SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR

Tarih: 19.11.2020 23:04

"ŞAİR ANA" GÜLTEN AKIN'IN ABECESİ

Facebook Twitter Linked-in

    "Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya"  - Gülten Akın 

 İzmir'e döndüğümden, çalışma odama ve kitaplarıma kavuştuğumdan beri, Duygudan Şiire 3 adını koyacağım çalışmama geri döndüm.

 

Bu kitapta, şiirlerinin anılarını ve öykülerini anlatmaya çalışacağım hayran olduğum, kadın olduğu için bir kez daha hayran olduğum, saydığım ve çok sevdiğim Gülten Akın da olacak.

 Beş çocuk annesi, durmadan başka yerlere atanan-sürülen bir kaymakamın eşi, kadın, şair, kadın sorunlarıyla ilgili, avukat, öğretmen gibi pek çok kimliğin içinde yaşayan Gülten Akın'a hayranlık, saygı duyulmaz da kime duyulur? 

Necatigil'i anımsayalım; "Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları" der bir dizesinde. Bazı şeyler de Gülten Akın'ı beklemiş şiir olmak için...

 Kimler, neler beklemiş onu? Haydar Ergülen'e bırakıyorum sözü... "Kadınlar var önce, ince kızlar, deli kızlar, aydınlıklar, rüzgârlılar, nişanlılar, yüklüler, çocuklular, sürgünler, Seyran'dakiler, Mamak'taki mahpus anaları var." 

Yaşamın hep içinde olan, gerçeğin hep içinde olan, her şeyi aşkla karşılayan, hiç eğilmeden, eğilip bükülmeden, kadınları, yoksulları, direnenleri, çocukları duyduğu aşkla ve şiirleriyle bugünlere taşıyan Gülten Akın sevilmez de kim sevilir?

Sevdiğim hem de çok sevdiğim bir şairdir; eşitlikten, özgürlükten, cumhuriyet ve demokrasiden yanadır. Sevgi doludur, sakindir, sabırlıdır, içtendir, sözünün eridir. Daha ne olsun!.. Sevmek, hayran olmak için daha ne olsun Gülten Akın...

En son elimde olan kitap, Haydar Ergülen'in " Gülten ve Behçet" adlı yapıtı. Kitabın ilk basımı Kasım 2019 tarihinde yapılmıştı. Almıştım ve okumuştum. Şimdi ince ince dikkatle okuyorum. 

Kitabın bir bölümü "Gülten Akın Alfabesi" adını taşıyordu. Bu başlığı ilk kez Zeynep Oral'da görmüştüm. Daha önce de gördüklerim vardır belki de ben anımsayamıyorum.

Zeynep Oral, Aziz Nesin'le 15 Haziran 1988 tarihinde yaptığı bir söyleşisinde "Aziz Bey, var mısınız, sizinle birlikte bir Aziz Nesin alfabesi çıkarmaya?" diyor. Aziz Nesin "Önce alfabe değil abece" deyip Türkçesini düzeltiyor Oral'ın ve nasıl olacağını soruyor. "A'dan Z'ye harfleri vermek benden, sözcükleri seçmek sizden" diyor Oral... "Ama ilk çağrışımları istiyorum." diye de ekliyor. Böylece A'dan Z'ye yolculuğu başlıyor.

 Benim Gülten Akın'la böyle yüz yüze söyleşi yapma şansım yok ne yazık ki! Keşke olsaydı... Ruhu şad olsun.

Söyleşimi şiir kitapları ve düzyazıları aracılığıyla yaparım. "Pek az şairle yolculuğun ve şiirin tüm hâlleri yaşanır. Bazı hâlleri bazı şairlerle yaşanır." diyor Haydar Ergülen. Bir yerinde de kitabının "Şiir, Gülten Akın'ın doğal hâlidir." diyor. Çok doğru bir yargı. Önce insandır, kadındır, annedir, vicdan sahibidir; dolayısıyla şairliği de doğal bir hâl olarak taşır.

           GÜLTEN AKIN ABECESİ

Alaca Dağlarda Sarı Çiçek:  Alaca dağlarda sarı çiçek/ Açar kimse duymaz sabaha kadar/ Alaca dağlarda sarı çiçek/ Sevgisinden yalnızlığından korkar."

Bu Şiir Öğretmen Nevin'e: "Herkesin yaşama türküsü başka/ Lakin sevgi bir kardeşlik bir/ Tut elinden çocukların gibi, zor değil/ Bütün insanları sevgide/ Birleştir."

Cahit Külebi: " 'Hiç hovarda meşrep değilim' der, Külebi. Ola ki değildir. Ama şiirler dolusu romantik, çocuksu, uçucu sevgilenmeler var. 'Rüzgâr' adı oralardan gelir belki."

"Rüzgâr" Cahit Külebi'nin şiir kitaplarında birinin adıdır.

Çağrı: " Gün uzun türküsünü bitirdi/ Karlı dağlara yürüdü karanlık/ Yalnızlık çekilmez bu vakit / Delirdi denizde yosun çayda balık/ Gel artık."

Deli Kızın Türküsü: " Sana büyük caddelerin birinde rastlasam/ Elimi uzatsam tutsam götürsem/ Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak anlasan."

Deli Kızın Türküsü başlıklı üç türkü yazmış. Türküler birbirinden ince şiirler. Ben de şiire deliyim. Deli olmak kötü bir şey değil bence..."Karayı kaldırın mavi koyun umudumu götürmeyin."

Ertuğrul Ağıdı: "Gökte bulut yan yan gider/ Yaralarından kan gider/ Töresi batası dünya / Kahpe kalır şahan gider."

ODTÜ'de jandarmanın vurduğu Ertuğrul Karakaya'ya ağıt ...

Fazıl Hüsnü Dağlarca: "Çocuk ve Allah, bir olgun çağ kitabıdır, sahibi henüz genç de olsa. Dağlarca'da bir biçim, öz, dil birliği ta Çocuk ve Allah ile başlamaktadır. Şiirlerinde öz üstüne söylenenler, biçim ve dil üstüne de söylenmiş olmalıdır." 

"Türk Şiirinde İçerik Gelişimi Üzerine Notlar"ını yazarken Fazıl Hüsnü Dağlarca ile ilgili yazısına bu cümlelerle başlamıştır Gülten Akın... Fazıl Hüsnü Dağlarca, o zaman sağdı.

"Yaşayan En Büyük Türk Şairi" ünvanının sahibiydi. Dağlarca'nın vefatından sonra bu ünvanı yapılan oylamada açık ara farkla Gülten Akın kazanmıştı.

Güz: "Bu güz öleceğim, bütün işlerimi bitirdim./ Derede yıkandım, cevize  tırmandım, kuş ürküttüm./ Kaçırdılar on iki çocuk doğurdum, beledim gözledim./ Oğlan everdim, kız yetirdim, otuzuma vardım."

Havada Bir Hoş Aydınlık: "Havada bir hoş aydınlık bir mavi / Sevgiyse  büyük şarkıysa güzel yaşamaksa /Bir yeşil kurt hızla gerinir güne doğru /Toprakta."

İbrahim: "İbrahim'i ıssızda gördüler/ Çevirdiler dört yanını dört kara silah/ İbrahim yenile on altı yaşında/ İbrahim'in suçu büyük/ İbrahim halkını seviyor/,Dalıyor umutlar içinde/ Gelecek aydınlığı düşlüyor."

Kestim Kara Saçlarımı: "Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön/ Yasaktı yasaydı töreydi dön / İçinde dışında yanında değilim / İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi/ Bu nasıl yaşamaydı dön"

Bu şiir benim için özel ve değerlidir; yüzdeye vurunca kaçta kaç kadın, onun gibi cesur ve öncü olabilir 1960 yılında...

Şiir şöyle devam ediyor: " Kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi / Bir şeycik olmadı-Deneyin lütfen- Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım / Günaydın kaysıyı sallaya yele / Kurtulan dirilen kişiye günaydın."

     Abecenin devamı bir sonraki yazımda HOŞÇA KALIN.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —