Serdar Erkan


YİNE VE YENİDEN ‘ÜÇ NATO VE İSTANBUL’  

Tam yedi ay önce (2.06.2021) yazdığım ÜÇ NATO VE İSTANBUL’ başlıklı köşe yazımı Ukrayna ve İstanbul hattında yaşanan son güncel gelişmeler nedeniyle  yeniden paylaşıyorum.


(Özellikle aşağıdaki yazımın en son  cümlesine  dikkatinizi çekmek istiyorum)

“Ayasofya imamının İstanbul’un Fethinin yıldönümünde Atatürk’e yönelik ağır hakaret içeren sözleri, Türkiye’yi derinden sarstı ve toplumda umulmadık bir tepkilere neden oldu. Ancak asıl Türkiye’yi şaşırtan ve üzen ise bu hakaretin Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası üzerine yemin eden Cumhurbaşkanının bulunduğu ortamda yapılmış olmasıdır. 

Bu hakaretin  sosyal medya paylaşımlarında umulmadık ölçüde tepki alması, Atatürk konusundaki toplumsal duyarlılığın en üst düzeyde olduğunu gösteriyor. Daha önceki Ayasofya imamının da Anayasamıza  göre suç olan konularda tepki toplaması nedeniyle istifa ettirilmesi de hafızalardadır. Bu satırların yazarına göre Ayasofya’nın COVİD-19 koşullarında bile açılarak Cami yapılmasından bu yana sürekli gündemde olmasını tesadüf değildir. Bu Haziran ortalarında yapılacak NATO zirvesinde Biden- Erdoğan görüşmesi öncesi, Haziran ayının sonlarına doğru temelinin atılacağı ilan edilen, ‘Kanal İstanbul’ projesi ile de ilişkili olduğunu düşünüyorum. 

Haziran ayında yapılacak NATO toplantılarında, muhtemelen askeri Yeni Dünya Düzeni’nin(YDD) Doğu Avrupa ya, Ortadoğu’ya ilişkin askeri stratejileri ile  terör tanımı ve NATO’un ‘oybirliği ile karar alma’ gibi bazı tüzük maddelerinin  esnetilmesi (Türkiye’nin veto yetkisini aşmak için) görüşülecektir. 

İSTANBUL, YENİ DÜNYA DÜZENİN KAVŞAK NOKTASINDA

İngiltere derin devleti, AB deki güçlü bir Almanya liderliği karşısında, elini kolunu bağlayan AB den ayrılarak (Brexit), emperyal ekonomik ve siyasi politikalara dönme kararı almıştır.

Bu çizgide özellikle Trump’ın Dünya liderliğini bırakıp, ABD yi içe kapama politikalarının da etkisi ile insiyatif alarak,  Cenevre Üniversitesi'nde işletme profesörü olan Klaus Schwab tarafından 1971 yılında kurulan,  Dünya Ekonomik Forumunun son toplantısında (WEF) kapitalist YDD  ekonomik modelini (Büyük Sıfırlama) ortaya atarak, emperyal yeni dünya düzenini(YDD)  yeni bir biçimde sürdürme çabasını görüyoruz. İngiltere’nin, aynı zamanda Londra- İstanbul- Pekin- yatay hattında ‘KUŞAK YOL TİCARİ PROJESİ’NE   ticari finansör olarak destek vererek, YDD nin askeri liderliğini ABD ye bırakacak şekilde rol paylaşımına gitme konusunda aralarında anlaşmış görünmektedirler. ‘Kuşakyol projesi’, sadece Çin’i hedef alan Trump’ın aksine, Rusya’yı da stratejik hedefe koyan Biden’in politikalarıyla da aslında örtüşmemektedir. 

Bu çerçevede, aynı  İngiltere’nin, NATO içinde, ABD ile Türkiye’nin NATO’da gözlemci statüsüne onay verdiği  İsrail’in başını çektiği İsrail-Yunanistan-Ukrayna KUZEY–GÜNEY-ASKERİ DİKEY HATTINA, Londra’da kurulan ‘Karadeniz Koordinatörlüğü’  üzerinden ABD hedeflerine destek verdiğini görüyoruz.

Çünkü Ukrayna ve Karadeniz, Rusya’nın yumuşak karnıdır.

Ve Karadeniz’in  kilidi ise MONTRÖ ANTLAŞMASI’dır. İstanbul, bu nedenle inşaa edilmeye çalışılan YDD de YATAY TİCARİ KUŞAKYOL PROJESİ  ile DİKEY ASKERİ HATTIN KESİŞME NOKTASINDADIR.  

ABD ve İngiltere’nin emperyal ekonomik ve askeri stratejik hedeflerine ulaşabilmesi için İstanbul’un ‘Lozan ve Montrö Anlaşmalarının dışına çekilmesi ‘ gerekiyor. Bunun için öncelikle, İstanbul’un yeniden ruhani açıdan da, Rusya ve doğu Avrupa Ortodokslarının(300 milyon) üzerinde etkili olacak, Konstantinapolis MÜSTAKİL EKÜMENİKLİK STATÜSÜNE yeniden kavuşmasını hedeflemektedirler.

Ermeni soykırım ifadesi burada önem kazanmaktadır. Bunun karşılığında, YDD’de Türkiye’ye, yukarıda değinilen Yatay, Kuşakyol Ticari Hattında, İstanbul’un Londra gibi ‘küresel kapitalizmin yeni bir finans merkezi olma’ havucu uzatılmaktadır. Merkez Bankasının İstanbul’a taşınma hazırlıkları da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Artık, İstanbul’da ‘Kanal İstanbul’ gibi yaşanacak her değişiklik  önümüzdeki süreçte artık, DERİN NATO’un yakın takibinde olacaktır. 

BİDEN NEDEN “KOSTANTİNAPOLİS” DEDİ?

İstanbul Fetih’den sonra, yayınlanan Fatih’in Kanunnamesi ile adının ‘ilelebet Kostantiniyye olarak kalacağını’ emreder. Bu emir 1922 yılında Osmanlı çökünceye kadar devam etmiştir. Bu kanuna uyularak Abdülhamit devrinde 1880 yılında basılan 1 liralık banknot üzerinde Arapça, Yunanca, Fransızca ve Ermenice Latin harfleriyle ‘Costantinopol’de basılmıştır’ yazar. Ancak halk arasında ise ‘Stanboul’ tanımı kullanılmıştır. TBMM DE 28 MART 1930 TARİHİNDE KABUL EDİLEN YASA İLE KOSTANTİNİYYE ADI ‘İSTANBUL’ OLARAK RESMEN DEĞİŞTİRİLMİŞTİR. Bu kapsamda yurtdışından gelen ‘Kostantinopol adresli mektuplar iade edilerek’ Dünya’ya kabul ettirilmiştir. Fatih Kanunnamesinde, ‘müslümanlar ile adı Türk olanların izinsiz İstanbul’a yerleşmesi’ de yasaktı. 

İSTANBUL’U MÜSLÜMAN VE TÜRKLERİN YERLEŞİMİNE AÇAN YİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’dür.

ABD ‘in yeni başkanı Biden, bu yıl ki geleneksel 24 Nisan bildirisinde, çok dikkatli seçilmiş kelimelerle ilk defa ‘sözde soykırımını’ tanımakla kalmamış İstanbul’dan, Kostantinopolis diye bahsetmiştir. ‘Soykırım tanımlamasına, AKP den zayıf, MHP ve muhalefetten güçlü bir tepki gelirken, ‘Kostantinapolis’ tanımlamasına ne iktidardan, nede muhalefetten güçlü bir itiraz’ gelmemiştir. HDP ise soykırım tanımlamasına zaten itiraz etmemiştir. Biden’in, 24 Nisanbildirisinde, İstanbul’a,  Kostantinapolis demesi, Atatürk dönemini paranteze alması tesadüf müdür? Bu koşullarda yemin ettiği Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını ve onun onurunu korumakla yükümlü Cumhurbaşkanının  Haziran ayındaki NATO toplantısında Biden ile görüşmesini iptal etmesi gerekmez miydi? Ayasofya’nın açılırken ‘Fatih Kanunnameleri’ne referans verilmesi, Ayasofya cami imamlarının mevcut laik Türkiye Cumhuriyetinin, Anayasasına aykırı söylemleri  ve onun kurucu liderine, mevcut Cumhurbaşkanının önünde peş peşe hakarete varan ifadeleri NATO toplantısı öncesi  ne anlama gelmektedir? Bu perspektifde yine Kanal İstanbul’un  temel atılma töreninin NATO toplantısından önce ilan edilmesi ne anlama gelmektedir? 

ÜÇ NATO DENKLEMİ

Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya girmesi ile iç ve dış politikası derinden etkilenmiştir. Türkiye’nin iç politik faylarını keskinleştiren, 1955, 6-7 Eylül olayları ile 27 Mayıs 1960 , 12 Mart 1971, 1 Mayıs 1979 katliamı, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 e-bildirisi ve 15 Temmuz 2016  askeri müdahalelerinde DERİN NATO nun rolü Türkiye’de çok açık olarak tartışılmamıştır. Bunun yerine, iç politikada siyasi liderler bu müdahaleleri rakiplerine karşı kullanmayı tercih etmişledir. Benzer şekilde bu SAVAŞÇI ANGLOSAKSON DERİN NATO nun Güney Amerika’daki askeri müdahalelerinde de rolü olduğu artık tüm Dünya’da bilinmektedir.

Soğuk savaş dönemi sonrasında, AB de Almanya’nın başını çektiği Avrupa’nın,  özellikle doğalgaz anlaşmaları ile ‘Rusya ile barış içinde (ospolitik)yaşama’ çabaları, ABD’ nin buna itirazlarını dikkate almaması, SAVAŞÇI ANGLOSAKSON DERİN NATO’ya direnen, Avrupa Ordusu ve stratejik özerkliğini savunan ÖZERK AVRUPA NATOSU nun varlığını ortaya koymaktadır .Buna karşı DERİN NATO’ nun, Ukrayna ve  Doğu Avrupa’daki TURUNCU DEVRİMLERİ destekleyerek diktatör ve faşist yönetimlere göz yumması ve Karadeniz devletlerinden  Bulgaristan ve Romanya’yı NATO içine alması, Karadeniz’e Donanma çıkarmak isteyen bu konuda ÖZERK AVRUPA NATOSU ile SAVAŞÇI ANGLOSAKSON DERİN NATO nun farkını ortaya koymaktadır. 

Ortadoğu’da ise,  DERİN NATO laik Suriye yönetimini devirmeye çalışmıştır. Ayrıca, petrollerine haydutça, el koyma çabasında olan ANGLOSAKSON DERİN NATO nun son hamlesi Suriye’nin ‘toprak bütünlüğüne’ saygı göstermeyerek, 120 bin kişilik ordusu olan (defacto) GARNİZON TERÖR DEVLETİ  kurma ve NATO/BM nezdinde tanınması  çabalarıdır. Buna karşılık,  ‘Yurtta Barış, Dünya’da Barış’ diyen Türkiye Cumhuriyetini kurucu liderini ve üniter devletini tanımayan, İstanbul’a ‘Konstantinopolis’ diyerek, Osmanlı referansları ile atıfta bulunan ANGLO SAKSON DERİN NATO’un dış politikada  ülkemize düşmanca dayatmalarına karşı; Kıbrıs(1963), Kıbrıs(1974),  PKK(1990), 1 Mart 2003 tezkeresi(2003), Gürcistan(2008), Ukrayna  Karadeniz/Montrö(2014) ve  S-400(2019)  füzelerinin alım krizlerinde Atatürk Cumhuriyetinin ‘bağımsız devlet aklını’  temsil eden  BARIŞÇI TÜRKİYE NATO’su vardır. Zaman zaman, Almanya’nın da  desteklediği,  paktın içinde ikinci büyük ordusuna sahip BARIŞÇI TÜRKİYE NATO su, İsmet İnönü, Bülent Ecevit , Necmeddin Erbakan, Onur Öymen’in tarafından ifade edilen dış politika çizgisinde  ‘tüm terör örgütleriyle NATO’ya üye devletlerin ilişki kurulmasını(tüzüğünde yazdığı gibi) ‘ret edilmesini’  savunmaktadır. . Bu ay ortalarında yapılacak NATO toplantılarında ‘bu üç NATO’ arasındaki görüşmeler ve iç mücadele’  nasıl şekillenecektir?. Yeni Dünya Düzenin şekillenmeye başlayan yeni denklemi nasıl çözümlenecek?  Zirvenin sonraki Dünya politikalarına ve iç politikamızda yansıma ve saflaşmalarını  hep birlikte göreceğiz”

Bugüne dönelim....

Bugün itibariyle, Haziran ayında NATO’da alınan kararlar çerçevesinde, Batı’nın Ukrayna’ya artan ilgisi,  Rusya’nın bu adımlara karşı savaşma kararlılığını göstermesi Ukrayna krizinin bir savaşa dönüşme olasılığını masada tutmaktadır.  Bugünkü tablo Rusya’nın can evi olan Karadeniz’in  ve Kırım’ın stratejik ve askeri öneminden kaynaklanmaktadır.

Bilindiği gibi 1, Dünya savaşına , Alman gemilerinin Osmanlı bayrağı altında Sivastopol gibi liman kentlerini bombalamasıyla girmiştik. Bu nedenle Karadeniz’de çıkabilecek her çatışmada Türkiye bir anda taraf olabilir.

Bu tarihi deneyimiyle, bir NATO üyesi olarak Türkiye,  ‘Montrö Anlaşması’ ile elinde tuttuğu ‘barış anahtarını’  dikkatli kullanması ve tarafsızlığını koruyabilmesi  Dünya barışı içinde hayati önemdedir.

Öte yandan İstanbul gibi, stratejik bir Dünya kentinin Büyükşehir Belediye Başkanına, İngiliz ve ABD Büyükelçilerinin artan ilgisini iktidara yakın yayın organları  iç seçimlere yönelik bir hamle olarak görmekte, rahatsızlık duymakta, MOBESE kameralarıyla bile hukuka aykırı bir şekilde izlemektedirler.

Diğer yandan  da bu gelişmeleri, muhalefet partilerine de bir mesaj olarak da göstererek muhalafet ittifakında bir gedik açmaya çalışmaktadırlar.

Emperyal odakların da  bu üst üste yapılan görüşme ve ziyaretlerin yarattığı tartışmaların  sonuçlarından ve içinde olmaktan rahatsız olduklarını sanmıyorum.

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05