Ahmet ERDOĞDU


SARIKAMIŞ SAVAŞINI VE SONRASINI EN İYİ ANLATAN KİTAP:  “SARIKAMIŞ’TAN ESARETE”

Sarıkamış’tan Esarete” adlı anı kitabında Tuğgeneral Ziya Yergök,Sarıkamış Harekatını,savaş sırasındaki olayları ve 6 yıla yaklaşan esaretteki yıllarını detaylı bir şekilde anlatır. 


Ziya Yergök 11 Ocak 1915’te 83.Alay Komutanı ve Mümtaz Binbaşı olarak Ruslara esir düşmüştür.Bu kitap Sarıkamış Harekatı söz konusu olduğunda konunun otoriteleri tarafından anıların objektif olarak kaleme alındığının altı çizilmekte ve kaynak kitap olarak gösterilmektedir.

Atlas Tarih dergisinin,2014 yılında yayınladığı “100. Yılında I. Dünya Savaşı” adlı Özel Sayısında yukarıda bahsettiğimiz gibi konuyla ilgili bilgiler “Sarıkamış’tan Esarete” adlı anı kitabı esas alınarak verilmektedir.

Sami Önal tarafından yayına hazırlanan ve İlk sekiz baskısı Remzi Kitabevi’nce yapılan kitabın yeni ve genişletilmiş 9.ve 10.baskısı Tarihçi Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini almıştır.

Bu yeni baskısında,Sarıkamış Harekatı konusunda yaptığı çalışmalarla konunun Türkiye kamuoyuna mal olmasına ve Sarıkamış şehitlerimizin ülke çapında anılmasına öncülük eden Prof. Dr. Bingür Sönmez’de kitaba bir “Sunuş” yazısı yazmıştır. 

83.Alayın bağlı olduğu 9. Kolordu Kurmay Başkanı Köprülülü Şerif İlden kendi anılarında Ziya Yergök için şunları söyler: “83. Alay Komutanı Binbaşı Ziya Bey, eşsiz bir Türk çocuğudur.Mümtaz sınıflarını tamamlamış,çok cesur ve çok çalışkandır.Adaletli davranan,görevine tapınma derecesinde bağlı, sözün kısası tam bir insanlık örneğidir.”

Binbaşı Ziya Yergök 11 Kasım 1914 günü,Ruslardan alınmış olan 1905 rakımlı tepeyi boşaltarak geri çekilmesi için verilen emre rağmen tepeyi boşaltmayarak 11 Kasım 1914 günü Köprüköy Muharebesinin kazanılmasını sağlamış, bu nedenle Alay sancağına 5. Rütbeden Mecidi nişanı ve kendisine de gümüş liyakat madalyası verilmiştir.

Ziya Bey anılarının “Sarıkamış’a Yürüyüş” başlığını taşıyan bölümünde: “Sarıkamış’a yürüyüş emrini 21 Aralık 1914’te aldıklarını ve 11 Ocak 1915’te esir düşene kadar olanları gün gün anlatır. Sonucunda da Sarıkamış felaketini doğuran nedenleri sıralar:

1- Kış(Çok sayıda askerimiz ağır kış şartlarında donarak yaşamını yitirmiş,şehit olmuştur)

2- Enver Paşa’nın tecrübesizliği ve çılgınca hareketleri

3- Hafız Hakkı Paşa’nın 10. Kolorduyu Allahuekber dağlarında mahvedişi

4- Subaylarda görev aşkının olmaması

5- Erlerin maneviyatlarının kırılmış olması ve komutanlarına güvenlerinin kalmaması

6- Sarıkamış bölgesinin ormanlık oluşu

7- Çerkesköy’ün topla tahrip edilmeden tüfek ve süngüyle alınmaya kalkışılması

8- Dağ toplarının işe yaramaması

Bütün bunlara rağmen 14 Aralık 1914 günü Sarıkamış’ın alınabileceğini, ancak Sarıkamış alınsa bile Rusların ilkbaharda Alman cephesinden getirecekleri üstün kuvvetlerle saldırarak bizi çok daha ağır felakete sürüklerlerdi demektedir. 

Kitabın “Kamişlof’ta İnsanca Bir Davranış” bölümünde anlatılanlar ise esaret döneminde askerimizin içinde bulunduğu sefaleti çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır.

“Trenden çıkıp kızaklara binerken bizimle aynı trenin yük vagonlarıyla sevk edilen esir askerlerimiz de vagonlardan çı karılmış, yaya olarak gönderilmeye hazırlanmışlardı. Orada resmi, sivil birçok Rus erkek ve kadını bizleri seyretmek için toplanmışlardı. Soğuk eksi 30 derecenin altında idi. Bizim as kerler acınacak durumdaydılar. Eski püskü elbise ve kaputlar içinde, ayakkabıları kalik [yırtık, dilenci postalı] halini al mıştı. Bunlar arasında bir askerin de ayakkabıları yoktu. Yır tık çoraplarla sıraya girmeye gidiyordu. Bu acıklı görüntüye dayanamayan bir Rus kadını lastiklerini çıkardı bu ere verdi ve bize de birçok küfürler savurdu. ‘böyle perişandınız niçin muharebeye girdiniz” gibi haklı sözler söyledi. 

Bir başka anlatı ise, Sibirya Krasnoyarsk’taki esirler garnizonunda bir Rus nöbetçiyle yaptığı konuşmadır: “Bir gün Rus nöbetçilerden biriyle Rusça olarak konuşurken o bana harple ilgili şu soruyu sormuştu: 

“Niçin harp ediyoruz? 

“Arazi için” cevabını vermiştim.

Bunun üzerine Rus askeri 

“Biz de arazi çok, Padişahlarımız kötü” demişti. 

Ziya Bey, esarette ve esaretten dönüşte yaşadığı olayları bir film konusu olabilecek kadar detaylı olarak anlatır. Bu arada esaret yıllarında ve memlekete dönüşte esir askerlerimizin Tatarlardan çok büyük yardım gördüklerini anlatmadan geçemez. 

İlginç olan bir başka olay ise,esaret dönüşü Bakü’de karşılaştığı ve Erzurum’dan kendisini tanıyan ve Kolordu’nun Erzurumlu pirinç müteahhidi olan Midiciyan Vahan’la olan diyaloğudur.Midiciyan Vahan,adeta Osmanlı İmparatorluğunun Ermeni Tehcirindeki haklılığını anlatmaktadır.Şimdi bu sözlere kulak verelim: 

“Taşnaklara lanet okuyarak “Ah o Taşnaklar, ah o Taşnaklar! Bizim ocağımızı söndürdüler. Servet bizde, refah bizde, ticaret, zanaat bizde. Asker vermiyorduk. Türkler gibi Arnavutluk’ta, Arabistan’da, Yemen’de kırılmıyorduk, Ermeni-Müslüman arasında bir iş çıksa çoğu kere biz kaza nıyorduk. Okullarımız açık, okuryazar olmayanımız pek az olmakla birlikte Türklerden daha çok Türkçe okuryazarımız vardı. İş bilen her türlü memurlarımız, yüksek makam sa hiplerimiz vardı. Görünüşte Türkler hâkim gibiydilerse de gerçekte hâkimiyet hemen hemen bizdeydi. Sözün kısası dünyanın en mesut, bahtiyar milletleri sırasında yaşıyor duk. Bunları dalkavukluk için söylemiyorum. Burası ne sizin memleketiniz, ne de bizim. Ne sen ikbaldesin, ne de ben sana muhtaç durumdayım. Bu nedenle sözlerim sırf ha kikattir ve kalbimin ifadesidir,dedi.”

Ziya Yergök’ün 319 sayfadan oluşan Sarıkamış ve esaret anıları şu satırlarla sona eriyor;

“Esaretten döndükten sonra yeni görevimi Kazım Karabekir Paşa verdi.Sarıkamış’a da onun emriyle atandım.Bu görevi de aynı sadakatle,Büyük Millet Meclisi Hükümeti ve Mustafa Kemal Paşa’nın çizdiği yolda sürdüreceğim.”

Esaret sonrası batı cephesine asker sevkiyatında da görev alarak Tuğgeneralliğe yükselen Ziya Yergök,1931 yılında emekli olmuş,2.dünya savaşında yeniden silah altına alınmış,1943 yılında ikinci kez emekli olmuş,1 Haziran 1949 tarihinde vefat etmiştir. Nur içinde yatsın.

çetin türker
30.01.2020 13:23:50
Sayın yazar, bizlere yine tarih yolculuğu yaptırdınız ve yine Türk askerinin hangi koşullarda olursa olsun her daim göreve hazır olduğunu ,kahramanca yurdunu savunduğunu hatırlattınız, bu yaşadığımız ve TÜRK ulusu var olduğu sürece böyle devam edecektir. Ayrıca bir Ermeni tüccardan duyduklarımız da tehcir olayındaki TÜRK tezlerini bir kez daha doğrulamaktadır. Elinize, kaleminize sağlık çok teşekkürler.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04