Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR


Üniversitelerin Ülkenin Gelişmesindeki Rolü ve Dayandığı Temel İlkeler (3)


Gerçek Demokrasiyi Getirip Bilimi Değişmez İktidar Yapmak

Keza, zaman demokrasi ve istişare zamanıdır ve ülkelerde ve kurumlarda “tek adam” dönemi çoktan sona ermiştir. Eskiden hayat nispeten basit idi, problemler az ve kolay idi ve akıllı ve dirayetli tek bir kişi bir kurumu ve hatta bir ülkeyi idare edebilirdi. Ama zaman değişti ve bugünün modern dünyasında problemler çok boyutlu ve karışık, ilişkiler girift oldu. Bir kişinin, ne kadar dahi ve bilgili olursa olsun, değil bir ülkeyi, küçük bir kurumu dahi tek başına yönetmesi mümkün değildir. Artık ülke ve tüm birimlerinin kolektif bir akılla istişareyi esas alarak demokratik bir yöntemle yönetilmesi bir zorunluluktur. Değişik bakış açılarını bir bütünlük arz edecek şekilde bir arada tutabilecek ve Akl-ı selime uygun hale getirebilecek harç ise, bilimdir. Zaten bilim geçmiş araştırma ve deneyimlerden süzülerek gelmiş bir ışıktır ve bir bakıma bilemin kendisi de tarih ve tüm insanlık ile bir istişaredir. O yüzden denebilir ki doğru demokrasilerde bilim ve bilim insanları tüm kararlarda anahtar rol oynar – kararları politikacılar ve bürokratlar alıyor görülse bile. Yoksa bilim ve istişare mekanizmalarının işlemediği sözde “demokratik” ülkelerde, serbest seçimlerle seçilen kişi ülkeyi bir kral gibi yönetir – unvanı başbakan ya da bizde olduğu gibi cumhurbaşkanı olsa bile. Ülkeyi bir türlü düzlüğe çıkaramaz ve hem kendisine, hem de ülkeye yazık eder. Bu tür şeklî demokrasilerde Başbakan’ın veya cumhurbaşkanının değişmesiyle ülkenin yönü, belediye başkanının değişmesiyle de şehrin görünümü değişir. Bilime ve istişareye dayalı gerçek demokrasilerde ise gerçek hâkim ve yönetici bilimdir ve yöneticiler icra makamında bir vitrindir. Bu tür ülkelerde idarecilerin değişmesi fazla bir şey ifade etmez, çünkü gidilecek yol bilimin tayin ettiği yoldur; değişen sadece yürüyüş şekli ve hızıdır. Yani, gerçek demokrasilerde sistem sağa sola yalpalayıp durmaz. Sağlam bir zeminde “oturur”, ve güven, istikrar ve refahı doğurur.

Görülen o ki bir ülkede istikrar, refah ve huzurun yolu gerçek demokrasiden ve gerçek demokrasinin yolu da bilimden ve bilimin hâkim kılınmasından geçer. Bu da bilimi temsil makamında olanlara, bilhassa üniversitelere ve öğretim üyelerine, büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Bu konuda üniversitelere düşen görevler şöyle sıralanabilir:

1.Demokratlık ve Saygı Göstermede Örnek Olmak 

Üniversiteler bu ülkeye demokrasi dersi vereceklerse ve gerçek demokrasinin yerleşmesine ön ayak olacaklarsa, işe örnek olarak kendilerinden başlamalıdırlar. Yani önce kendileri üniversal değerlerin hükümran olduğu bir zeminde “demokrat” bir kimliğe bürünmeli ve fikir ve ifade özgürlüğünü tam tesis etmelidirler. Değişik görüş, düşünce ve hayat tarzlarını bir tehdit değil zenginlik olarak görmeli ve bunların hep beraber karşılıklı saygı ve barış içinde birlikte yaşayabildiği ve ortak çalışabildiği gösterilmelidir. Saygı görmenin ön şartının başkalarına saygı göstermek olduğu vurgulanmalı ve gerekirse ABD’de olduğu gibi bu konuda dersler açılmalıdır. Tolerans gösterilmeyecek tek şeyin toleranssızlık olduğu ve düşmanlık duyulabilecek tek şeyin de kalpteki düşmanlık hissi olduğu ifade edilmelidir.

Öğretim üyeleri de kendilerini varsa önyargı ve saplantılardan arındırmalı, öğrencilere üniversite camiasının saygın birer üyeleri gibi davranmalıdır. Saygı görmenin hazzını alan ve özgüvenleri artan öğrenciler aynıyla karşılık verecek ve bu medenî davranış meseleleri diyalogla çözme kültürünün yerleşmesine zemin hazırlayacaktır. Eğer Türkiye muasır medeniyeti yakalama ve modern dünyanın saygın bir üyesi olma iddialarında samimî ise, bunun başka yolu yoktur. Korkunun da ecele faydası yoktur. Akıl ve fikirlerin dallanıp budaklandığı ve tek yumurta ikizlerinin bile birbirinden muazzam farklılıklar gösterdiği bu harikalar asrında tek tip insan yetiştirmede ısrar etmek ve hele bunu İslami ölçüler içinde yapmak, gerilim ve kargaşaya davetiye çıkarmaktır ve bunun kimseye faydası yoktur.

2.Uzmanlık ve Sahasında Söz Sahibi Olmak

 Bilim tüm insanlığın ortak malıdır ve sahasında uzmanlaşmış bilim insanları sadece ülkelerinde değil, tüm dünyada saygı görür ve uluslararası kuruluşlar bile onların görüşlerine itibar eder. Bilimi hazmedip özümsemek ve hatta çalışmalarla katkı yapmak ve böyle saygın bir mevkie gelmek tabi ki yıllarca özverili çalışmayı gerektirir. Yoksa alması pek de zor olmayan akademik unvanlar tek başına iş yapmaz ve kişiye saygınlık kazandırmaz. Bugün ikili eğitimin de etkisi ve maddî cazibesiyle bir liseyi andıran birçok üniversitede konusunda söz sahibi öğretim üyelerinin yetişmesi gerçekten büyük gayret gerektirir. Artık bugün bir konuda uzman olmak da yeterli olmayabiliyor ve konunun değişik yönlerini inceleyen bir uzmanlar takımının parçası olmak gerekebiliyor. Üniversite çatısı altında böyle uzmanlardan oluşan “merkezler” kurulması ve merkezin ses getiren araştırmalar ve kapsamlı raporlarıyla dikkat çekmesi, o merkeze ve uzmanlarına büyük bir itibar ve güven sağlar.

3.Bilimin Saygınlığını Korumak 

Bilim ve teknolojinin hâkim olduğu bu bilgi çağında, ülkemizde bilimin temsilcisi mevkiinde olan üniversite öğretim üyelerini sade vatandaşlar da dâhil kimse pek kale almamaktadır. Bu, çok hazin ve düşündürücü bir tablodur ve bunun niye böyle olduğunu sorgulayan öğretim üyeleri çuvaldızı önce kendilerine batırmalıdırlar. Üyeleri birbirine saygı göstermeyen bir camia saygınlığını ve itibarını yitirir. Hele bu üyeler bir de politik duruş ve görüşlerini ve hatta şahsî garazlarını bilim diye takdim ederlerse, bilimi de katlederler. Sonunda bilim ve Akl-i selim yuvası olması gereken ve tüm geçici politik girdapların dışında kalması gereken üniversiteler etkinliklerini yitirir ve ülkenin bilimin yol gösterici ışığından mahrum kalmasına ve demokrasi boyası vurulmuş saltanatın devam etmesine sebep olur.

Bugün devlet kurumları ve hatta  özel sektör ön yargısız ve objektif bir inceleme için kendi üniversite ve meslek odalarımızı baypas edip yüksek maliyetle yabancı bilim adamlarını görevlendiriyorsa, yine bundan ders çıkarmak lazımdır. Hele hem yabancı hem de yerli bilim heyetlerinin aynı konuda bir inceleme raporu hazırladığı durumlarda, sade vatandaş bile yabancıların raporuna itibar ediyor ve yerli raporu dikkate bile almıyorsa, durumun vahameti daha da açıktır. Bazı üniversite üyelerinin mahkemeler için hazırladığı “bilirkişi” raporları halk arasında “işini bilirkişi” raporları olarak biliniyorsa, bilimin ve bilim insanlığının itibarını ayağa düşüren bu tür hareketlere ciddî bir tepki verilmiyorsa ve bu kişiler bilimi temsile devam ediyorlarsa, üniversite üyeleri olarak başımızı ellerimiz arasına alıp düşünmemiz lazım. Ve “acaba biz idarî bir mevkide olsaydık, meslektaşlarımızın görüşlerine ne kadar değer verirdik” sorusuna açık kalplilikle cevap vermemiz lazım. O yüzden işe, otokritik ve kendimize çeki düzen vererek başlamamız lazımdır.

4.Bilim ile Politikacıları Yönlendirmek 

Türkiye’de nedense birçok öğretim üyesi (buna meslek odaları mensuplarını da ilave edebiliriz) sanki politik duruş sergileme kıtlığı varmış gibi mesleğiyle ilgili ilgisiz birçok konuda politik duruş sergilemeyi bir “görev” olarak görüyor ve meslekî itibar ve güvenilirlik kaybına uğruyor. Hatta zamanının mühim bir kısmını politika okuyarak/konuşarak geçiriyor ve meslektaşlarını bilimsel kalibrelerine göre değil tamamen politik duruşlarına göre değerlendiriyor. Yani, politik duruşa bilimsel konumdan daha çok değer veriyor. Bir kurumda politik duruşa bilimden çok değer verilirse, o kurum artık “politize” olmuştur ve o kurumun işlerinde “bilimi” esas alması ve “objektif” olması beklenemez ve sunduğu görüşlerin de “bilimsel” olduğu iddiası pek inandırıcı olmaz. Her öğretim üyesinin elbette bir politik görüşü ve tercihi vardır ve bunu açıkça ifade etmesinde ve hatta bir partiden politik bir mevki için aday olmasında hiçbir mahzur yoktur. Ancak politik görüşe bilimsellikten daha çok önem veren ve ön plana geçiren kişilerin üniversitede işi yoktur.

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51