Reklamla bir yere kadar

Günümüzde sosyal medyayı çok fazla aktif kullanan, ürün, hizmet satan satıcılar kazanıyor. Paylaşımlar ne kadar sık aralıklarla yapılırsa tanıtım o kadar çok artıyor ve çok fazla kişiye ulaşıyor. Haliyle de bu paylaşımları yapan kişiler ne kadar sosyal medyada aktiflerse o kadar da çok kazanıyor.
Ancak bana göre bu reklamlar, tanıtımlar, story çekmeler hepsi bir yere kadar işe yarıyor. Kişilerin kendilerini ve yaptıkları işi tanıtmalarında yadsınamaz derecede büyük bir paya sahiptir. Fakat bu tanıtımın arkası doldurulmaz ise vatandaş ancak size bir kere gelir ve asla bir daha kapınızın önünden bile geçmez.
Bir akrabamız geçen günlerde saçını boyatmak için Adana’da kuaför arayışına girdi. Elbette aradığını en kolay bulma yolu olan sosyal medyada bir kuaför buldu. Adamlar öyle videolar çekip paylaşıyorlar ister istemez sizi etkiliyorlar. Kuaförlerin olmazsa olmazı olan öncesi ve sonrası uygulamaları ile de dikkatleri çekmeye devam ediyorlar.
Sosyal medyayı çok güzel kullanan bu arkadaşlar, insanları etkilemeyi başarıyorlar. Bizim akrabada çekilen videolardan etkileniyor ve gidiyor bunların Türkmenbaşındaki kuaför salonuna. İlk etaptaki soğukluk ve ukalalık zaten işin iç yüzünün sosyal medya videoları kadar eğlenceli olmadığının sinyallerini veriyor. Sonra gençlerden bir çocuk geliyor ve bizim akrabanın görüşlerine çok dikkat etmeden her zaman ezberledikleri modeli bizim akrabaya da uyguluyor. Kuaför arkadaş bizim akraba ile çok muhatap olmuyor, konuşursa da kırk yıllık dost gibi senli benli pek de kale almadan konuşuyor. 
Neyse boyama işlemi kuaför arkadaşların kendi aralarında yaptıkları saçma sapan şakalarla bitiyor. Kendi aralarında diyorum çünkü oradaki müşterileri umursamadan evde keyif yapar gibi kimseyi sallamadan, saygı duymadan kendi sohbetlerini ediyorlar. 
Sıra ödeme yapmaya geliyor. Saçı boyayan arkadaşı çağırıyorlar, eline alıyor kağıdı kalemi kalem kalem hesap çıkarıyor. Yaptırdık mecbur ödeyeceğiz diyor bizim akraba ödeme yapacakken kredi kartını gösteriyor ancak kredi kartı kullanmadıklarını sadece nakit aldıklarını ifade ediyorlar. Bahsettikleri rakamlar 2 bin lira 2 bin 500 lira… Günümüzde hemen hemen herkesin hayatını kredi kartı ile döndürdüğü, cebinde de para taşımadığı gerçekliğini göz önüne alırsak bizim akraba afallıyor ve hesaplarına havale ediyor parayı tabi kendilerini de Allah’a havale ediyor. Makbuz istediğinde ise makbuz vermiyorlar. Anlayacağınız vergiden kaçıyorlar. Bizim akraba çok sayıda Adanalı ve bunları sosyal medyadan görerek şehir dışından gelen çoğu insanın olduğunu gibi bir daha oraya gitmeyi bırakın kapılarının önünden bile geçmeye tövbe ediyor.
Sonra yine kuaför arayışına girildiğinde ise birinin tavsiyesi üzerinde Ziyapaşa’da Atatürk caddesinin hemen arkasına düşen bir noktada bir kuaföre gidiyor. Önce yine sosyal medyaya bakmak istiyor ama adamları sosyal medyada bulamıyor. Herhangi bir paylaşımları yok. Kendilerini tanıtmayı hiç düşünmemişler çünkü yaptıkları işe güveniyorlar. En iyi reklamın verilen iyi hizmet olduğunu bildikleri için müşteri memnuniyeti merkezli çalışıyorlar. Saygı, nezaket, tutturdukları bir rengi modeli yakışsın yakışmasın herkese yapmaya çalışmıyorlar öteki arkadaşlar gibi en iyiyi yapmak için kafa patlatıyorlar.
Bu nedenle reklamla kişiler bir yere kadar gidebilir. Eğer ki siz verdiğiniz hizmet ile kişilere olan yaklaşımınız ile o reklamın ardını dolduramıyorsanız kişileri ancak bir kere tuzağınıza düşürürsünüz.