SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


"ÖNCE ŞİİRDE SEVDİM KAVGAYI ÖZGÜRLÜĞÜ KELİME KELİME ŞİİRDE" RIFAT ILGAZ


Rıfat Ilgaz, CAN YÜCEL'in dediği gibi çok üretken çok yönlü bir yazardır.
RIFAT'A
Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın 
Eteklerinde kitaplar...
Şiir, öykü, roman, anı, fıkra, köşe yazısı, oyun yazan ve hepsinde de çok başarılı bir sanatçıdır Rıfat Ilgaz....
"Ben mizahı gülmeceden daha kapsamlı ele alıyorum; ironisi, humoru ve satiriyle birlikte. Elbette mizahta güldürü de bulunur, ama amaç salt bu değildir. Çünkü çelişkiler insanı güldürdüğü gibi üzebilir de, düşündürebilir de. Bunu kısıtlamıyorum." -RIFAT ILGAZ
Bu yazımda, Rıfat Ilgaz'ın şiirindeki  ironiyi örneklemek istiyorum. Onun şiirini okuyanlar, o kuşağın yaşadığı koşullar altında yaşamasalar da, şiirinden etkilenirler.
Rıfat Ilgaz öğretmendir. SINIF, 1944'te yayımlanan şiir kitaplarından birinin adıdır. SINIF, kovuşturmaya uğrar. Bilirkişi kitapta suç bulunmadığını bildirir; ama Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen dava, Ilgaz'ın altı aya hüküm giymesiyle sonuçlanır.
SINIF'ta, bir öğretmenin (Ilgaz'ın) ağzından yoksul öğrencilerin okuldaki ve dışardaki yaşamı anlatılır:
"Yoklama defterinden tanımadım sizi,
benim haylaz çocuklarım!
Sınıfın en devamsızını
bir sinema dönüşü tanıdım,
koltuğunda satılmamış gazeteler...
Dumanlı bir salonda
kendime göre karşılarken akşamı,
nane sekeri uzattı en tembeliniz...
Götürmek istedi küfesinde
elimdeki ıspanak demetini
en dalgını sınıfın!"
Sevecen bir öğretmen, öğrencilerini tanıtırken acı gerçeği yansıtan tipleri, öykümsü tablolar çizerek canlandırır. Bu canlandırmaya, hüzün, buruk bir alay (ironi) eşlik eder. 
SINIF'ta gerçeklerle hayal, ironinin eşliğinde, insanoğlunda buluşur.
Etkili bir dizeyle başlayan şiir, devam eder:
"Çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun
palto ayakkabı yüzünden.
Kiminiz limon satar balık pazarında,
kiminiz Tahtakale'de çaycılık eder.
Biz inceleyeduralım aç tavuk hesabı;
tereyağındaki vitamini,
kalorisini taze yumurtanın.
Karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta;
çevresini ölçtük dünyanın,
hesapladık yıldızların uzaklığını.
Orta Asya'dan konuştuk
laf kıtlığında.
Birlikte neler düşünmedik;
burnumuzun dibindekini görmeden,
bulutlara mı karışmadık,
Güz rüzgârlarında dökülmüş
hasta yapraklara mı üzülmedik.
Serçelere mi acımadık kış günlerinde
kendimizi unutarak.
O, öğretmendir; sevgi doludur, çocuklarının neler yaşadığını, yoksulluklarını bilir. Çocuklarının iç acıtan durumunu gözlemleyerek gerçekçi ve duyarlı, insancıl, dikkatli, sevecen bir görüşle ortaya koyduğu için suçludur!
Gel de, 
"YOL OLMUŞTUR EN YİĞİDİN YANMASI/ 
SANA BU ATAŞTAN ÇOKÇA PAY DÜŞTÜ." deme!
Sevgili Rıfat Ilgaz, altı ay hüküm giyince tutsaklığın başlamış ve sen:
BU DA BİR ÖZGÜRLÜK ŞİİRİ diyerek, özgürlük tutkunu yaşamınla ilintili olarak ne güzel dile getirmişsin:
"1944 yılındasın yanlışın yok,
Kıştı girdiğin, temmuz ortasındasın.
Emirle de olsa açıldı ya
İşte demir kapılar ardına kadar,
Dışardasın!
Tepende ne zamandır unuttuğun güneş,
Liman bildiğin gibi yerli yerinde
Hazır Karadeniz seferine şu vapur,
Şu mavna Haliç'ten geliyor.
Poyrazdır bir uçtan bir uca esen
Çekebilirsin ciğerlerine!
Bu ses fren gıcırtısıdır,
Durdu Beşiktaş tramvayı durakta.
Gidemezsin elinde değil;
Emrindesin insanı hiçe sayanların.
Bir liseli talebeyle vurulu bileklerin
Kırk mahkûmun sürüklediği zincire.
Tek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak,
Kitaplar suç ortağınız!
........
O meşhur Babıali'den.
Tek satır yok sayfalarda
Bu zincirleme tutsaklık üstüne.
Çekildi dış kapıdan demir sürgüler,
Tuttu süngülüler yolları
Topyekûn himayesindeyiz zincirlerin."
KASABAMIZ
Martıların düşürdüğü tohumdan
Filizlendiğine inandığım kasabamız.
Yosun kokardı evleri,
Çarşıları midye kokardı.
Çekirdeği çölden gelen mescitin
Boy attığına şaşardım
Bu deniz yüklü havada.
Nedense gelişemedi bir türlü
En şirin yerine dikilen
İrili ufaklı mezar taşları
Belki de ölüler böyle istiyor.
1940 yılında yazdığı bu şiirde, ölülerle diriler bir arada; ironiyi siz bulun!
AYDIN MISIN?
Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada.
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden,
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun?
Kaldır başını kan uykulardan!
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun!
Ses ol ışık ol yumruk ol, 
Karayeller başına indirmeden çatını!
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol!
Tam çağı işe başlamanın doğan günle,
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden,
Her satırında buram buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik.
Utanma suçun tümü senin değil,
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol!
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol.
Aydın, gerçekten aydın olamıyorsa eğer; korkuluk sözcüğünün tüm ironik çağrışımlarını hak etmiş demektir. 
Bugün bu kadar, arkası gelebilir. Ruhun şad olsun büyük usta...
               HOŞÇA KALIN.


 

YAZARLAR

  • Salı 27.1 ° / 18.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 30.1 ° / 19.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 25.8 ° / 16.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    10082,77%1,69
  • DOLAR

    32,41% 0,05
  • EURO

    34,75% 0,03
  • GRAM ALTIN

    2434,82% 0,00
  • Ç. ALTIN

    3907,21% 0,00