Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek
Bizim diyarımız da bin bir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
İncinir düz bahçede dağda gezen ayaklar.
Sanat dendiğinde ilk aklımıza gelen şey, “Sanat, gözlerimize inanmamızı yarar” diyen Karl Kraus’in o hayli ilginç ve anlamlı tümcesini bir tarafa not edip; Picasso’nun:”Sanat gerçekleri tanımamıza yardımcı olan bir yalandır” sözünü anımsamalıyız herhalde.
Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da
Gezersin kırk asırlık mabedin içini
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini
Sanatın özgünlüğü elbetteki en önemli vurgulardan biridir. Bu konuda kalemiyle tanık gösterilecek biri varsa, o da;”Sanat, görüneni tekrarlamaz, görünür kılar” diyen Paul Klee’dir.
Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
Bizim de kalbimizi kımıldatır derinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.
Sanatla ilgili yazımıza şair Faruk Nafiz Çamlıbel, “Sanat” isimli şiirinin dörtlükleriyle eşlik ederken, içerik olarak da, hepimizin reddedemeyceği folklorik atmosferli sanatını ortaya koyuyor…
Fırtınayı andıran orkestra sesleri.
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en yanık bir musiki yerine.
“Ulusal sanat ve ulusal bilim yoktur, ikisi de tüm üstün ve yüksek değerler gibi tüm dünyanın malıdır” diyen Goethe’yi de anımsayabiliriz farklı ve gerçek vurgusuyla.
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun.
Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini.
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini…
***
Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken.
Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz.
Faruk Nafiz Çamlıbel