SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


"ZAFER, ZAFER BENİMDİR, DİYEBİLENİNDİR


"ZAFER, ZAFER BENİMDİR, DİYEBİLENİNDİR. BAŞARI İSE BAŞARACAĞIM

DİYE BAŞLAYARAK SONUNDA BAŞARDIM DİYENİNDİR."
                                                                                -ATATÜRK
"Şöyle bir doğruldu Mustafa Kemal
Kıratının üstünde göklere doğru
Dağlar arasından yükselen 
Tunçtan bir heykele benziyordu.
Bakışları vardıkça mesafeler ötesine
Belliydi kaynaştığı gözlerinde
Masmavi okyanus dalgalarına benzer
Düşünce dalgalarının.
 
Zafer, diyordu da başka bir şey demiyordu 
Yüzünün bütün çizgileriyle bu kahraman.
Hissetmişti zaferin kokusunu kırat bile
Yerinde duramıyordu.
Mağrurdu diğer atlara karşı
Bir Mustafa Kemal taşıdığından üstünde
Dünyalara bedel."  -SABİH ŞENDİL
 
"Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." -ATATÜRK 
"Birlik ve emelde kararlı olan ve ısrar eden millet, kendini beğenmiş ve saldırgan her düşmanı, eninde sonunda gurur ve saldırganlığına pişman edebilir."  -ATATÜRK 
Atatürk'ün sözleri tüm ulusu etkiler; çünkü inançla, kararlı, tam bağımsızlık için koşullar ne denli ağır olursa olsun umutla direnmenin, başkaldırmanın gereğini  yineleyen sözlerdir bunlar... Başkaldırmanın yöneldiği amaç, tam bağımsızlıktır
"Ya istiklal, ya ölüm"dür.
 
Türk ulusu, kadın-erkek birlikte kazanmışlardır bu zaferi... 
Erkeklerden kurulan ordularımız, düşmana göğüs germiştir; kadınlarımızın hizmeti de bir o kadar yücedir. Kadınlarımız, erkeklerin boş bıraktıkları çalışma alanlarında emek vermişlerdir. Tarlaları sürmüşler, ürün yetiştirmişler; yiyecek, içecek, yakacak, ne varsa, yuvalarının gereksinimini sağlamışlardır. Ocaklarının ateşini söndürmemişler, yanar tutmuşlardır. Kar, kış demeden kucaklarında çocukları, önlerinde cephane yüklü kağnılarla orduyu ayakta tutmaya çalışmışlardır; yuvalarını ayakta tuttukları gibi...
 
Bu konuda Atatürk'ün yargısı şudur: "Dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmek için Anadolu kadını kadar hizmet ettim' diyemez."
 
Anadolu'da başlayan Ulusal Kurtuluş hareketi genç şair Nazım Hikmet'i de etkilemiştir. Ankara'nın çağrısı üzerine yakın arkadaşı Vâ-Nû ve daha yaşlı kuşağın şairlerinden Faruk Nafiz ve Yusuf Ziya ile birlikte 1 Ocak 1921 günü  "Yeni Dünya" vapuruyla İstanbul'dan ayrılırlar.
Yedi yaşından beri yaşadığı kentten ilk ayrılışıdır bu... Yetmiş beş saat sonra
vapur İnebolu'ya varır. Ankara'ya gitmek için İnebolu'da izin bekledikleri sırada
ilk kez Anadolu insanını tanır Nazım...
"İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilk kez burada gördüm. Pazar yerinde gördüm. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyormuş gibi sabırlı ve şefkatliydiler." -Nazım Hikmet
 
922 AĞUSTOS AYI VE KADINLARIMIZ 
"Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzaktı
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık, kısacıktılar,
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine....
 
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız 
korkunç ve mübarek elleri
ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız,
avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp, uğrunda hapis yattığımız 
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve  kara sabana koşulan(...)
kadınlar 
bizim kadınlarımız." - NAZIM HİKMET 
 
Anadolu kadını, Kurtuluş Savaşı'nda Türk ulusunun tutsaklıktan kurtarılması için bu denli ağır bir görevi kocaman yüreğiyle yerine getirdi. Kadın birtakım paslı, küflü kuralların tutsaklığından kurtarılmalıydı. Kurallar, önyargılar sürüp gitmemeliydi. Atatürk'e göre, kadın sorunu, her şeyden önce insan kişiliği ile ilgili bir sorundu. Bir hak, bir gerçeklik sorunuydu. Kadının hakları tanınmalıydı. Tüm karşı çıkanların görüşlerini çürütmek için, kadının Kurtuluş Savaşı'ndaki hizmetinin değerini anlattı önce...
Atatürk, Türk kadınının doğal toplumsal, siyasal haklarını elde etmesinde önderlik etti. Bugün uygar, çağdaş bir kadın olarak haklarımız varsa, her şeyimiz gibi, bunu da Atatürk'e borçluyuz
Edebiyatta ve sanatta kadın sevgisi ile kadını  yüceltiriz. Günlük yaşamımızda bazen kadının, annemiz, ablamız, kız kardeşimiz hattâ eşimiz, sevgilimiz olduğunu unuturuz. Ne yaptığımızı anlatmama gerek yok!..
ATA'mızın verdiği hakları kullanmak ve ödün vermemek için, her konuda, erkeğin arkasında değil yanında olmalıyız; gerekirse önünde...
 
     30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI'MIZ KUTLU OLSUN. HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92