Kızlara nevresim takımı yaptırırım, ondan bir hatıra kalır, diye düşünüyorum, annemin vaktiyle ördürdüğü ara dantelleri çıkardım, uzaklardan bir yerlerden belki de bize gülümsüyor.
Büyük kızım telefonda anlatıyor, beş günlük bir bebekmiş, yemek borusu sorunuyla doğmuş, ameliyat edilmiş, yeni bir yemek borusu takılmış, nöbetteyken tüm gece gözümü üzerinden ayırmadım, diyor.
Küçük kızımsa geçen dönem görmeye başladığı endüstri mühendisliğine giriş dersinden bahsediyor, daha şimdiden yazları yapmayı planladığı staj araştırmasına girişmiş, eğitimine faydalı olacağına inanıyor.
Kayınvalidem seksen yaşının üzerinde, sağlığını korumaya özen gösteriyor, yediklerine dikkat ediyor, sabahları mümkün olduğunca yürüyüş yapıyor.
Ablamlar gündemi sıkı takip ediyorlar, dolaşmış ipleri kesmektense düğümleri çözüyorlar, çare üretmeye çalışıyorlar.
Güneşi gören yan apartmandaki ev hanımları tiril tiril yıkanmış çamaşırları balkona asıyorlar. Ortalığı yemek kokusu kaplamış, mutfağa erkenden girenler pişirip taşırıyorlar.
Genç öğretmen hanımla asansörde karşılaşıyoruz, kitapları elinde, öğrencilerine koşturuyor. Apartman görevlisinin hanımı, saksıdaki otları yolmuş, çiçeklerine su veriyor.
Son bir aydır apartmana bizimle girip çıkan bir kedi vardı, aşağıda yavrulamış, içlerinden bir tanesi canlı kalmış, baktım bu sabah yavrusunu alıp kapı önüne çıkarmış, tüylerini temizliyor.
Hastanenin önündeki kadın, bir diğerine, hasta annesini anlatırken, hiç zorsunmadım bakmaktan, yeter ki annem sağlığına kavuşsun, diye iç çekiyor.
Yürüyüşe giderken rastladığım genç anne, çocuğunun elinden tutmuş, ona yaya kaldırımını nasıl kullanacağını anlatıyor. Sıkmacı kadın tezgahını çoktan kurmuş, yürüyüşe gelenleri karşılıyor.
Tanıdığım, rastladığım tüm kadınlar durmaksızın çabalıyorlar. Bir şekilde hayatın içinde, hem kendi hem başkalarının yaşamlarına dokunuyorlar. Yaradılışlarından getirdikleriyle çoğalıyorlar, çoğaltıyorlar. Sadece kendi cinslerinin değil, tüm evrenin ortak yaşamına inanmışlar, etraflarını aydınlatıyorlar.