SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


"YAZMAK YAZANIN ÖDÜLÜDÜR." -2


"YAZMAK YAZANIN ÖDÜLÜDÜR." -2

CHARLES BUKOWSKI

Manavgat Nehir Gazetesi'nin benimle yaptığı röportajı paylaşmaya devam ediyorum.

Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay'ın, ilçe kültür ve sanatına yön veren değerleri ele aldığı "İz Bırakanlar" köşesinde bugünün konuğu Saniye Vildan Güzel.

H.O. Vildan Güzel açısından edebiyatın amiral gemisi nedir (şiir, roman, tiyatro, deneme gibi) açıklar mısınız? Bir eğitimci olarak şiirin tarihsel sürecini anlatır mısınız?

Edebiyatın amiral gemisi şiirdir. Edebiyatımızın geçmişinde nesir pek az yer tutar. Şirin tarihsel sürecini anlatmak çok uzun sürer. Bir söyleşi kapsamı içinde bu sorunuzu yanıtlamak çok zor.

Kısaca özetleyeyim: Türk edebiyatı, Türkçeyle oluşturulmuş edebiyat yapıtlarının tümüdür. En eski çağlarda doğmuş olması gereken sözlü ürünlerden başlayarak günümüze değin Türkçe yaratılmış bütün sözlü, yazılı sanat yapıtları Türk Edebiyatı kavramının alanına girer. Nasıl tarih yazı ile başladıysa Türk edebiyatı da Türkçenin yazılı belgelere kavuştuğu zamandan başlayacaktır. Türk edebiyatı, Türk toplumunun geçirdiği uygarlık değişimleriyle üç büyük çağa ayrılır:

1- İslamlık Öncesi Orta Asya Türk Edebiyatı

2- İslam Uygarlığı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı

3-Batı Uygarlığı Etkisinde Yenilenen Türk Edebiyatı.

Kısaca şiirin gelişimini de böylece değerlendirebilirim.

H.O. Vildan Güzel eserlerini üretirken nasıl bir yol izlemektedir? Günün hangi saatlerinde yazar, günde kaç sayfa yazar?

Böyle bir disiplin içinde çalışmıyorum. Araştırmacı yazar olduğum için önce bol bol okuyorum. Sonra ne zaman yeterince birikim olduğunu düşünürsem o zaman yazıyorum. Bazen sayfalar dolusu, bazen bir sayfa.

H.O. Bilim dünyası insanların yazması için en uygun zamanı sabah saat 10 ile 12 arası olarak belirlemiş; siz bu konuda ne dersiniz?

Dedim ya belli bir plan çerçevesinde çalışmıyorum. Ben yaratıcı bir ozan ya da yazar değilim; yani esin perim yok! Ne zaman istersem o zaman yazıyorum. Gece gündüz fark etmiyor benim için. Zaten her fırsatta okuyorum.

H.O. Vildan Güzel için bir kitap yazmak hem bir meslek, hem de bir hobidir; yani hem bir iş hem de bir tutkudur. Ne dersiniz?

Yazmak benim için hobidir artık. 15 yıl eğitim 30 yıl öğretmenlik; yani yaşamımın 45 yılı okuyup yazmakla geçti. Artık benim için alışkanlık ve tutku. Gerçi 6 kitap ürettim ve 3 tanesi Türkiye kütüphanelerine girdi. Bu tabii ki beni mutlu etti; ama ben hâlâ kitap yazmamı iş olarak düşünmüyorum. İş karşılığında bir ücret alınır, ben ücret almıyorum ve böyle bir beklentim de yok. Neden yazdığımı biliyorsunuz.

H.O. Vildan Güzel sizce kitap yazmak mı zor yoksa o kitabı düzeltmek mi?Bir de düzeltmenin sonu var mı? Edebiyat dünyası, hızlı yaz yavaş düzenle ilkesine sahiptir. Siz nasıl yazıyorsunuz?

Kitap yazmak zor gelmiyor da düzeltmek çok zor geliyor bana. Yazım, noktalama, cümle kuruluşu yanlışları, düşünceleri belli bir uyum içinde sıralama hataları bir yana, yargılarımı da beğenmiyorum yeniden yazmak zorunda kalıyorum çoğu kez. Bunların üstüne yayıncım da benim kitaplarımı basarken redaktör ve editöre gerek olmadığını düşünüyor. Sizden iyi redaktör ve editör olamaz diyor. Artık zorluğu siz düşünün. Hızlı yazıyorum, yavaş düzenliyorum; bunun da sonu zor geliyor.

H. O. Vildan Güzel bir edebiyatçıyı güzellik mi tetikler yoksa çaresizlik mi?Bir şiir güzel bir göl kenarında mı yazılır yoksa çaresizlik içinde mi?

"Şimdi uzaklara gitmek gerek. Doldurup bavula ertelenmiş coşkuları, rüzgârları sırtlamak, martıların peşine düşüp, asfalt bilmez topraklara koşmak gerek..." diyor Paulo Coelho.

Ne güzel demiş yazar; ertelenmiş coşkular... İnsan gerçekten çaresiz olduğunu bilip kalmalı mı oturduğu yerde yoksa sebepleri mi zorlamalı ne olursa olsun? Yanıtı güç bir soru? Aşk, acı, hüzün, gam, özlem, çaresizlik duyguları, ayrılık, ölüm, savaş, yokluk...

Çaresizlik, en insan yanımız belki de.

Çaresiz olduğunu bilmek, içselleştirmek; insan olduğun ile yüzleşme süreci diye düşünüyorum. Bu dünyada her duygu, çaresizlik duygusuna ulaşabilir. Her duygu da edebiyatçıyı tetikler. Şairi besler. O anki ruh hâline göre hangi duygu baskınsa onu tema edinir şair. Behçet Necatigil'e kulak verelim bir:

"Doğrudur şairlerin sözleri

Her şeyde bir parıltı güzellikten.

Görmek başlıbaşına bir iş.

Bakmak hattâ karıncaya

Tabii söz gelişi, neler yok ki

Ona varıncaya."

H. O. Kitaplarınız için ülke okurlarına ne söylemek istersiniz; ayrıca Manavgat okurlarına özel bir mesajınız var mı?

Manavgat edebiyatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Jiddu Krishnamurti, "Bütün hayatı anlamak zorundasınız, sadece onun küçük bir parçasını değil. İşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız. İşte bu yüzden şarkı söylemek ve dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve idrak edip anlamak zorundasınız. Çünkü bütün bunların hepsi hayatın ta kendisidir." diyor.

Ben de böyle düşünüyorum. Ben yazmaya neden, hangi amaçla başladığımı söylemiştim. Bu nedenle de okunmasını istiyorum tabii!..

Manavgat edebiyatını yeni tanıyorum; genç yazar ve ozanlar umut verici. Özellikle gençlerden söz ediyorum; eskiden beri yazanlar zaten kendilerini kanıtlamışlar. Hepsini kutluyorum.

Büyük usta Çehov’un genç yazarlara bir öğüdü vardır: “Yazın, her gün yazın, yazacak bir şeyiniz yoksa olmadığını yazın.”

Bir arkadaşı, Alberto Manguel’e sık sık uğrarmış, her seferinde de aynı tablo ile karşılaşırmış. Masasının başında oturup yazı yazan bir adam, bir gün sabrı taşmış. Kapıyı açmış ve dayanamayıp bağırmış. "Yaz Allah’ın cezası, yaz!”

DEVAM EDECEK.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00