“Efendiler!
Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.
Halbuki hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!” Mustafa Kemal ATATÜRK
…
Altılı masayı oluşturan siyasi partilerimizden CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu’nun “alay-ı vâlâ” ile 3 Aralık 2022 tarihinde açıkladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyonu” adlı programını gerçekleştirecek teknik kadrosunda adı geçen Amerikalı iktisatçı Jeremy Rifkin’in adı bende, “Rıfkı”yı çağrıştırdı.
“Kimdir o?” demeyin. O, hiç kimse…
[Üniversite yıllarında boş vaktimiz olduğunda bazen Cebeci’deki kahvehanelere gider, ‘batak’ oyununun benzeri olan ve ‘üç-beş-sekiz’ diye adlandırılan bir iskambil oyunu oynardık. ‘Oyunda bir ek puanı var mıydı?’ şimdi hatırlamıyorum ama iskambilin sinek papazına “Rıfkı” derdik. Nereden nereye işte?]
…
Jeremy Rifkin, 1945 doğumlu Amerikalı ekonomik ve sosyal kuramcı, yazar, konuşmacı, siyasi danışman ve aktivisttir. Bilimsel ve teknolojik değişikliklerin ekonomi, iş gücü, toplum ve çevre üzerindeki etkisi hakkında yirmi iki adet kitap yazmıştır. Küresel ekonomik kriz, enerji güvenliği ve iklim değişikliğinin getireceği zorlukları ele alan, uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik planı olan "Üçüncü Sanayi Devrimi" kavramının baş mimarıdır.
Avrupa Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti, Almanya, İspanya'da danışmanlık yapmıştır. Rifkin, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Portekiz Başbakanı Jose Socrates ve Slovenya Başbakanı Janez Janša’ya Avrupa Konseyi Dönem Başkanlıkları sırasında ekonomi danışmanlığı yapmıştır. Ama ne var ki Avrupa’nın Ukrayna Savaşı kaynaklı ‘enerji krizi’ni görememiştir.(!)
Jeremy Rifkin Katalonya eski başkanı Carles Puigdemon’e, “Bölgenin İspanya’dan bağımsızlık kazanması için referandum kararı almasını,” öneren kişidir. Emperyalizme hizmet eden, emperyalizmin günümüz ideolojisi olan küreselciliğin sözcülüğünü yapan akademisyen ve aktivistlerin başında gelir.
…
Altılı masayı oluşturan siyasi partilerimizden İyi Partinin ekonomi bilmeyen genel başkanı Sayın Akşener ise geçen yıl, eline tutuşturulan “Artagan” adlı bir projeyi, çok matah bir şeymiş gibi, övünerek okumuştu. Oysa Artagan yani “Dijital Para Sistemine Geçiş Projesi” 1980’lerde Özal’la başlayan, 1995’te Gümrük Birliği ile güçlendirilip 2002’den bu yana, mevcut iktidar eliyle hızlandırılmış bir şekilde emperyalizmin kucağına oturmamıza sebep olan neo liberalizmin son hedefidir.
AKP tarafından yürütülen, “Vatandaşın elinde avucunda ne varsa uluslararası şirketlere aktarma,” eyleminin, vatandaşlarımız aleyhine devam ettirilecek, bir sonraki aşamasıdır.
Artagan, kredi kartları ile ekonomimizi tam kontrole alamayan Küresel Finans Sistemi’nin tam kontrolüne girmemizdir. “Her şeyin kontrol altında olduğu, halkın teşebbüs gücünü yok ederek istenilmeyen insanları ve şirketleri iflas ettiren, demokrasiyi yok eden, totaliter bir devlet yapılanması olup Milli devletin tam tasfiyesidir, Artagan.”
İliğine kadar sömürülmüş insanımızın daha neresini küresel şirketlerin av sahasına veya arenasına atacaksınız?
…
Küresel sermayenin yıllardır gündeminde olup 1980’ler sonrası uygulamaya koyduğu, "Milli devletleri parçalayarak, askersiz-silahsız şehir devletçikleri haline getirip ardından da tek merkezden yönetmek," düşüncesinin son aşamasına geldiğimiz anlaşılıyor.
Üzülerek görüyoruz ki yeni liberalizmin ülkemizdeki ara dönem uygulaması iktidar partimiz eliyle gerçekleştirilmişti. Altılı masadaki muhalefet partilerimizin de son dönemini uygulama hazırlığı içerisinde olduklarını görüyoruz.
Duyduğumuzda, “Öyle şey olur mu? Bunlar hayali komplo teorisidir,” diye ciddiye almadığımız, saçma sapan düşünceler diye gördüğümüz, “İnsan beynine çip yerleştirerek mankurtlaştırma,” iddialarının bile deneme aşamasına geldiğini öğreniyoruz.
Amerikan basınına sızan bilgilere göre Elon Musk, “İnsan beynine çip yerleştirip ‘hafıza nakli’ deneylerine başlıyor… (Bakınız: Stratejist Abdullah Çiftçi’nin videoları)
Dijital gözetleme sistemiyle ‘insanlığı göz hapsine alıp izlemek, zamanla da tüm dünyayı tek merkezden yönetmek,’ düşüncesi ilk olarak dikta yönetimine alışık Çin Halk Cumhuriyeti’nde mevcut totaliter yönetim eliyle uygulamaya konulma aşamasındadır.”
Bu amaçla, Çin’in Uygur ve Tibet Bölgelerinde yaşayan azınlıklar kobay olarak kullanılacaktır.
[Cengiz Aytmatov’un ruhu şad olsun. Nayman Ana, Juan juanlar esaretinde mankurt yapılan oğlunun okuyla öldürülmüştü. Günümüz Uygur analarının çocukları modern Juan juanlar elinde mankurtlaştırılmakta...]
…
Türk milletinin kalkınması için çare küresel projeleri hayata geçirmek, onların piyonu olmak ve Türkiye’yi tamamıyla Küresel Güç Odakları kontrolüne sokmak değil, tam tersine, milletimizi bu kontrolden kurtararak milli kalkınma sistemlerine geçmektir. Çare milli, üniter devletin güçlendirilmesi, emperyalizmin tasfiyesidir.
İnsanımızı mesut ve müreffeh kılmanın tek yolu milli bir siyasetle Tam Bağımsız Türk Devleti’ni yeniden tesis etmektir. Kurucu önderimiz Büyük Atatürk’ün sözüyle bitirelim yazımızı:
“Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
