Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


Topraktan-İnsana Besin Zinciri Konusundaki Yanlış Bilgiler ve Jeobiokimya’nın Önemi

Son yıllarda sıkça “82 mineral içeren kaya tuzu” tüketmemiz, ekmek yemememiz, korona virüse karşı gargara yapılması, elma sirkesi vb. kullanılması gibi birçok söylem jeoloji, mineraloji, toprak-bitki besleme ve biyokimya gibi konuların iç içe geçtiği karmaşık bir alanı ilgilendiriyor. Konu topraktan insana besin zinciri olup jeobiokimya diye tanımlanan yeni bir alan söz konusu. Jeobiokimya konusu ülkemizde birkaç ilgili bilim insanı dışında nerdeyse hiç bilinmemektedir.


Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesiemekli öğretim üyesi değerli hocamız Prof. Dr. İlhami Ünver, son yıllarda çok sık karşılaştığımız, bilimsel değeri çok sorgulanan sağlık-beslenme ilişkisikonusunda “konunun uzmanı olmayan” yazar ve/veya “bilim unvanı taşıyan” akademisyenlerin bazı yanlışlarını gündeme taşıdı. Sayın Prof. Dr. Ünverçok haklı olarak “kamuoyunda çok ilgi gören gıda tüketimi konularında uzmanolmayanlarlabilimsel gerçeklerle bağdaşmayan ifadelerin, kamuoyunca tanınan gazeteciler tarafından geniş kitlelere yayılmasına itiraz etmektedir.

Jeobiokimya Bilinmeden Sağlık Konularında Öneri Yapmanın Sakıncaları

Son yıllarda sıkça “82 mineraliçeren kaya tuzu” tüketmemiz, ekmek yemememiz, korona virüse karşı gargara yapılması, elma sirkesi vb. kullanılması gibi birçok söylem jeoloji, mineraloji, toprak-bitki besleme ve biyokimya gibi konuların iç içe geçtiği karmaşık bir alanı ilgilendiriyor. Konu topraktan insana besin zinciri olup jeobiokimya diye tanımlanan yeni bir alan söz konusu. Jeobiokimya konusu ülkemizde birkaç ilgili bilim insanı dışında nerdeyse hiç bilinmemektedir. Beslenme zincirinde ilk duraktoprak ve su, sonra bitkiler, hayvanlar ve insan olup, doğal olarak yaşam çevriminde son durak yine baştaki gibi topraktır. Toprağın besin zinciri ve döngüsünde çok özel bir yeri bulunmaktadır. Ancak insanoğlu besinlerin hangi ortamda ve nasıl üretildiği konunun öncesini ve kaynağını çoğu zaman dikkate almadığı için, sadece tükettiği gıdanın kendisine yararına bakmaktadır. Ancak son yıllarda yanlış yönlendirme ve aşırı gıda tüketimi (lüks tüketim) sonrası ortaya çıkan başta obezite, kanser, kalp-damar, bağırsak mikrobiotası konularındaki sağlık sorunları nedeniyle konu sorgulanmaktadır. Tabii konu sağlık olduğu için tıp bilimi insanlarının ifadeleri dikkate alınmalıdır. Doktorlar doğal olarak sağlıklı yaşam için gıda önerileri de veriyorlar. Zaman zaman diyetisyenlerde gıda ve takviye besinelementi alımı konusundaönerilerde bulunmaktadırlar.

Çoğu zaman önerilerin uzun erimli bilimsel çalışmalardan çok, gözlem, duyum ve kitabi bilgilere dayalı (bazısı ezbere bilgi) yapıldığı aşağıda belirtilen şekli ile sıkça vurgulanmaktadır.

Son yıllarda sıkça bazı doktorlar tarafından Himalaya tuzu tüketilmesi önerisi yapılıyor. Fakat iddialara göre kaya tuzunun içerdiği 82 elementten çoğunun insan için zararlı/toksik (58’ikadarı insan sağlığı için tehlikeli olabilir) olabileceği belirtilmiyor. Kaya tuzu kullanın önerisi ve bunu ilave “diğer tuzları kullanmayın” denildiğinde Himalaya tuzu içeriğindehemen hiç bulunmayan iyot insana nasıl kazandırılacaktır? Bu bağlamda insan için zorunlu olan iyot elementi çoğubölgetopraklarında ve suda yetersiz bulunduğu ve bitkilerle ve hatta   kırmızı etten yeterince alınamadığı için rafinetuzlara iyotkarıştırılması sağlanmıştır. Ayrıca çok haklı olarak deniz tuzlarındabulunanmikro plastikler ve diğer bazı atıklar da büyük sorun olup titizlikle değerlendirilmek durumundadırlar, ancak rafine prosedürleriyle ilgili bu konu ayrı bir kapsamla ele alınmalıdır.

Benzer şekilde daha önce “ekmek yemeyin” gibi tavsiyeler insanlarda kafa karışıklığına neden olmuştu. Buğdayıslah edilip çoğaltılmasaydı ve tüketilmeseydi acaba insanlık bugüne nasıl gelirdi? Bu konuda “Herkese Bilim ve Teknoloji Dergisinde” buğday ve ekmek yememe konusunda, “sorunun buğdaydaki insanlara faydalı proteinler ve önemli minerallerin alınması sonucu üretilen ekmeklerin yeterince besleyici olmamasından kaynaklandığını” vurgulamıştım. Bu bağlamda doktorlar demir noksanlığı/takviyesi içinıspanak tüketilmesini önerirken demirin hangi bitkilerde ne oranda bulunduğu, yarayışlılığını etkileyen kimyasal interaksiyonların tam olarak bilindiğinden emin olmak zordur. Bazı televizyon programlarında çok ünlü tıp bilim insanları “bakliyatta çinko var; insanlar oradan çinko ihtiyacını giderebilir” derken bakliyatta var olan çinkonu vücuttaki biyoyararlılığının bakliyattaki fitatlatdan dolayı azaldığı konusunda bilgili ve donanımlı olmadığı anlaşılmaktadır.

Yine çok ünlü ve televizyonlarda düzenli olarak konuşmalar yapan tıp hocalarımız insanlarımıza eksiliği sözkonusu olan mineraller konusunda bilgi verirken o eksikliklerin giderilmesinde hep eczaneyi adresolarak göstermektedirler. Oysa bu eksiklikler rahatlıkla bazı bitkisel ve hayvansal kökenli gıdalarla giderilebilir. Onun için boşuna denmemektedir: “sağlık çiftlikten gelir, eczaneden değil” (health comes from the farm, not from the pharmacy”.  Tıp ve genel olarak sağlık ve gıda eğitim programlarındabu konularda önemli eksiklikler gözlenebilmektedir. Besin elementi içeriklerinin ötesinde bitki ve insan için zorunlu besin elementleri ile yararlı olanlar muhtemelenbilinse de bunların uygun aralık değerlerini kesin olarak belirlemek güçtür. Ayrıca pH ve onun toprak, bitki ve hayvanlar üzerindeki etkilerininanaliz edilmesinde belirgin bir yetersizlik gözlenmektedir. Ayrıca mikroorganizmalardan virüsler gibi çalışma pH ’aralığı ve ekolojik çalışma özellikleri iyi bilinmeden öneri yapmak da konuyu bilen mikrobiyologlar tarafından sorgulanmaktadır.

Sağlık EğitimindeJeobiokimya Konusunda Yeterli Bilgi Sunuluyor mu?

Sık sık görsel basında bilimsel veri ve araştırmaya dayalı kanıtı olmayan öneriler yapılınca Sayın Prof. Dr. Ünver hocamın haklı itirazıkonunun yeterince bilinmeden önerilerin yapılıyor olmasınadır. Çünkü yaşamın büyük çoğunluğu canlının enerji sağlaması üzerine şekillendiği için tarım ve gıda güvencesi de kendiliğinden öne çıkmaktadır. Yeni bilgilerin ışığında beslenme-sağlık ilişkilerinde yeni alanların rolü ve önemi ortaya çıkmıştır. Örneğin hangi bitkinin hangi mineral ve vitaminleri içerdiği, bunun kaynağı olan toprakla üzerinde yetişen bitkinin kimyası ve Jeobiokimya konusunun önemi daha iyi anlaşılmıştır. Sağlık Bilimleri, Eczacılık, Hayvan Yetiştirmeeğitiminde ancak özel bir uzmanlık dalında bu konulara ağırlık verilmesi öngörülebilir veya planlanabilir, kaldı ki tarım biliminde de böyle konulara ağırlık veren araştırıcı yetersizliği de bulunmaktadır.Gerçek olan, bu konuların tek bir bilim dalı tarafından yeterince kapsamlı ve sonuç odaklı değerlendirilmesinin imkânsız olduğudur. Bu da bize pek çok bilim dalıyla ortak çalışmaların ülkemizde de bir an önce başlatılması gerçeğini hatırlatmaktadır.

Tarım ve Tıp Birbiriyle Çok Yakın İlişkili Alanlardır

Aslında yukardaki bilgilerden anlaşıldığı gibi, Tarım ve Tıp birbiriyle çok ilişkili iki alandırlar. Bu iki alanın mutlaka iş birliği ve etkileşimi gerekmektedir. Geçmişte ve hala günümüzde “farm to fork” veya “soil to fork” gibi topraktan çatala konseptleri üzerinde durulur ve besin zinciri ve süreci topraktan çatala kadar değerlendirilir. Oysa artık bu konseptin yerini “from soil to gut” veya “from farm to gut” almıştır. Artık topraktan başlayan bir gıdanın hikayesi   yemek masasına kadar değil, bağırsaklarına kadar incelenmekte ve araştırılmaktadır. Onun için eli toprağa değenlerle eli insana değenlerin iş birliği önem taşımaktadır

Ziraat Fakültesinde topraktan insana besin zinciri alanında Jeobiokimya dersleri almadık, normal olarak Jeoloji, genel toprak bilgisi ve bitki besleme derslerinde de bukonular işlenmedi. Mineraloji derslerinde de minerallerin insan sağlığına katkısı buaçıdan ele alınmadı.Ancak çok sonraları jeolojinin ve mineralojinin toprağın oluşup karakter kazanmasında ve bu karakterlerinin su, bitki, hayvanlar ve insanlar için önemini, yani bilim disiplinleri arasındaki ilişkiyi kavramaya başladık. Günümüzün endüstriyel ve hazır gıda temelli beslenme zincirinin yönetilmesinde toplum sağlığının ticari kaygılara bırakmadan bütünlüklü bir bakış açısı ile yeniden değerlendirilmesinde yarar görülüyor.  

İşin Temeli Sağlıklı Beslenme

Günümüzde veri tabanlı istatistiki bilgilerin bilgisayarda analiz edilmesi ile birçokbilgi arasındaki ilişkiler daha iyi anlaşılmış oldu. Dün ulaşımın sınırlı olduğu alanlarda kapalı havzalarda besin çeşitliliğine ulaşım zordu. Ancak bugün pek çok gıdaya rahatça ulaşılmaktadır. Besinlerle insanlar değişik besin elementlerini(mineralleri) vücutlarına almakta ve yarar da görebilmektedirler. Günümüzde sağlığın temelinin beslenme olduğu çok açıktır. Gıdalardaki demirve çinko gibi mikro besin elementlerin insan sağlığına etkisi tıp biliminin araştırma konusu, ancak gıdalardaki bu mikro besin elementlerin miktarı, bulunduğu formlar ve biyolojik yararlılığı tarımın özelde de gıda bilimleri ve bitki beslemenin konusudur. Mesela, sıklıkla yapılan hatalardan biri de şudur: işte fındık fıstık, bakliyat veya tahıl tohumlarını/tanesini tüketin, meyve yiyin kalsiyumca çok zengindir derler. Hangi bilimsel kitapta, hangi bilimsel dergide bu bilgi var diye sorsanız cevap alamazsınız; çünkü bilgi doğru değil. Bu tür bilgiler “tabu” halinde olan, yerleşik bilgilerdir oysa Bitki Besleme dersi alan her öğrenci bilir ki, bitki besin elementleri içinde yapraklardan taneye veya meyveye taşınması en zor olan mineral element kalsiyumdur. O nedenle meyvelerde, danelerdeki kalsiyum miktarı çok azdır. Kalsiyum kaynağı olarak önerilecek bitkisel kaynak yaprağı yenen sebzelerdir; tane veya meyve değildir. Bitkilerin yetiştiği topraklardakifosfor bitkiler tarafından alındıktan sonra danede daha çok fitat formunda birikir. Danelerdeki fitat’larçinko, demir ve magnezyum gibi besinlerin bağırsaklarda serbest hale gelmesini ve emilimini sınırlamaktadır. Çok önemli besin elementlerinin insana yarayışlılığı sorunu önce toprakta başlamakta, sonra insan bağırsaklarındadevam etmektedir. Bu bağlamda konu topraktan insana kadar ciddi bir tarım-tıp iş birlikteliğinin önemini ve değerini ortaya koymaktadır. Özellikle son yıllarda beslenme fizyolojisi ve biyokimyası konularının önemi de yeni yani anlaşılmaya başlandı. Korona virüsünün dayattığı bu süreçte konu canlı bilimleri arasındaki sıkı bir iş birliğiile irdelenmelidir.

 

Toprak ve Bitki Kimyası Konularının Sağlık Alanında da Okutulması Gerekli Görülüyor

Pandemi süreci ile birlikte, birçok sorun içinde beslenme ve gıda güvenliği zorunlu olarak ön plana geçmiştir. Konupiyasa ekonomisi ve ticari sağlıkçılık dışına çıkarılarak toplum sağlığı merkezine alınmalıve sağlıklıbir eğitim üzerinden değerlendirilmelidir. Covid-19 süreci ile birlikte bilimin öneminin artması ile birlikte tarım ve beslenme bilimi çok daha önemsenir olmuştur. Ayrıca Covid-19 sürecinde gıda güvencesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirmesi konularının ön plana çıkması ile topraktan insan besin zincirinin anlaşılması çalışmaları yeniden gündeme gelmiştir. Çalışma alanımız olan Ziraat Fakültelerinde toprak, doğa/ekoloji, bitki-gıda gibialanlarda üretilen bilgilerin sağlık alanına aktarılması önem taşımaktadır. Ne yazık ki son yıllarda tüketilen birçok değer gibi üniversitelerde de yaşanan üzücü zayıflıklar bilim ve eğitimi olumsuz etkilemiştir. Ancak toplum sağlığının pandemi ile yeniden gündeme taşınması ile konu yeniden ele alınmalı, bilgi üretilmeli ve nitelikli insan yetiştirilmesi gerekir.Topraktan-insana besin zinciri eğitiminin bütünlüklü olarak ele alınması gerektiğini, Gıda mühendisliği bölümleri ile sağlık bilimleri fakültelerinde bu konuların ağırlıkta olduğu daha özel toprak ve bitki besleme eğitimleri verilmesinin insan sağlığı için hayati öneme sahip olduğunu/ olacağını düşünüyorum.

 

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22