Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


TÜTÜN SALATASI


( Liyakate selam ola) Eskiden bazı ünlü kişilerden kaynaklanmış gaflar söylenirdi. Kuşkusuz bilgi- beceri eksikliğinden kaynaklanan gaflar, mizahi bir tat içinde anlatılırdı. Seyrek oluşundan mıydı bilmem, gülmece yanı eleştirel yanını bastırıverirdi. Devlet yöneticilerimizde bile örnekleri az mı?

***

 Bir zamanlar, bir ilçenin Tarım Örgütünden elma fidanı istemiş köylüler. Kurum da fidanları Fidanlıktan getirtmiş. Haber gitmiş köylüye: “ Fidanlar geldi. Gelin alın” diye. Ne var ki, fidanlıktan yanlışlıkla, elma yerine kiraz fidanı gönderilmiş. Köylüler direniyorlarmış:

“ Bu fidanlar elma fidanı değil, kiraz fidanı. Almayız.” Deyince, Tarım görevlisi hafiften celallenmiş: “ Bu fidan elma fidanıdır. Benden iyi mi bileceksiniz? Kaç yıl okulunu okumuşum ben.”

Köylüler de bıyık altından gülümseyerek:“ Memur Bey, Memur Bey, biz de ekip dikmişik” derler. Fidanın üstünde yaprağı yok ki, gösteresin. Çevreden bir ara bulucu araya girer: “ Böyle tartışarak bir yere varamazsınız. Şuraya birkaç tanesini dikin. Diğerlerini koruma altına alın. Fidanlar yaprak açınca, ne olduğunu görürsünüz.” der. Bu çözüm, iki tarafın da aklına yatmış ve birkaç tanesini dikmişler. Kiraz fidanları, kısa sürede yaprak açarak, kimliklerini kanıtlamış. Elbette gerçek elma fidanları getirtilip, yanlış düzeltilmiş.

Eğitimde uygulama eksikliği yüzünden yanılgıya düşmüş olan tarım görevlisi, onurluca yer değişikliği isteyip ayrılmıştı yöreden. Ya şimdi? Sahte diplomalı bile koltuktan kalkmıyor.

***

Ben de rastlamıştım böyle bir liyakat yoksunluğuna: Köy Enstitüsünde öğrenci iken, yanlış alışkanlığımın ilkine yakalanmış, sigara içmeye başlamıştım. Neyleyim ki, sigara almak kolay değildi, çünkü para yoktu. O yüzden, köydeki içiciler gibi ben de tütün ekmiştim.

Onlar zula yerlere ekiyorlardı. Çünkü yöre tütün bölgesi değildi. Tütün kolcuları sık sık denetimde bulunurlar, yakaladıklarına ceza keserlerdi. Onca yasağa karşın, hemen hemen her içicinin bir zula sekisi vardı.

Onlar tütünün sararmasını filan beklemezler, yeşilken kıyıp kuruturlardı. “Gök tütün” dedikleri bu tütün talaşını; pipo benzeri “Gallin”lerle içerlerdi. Gazete kâğıdı bile bulunmazdı.

Yasağın önemini kavradığımı sanmıyorum. Yaz tatilinde ben de ektim. Ama gizli- saklı değil; balkonun önündeki gübreli sekiye. Öyle boy attı ki tütünler, marul yaprağı gibi, yiyesi geliyor insanın.

***

O günlerde, kavga eden iki genç, birbirlerini ihbar etmiş. Bunu fırsat bilen kolcular, tüm köyü taramaya almışlar. Bir öğle vakti, bize de geldiler. Kolculardan biri bizim oralıydı Tanışıyorduk, ama ahbaplığımız yoktu. Öbürüyse yabancıydı. Akranım sayılabilecek çağdaydılar. “ Aman su” dediler, gelir gelmez. Temmuzun sıcağı kavuruyor ortalığı. Serin olur diye, balkona geçip oturdular. Tütün iki metre önlerinde, taze gelin gibi, salınıp duruyordu. Suyu içerken, keyifle bakışıp, gülümsüyorlardı. Yakalamanın keyfini çıkarıyor gibiydiler. Evde kız kardeşimle ikimiz vardık. Onunla çok iyi imleşirdik. Kardeşime seslendim; “ Bacım, bu arkadaşların açlığı susuzluğa çevirmiş. Çabucak, yumurtadır, yoğurttur, bir şeyler yetiştir. Hem, bıçağı da getir. Ben de şu salata otundan bir salata yapayım. Hep birlikte yiyelim.” Kardeşim bıçağı ve senidi kapıp getirdi. O, yemeği hazırlarken ben konukların gözü önünde, tütünün taze uçlarından kesip doğradım. Tuzlu su ile de yıkayıp sıkınca, tütün olduğuna bin tanık istiyordu. Soğanını, sumağını da ekleyince, yeme de yanında yat. Kardeşim sofrayı kurdu:. Taze bazlama. Sahanda yumurta. Kalıp gibi yoğurt. Mevsim salatası. “ Buyurun arkadaşlar! Konuk umduğunu değil, bulduğunu yer demişler. Kusurumuza bakmayın.”

Kuşkulu ve çekingen davranıyorlardı. Sanırım, bir oyuna getirilmekten korkuyorlardı.

Yer sofrasına oturdum, salatadan başladım. Mübarek, gerçekten çok güzel olmuştu. Sonunda konuklar da yanaştı. Güle- oynaya yedik yemeği. Öyle inandılar ki, söyleşi sırasında, benden bilgi sızdırmayı bile denediler: Köyde kaçak tütün ekilip ekilmediğini anlamaya çalıştılar. .

“ Bilmem arkadaşlar. Hiç duymadım. Zaten ilgilendiğim bir konu değil. O tütün denilen otu, görsem bile tanıyamam.” dedim. ((Yalanımı Allah affetsin) Mutluluk içinde teşekkür ede ede gittiler. Sonraki yıllarda, yabancı olanı hiç görmedim de; yerli olanla arkadaş bile olduk. Arada bir bana takılır da: “ Benden uzak dur arkadaş! Senden korkarım. Tütün kolcusuna, tütünü salata diye yediren adamsın sen. Senden korkmayan küllen kâfirdir” derdi.

 

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00