Terör, İstanbul/ İstiklal caddesinde yine yürekleri yaktı. 13 Kasım 2022, saat 16.20 de İstiklal Caddesinde patlayan bomba altı kişinin hayatına son verirken, ikisi ağır seksen bir kişiyi de yaraladı. Resmi rakamlar böyleyken, esasen yaralı sayısı seksen beş milyon oldu. Çünkü koskoca bir millet, beklemediği yer ve zamanda büyük bir acıyla karşı karşıya kaldı.
Terörist ve yardım edenlerin kısa sürede yakalanması sevindirici bir haber ve yakalanan teröristin, PKK terör örgütünün Ayn el Arabmerkezinden, İstanbul’da eylem talimatı aldığını itiraf ettiği de açıklandı. Yani yine PKK ama görünen o ki artık son çırpınışları.
Terör, bireyler ya da gruplar tarafından, siyasi ve sosyal amaçlar elde etme gayesi ile geniş kitleleri etkilemek ve sindirmek için önceden tasarlanmış şiddet ve tehdit eylemleridir. İlginçtir ki uluslararası platformda, henüz kabul görmüş tam bir tanımı da bulunmamaktadır. 1937 tarihli Terörizmin önlenmesi ve Cezalandırılmasına Yönelik Cenevre Sözleşmesi dışında, kabul gören uluslararası bir tanımı da yoktur.
Uluslararası hukukta kabul görmüş genel bir tanımı yokken, ulusal hukukumuzun 3713 sayılı terörle mücadele kanununda: Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilen her türlü suç teşkil eden eylemlerdir tanımıyla anlamını bulur.
Teröristin tanımı ise çok kısadır: yıldırıcı ya da terör eylemini yapan kişi veya kişiler. Bu durumda, terörün tanımında bir konsensüs sağlanamamışken,teröristin tanımı da boşta kalmakta, yapılan eylem güç odaklarının çıkarları doğrultusunda nitelendirilmektedir.
Uluslararası hukukta henüz bir konsensüs sağlanamamış olmasının en önemli nedenlerinden biri, terör maksatlı kurulmuş örgütlerin, zaman zaman küresel güç odakları tarafından da kendi hedefleri doğrultusunda rahatlıkla kullanılıyor olmasıdır. Bir devletin terörist kabul ettiğini, diğer bir devlet, hak arayan asi veya özgürlük savaşçısı olarak niteleyebilmektedir. Bu nedenle, uluslararası bir konsensüsle, derhal terörün ve teröristin tanımı yapılmalıdır.
Türkiye, konumu dolayısıyla, kuruluşundan bu yana terörle mücadele etmek zorunda kalan bir ülkedir ve bu mücadelesini halen başarılı bir şekilde yürütmektedir. Bu maksatla, sınırlarının ötesine kadar uzanmaktan da çekinmemektedir. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları, hız kesmeksizin devam etmektedir. Ancak küresel güç odaklarının, Türkiye’nin güney sınırında bir terör devleti oluşturma girişimleri de ısrarla sürdürülmektedir. Sürdürülen mücadelede, istenmese de tüm yurt,terörün etki alanı haline gelebilmektedir.
Türkiye sahada teröristleri baskı altına almış ve sona doğru sürüklerken, önce Mezitli/Mersin’de polis evi baskını girişimi ve ardından İstanbul/Taksim/İstiklal Caddesinde yapılan bombalı eylem, teröristlerin, yurt içinde ve sınır ötesinde, kendilerini sona götüren darbeler karşısındaki son çırpınışları olarak yorumlanabilir. Terör örgütü, ses getiren eylemlerle, hala güçlü olduğunu, istenilen yer ve zamanda eylem yapabileceğini kanıtlamaya çalışıyor. Ancak, her iki örnekte de olduğu gibi, eylemi gerçekleştirenlerin, yirmi dört saat dahi dolmadan, Emniyet Teşkilatı tarafından etkisiz hale getirilmesi veya yakalanmasıyla anlaşılıyor ki terör örgütü artık sonunu yaşıyor.Bu arada, tüm Emniyet Birimleri, amansızca ve kahramanca mücadelelerine devam ediyor.
