Prof. Dr. Özer OZANKAYA


"SEVR" YA DA TEK-ADAM    YÖNETİMİNİN, ANADOLU'YU TÜRK YURDU OLMAKTAN ÇIKARMA SUİKASTI DEMEK OLDUĞUNUN BİR BAŞKA ADI! 

Mustafa Kemal'in önderliğinde verilen ulusal kurtuluş savaşını zafere ulaştıran altın anahtar, özgürlük ve bağımsızlık demek olan ulusal egemenlik ilkesi, ulusal egemenlik bayrağıdır.  


Mustafa Kemal, 30 Ekim 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden şöyle seslenmişti:

"Türkiye halkı, kişi egemenliğine dayalı olan İstanbul'daki hükümet biçimini 16 Mart 1920'den başlayarak ve geri gelmemek üzere tarihe göçmüş saymıştır.”

16 Mart 1922, Batılı işgalc, devletlerin İstanbul'u, Halife-Sultan'ın onayıyla resmen işgal ettikleri tarihtir. 

İşte Türk Bağımsızlık Savaşının önderi Mustafa Kemal de,  o günden başlayarak Türkiye'de "kişisel yönetim" sakatlığının tarihe göçmüş sayıldığını ilân etmekteydi.

İşgalci düşman devletler, Türk ulusunu yok etmek üzere hazırladıkları sözde barış antlaşması koşullarını Sevr'de kabul ettirip uygulatmanın yollarını arıyorlardı. Önce bu koşulları İstanbul'da toplanan Mebuslar Meclisi'ne onaylatmak istediler. Bunu başaramayınca, bir süre İstanbul hükümetinin Mustafa Kemal'in Anadolu'da başlattığı ulusal kurtuluş çalışmalarını bastırmasını beklediler. Ama bu bekleyişleri de sonuç vereceğe benzemiyordu. Çünkü Anadolu'daki ulusal direniş örgütü gün geçtikçe daha da güçleniyordu. 

Bu durum karşısında düşman devletler, saptadıkları koşulları TEK ADAM YÖNETİMİ olan Osmanlı hükümetine onaylatmaya, ondan sonra da güç kullanarak bunları uygulatmaya karar verdiler. 

Bu amaçla 22 Nisan 1920 günü, yani TBMM'nin açılışından yalnızca bir gün önce, Osmanlı hükümetini Paris'teki sözde barış konferansına çağırdılar. Osmanlı hükümeti Tevfik Paşa başkanlığında bir kurulu toplantıya gönderdi.

Ama daha bu kurul Paris'e gitmeden, TBMM hükümeti 30 Nisan 1920 günü Avrupa devletleri dışişleri bakanlarına verdiği bir nota ile kendi kuruluşunu duyurdu. Aynı zamanda da, Osmanlı hükümeti ile yapılacak bir andlaşmanın Türk ulusunca kabul edilmeyeceğini, barış koşullarının ancak Türk ulusunun tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM hükümetiyle yapılacak bir andlaşmayla saptanabileceğini kesin olarak bildirdi. 

Sömürgeci düşmanlar TBMM hükümetinin bu uyarısına önem vermeden Tevfik Paşa'ya koşullarını bildirdiler. Tevfik Paşa ise 11 Mayıs 1920'de, önerilen koşulların, bağımsız bir devlet kavramıyla bağdaşmayacağını söyleyerek öneriyi imzalamayı reddetti. Ama İstanbul'da padişah ve hükümeti, Tevfik Paşa gibi düşünmüyor, işgal devletlerinin öne sürdükleri koşulların kabulünü istiyorlardı. Bu nedenle Halife Padişah Vahdettin Tevfik Paşa'yı sadrazamlıktan alarak yerine yeniden damadı Ferit Paşa'yı atadı. Paris'te görüşmeler 25 Haziran'da yeniden başladı. Ancak TBMM de 18 Haziran günü Ulusal And'a bağlılığını ilân ederek, Türk yurdunun parçalanmasını kabul etmeyeceğini bütün dünyaya bir kez daha duyurdu. 

Ama Damat Ferit Sèvres Andlaşmasını kabul etti, Halife-Sultan Vahdettin başkanlığındaki Saltanat Şurası da onayladı ve sözde-andlaşma 10 Ağustos 1920 günü imzalandı.

TEK ADAM yönetiminin boyun eğip kabul ettiği bu sözde barış anlaşması, gerçekte Anadolu'da Türk varlığına son vermeyi amaçlıyordu. 

Düşmanların lutfettiği ve Türklerin Halife-Sultanı'nın onayladığı anlaşmaya göre Trakya sınırı Çatalca yakınından geçiyordu.

İzmir bölgesi, Tire, Söke, Ödemiş, Turgutlu, Akhisar, Kırkağaç ve Burhaniye'yi kapsayacak biçimde fiilen Yunanistan'a bırakılıyordu.

Adana'da Karataş burnundan başlayarak Osmaniye, Bahçe, Gaziantep, Birecik, Urfa ve Mardin Fransız boyunduruğundaki Suriye'ye bırakılıyordu.

Musul İngiliz güdümündeki Irak'a bırakılıyordu.

Giresun'un doğusundan başlayarak Karadeniz kıyılarını kapsayan, Erzincan, Muş, Elazığ, Bitlis ve Van Gölü'nün güneyine dek uzanan bölge Ermenistan'a bırakılıyordu.

Trakya'da Türklere kalan topraklarla, Anadolu'da Bursa ve İznik'in kuzeyi ile Sapanca Gölünün batısında kalan bölge Boğazlar Bölgesi olarak ayrılıyor ve işgal devletlerinin denetimi altına sokuluyordu.

Bu andlaşmayla birlikte yapılan başka andlaşmalarla da işgalci dev-letlere Anadolu'da etki bölgeleri veriliyordu. Bu bölgelerde her türlü eko-nomik ayrıcalıklar ilgili sömürgeci devletin olacaktı.

Buna göre Silifke, Ulukışla, Niğde, Aksaray, Ilgın, Akşehir, Afyon, Kütahya ve Balıkesir İtalyan etki alanı oluyordu.

Diyarbakır, Elazığ, Sivas, Tokat'a kadar olan yerler Fransız etki alanı yapılıyordu.

Türklere ise, her yanı düşmanlarla kuşatılmış olarak, Anadolu'nun dörtte birinden daha az bir yer bırakılıyordu.

Bu koşullar istenilen biçimde uygulanmayacak olursa, İstanbul da Osmanlı devletinin elinden alınacaktı. 

Osmanlı devleti silahsızlandırılacak, zorunlu askerlik yükümlülüğü kalkacaktı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında kaldırılmış olan kapitülasyonlar, yani yabancı ayrıcalıklar yeniden ve bütün devletlere verilecekti. 

Devletin maliyesini işgal devletlerince oluşturulacak bir kurul yönetecek, gelirlerinden öncelikle işgal harcamaları ve savaş tazminatı karşıla-nacaktı.

TEK ADAM YÖNETİMİ OLAN Halife - sultan ve hükümeti, Türk ulusunu gerçek anlamda diri diri mezara gömmek zalimliğini sergileyen bu onursuzluk belgesi anlaşmayı, bir zafer olarak nitelemekten utanç duymayacak kadar alçalmıştı. Anlaşmayı kabul ettirmek için düşmanlarla birlikte Türk ulusuna karşı silah kullanmaktan, kardeş kavgası çıkarmaktan geri durmadı.

TEK ADAM YÖNETİMİ yerine ULUSAL EGEMENLİK YÖNETİMİNİ İLAN EDEN TBMM hükümeti,  bu andlaşmayı hiç bir biçimde tanımayacağını kesin olarak bildirince, işgalci devletler, Yunan işgalinin genişlemesine izin verdiler. 5 Ocak 1921 günü de, "ordumuzin içindeki düşman"   Ethem ve güçleri de  TBMM orduları önünde yenilip Gediz'e doğru kaçarken, 6 Ocak 1921 günü Yunan saldırısı başlatılıyordu.

Sömürgecilerin bu kez Yunan hükümet ve ordusunu maşa olarak kullanıp yürütecekleri savaş yaklaşık iki yıl sürecektir. Türk ulusunun Anadolu'da, dünyanın en güçlü sömürgecilerinin her türlü maddi desteğine sahip işgal ordularına karşı vereceği bağımsızlık savaşı, insanlık tarihinde ULUSAL EGEMENLİK BAYRAĞI ALTINDA  sömürgeciliğe karşı verilen ilk ve tek başarılı kurtuluş savaşıdır. 

Mustafa Kemal'in önderliğinde verilen bu ulusal kurtuluş savaşını zafere ulaştıran altın anahtar, özgürlük ve bağımsızlık demek olan ulusal egemenlik ilkesi, ulusal egemenlik bayrağıdır.  

Bu ilke sayesindedir ki Türk halkı bir ulus olarak örgütlenebilmiş, tam bir ulusal dayanışma içinde "Bu, benim savaşımdır!" diyerek bütün maddi ve manevi gücünü, bağımsızlığını ve yurdunu kurtarma uğrunda gözünü kırpmadan harcamaya girişebilmiştir. 

Zalim sömürgeci de, ulusal egemenlik bilincine varanların karşısında hem en ağır yenilgiye uğrayacağını bildiği için, hem de yeryüzünün başka yerlerinde sömürdükleri ulusların da bu ilke sayesinde uyanacağından büyük korkuya kapıldıkları için, Türk ulusal kurtuluş savaşını ezmeğe tüm güçleriyle çalıştılar.

Nitekim TEK ADAM yönetiminin öteki yüzü olan Halifelik kaldırılırken de Başbakan İsmet İnönü şunları söylemekteydi:

"Bizi Büyük Savaş oldu-bittisine bir halife fetvasının attığını hiçbir vakit unutmayacağız. Ulus ayağa kalkmak istediği zaman bir halife fetvasının ona düşmanlardan daha aşağılık bir biçimde saldırdığını unutmayacağız."

Mustafa Kemal, Türk Ulusu'nun yönetimini kendi eline alması olayının uluslararası çaptaki sonuçlarını kavrayan uzak görüşlülüğü ile şunları söylüyordu:

"Anadolu her türlü boyunduruk vurma girişimlerine ve saldırılara karşı bütün varlığıyla kendini savunmaktadır ve bunda başarılı olacağına güveni tamdır. Anadolu, bu savunmasıyla yalnız kendi yaşamına ilişkin görevini yerine getirmiyor, belki Doğu'ya yöneltilmiş saldırılara bir engel çekiyor.

"Türkiye'nin bugünkü savaşımı yalnız kendi adına ve hesabına olsaydı, belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye'nin savunduğu, bütün ezilen ulusların, bütün Doğu'nun dâvâsıdır."

"Bütün ezilen uluslar, ezenleri birgün yok edecektir. O zaman dünya yüzünden ezen ve ezilen sözcükleri kalkacak, insanlık kendisine yaraşan bir toplumsal duruma erişecektir. Bizim ulusumuz da o zaman, bu amaca ulaşan uluslar arasındaki önceliği ile gerçekten öğünebilecektir."

Bknz.: Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı - Mustafa Kemal'i "Atatürk" Yapan Uygarlık Tasarımı, CEM Yay.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22