Cumali KARATAŞ


SALİM ÇALIŞKAN’LA MÜZİKTEN EDEBİYATA, SAZDAN SÖZE KONUŞTUK


Şiir-beste-saz-söz ve yorum olarak çok yönlülüğüyle sanatsal uğraşlarını 50 yıldan beri sürdüren Salim Çalışkan; Obalar Caddesi’nin diğer şiir sevdalıları gibi, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Kelebek Şairleri” ortamında şiirlerimizin yan yana düşerek tanıştığımız, yol boyu uğrak dostluklarımızın olduğu ve 30 yılı aşkın bir zaman sonrasında yeniden bir söyleşi nedeniyle bir araya geldiğimiz MESAM asıl üyesi, sunucu ve plakçı sanatçı dostlarımızdan biri…

 

*MÜZİK

Cumali Karataş***Sevgili Salim Çalışkan şöyle bir baktım da bu gün tam 32 yıl geçmiş yaptığımız röportajın üzerinden…. Dile kolay, 32 yıl bir ömür tabii ki… O zaman Obalar Caddesi üzerindeKİ Önder Düğün Salonu’nda işletmeci-sunucu olarak düğünler yaparken, bir de kuaför salonu ile adı Önder Plak olan plakçı dükkânın vardı iş gurubunda. Caddeden gelip geçtikçe uğrar görüşürdük. Şimdi ise sade bir emekli olarak yaşamını sürdürüyorsun? İş ve sanat yaşamı olarak neler yaptın bu zaman zarfında bize kısaca anlatabilir misin? 

Salim Çalışkan---O günlerden bugüne kadar şiir, beste ve bağlama devam etti. Bazı bestelerimin de yine sanatçı arkadaşlar tarafından okunması sürdü. Bu arada 80’li yıllarda amatör olarak THM kaseti yaptım. Beğeni aldı o zamanlar ki bu çalışmam. Hatta o kasette yer alan ve Ali Ergün’ün kasete aldığı “Anam” ve “Sana Tapıyorum” adlı eserler yurt dışına kadar sanatçılardan talep gördü.

C.K.***Peki şunu soracağım, seni iyi tanımama rağmen: Şiirlerin var, bestelerin var, öncelik hangisinde? Kendini ilk önce nereye koyuyorsun?.. 

S.Ç.---Her ikisini de beraber yaptım. Bağlama ve sesle başladım ama bağlama ile birlikte bestelerim de doğdu.  

***O zaman müzik diyelim isterseniz... Kaç yıllık müzik uğraşın var?

---1965’den 2023’ye kadar olan 58 yıldır müzikle uğraşıyorum, hâlen de müzik uğraşımı sürdürüyorum. Son olarak Tuncay Tuncer’e beste verdim, ayrıca Şahin Özer de sanatçısına okutmak üzere benden beste aldı.     

***Ne zaman ve nasıl müziğe başladın? Ailede başka sanatla ilgilenenler oldu mu? 

---1965’de kısa zamanda bir bağlama alarak mahalledeki bir saz kursundan ders aldım. Sanat okulu yıllarımda Adana Halk Eğitim Merkezi’nde müziğe başladım. O günden bu yana devam ediyorBiz, TRT’nin türküleriyle büyüdük. Yıldıray Çınar, Âşık Veysel, Muzaffer Akgün gibi sanatçıları dinleyerek büyüdük. Bu sanatçıların türkülerini dinlemek için her sabah dükkânı erkenden açardım. Ayrıca, nefis Zeki Müren hayranıydım. Ailede benden başka sanatla ilgilenen de olmadı. Sanat okulu yıllarımda, Halk Eğitim’den arkadaşlarım olan Malik Zengin ve Necmi Günaçtı gibi bağlamalarla ile tanıştıktan sonra profesyonel çalışmaya da başladım… Haftalık 20 liraya Orhan Akciğerin yanında çalıştığım 1969 yılında Malik ve Necmi ile birlikte Marmara Pavyonu ve Yıldız Gazinosu’nda bağlama olarak 20 liraya çalışmaya başladım. Ayrıca Havutlu’daki Serinkent Gazinosu’nda Kemal Arapoğlu, Meziyet Münür, Naci Eray ve Sezai Biberkökü ve eşi Sevda Biberkökü ile birlikte çalışmalarım oldu. 

***Bestelerinizden de söz edelim… Toplam kaç beste ve güften oldu? Plaklara, albümlere, kasetlere giren bestelerin de de var?.. 

---50 güftem ve 50 bestem bulunmaktadır. Hayri Şahin, Hakkı Bulut, Arif Susam, Zara, Tuncay, Attila Kaya, Zihni Cinan gibi sanatçılar bestelerimi okudular; İsmail Demirkıran ise “Bana Sabır Ver” adlı şiiri mi besteledi? 

***Beste yaparken müzik ile güfte beraber mi doğuyor. Öncelik hangisinde?             

---Beraber doğduğu da oluyor. Ama öncelikle güftenin vermiş olduğu duygularla müzik yapmak daha kolay ve rahat oluyor.  Ama şunu söyleyeyim. Müzikle güftenin beraber doğduğu şarkılar genellikle daha başarılı oluyor. Hatta bir gün, Küçüksaat’te karşılaştığım bir arkadaş, “Ne yapıyorsun?” dediğinde, “Önder, dönder, gönder” dedim, sonra da o üç sözcükten yola çıkarak, işyerine gelene kadar “Gönder Allah’ım” adlı bir beste yaptım. Ayrıca yine 50 derecelik Libya sıcağında “Ağlama” adlı yaptığım besteyi Hayri Şahin okudu. 

***Libya’ya bulunma nedenin neydi? 

---Elektrik-elektronik üzerinde bir işe ortak olarak Libya’da bulundum.  Böylece de işimi genişlettim biraz. 

 

*SUNUCULUK-PLAKÇILIK

***Sanırım 40-50 yıl kadar sunuculuk yapıp, düğünler yöneterek de yöre insanını evlendirdiniz… Ne kadar oldu bu tahminen?

---Yaklaşık 50 yılda 10 bin düğün yaptığımı düşünüyorum. 

***İlk defa ve sonrasında hangi düğün salonlarında sunuculuk yapıp düğünler yönettin?  

---17-18 yaşındayken dost düğünlerinde sunuculuk yapmanın yanı sıra sazlar eşiğinde sahne alıyordum. Bu paralelde ilk sunuculuğum halamın oğlunun Atatürk Caddesi’ndeki Gülbahçesi Salonu’nda yapılan düğündeydi. Orda hem sunup, hem de saz çalıp söyledim. İlk defa sesimle ve sazımla da orda program yaptım. Daha sonra Güney, Rıfat, Konak, Derya, Villa ve Acar gibi düğün salonlarında sunuculuk yaptıktan sonra kendi salonum olan Önder Düğün Salonu’nu kurdum biliyorsun. 

***Herhangi bir sunuculuk eğitimi aldınız mı? 

---Herhangi bir sunuculuk eğitimi almadım. Sesli kitap okuyarak diksoyunumu geliştirdim. Yaşar Kemal’ın “İnce Memed”i okuduğum sesli kitaplardan biriydi. 

***Edebiyat, sanat ve kültür de temelde yan etkenler olmuştur sanırım sevgili Salim… Gelelim plakçılık konusunda…Plakçılığa ne zaman ve nasıl başladın? Açtığın üç plakçı işyerinin hikâyesini bize anlatır mısın?  

---Müziğe ve plaklara olan hayranlığım çocuk yaşta beni plakçı yaptı… 1960’da babamın Karşıyaka’daki oto lastik işyerinde “Çalışkan Plak”ı kurdum. İlk getirip sattığım plak da Aras Plak’tan Hüseyin Oylum’un 45’liğiydi. Askerlik sonrası Adana’ya  döndüğümde Orhan Akciğer’in yanında çalışmaya niyetlenirken, Gizerler firması sahibi Ali-Mehmet Gizer’ler iki kat maaş verince, onların yanında bir yıl kadar çalıştıktan sonra Hergele Yolu’ndaki çocuk hastanesinin karşısında Funda Plakçılık ve Elektronik adlı işyerimi açtım 1972’de. Funda eşimdi, 1973’de evlendik. Sonra 1974’de Obalar Caddesi’ndeki Önder Plakçılık-Elektronik’i açtım. Kız kardeşim kuaföre bakarken, ben de Önder Düğün Salonu’nda sunuculuk yapıp, sahne alıyordum. Ayrıca, o yıllarda bende kuaförlük yaptım. Hatta Halk Eğitim’den hocalık için teklif geldi. Diploma da almıştım.   

***Senin plakçılık yaptığın dönemde  Adana’da başka hangi plakçılar vardı? 

---O yıllarda Ahmet Görsev vardı, başka plakçı yoktu. Sonradan çoğaldı. 

 

*HALKEVİ VE ADANA RADYOSU 

---Müzik çalışmaları yaptığınız Adana Halkevi Folklor Korosu’nda bulunup, koroyu yöneten Kazım Sanrı’nın yanı sıra Sabahattin Alpdağcık’tan dersler aldığınızı biliyorum.  Başka yararlandığınız ustalar oldu mu? 

---Başka ders aldığım usta olmadı. 

***Adana’nın sanat ve kültüründe Halk Eğitim’in önemli bir tarihi kaynak olduğunu biliyorsun… O günlerden söz edebilir misin bize? Ne kadar bir süre bulundun Halk Eğitim  Folklor Korosu’nda, neler yaptınız ve kimler vardı? 

---Bağlamacı arkadaşım Malik Zengin, bağlama çaldığı Halkevi’ne beni bir gün götürdü. Böylece tanışmış oldum. Nazariyat dersleri veren Kazım Sanrı koroyu da yönetiyordu. Kendisi zaten mahallemin çocuğuydu. Kazım Sanrı’nın gelmediği günlerde nazariyat ve şef olarak Sabahattin Akdağcık, ders verip, koroyu yönetiyordu. Halk Eğitim’de Ferrahi, Fahri Işık, Canan Işık, Ahmet Turşah Sadık Altınmeşe, Malik Zengin ve Necmi Günaçtı gibi sanatçılar vardı. 

 ***Halk Eğitim’in dışında nerede ve kimlerle birlikte çalışmalar yaptın? 

---Halk Eğitim dışında sadece saz olarak gazino çalışmalarım oldu. Ona da yukarda değinmiştim. 

***”Uykuda mısın Sevgili Yârim” ve “Feryat” gibi altın plaklar kazanan, dile düşen besteleri bulunan, dostluğu kısmet olan, senin de müzik öğretmenin olan beyefendi sanatçı rahmetli Kazım Sanrı hakkında neler demek istersiniz? 

---Kazım Sanrı bilgi ve birikimli çok iyi bir şef, koro yöneticisi, çok iyi bir bağlamaydı. Altın plaklar kazanan türküler yapan çok iyi bir bestekârdı da. Ve her şeyden önce de çok değerli bir insandı da. Kazım Sanrı  ile Napoli Radyo’yu kuracaktık ama ömrü vefa etmedi rahmetlinin. 

 

*ŞİİR VE EDEBİYAT

***Dönelim ilk göz ağrılarından birine… Şiir dediğimizde ne dersin?...  Şiir nedir? Nasıldır?  

----Şiir duyguların bir anlatım ifadesidir? Nerde geleceği belli olmayan, duyguların taştığı yerdir şiir..        

***Şiirde serbest veya ölçülü olarak bir tercihiniz oluyor mu veya şiirleriniz çoğunlukla hangi türe doğru kayıyor?           

---Şiir yazmakta bir tercihim olmuyor. Genellikle doğal yazıyorum. Bu zaman zaman bir serbest şiir de olabiliyor. Şiirlerim genellikle serbest oluyor. 

*** Şiirlerinizde sıkça hangi konuları vurgularsanız?         

---Şiirlerimde genellikle doğal olarak sevgi başta gelir. Ama onun yanı sıra, doğa ile ilgili veya toplumsal şiirlerim de vardır. 

***Kimi yazarlarımız kahvehane gürültüsünde yazar, kimi doğa sessizliğinde, kimileri gece yarılarını seçer. Siz yazarken bir ortam tercih ediyor musunuz?

---İlham denen duygunun yeri ve zamanının belli olmadığını biliyoruz. Ben daha çok yalnızken yazabiliyorum. Yolda yürürken, bir deniz sahilinde dolaşırken veya doğayla baş başayken. Örnek vereyim, en güzel eserim olan “İsteksiz Gelin”i İstanbul’da bir gece yarısı saat sıfır bir sularında yolda yürürken vitrinlerde yazdım. Ve uzun bir süre, popüler olup listelerde kaldı. 16 sanatçı okudu bu türkümü. Yakında da Tuncay Tuncel klip yapacak.  

***Müzikle ve şiirle iç içe olan biri olarak şiirle şarkı sözü arasında bir fark var mıdır?             ---Aslında sen de biliyorsun, şiirle şarkı sözünü birbirinden soyutlamak bence doğru değil. Çünkü ikisi de insanımızın duygularını anlatım şeklidir. Bir farklılık gözüküyorsa da o da teknik açıdandır.    

***Sizce herkes şiir yazabilir mi?     

.---Bence şiir başlı başına bir sanat dalıdır. Herkes şiir yazamaz… Nasıl ki ekmek pişiren bir usta tv. tamiri yapamazsa, tamirci de fırında ekmek pişiremez. Bu nedenle, eline her kalem alan şiir yazamaz. Ayrıca, ben yazmama rağmen ki güzel ürünler verdiğime inanıyorum, amacıma henüz ulaşmış değilim. Zira kişi zorlanmadığı zaman daha iyiye ulaşır. Bense hâlâ zaman zaman zorlanıyorum

***Peki, siz ne zaman şiir yazmaya başladınız? 

---Ahmet Selçuk İlkan’ın da aralarında bulunduğu mahalle arkadaşlarımız arasında şiirler okurduk. Bu şiir okumalar esnasında bir gün arkadaşlarımız “şiir yazalım” dediklerinde, hepimizin ayrı ayrı yazdığı şiirleri hepimiz de değerlendirdik. İşte 1965’lerde benim orda ilk şiirim “Kara Kız” isimli bir şiirdir. Sonrasında şiir yazmayı sürdürdüm.  

***Yazdığınız şiirler hangi dergi ve gazetelerde yayınlandı?

***Resimli Roman, Hey, Kelebek-Ümit Yaşar Oğuzcan’ın seçtikleri, senin yönettiğin Yeni Adana Gazetesi Edebiyat ve Sanat Sayfası’nda yayınlanıp, Çukurova Radyosu’nda okundu. 

***Edebiyatta şiirden, müzikten başka ilgilendiğiniz bir dal var mı? 

---Çocukken çok resim yapmak isterdim ama babam “derse çalış” diye karşı çıkardı. Hatta bu nedenden dolayı iki bağlamamı da kırdı. 

***Sevgili Salim, uzun yıllar öncesinden seni tanıyan biri olarak şiirde eski yoğunluğunun olmadığını düşünüyorum… Duygu yoğunluğunuz mu yok, yoksa her şairin karşılaştığı güçlükler mi sanatsal heyecanınızı köreltti? 

---Bu soruyu sorduğunuz için size teşekkür ederim. Hayattaki yaşam tarzımızda, eskisine nazaran son yıllarda zorlu ve sorunlu günler yaşıyoruz. Bu arada benim de mesleğimin gerekleri şiirden zaman zaman kopmama neden oldu. Ayrıca, şiir ve edebiyata gereken önemin verilmeyişi, teşvikten yoksun oluşu, kitap maliyetinin ağırlığı diğer olumsuz etkenlerdir. Oysa bu sanat dalı toplumun kültürel göstergesidir. 

***Bundan sonrası için yapmayı planladığınız sanatsal çalışmalar var mıdır?.. Edebiyat veya müzik alanında sanatsal atılımlarınız olabilir mi?  

---Bir şiir kitabı ile bir şiir kaseti çıkarmayı planlamıştım. Bu konudaki hazırlıklarım da tamamdı ama bu güne kadar olmadı. Hâlen şiir kitabı ve albüm çıkarma düşüncem var. 

***Bir sanatçının olmazsa olmazı olan üç şey sırasına göre nedir? 

---Ahlak, bilgi, kültür. 

***Beğendiğin, örnek aldığın bestekâr ve şairler kimlerdir? 

---Orhan Veli, Ümit Yaşar Oğuzcan, Cahit Sıtkı Tarancı beğendiğim şairlerdir. Bestekârlar ise Avni Anıl, Zekai Tunca, Erdoğan Berker ve Selçuk Tekay’dır.

***Nelerle ilgilenmeyi seversin boş kaldığın zamanlarda diye sorarken teşekkür de edip aynı zamanda, röportajımızı da bir şiirinizle bitirelim istiyorum. 

---Doğayla baş başa kalmak, dost ve arkadaşlarla birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kitap okumak ise en büyük tutkumdur..   

            ***Son olarak neler söylemek istersiniz…

            ---60 yıllık müzik hayatımda eserlerimin yanı sıra çok kişiye destek verdim başarılı oldular. “Sen bu işle uğraşma” dediklerim de hiçbir şey olamadılar. Küçük Emrah yıllarıydı; çocukları bana kaset yapmak için getirenler para teklifi yapmalarına rağmen, sanat yönünden hak etmedikleri için kaset yapmalarına izin vermedim. Yıllar sonra bu insanlarla karşılaştığımda, izin vermediğim için, kaset çıkarmadıkları için teşekkür ettiler. 

          ***Birçok kişiye güftesiyle, bestesiyle, sesiyle ve sazıyla destekleyen sen kıymetli arkadaşımı o sözünü ettiği şiir kitabı, şiir ve türkü albümüyle görmek istediğimi belirtip, röportaj için teşekkür ederken, bir şiirinizle de söyleşimizi sonlandıralım isterseniz.

          ---Sağ ol, teşekkür ederim; bundan eminim zaten…  Ben de teşekkür ediyorum; tarihi Yeni Adana’da uzun yıllardır sürdürdüğün seçici sanat tarihi çalışmalarında yer almaktan keyif duyduğumu vurgulamak istiyorum.

        

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00