Ahmet DUMAN


Yine 24 Nisan Yine Soykırım Masalı…(I)

her nisan bu masal anlatılıyor


Ben size şimdiden söyleyeyim: Eğer çok ayrı ve daha önemli bazı yeni olaylar eklenmezse önümüzdeki 24 Nisan’da da aynı şeyleri duyup yaşayacağız. Adım gibi biliyorum; tüm devlet yetkililerinin, yetkisiz ama eklemlenmiş sivil toplum kuruluşlarının neler söyleyeceklerini ve yapacaklarını size şimdiden anlatabilirim.

Geçmiş zaman; yolum Tebriz’e düşmüştü, orada bir Ermeni mahallesi varmış, bir arkadaşımla şehirde dolaşıyoruz, hiç fark edemeden o mahalleye girmişiz. Rastlantının daha da beteri; bir baktık ki, tam Asala’nın merkezi olan binanın önündeyiz! Tüylerimiz diken diken şaşkınlıkla etrafımıza ve binaya bakıyoruz; kan düşmanınızın evinin önündesiniz gibi yani! Bu sırada kendi aramızda konuşuyoruz “Allah Allah nasıl düştük buraya” filan gibilerden,  birden nereden çıktığını ayırt edemediğimiz yaşlı bir kadın çığlık çığlığa bağırarak sordu “Türk müsünüz siz?” Biz düşünmeden hatta bilinçsiz bir biçimde başımızı sallayarak “evet” dedik. Kadın anında elindeki bir çanta veya paketi sallayarak saldırdı ve ikimize de yapıştırdı birer tane, bir yandan da bağırıyor hem de Türkçe “yetişin Türkler burada!” bilenler anımsayacaklar Tebriz’in büyük caddesine oldukça yakın bir yerde olduğumuzu anlamış olmalıyız ki o tarafa doğru kaçmaya başladık. Caddeye ulaşır ulaşmaz bir taksiye binip otelimize geldik. Gerçekten çok korkmuştuk…

Geçmiş zaman,  Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) Adana şubesi başkanıydım. ADD de o yıllarda Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu. “24 Nisan geliyor yine bu soykırım masalı gündeme gelecek birkaç önemli bilim insanıyla bu konuyu bir tartışalım” dedik ve konuyu bilen birkaç değerli bilim adamını konuşmacı olarak konuk ettik üyelerimizi bilgilendirdiler. O günlerden aklımda birkaç hikâyecik kalmış sizlerle paylaşmak istedim. Önce şu gerçeği yerli yerine koyduktan sonra devam edelim: Kayayı delen su damlasının gücü değil kararlılığıdır. 100 yıldan fazla bir zamandır kararlılıkla uğraş veren bir düşmana karşı yılda bir 24 Nisan günü mücadele edemezsiniz!

ADD’nin yukarda sözünü ettiğim etkinliğinde konuklarımızdan biri de Profesör Doktor Esat Arslan’dı. Konuşmasında hiç unutmadığım bir olay anlatmıştı. ABD’nin derin Amerika denilen bölgelerinde boyunlarında bağış kumbaraları taşıyan ermeni ulusal kıyafetler giydirilmiş çocuklar kapıları çalarak, ağlamaklı bir yüzle  “Müslümanlar tarafından aileleri katledilen ermeni çocuklarına yardım topladıklarını” söyleyerek para toplarlarmış. Bu işi, yıllar yılı bu uzak kentlerde Türkiye’nin veya Ermenistan’ın haritada yerini gösteremeyecek Amerikalılara kapıları çalınarak mağdur ve gözleri yaşlı bir tavırla anlatmışlardır.

Diaspora ne demektir? Merak edip sözlüklere filan bakanınız oldu mu? Aslı eski Yunanca olup Türkçeye “Kopuntu” olarak çevrilebilecek bir kelime. Ama bu hiç kullanılmıyor; Dünya da Diaspora’yı kullanıyor. Anlamını boş verin Ermeni diyasporası ermeni davasının önemli bir enstrümanı...Ben bu kelimenin anlamını Ermeniler tarafından İlk katledilen (27 Ocak 1973) diplomatlarımız olarak tarihe geçen Bahadır Demir ve Mehmet Baydar’ın öldürülmelerinden sonra öğrenmiştim. Çok geç kalmış sayılmazdım; Devlet bile o zaman o olayla telaffuz etmeye başlamıştı. Türkiye 24 Nisanı da o tarihlerde konuşmaya başlamıştı. Ama dediğim gibi kendimizi kendimize anlatarak “Ermeni Soykırımı’yla” mücadeleye başlamıştık…

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00