PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI


TOPLUMSAL YAŞAMDA AYDINLANMA DÜŞÜNCESİ (ENLIGHTENMENT THOUGHT IN SOCIAL LIFE)


Aydınlanma Çağı, aklı kurucu ilke olarak benimseyerek, tüm toplumsal yaşamın ve düşünüşün buna göre şekillendirilmesine yönelme, ön yargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik varsayımı geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan,bilginin ışığıyla aydınlatma yönündeki çabalarla seçkinleşen kültürel dönemdir. 18. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkıp gelişmiş ve "aydınlanma" fikriyle yaygınlaşmıştır. Biliyoruzki gerçeğe giden yol insan aklının uygulanmasından geçiyor. Evrenin ve toplumun yasalarını verecek tek bilgi kaynağı bilimdir düşüncesi, aydınlanmanın değişmez ilkesidir. Alman filozof ImmanuelKant (1724-1804), aydınlanmacılığı, "aklı kullanma cesareti" olarak tanımladığında, genel olarak Aydınlanma Çağı'nın felsefesini vermektedir. Batı Aydınlanmasının temel varoluş ilkeleri olan deney, akıl, bilim, laiklik, hukuk, birey, ulus, toplumsal sözleşme, uzlaşıma ve hukuk kavramlarını geliştiren aydınlanma düşüncesini geniş halk kitlelerine nasıl ulaştırabiliriz

Bir toplumda aydınlanma düşüncesi neden sağlanmalıdır?

Toplum: Toplumsal gereksinimlerini karşılamak için etkileşen, belli bir coğrafi yerde yaşayan ve ortak bir kültürü paylaşan çok sayıdaki insanın oluşturduğu birliktelik olarak tanımlanır.

Toplumsal yaşam: Tasalanmadan özgürlüğe konan sınırlama ya da engellemelerin ortadan kaldırılmasını benimser. Her türlü ön yargıdan arınmış olarak yaşamını biçimlendirme çabasında, insanın günlük yaşamın kaygılarından sıyrılarak kendi öz benliğini sorgulama sürecidir.

Aydınlanma; zihnin sıkıntıdan kurtulmak, derin ruhsal huzuru, varlığı ve bütünlüğü deneyimlemektir.Doğanın, insanın ve toplumun gerçeklerine ilişkin bilgiyle donanımı, simgesel dil olarak kullanılarak yapılan anlatımla karanlıktan aydınlığa geçiştir. Toplumdaki eski önyargıların yerine zaman içinde yeni önyargılar oluşur, düşünmeyen toplum için bunlar etkileyiciolur. Bu nedenle, böyle bir toplumda sağlam adımlarla yürüyen ve kendi zihinlerini geliştirerek gençlikten çıkmış çok az insan vardır.  Aydınlanma, özgürlükten başka bir şey gerektirmezHalkın kendi kendini aydınlatması daha olasıdır; aslında, sadece özgürlük verilirse, aydınlanma neredeyse kaçınılmaz olur. Her yerde özgürlükle ilgili kısıtlamalar buluyoruz. Fakat hangi kısıtlama aydınlanmaya zararlıdır? Hangi kısıtlama masumdur ve hangisi aydınlanmayı ilerletir? Yanıt: Aklın kamusal kullanımı her zaman özgür olmalıdır ve yalnızca bu insanlığa aydınlanma getirebilir. Aydınlanmada amaç, bilgisizliği, noksanlıkları ve yanılgıları gidererek, bilgi ve erdemler ile donanmaktır. Toplumların aydınlanma düşünürleri, toplumu iyileştirmek isterler. Aklı sadece insanların evreni anlama gücü olarak değil, aynı zamanda insanlık durumunu iyileştirme araçları olarak da kullanırlar. Akıl temelli insanların hedefleri bilgi, özgürlük ve mutluluk olarak kabul edilir.Özellikle sanat ve bilimde özgürlüğü savunan aydınların yaklaşımı daha iyi bir yaşama ilişkin fikirlerin yayımlanmalarına izin vermenin hiçbir tehlikesi olmadığını da gösterir.Bir insan kendi aydınlanmasını yalnızca sınırlı bir süre için erteleyebilir. Kendisi ya da soyundan gelenler için aydınlanmadan tamamen vazgeçmek, insanın kutsal haklarını çiğnemektir. 

Özgürlük,Düşünme özgürlüğü ve düşünce özgürlüğünün şekillenmesi süreci: Düşünme özgürlüğü yalnızca bireyseldir. Düşünce özgürlüğü ise tümüyle toplumsal bir olgudur. Bir kişinin düşünme özgürlüğü olabilir ama düşünce özgürlüğü ancak toplumsal katmanlarda belirgindir. Sorgulama, kuşku duyma ve sınama kapılarını açma çabasına ve sıkıntısına katlanmayan kendisine sunulan bilgi ve yargıları doğru kabul etmeye eğilimli insan, düşünme sürecini özgürleştirmeyi denemez. Düşünme özgürlüğünün; biri toplumsal yapının etkisiyle insana doğuştan aktarılmakta olan dogmalar; diğeri ise bir doğa verisi olan aklı gerektiğince ya da yeterince kullanamamak gibi iki temel engeli vardır. 

Doğa, çekirdeğin içindeki tohumu, yani özgür düşünce dürtüsü ve mesleğini dikkatlice yetiştirmiştir. Bu özgür düşünce, yavaş yavaş halkın düşünce biçimlerine tepki verir ve insanlar giderek daha özgür hareket etme yeteneğinikazanırlar. Düşünme özgürlüğünün oluşumunda toplumsal ortamın ve toplum koşullarının büyük etkisi vardır. Sonuç olarak düşünme özgürlüğü bu nedenle düşünce özgürlüğü ile sıkı sıkıya bağlantılıdır. 

Özgürlüklerin kısıtlandığı baskıcı toplumlarda ortadan kaldırılmak istenen aslında bilgiye ulaşma özgürlüğüdür. Toplumların aydınlanmasını, insanların kendi yaşamlarına kendilerinin egemen olmasını, çıkarları için sakınca görenler düşünceye özgürlük tanımazlar.  Engellenmek istenen ne düşüncelerin kendisi ne de düşüncelerin ifade edilmesidir. Engellenmek istenen şey, toplumların bireyleri ile bu düşüncelerin buluşmasıdır.

Dostça kalın!...

KAYNAK:

Immanuel Kant What Is Enlightenment? Translatedby Mary C. Smith..Edition of theCollected Works of Immanuel Kant: PracticalPhilosophy. Columbia University, n.d. Web. 13 December 2015.http://www.columbia.edu/acis/ets/CCREAD/etscc/kant.html

 

 

 

 

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04