ALİ TAŞ ADN.


“POSTALANMAMIŞ MEKTUPLAR”(*)


İlk şiir kitabı olan “Yanık Kalem”in hemen ardından “Postalanmamış mektuplar” adlı şiir kitabını yayınlayan Gülay Özdemir’in; yaşamda olduğu gibi bir maraton örneği uzun yolculuklar gerektiren şiirde de umuda doğru yürürken olması gerektiği gibi de tutkusunu şiirle dengeleme uğraşında olduğu görülmektedir.

 

*AŞK

“…/Kadının/Erkeği için/Gülleri ile tüm kokusunu yaysın/…” (Sevgiye Değer Biçilmez-s.74); “Bir şeyler olsun istiyorum artık/yarına dair;…” diyen Gülay Özdemir; dizelerinin devamını getiriken:””…/Gökyüzünde bulutlar koşsun/hangisinde senin olduğunu bilmediğim …”(Bir Şeyler Olsun-s.40) diyerek gizemli şiirsel kulvarını önünde açarken; “Dışıma” baktığın zaman/Sadece beni görürsün/İçime bir baksan./Binlerce sen/Derinliklerinde/Olan/İçimden içime döktüğüm/Sevgini seyrediyorum/Dünyanın en güzel/Geçişi gibi… (Özlemek-s.137)  dediği sevinin yörüngesel görselliklerindeki süzülüşündeki resmigeçitini aşkça sunarken mevsimlerin sıcaklığına yaraşan bir aşkcıl duyumsayışıyı da lades oyunu sevimliliğinde sunar: 

 

LADES

Seninle bir ladese tutuşsak, 

Her biri birbirinden farklı olan aylar ile 

Mesela, sen en sevdiğim ay, Temmuz olsan; 

Aşkların ayı,

Bense en sıcak olan; Ağustos olsam.

Aramıza girecek diğer ayları sokmadan yaşasak.

Çünkü onlar aramıza girerse kıskanırımn seni…

Sonra ikimiz tüm mevsimleri seçtiğimiz aylara sığdırsak,

Hiçbir şey girmeden aramıza, 

Aşk ile ısınsak düşlerimizde.

“Kahveye şiire ve sana/hayır demedim..//…Yüreğinin içinde derin izlerle…/Yol almak için tıpkı bir./Şiir gibi sevilmeyi,/Bekleyerek…!!!” (Kahvem-s.86) gibi naifsi dizelerinden şiirin sesiyle seslenen Özdemir; “Ve ben/Noktasız virgülsüz olsun diye sevmedim/seni/Ne nokta ne de virgül koymadım/Sevgiye/Bitmesin devam etsin diye/uçsuz bucaksız olanından/sevdim seni/…”(Oburu Olmamalıyım Sevginin-s.139) dizelerinde ise sevgi koşulunu ortaya koyarken de; çay/kahve benzerliğini:”Şairliğe kalkışma/çaya dem veren/Kadınlarla/senin kaleme aldığını/o demlemiştir/çoktan…/Her istediğine ulaşamazsın!/önündeki sıcak çay gibi/aşkını soğutmadan yudumla/Eğer hala söylediklerimi/anlamıyorsan;/senin aklına/şaşarım…” (Çay-s.131) gibi kendine özgü tipik söyleşme ve özümsemelere dönüştürür: “Görmez misin,/Bir tanem, bağımlıyım ben artık…/Bak yine geldi şiir zamanım./Bir sen, bir fincan kahve… ve gece..” (s.140)

 

DÜĞÜM

…Ve

Sen hiç

Boğazın düğüm düğüm iken 

Kocaman duygularını 

minicik bir

‘Peki’ye sığdırmadıysan 

nerden bileceksin

acı verirken 

yutkunmanın

  zorluğunun 

               Acısını… (s.132)

Aşkın ve insanın doğasına hiç de aykırı düşmeyen bu iyimserlik pek uzun sürmez… “Hüzün makamı gibi mi/Oldu yüreğin/…”; “…/Sahi yalanlardan nasıl güzel/Masal çıkıyor!/Anılardan kalan eski bir fotoğraf gibi/…” diyen Gülay Özdemir nerden nereye getirdiği duygu ve konuşmasını yalanlarla da katmerlendirerek bakın nasıl sürdürüyor:“…ve/sen öyle görmez gibi yapıyorsun ya/hani/aklına esince yazıyorsun/…/…Telefon adresine bakarken beni arama diye/arıyorsun ya,/…/” gerekçeler sıralayıp sorar: “Güzel yalanlarından/Gidip gidip geldiğin neydi sahi/Anlatsan ya, hani/Dinleyeyim seni” (Seni Hatırladığım Gibi Kalabilseydik- s.148)

 

GECEYE DÜŞEN YALAN 

…Ve

sen ne diyorsun? 

Geceye dair dinginliğinde 

anlat bakalım 

güzel yalanlarını! 

Öyle olduğuna inanayım mı? 

Sen benim ne çayıma dem oldun

Ne de kahveme tat..

İstersen bozma ağzımın tadını 

Sevgim deminde kalsın

Sen de bu yalanlarından kurtulmuş olursun! (s.104) 

“Çiğ düşmüş içime/Sanki zemheri gibiyim/özlemlerin en uzak/gurbetlerinde!/İçimi yakan bu hasreti/anlatıyorum kuşlara/…//…Ateşler ısıtmıyor beni/Çiğ yağıyor üstüme üstüme/Zemheri olmuş bedenimle…”(İçimdeki Zemheri-s.78) dediği “özlemlerin en uzak gurbetlerinden” oldukça kötümser seslenip; “Sana dair maziye/Unutulmuş ıssız bir kentte/Sigaramın küllerinde kaldı/Bütün şiirlerim/…”…//...Bir ben geçtim sana doğru/Yüreğimin küllerini savurarak/Bu semtin sokaklarından/Yine sen kokuyor şehir…(Bu Şehir Sen Kokuyor-s.72) derken de, o naif sitemini dizelerinin arasında üslendirir… 

 

YAZILMALI HER TÜR ŞİİR 

Beni hangi sızlayan şiirin 

Satırlarının arasına serpiştirerek 

unuttunuz şair? (s.86)

 “Geceye” adlı şiirde “Senden” sonrası/Ne oldu diye sorma/Hep bildik şeyler/Diyemiyorum biraz,/Huzursuzluk var sanki/Geceyi rengiyle/seni bana anlatmayan/…//…Öyle kararlı bir/Karanlığın süresi/Var yine/Geceye dair/Seni izletmeyen bir/Karanlık ile…” (s.138) diyen Gülay Özdemir: “…Ve … kadın”:”Anlatamadığım yüreğimdeki sevgiyi/Senin cehennem kapısı olmuş/yüreğine/Gerilmiş çarmıha asılı kalmış/iltifatsız kirli bir şekilde/Aşkın/…” deyip sevgilinin yokluğunu da en ölümcül biçimde benzetme betimlemeden geri durmaz:  “…/Kapalı kapılara doğru yürüyorum/Eşgali olmayan yollarda/Düşlediğim suretini çekip almak istiyorum fakat alamıyorum/Ölüm kokuyor topladığım düşlerde /yoksun artık!” (Maviyi Anlatan-s.142)

 

AŞKIN SIĞMADI 

Sığmadı

Sığmayan sığdıramadığım senin 

Sevgin şimdi 

Yüreğimden taşıyor ya

Gözlerimde yaş arası saklanan! (s.52) 

Sonra dönüp; “Yüreğine seslenmeyeli/ne kadar uzun zaman olmuş biliyor musun?”…” diye sorduktan: “Yüreğine seslenmeyeli/ne kadar uzun zaman olmuş biliyor musun?/Yüzyıllar gibi düştük/ayrılıkların amansız/savruluşuna…/İnanır mısın?/Yağmur misali gözlerimin/suyu ile ıslandım,/Sırılsıklam hüzünlerinde (Yıllar/s.112) dizeleriyle hüzünlerinbden dem vururken, yine de kapanışı aşk ile yapar: “Denizin hangi mavisinde gizledin/gözlerinin/masumiyetinin içinde/Aşk kokan şiirleri/Sevgili (s.62) vurgusuyla hüzünlü tümcesini tamamladıktan sonra içselliğini anlam kırılmalarından olan şiirsellikle yansıtır: 

 

DEVAM EDECEĞİM 

Sanki sürgünden sevişme anına geçercesine beni neyin 

beklediğini bilmediğim bir andayım.

Sol yanımdan yorgunluğumu alıp, geleceğimi seninle 

birleştirecek; yüreğimdeki ihtiraslarımla yürüyorum.

Sorgusuzca yeniden doğmuş gibi uzun bir geceye…!!! (s.65) 

“…Ben senin yokluğuna/en yüksek dozda bir/Nikotin gibi/Şiirler karalıyorum…Acıyla kanayan yaralarıma/umutsuz kaldığım/Gecelerimden..!/…//…Acıyla avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum/yutkunarak/Y,ne şiir oluyorsun/her satırdaki dizelere/Özlenerek bir acı ile/Islak gözlerimde/Kalan damlayı yere düşürmemek/için saklıyorum seni/Geceye…”(s.Gemiler geçiyor-s.116-117) gibi dizelerde şiirn etkisini nikotin benzetmesine yaslayan Gülay Özdemir; “İnsanın cenneti içinde yok olmayan/Duasıdır/En sevgiliye! (s.98) dizelerinin rüzgârını da arkasına alarak umudun gücünü de yadsımaz bir kararlılıkla sunar… 

 

İÇİMDEKİ UMUT ,

Yaşadığın hiçbir şeyi mağlubiyet sayma.

İnsan için bir sürü imtihan vardır! 

Umut mu? 

O içimizde bitmeyecek olan bir,

Duadır… (s.70) 

Duyulması istediği şeyler de vardır sevgi adına!.. “Sustuklarımı sen duydun mu?/tıpkı susarak/sevdiğim gibi/seni ve…/Sevgimi sana/susarak/Susayarak/Sakladığımı…” (Susarsın-s.128) dizeleyle bunları ortaya koyarken; “Bu gün sevginin rüzgârı dokunmuş kirpiğine/Ne güzel gülüyorsun (Kirpiğindeki-s.109) dizesiyle girdiği şiirinden; “Gülümsemenin” iksiri olmasaydı?/güzelliğin ne önemi/Vardı… (İksiri-s.133) gibi özlü sözlerle ilerleyen Özdemir; umudun yanına neyi yer alacağı konusunda isabetli bir seçme yapar…

Dünyanın en iyi ilacı gülümsemedir

Tıpkı yüzündeki gibi 

Bakışlarının mağruruna yeni düştüğüm yar (Mağrur Bakışlı-s.99) 

 

*ÇOCUK-İNSAN

“su ile ateş gibi” sevmelere tutkulu; “ayın yıldızı, güneşin günü, bulutun yağmuru, toprağın sıcağı, ürünün verimliliği, “maviyi martının, kuşların baharı, karanlığın sabahı, gülün suyu, hüznün gülüşü, acının sevgiyi” sevmesi gibi  sevme vaadi verirken  (Çocuk Misali-s.127) dizeleriyle düşünsel ivmee insana yürüyen Özdemir; “Çözümlenmemiş en uzun/yoldur insanın içi/Tıpkı bir matematik gibi/Çözümlemekle bitmeyen/Rakamlara benzeyen (s.110) dizeleriyle insan analizi yaparken de var oluşun sınırlarını kol açan eden felsefi yaşamsallıklardaki denek taşlarını “Bazı İnsanlara../Size bir şey yaptı diye,/Teşekkür etmeyin,/Varlığına şükredin./O bir teşekkürdür,/Zaten… (Var Olmak-s.41) gibi dizelerle belirlerken, yaşam yolculuğunda tümelden tekile yaptığı seyirde insancıl göndermelerinde üşütmeyen düşler besler… 

 

YOLCULUK

“Hayat”

bir yolculuktur 

sürekli gelenlerin 

gittiği.

Fakat gidenlerin hiçbir 

zaman geriye dönmediği 

hayatın

Yolculuğu… (s.125)

“Her mayıs geldiğinde yüreğim üşür annem…/Tıpkı Anadolu’mdaki dağ başlarında/Yaza erken kucak açan mayıs çiçekleri gibi…//…Her Mayıs geldiğinde benim/Yüreğim üşür, çok üşür annem,/Beni üşütmeyen bir mayıs ver annem!/Darağaçları olmayan,/Genç fidanların asılmadığı/…” (Her Mayıs Benim Yüreğim Üşür-s.146

 

*(Gülay Özdemir/Şiir/Cinius Yayınları/Eylül 2021/152 sayfa)

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00