldiğinde ortadan kaldırılacağı bu teklife, ?mini anayasa değişikliği´ gözüyle bakarak ?sınırlı´ nitelemesi yapıyor ha bire? Ayrıntıları tam bilemesek de spekülatif duyumlara göre Anasaya´da ?hükümet´ yetkilerinin yer aldığı her madde ve her düzenleme ?başkanlık´ formülüne uygun hale getiriliyor. Parlamento bir danışma meclisi derecesine indiriliyor. ?Güçler ayrılığı´ ilkesi ortadan kaldırılıyor, Yürütme Organının denetimi, en aşırı halde Yüce Divan´a sevkte meclisteki parmak sayılarının oranına, olağan halde de başkanlık makamına oturana sandıklarda oy verenlerin sayısına bağlanıyor. İşi karikatürize edersek, bir kere seçildi mi başkan kendi kabinesini kuracak ve aradaki işlemler parlamento denetimi olmadan adeta ilerideki bir seçimde seçmenin güvenoyuna, yani icraatı beğenip beğenmemesi ilkesine göre, denetlenmiş sayılacak. Eğer halk ayni kişiyi yine seçerse, o kişinin icraatı aklanmış, onaylanmış sayılacak.
Yukarıda belirttiğimiz gibi sakıncaları ayrıntılarda gizli olan rejim değişikliği olayını öyle ?mini ya da sınırlı´ tanımları ile geçiştirmek nasıl olası değilse. asıl büyük tehlikenin Türkiye´de Cumhuriyet rejimini ortadan kaldırılmasında kullanılan yöntemde olduğunu da kavramak gerekmektedir. Kişi ya da zümre tahakkümü anlamını taşıyan anayasal kural ve kurallara aykırı davranışları, bir yandan fiili durum olduklarını kabul ederek bir yandan da yetkisi bulunmayan bir parlamentonun parmak sayılarına dayalı olarak bunlara meşruiyet kazandırma girişiminde bulunmanın ?Cumhuriyet´ denilen bir rejimle ilgisinin bulunamayacağı kabul edilmeli, eğer bir referendum söz konusu olursa halk kitlelerine bu gerçek bu ilkeye göre anlatılmaldır.
8718,11%-1,25
32,33% 0,16
35,17% -0,02
2243,92% 0,03
3950,05% 0,00