PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI


YAŞLANMA SÜRECİ

Prof. Dr. Fikri Akdeniz


Yaşlanma: İnsanın doğumuyla başlayan ve yaşam biçimine göre tüm işlevlerinde azalmaya neden olan biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve toplumsal etkileri içeren evrensel bir süreçtir.

         Biyolojik yaşlanmaya paralel olarak, anılarda yaşama, geçmişe dönüş, ölüm korkusu, psikolojik dönüşümlerin habercisidir. Emeklilik sonrası gelir düzeyinin azalması, toplumsal yaşamdan uzaklaşma, yaşlıların kurumsal önemini yitirmesiyle, işe yaramazlık duygusuna kapılmaları, bekledikleri davranışları görememeleri, onları yalnızlığa doğru iter. Bir bireyin yaşam sevinci, kendi yaşam niteliği ve yaşamdaki yeterliliği sonucunda biçimlenir. Bu durum, bireyin nitelikli yaşamasının da bir göstergesidir. Yaşam niteliği kavramında yaşlanan bireyin, hem nesnel hem de öznel biçimde yararlı olma durumu ekonomik, sosyal, psikolojik ve sağlık gibi temel değişkenlere bağlıdır.

          Günlük alışılmış işleri yapmak ilerlemiş yaşlarda bireyin yaşamını sürdürebilmesi için önemlidir. Bireyin rahat ettiği, huzur duyduğu ortam alıştığı yerdir.  Hiçbir yer yaşlanan bireye kendi evi kadar huzur veremez. Ev merkezli yaşamdan uzaklaşma sosyal sorunları da birlikte getirebilir. Üretkenlikleri, gençliğindeki gibi olmayan yaşlılar, kendini yalnız hissetme, başkalarına muhtaç olma korkusu,  kendini yük olarak algılama, duygusuna kapılabilir. Umarım korkusuz yaşlanırız ve yaşlanırken yol arkadaşımız yanı başımızda olur.

       Sonuç olarak hangi nedenle olursa olsun yaşamdan yalıtılmış ileri yaşlardaki birey yalnızlaşır ve mutsuz olur. Bu durum yaşama tutunmayı azaltarak hastalıklara da ortam hazırlar. Bu nedenle, yaşlılığın, topluma eğitim yoluyla benimsetilmesi gerekir. Yaşam, insana bir kez verilmiş bir şanstır. Genç/yaşlı ayırmaz. Genç olmak önemli değildir, genç kalmak önemlidir. Doğmak ve büyümek yaşamın yadsınamaz gerçekleri olarak kolayca kabul edilse de, yaşlanma ve ölüm insanları korkutuyor. Yaşam insana hep arzulanan şeyleri değil, bazen olumsuzlukları da hazırlıyor. Yaş sınırı nedeniyle emeklilik (65 ya da 67 yaş) veya yaşlılık dönemine (80 ve sonrası) uyum ve yaşama tutunma, bireylerin kalan zamanını değerlendirme biçimine bağlıdır.

Dünya Sağlık Örgütünün Yeni Yaş Dilimleri:  0-17 yaş arası: ERGEN;

18-65 yaş arası: GENÇ;66-79 yaş arası: ORTA YAŞ; 80-99 yaş arası: YAŞLI

Yaşlı bireylerin toplum içinde hâlâ üretim ve ekonomiye katkı verebilir durumda olmalarını sağlamak, hem orta yaşlı, ya da yaşlı nüfusun psikolojik ve fiziksel sağlığı bakımından, hem de ülke kalkınması ve refah açısından son derece önemlidir. Aktif yaşlanma sosyal ve kültürel olarak önemli bir anlam ifade etmektedir.

         Yaşlananlar Açısından Sanatın Önemi

         Birçok insan, emekli olduktan sonraki yılları için planlar yapar ve yeni bir yaşam hazırlığı içine girer. Bu düşünceler birey açısından son derece önemlidir. Bunlar, yaşlanan bireyin yaşama bağlı olduğunun ve yaşam sevincini yitirmediğinin göstergeleridir. Birey, yaşlılık öncesinden kendisini nasıl oyalayacağını düşünmeli ve hazırlık yapmalıdır. Bu nedenledir ki kişi yaşlılık öncesi, hobi anlamında sanatın değişik dallarında etkinlik gösterebilir. Örneğin resim, heykel, seramikle uğraşmak; şiir, roman, hikâye yazmak; herhangi bir müzik aleti çalmak, örgü örmek vb.

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler yaşamı uzatmaya çalışırken bizim de yaş almada yapabileceğimiz pek çok şey vardır. Eğitimle elde ettiğimiz bilinç, yaşam kalitemizi arttıracak yolları bulmamıza yardımcı olacaktır. Sanat eserlerini görmek, bir karma resim sergisine katkı vermek, bir sergiyi izlemek, çevremizdeki insanlarla birlikte ortak ilgi alanlarını paylaşmak, sanattan beraberce zevk almak da son derece önemlidir. Sanata kapalı olan insan yoktur. Sanat yatkınlığı keşfedilmemiş, henüz belirlenmemiş insanlar vardır. Hangi yaşta olursa olsun sanat insanın yeteneklerini keşfetme aracıdır. Sanat insanın ruhunu, iç dünyasını, kötü düşüncelerden uzak tutan üzüntülerini az çok unutturan, bakış açısını geliştiren bir olgudur. Yaşla birlikte kişide gençliğin yitirilmesiyle de ruhsal olarak olumsuz etkiler oluşmaya başlar. Yaşama isteği azalır, unutkanlık artar. Sanat, özelikle analitik düşünen bireyin beyninde kullanılmamış alanlara yoğunlaşmanın sağlanmasına yardımcı olur.

         Bireyin kişilik yapısı, dünya görüşü ve yaşam beklentisi bireyin yaşlılığa bakışında ve kabullenmesinde farklılıklar yaratır. Bireyin, olabildiğince aktif yaşam kalitesini arttırması gerekir. İyi bir yaşlılık için bireyin hayal ettikleri arasında, sağlıklı olmak ve çocuklarının hayatında aktif olarak yer alma arzusu bulunur. Sağlıklı yaşam tüm zenginliklerin başında gelir. Yaşlıların yaşamlarını üretken kılmaları durumunda uzun ve başarılı bir yaşlılık dönemi sürdürebileceği açıktır. Bunun için sosyal ilişkilerini canlı tutmaları gerekir. Bu davranışlar bir bakıma yaşamı anlamlandırmanın da yoludur. Kısaca, birey gücünü yaratıcılığa ayırmalı ve karamsarlığa yenik düşmemelidir.

         Yaş alma döneminde yaşamsal sevincin sağlanması için ruhsal yorgunluktan uzak kalmalı, okumalı ve sanatla ilgilenilmelidir.  Sanat, birey ve toplum, etkileşim içindedir.  Toplumsal yaşam, birey ve sanatı, sanatta toplum ve bireyi etkilemektedir. Geçen zamanın getirdiklerini düşünürken götürdüklerinin farkına varmayız. Kimse ile paylaşılmasa bile yaşlanmaktan korkmaya başlarız. Sonuç olarak, yaşamında bir sonu olduğu gerçeğine varırız.

Dostça kalın

 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51